Evrim Kepenek / DİHA

Türkiye'nin kuzeydoğu köşesini oluşturan Doğu Karadeniz'in kendine has özelliklere sahip kentlerin biri olan Artvin, yanı başındaki Gürcistan'a açılan kapı durumunda. Kenti, bölgenin diğer kentlerinin yanı sıra Anadolu'nun diğer bölgelerinden ayıran başlıca yanları coğrafi yapısı, iklimi ve kültürel motifleri. Poşa, Gürcü, Hemşin ve Laz halklarının kültürleri ve dilleri ile yıllardır birarada yaşadığı kentte, 1956 yılına kadar adını aldığı ve dünyanın en hızlı akan nehirlerinden biri olan Çoruh Nehri'nin yansıması hakim.

Boğalarıyla da meşhur olsa da, mera ve otlakların azlığı ile karlı günlerin çokluğu sebebiyle hayvancılığın çok fazla gelişmediği kentin ekonomisinin merkezinde ise tarım yer alıyor. Nüfusun yüzde 80'i tarımla uğraşsa da bunun kent gelirine oranı ancak yüzde 30.

Sanayi ise Murgul ve Kuvarskan'daki bakır madenlerinin dışında yine kamu ve özel sektöre ait çay ve kereste fabrikaları, mobilya, dokuma, gıda ve metal eşya imalathaneleri ile sınırlı. Bu nedenle de Artvin, en fazla göç veren kentler arasında yer alıyor. Ekonomik istihdam olanaklarının az denecek kadar azlığı nedeniyle yaşanan bu göçlere, son yıllarda tarım alanlarının büyük bir bölümünün yok edilmesine yol açan HES ve barajlar eklendi. Kentte, ekonomik ve sosyal anlamda kendisini var edemeyen Artvinliler, yüzlerini İstanbul, Bursa ve Samsun gibi başlıca kentlere dönerken, geride kalan nüfus ise yoğunlukta Yusufeli, Borçka, Hopa, Şavşat ve Artvin merkezde konumlanmış durumda.

Kentte geçmiş yıllardaki seçim sonuçları göz önüne alındığında 2011 yılında yapılan genel seçimlerde oy kullanan 105.114 seçmenden yüzde 46,39'unun oyunu alarak AKP, yüzde 35,37'sini alarak CHP birer milletvekili çıkardı. 2014'te yapılan yerel seçimlerde ise 9 seçim bölgesinden 7'sini AKP, 2'sini ise CHP kazandı. Ancak kentteki bu AKP ve CHP hakimiyetine rağmen, özellikle devrimci geleneğiyle bilinen Hopa'dan başlanarak son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görüldüğü gibi halklara "Yeni Yaşam" çağrısı ile elini uzatan HDP'ye dönük bir ilgi ile beraber esen bir rüzgar söz konusu.

Milletvekili adaylıkları ile HDP'nin bu çağrısını kentte yaşayan halklara taşımayı görev edinen serbest meslek sahibi Recep Demirci ve Avukat Celal Osmanağaoğlu ile kimi zaman kendi anadilleri Lazca, kimi zaman da Kürt yoldaşlarından öğrendikleri Kürtçe kelimelerle söyleştik.

Biraraya gelinen her iki isim ile, milletvekili adayı olma nedenleri ve amaçları etrafında yapılması planlanan söyleşi, görüşmenin hemen öncesinde Fındıklı'da parti üyelerine dönük yapıldığı yönünde gelen bir saldırı haberi üzerine, haliyle partilerine dönük son dönemde artan saldırılarla başladı.

Her iki aday da HDP'ye yönelik bu saldırıları beklediklerini, çünkü daha önce cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de benzer saldırılar ile karşılaştıklarını belirtti. Recep Demirci, "Bize diyorlar ki tamam HDP'ye destek verebilirsiniz bunu Lazca ve Hemşince yapmayın. Asıl bölücülük bu değil mi?" diye sorarken, avukat Celal Osmanağaoğlu ise saldırıların iddia edilen "Yeni Türkiye"nin geldiği noktayı ve sözde ileri demokrasiyi çok iyi gösterdiğini ifade etti.

'AKP’YE DUR DİYECEK OLAN HDP'DİR'

Türkiye'de herkesin ayrımcılığa ve baskıya maruz kaldığını belirten Osmanağaoğlu, halklara "Yeni Türkiye" olarak sunulanın aslında bir dikta rejimi olduğunu vurgulayarak, "AKP'ye dur diyecek, bu dikta rejimine dur diyecek tek parti HDP'dir. Bu nedenle de bu kadar saldırganlaşıp, HDP üzerine oyunlar oynuyorlar" dedi. Demirci ise HDP'ye yönelik gelişen saldırıların AKP, CHP ve MHP tarafından hiçbir zaman üstlenmemesine dikkat çekti. Demirci, "AKP'nin alttan alta saldırıları desteklediğini ve bu şekilde MHP seçmenine göz kırptığını biliyoruz. Süleyman Soylu'nun ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları sonrası bu saldırılar artmıştır" dedi.

'TRABZONSPOR TARAFTARLARI ÜZERİNDE OYUN OYNANIYOR’ 

Kendisinin de öğrencilik yıllarında Trabzon'da olduğunu ve oradaki linç kültürüne yakından tanık olduğunu belirten Demirci, o günleri, "Neredeyse sokağa çıkamıyorduk en ufak yürüyüşümüze bile yurttaşları galeyana getirip bizim üzerimize saldırtıyorlardı" sözleriyle anlatırken, bugün gelinen noktada HDP'ye yönelik saldırılarda Trabzonspor taraftarlarının kullanıldığını ve taraftar üzerinde oyunlar oynandığını söyledi.

Trabzonspor taraftar grubu başkanının, il başkanlarının parti yöneticilerinin bile çıkamadığı otobüse çıkarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın boğazına atkı takan biri olduğunu belirten Demirci, "Trabzonspor'u hepimiz gönülden destekliyoruz. Ama taraftarların milli duyguları kullanılarak, HDP'ye saldırmaları sağlanıyor. Bunu bizzat taraftar grubu başkanı yapıyor. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil" dedi.

'KÜRT HALKININ UZATTIĞI BARIŞ ELİNE KARADENİZ’DEN YANIT VERİYORUZ’   

Partilerine dönük saldırıları bu sözlerle değerlendiren Demirci ve Osmanağaoğlu'nun HDP'den aday olma nedenlerine verdikleri yanıt da çok net. Her ikisi de "Ülkede yıllardır süren bir savaş var. Bu savaşta ölen her genç, bizim çocuğumuz, kardeşimiz, değerimiz. Savaşa karşı, HDP'den uzanan barış ve kardeşlik eli var. Bu barışa katkımız olacaksa, bu katkıyı Artvin'den Lazlar, Hemşinler ve Gürcüler olarak sunmak istiyoruz. Kürt halkının uzattığı barış eline, Karadeniz'den biz de karşılık veriyoruz" cümleleriyle soruya yanıt veriyor.

Osmanağaoğlu, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana var olan sorunları çözebilecek tek irade olması itibariyle, HDP'nin diğer partiler içinde öne çıkan tek parti olduğunu da söyledi. Ona göre, AKP'nin HDP'den bu kadar dert yanmasının ve saldırılara maruz kalmalarının nedeni de bu.

'TÜRKİYE’DEKİ TÜM HALKLARIN SORUNU VAR’  

Çiftçilik yapan Laz bir ailenin çocuğu olan Recep Demirci, halkların bir arada kendi kimlikleri ve dilleri ile özgürce yaşamasının ve dayanışmasının önemini Kobanê'yi işaret ederek vurguluyor.

Kobanê halkları ile dayanışmak için Suruç'a, Newroz için ise Diyarbakır'a gittiklerinde kendilerine yönelik gösterilen yaklaşım nedeniyle mutlu olduklarını ifade eden Demirci, "Diyarbakır'da Kürtlerle birlikte horon oynadık. Aslında ne kadar kardeşçe yaşayabileceğimizi bir kez daha gördük. Sistem partilerinin yapamadığı şey de bu. HDP, tüm halkların eşit ve kardeş olduğunu gösterdi. Sadece Kürtlerin değil, diğer bütün halkların çeşitli sorunları var. Lazların, Hemşinlilerin de Kürtler gibi anadil sorunu var. Karadeniz'de bize yönelik baskı uygulamalarının altında yatan asıl neden de halkları bu konuda uyandırmamak. Karadeniz halkları da katledilmiş, Hemşinliler, Lazlar, Rumlar katledilmiş. Bugün Trabzon'da Rumca konuştuğunu söyleyen insan yok. Evlerinde gizli gizli konuşuyorlar ve hepimiz biliyoruz ki orada Rumlar var" diye konuştu.

Demirci'nin Türkiye'de yaşayan halkların kimlik ve kültürlerine yönelik var olan tahammülsüzlüğe ve yasaklara dair dikkat çektiği önemli bir nokta da Birinci Dünya Savaşı'nda savaşılan ülkelerle sonradan dost olunup, dilleri İngilizce okullarda zorunlu ders olarak okutulsa da, Türkiye halklarının kullandıkları dillerin yasaklanması.

'FAŞİZMİN BARAJLARI KARADENİZ’DEN YIKILACAK’      

"Biz Kürtlerle dostuz. Gürcüler, Lazlar tüm halklar kardeşçe birlikte yaşayabiliriz. Şimdi uzun yıllardır süren savaşa karşı barışı dillendiriyoruz. Bölgede en milliyetçi olanların da askere gitmemek için her türlü entrikayı yaptığını biliyoruz o zaman barışı neden savunmuyoruz? Türkiye ekonomisi bütçesini savaşa harcamakta ancak barış olursa, bu bütçe eğitime, sağlığa aktarılabilir" diyen Demirci, sırf bu nedenlerden dolayı bile barışa oy verilmesi gerektiğini vurgulayıp, kent halkından destek beklediklerini ifade etti.

HDP'ye verilen her oyun, barışa verilecek destek anlamına geleceğinin altını çizen Demirci, "Gittiğimiz her ilde evde bunun anlatıyoruz ve anlattıklarımız karşılık buluyor. Bu yüzden de HDP, Karadeniz'de oy patlaması yapacak. Faşizmin barajları, Karadeniz'den yıkılacak" ifadelerini kullandı.

'BARIŞ İSTEYEN, FAŞİZME KARŞI ÇIKAN HERKES HDP’YE’  

HDP'nin iddia edildiğinin aksine ayrıştırmak yerine, bütünleştiren bir parti olduğunu "Barışı sağlamanın yolu Türkiyelileşme ise, HDP bunu yapıyor" diyerek dile getiren Osmanoğlu da Artvin halkı ile birlikte tüm Türkiye halklarına "Barış isteyen herkes faşizme, diktatörya karşı çıkan herkes, HDP ye oy vermeleridir. Eğer AKP'nin zulmünden, garabet hukuk anlayışından kurtulmak isteniyor ise HDP'yi Meclis'e taşıyalım" çağrısında bulundu.