Vatan yazarı Ruşen Çakır, bugünkü yazısında, "Kılıç sahiden Erdoğan’a alternatif olabilir mi?" sorusunu düşündürtüyor. AYM Başkanı Haşim Kılıç'ın birçok muhalifi memnun ettiğini belirten Çakır, "Siyaseti 'düşmanlara karşı savaş' temelinde kurgulayan ve düşmansız kaldığında yaratan AKP'nin/Erdoğan'ın, Gülen cemaatinden sonra AYM ve Kılıç’ı da düşman ilan ederek, bu iki odak arasında bağlantı olduğunu da ileri süreceğini söyledi..

İşte Ruşen Çakır'ın Vatan'daki "Erdoğan’ın alternatifi Haşim Kılıç mı olacak?" başlıklı yazısının tamamı:

İktidara gelmesinden bir müddet sonra “AKP’nin alternatifi çıksa çıksa içinden çıkar” değerlendirmesi hızla yaygınlaşıp benimsendi. Ancak 12 yıla yaklaşan süre zarfında AKP içinde iktidar savaşlarından ziyade, iktidarın tek bir elde, Erdoğan’da yoğunlaştığına tanık olduk. Son olarak Erdoğan’ın karşısına Cumhurbaşkanı Gül’ü çıkartmaya yönelik plan ve projeler de bizzat Gül tarafından geçersiz kılındı. Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyor ve büyük ihtimalle aday olması beklenen Erdoğan’a bir sandık yenilgisi tattırmak isteyenler, karşısına çıkacak güçlü bir aday arıyorlar. Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç’ın dünkü konuşmasını bu bağlamda değerlendirmek hiç de yanlış olmaz, çünkü:

Köşk senaryoları

1) Kılıç normal olarak AKP çizgisine çok yakın bir kişi. Zaten AKP’ye kapatma kararının çıkmamasında onun kilit bir rol oynadığını da biliyoruz. Fakat Kılıç bir süredir hükümetle, özellikle de Başbakan Erdoğan ile arasını açıyor. Öyle ki Twitter kararıyla aralarında tam bir kopuş yaşanmakta olduğunu gördük. Bu durum başından itibaren Kılıç’ın Çankaya için aday olmayı düşünmesiyle irtibatlandırıldı. O da açıkça “evet” demedi ama net bir şekilde bu iddiayı tekzip de etmedi. Dün de konuşmasının ardından sorulara benzer bir cevap verdi.

2) Bundan birkaç yıl önce iktidar partisinin Köşk aday adayları arasında adı geçen Kılıç için bir süredir muhalefetin (CHP+MHP) ortak adayı olabileceği yorumları yapılıyor. Dünkü konuşmanın CHP ve MHP, hatta BDP tarafından olumlu bulunması da bunun en azından teorik açıdan mümkün olduğunu gösteriyor.

3) Konuşmasının omurgasını hukuk devleti savunması üzerine bina eden Kılıç’ın iktidar partisine yönelik eleştirilerinde kullandığı bazı kavram ve metaforlar onun siyasete olan ilgisini gizlemek istemediğinin işareti.

AKP’nin yeni ‘düşman’ı

Peki Kılıç sahiden Erdoğan’a alternatif olabilir mi? Dün konuk ettiği Başbakan dâhil, hükümet üyelerinin gözlerinin içine baka baka onlara yönelik çok can alıcı ve sert eleştiriler dile getiren AYM Başkanı’nın birçok muhalifi memnun ettiği muhakkak. Ancak bu konuşmanın ne derece sonuç alıcı olacağı ve hükümeti zor durumda bırakıp bırakmayacağı belirsiz. Çünkü:

Yeni mağduriyet imkânı

1) Kılıç bugün itibariyle siyasetçi değil. Onun ülkedeki siyasi muhalefet boşluğunu doldurmasını beklemek gerçekçi olmaz.

2) Özellikle “Milli görüş gömleği”ne dolaylı olarak atıfta bulunması onun temel hak ve özgürlükler, hukuk devleti gibi konularda dile getirmiş olduğu yerinde tespit ve haklı eleştirileri gölgede bırakabilir.

3) Erdoğan’ın “kuvvetler ayrılığı” ilkesinden memnun olmadığını, özellikle yargıdan şikâyetçi olduğunu ve AYM’nin güç ve etkisini sınırlamak istediğini biliyoruz. Kılıç’ın bu çıkışını AYM’nin itibarını azaltmada kullanmak istemesi şaşırtıcı olmayacaktır.

4) Daha önemlisi, siyaseti “düşmanlara karşı savaş” temelinde kurgulayan ve düşmansız kaldığında yaratan AKP (Erdoğan), Gülen cemaatinden sonra AYM ve Kılıç’ı da düşman ilan edecek, hatta bu iki odak arasında bağlantı olduğunu da ileri sürecektir.

5) Kılıç’ın konuşmasının hemen ardından Cemil Çiçek ve Bekir Bozdağ’ın çok sert karşılıklar verdiklerine tanık olduk. Bunun arkası kesinlikle kesilmeyecektir. Başbakan’ın daha önce de aleyhine söz söylemiş olduğu Kılıç’ı sonraki konuşmalarında hedef tahtasına iyice yerleştirmesi kimseyi şaşırtmayacak. Peki Kılıç iktidar partisinin bu muhtemel karşı propagandasına karşı ne yapabilir? Çok şansı olduğunu sanmıyorum.

Sonuç olarak Erdoğan bu krizi de bir fırsata çevirme ve Kılıç’ın sözlerinden hareketle “yargı vesayeti tehdidi” söylemini daha fazla vurgulama, kısacası kendisine yeni bir mağduriyet yaratma imkânı yakalamış durumda.