BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, dün Beyoğlu'ndaki yürüyüşe polisin müdahale etmesini eleştirerek "Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i, milletvekillerine karşı kamu görevlileri eliyle gerçekleştirilen bu tür saldırılara karşı etkin bir tavır almaya davet ediyorum" dedi.

Kürkçü, “İstanbul Valisi sayın Mutlu, İstanbul'u herhangi bir diktatörlüğün herhangi bir kasabayı yönettiği gibi yönetemeyeceğini eninde sonunda öğrenecektir. İstanbul orada duracaktır, vali şöyle ya da böyle gidecektir” dedi.

Kürkçü, Taksim'de dün Antalya'dan İstanbul'a ''Adalet Yürüyüşü'' başlatanlarla birlikte saldırıya uğradığını ifade ederek, emniyet güçlerinin hiçbir şiddet, tehdit ve zor içermeyen yürüyüşe karşı giriştiği şiddetin kabul edilemez olduğunu belirtti.

Bunun her yerde takipçisi olacaklarını vurgulayan Kürkçü, şöyle devam etti:

"Sebebi ne olursa olsun hiçbir biçimde hiçbir milletvekiline karşı böyle bir saldırıda bulunulmasını kabul edecek herhangi bir milletvekili ya da bir kamu yöneticisi olabileceğini düşünemiyorum.

Buradan Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i milletvekillerine karşı girişilen, kamu görevlileri eliyle gerçekleştirilen bu tür saldırılara karşı etkin bir tavır almaya davet ediyorum.

Meclis Başkanı, milletvekillerinin ve Meclis'in onurunu korumaya bütün milletvekillerinden daha çok yetkilidir. Bu daha çok herkesten fazla onun görevidir. Ancak bu konularda Meclis Başkanımızın sesini çok fazla duyamıyoruz. Görev ve yetkisini kötüye kullanan emniyet yetkililerinin sesleri ve güçlerinin Meclis Başkanı'ndan daha fazla olması aslında Türkiye'deki iktidar pratiğinin de çok somut görüntüsü."

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'a yönelik saldırıya da değinen Kürkçü, "Bu saldırıyla dün bize karşı girişilmiş saldırı bakımından kanunun ihlali ve milletvekillerinin ve bakanların görevlerini yerine getirmelerine karşı şiddet uygulanması bakımından hiçbir fark yoktur" diye konuştu.

Görev ve yetkilerini kötüye kullanan onlarca polis görevlisinin bir milletvekiline karşı yasayı ihlal ettiğini savunan Kürkçü, şunları söyledi:

"Vekilin haklarını savunanı henüz görmedik. Bu nedenle bütün mekanizmaların çalışması için şikayet başvurumuzu, suç ihbarını İstanbul Valiliği ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü aleyhinde yapacağız.

İçişleri Bakanlığı'na soru önergesini veriyoruz. Bunların takipçisi olacağız. İstanbul Valisi sayın Mutlu, İstanbul'u herhangi bir diktatörlüğün herhangi bir kasabayı yönettiği gibi yönetemeyeceğini eninde sonunda öğrenecektir.

İstanbul orada duracaktır, vali şöyle ya da böyle gidecektir. İstanbul halkının gönlünü kazanmış bir vali olarak değil, olağanüstü hal bölgesindeki görevinden gittiği zaman arkasından kimsenin hayır dua okumadığı vali olarak kendisi İstanbul'daki görevinden de eninde sonunda ayrılacaktır. Bunun çabuk olması için de ben şahsen elimden geleni yapacağım. "

'POLİS HER YER TAKSİM HER YER DEVLETİN' DİYOR

Kürkçü, "Emniyet yetkilileri, İstanbul Valiliği'nin İstanbul'un her yerini hatta Türkiye'nin her yerini Gezi Parkı ilan ettiği bir emrinden söz ediyor. 'Biz Gezi Parkı'na doğru gideceğini düşündüğümüz bütün yürüyüşleri nerede olursa olsun kesmekle mükellefiz' diyorlar. Bu mantığa göre Türkiye'nin her yeri Gezi Parkı'dır. Çünkü direnişçiler de öyle diyor 'her yer Taksim her yer direniş.' Polis de bence şöyle diyor artık: 'Her yer Taksim her yer devlet şiddeti.' Madem öyle bu yolun sonunu nasıl bulacağımız hakkında Türkiye'yi yönetenlerin fikir söylemesi gerekir" diye konuştu.

Toplantı ve gösterilerin anayasal hak olduğunu hatırlatan Kürkçü, ekledi: "Bu olayda gösteri bile yok ki. 8 genç ve onları karşılamaya gelmiş birkaç kişi yollarında yürürken önleri kesildi. Hiçbir şey yapmadılar, yere oturdular, başka bir şey yapamazlardı çünkü. Hiçbir şey yapmadıkları halde bir şey yapmakla itham edildiler ve üzerlerine saldırıldı. Bu saldırı sırasında haklar, özgürlükler, dokunulmazlıklar gözetilmedi."

DİKENLİ TEL YA DA POLİS, FARK YOK

Ertuğrul Kürkçü, hükümetin dünyanın her yerinden demokrasi savunucusu göründüğünü ifade ederek, Mısır, Suriye ve Filistin tavrını örnek gösterdi. Kürkçü, ekledi: "Fakat o ülkelerde demokrasiyi gerçekleştirmemekle itham ettiği güçlerin pratiğinin de Türkiye'de hükümet tarafından uygulanırken görüyoruz. Meydanları dikenli tellerle çevirmek ile polisle çevirmek arasında ne fark vardır?"

Hükümetlerin başka ülkelerin yurttaşlarının haklarını savunabileceğini kaydeden Kürkçü, "Bu bakımdan hükümeti sadece kutlayabiliriz ama bunun için önce evinde ne yaptığını hepimizin sorması lazım. Evde olan budur; milletvekillerine saldırı, yürüyen gençlere saldırı, sınırsız gaz ve cop kullanımı, herhangi bir biçimde hakların gerçekleşmesini kolaylaştıracak bir tedbir olmayışı..." diye konuştu.

 (memleket.com.tr, etha)