Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye terör örgütleriyle Avrupa başta olmak üzere dünyanın geri kalanı arasında adeta bir set gibidir. Eğer biz bu mücadelede başarısız olursak, yani bu set yıkılırsa, teröristler bir sel gibi tüm dünyayı ateşe ve kana bulayacaktır. Biz diyoruz ki gelin bu seti zayıflatmak yerine güçlendirelim. Terörizmle mücadelede Türkiye’ye verilen her destek o ülkenin kendi geleceğini güvence altına almasına katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Parlamenter Asamblesi Sonbahar Genel Kurul toplantısına katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
 
"Yabancı düşmanlığı ve hatta sonuçları itibariyle İslam düşmanlığı belirli ülkelerin sınırlarını aşan bir niteliğe dönüşmüş durumda. Er ya da geç bu yangın bize de ulaşacaktır. Tehditlerin küreselleştiği ve güç dengelerinin değiştiği böyle bir dönemde mevcut kurumların kendilerini de gözden geçirmeleri şarttır. Fırsatların kazanımlara çevrilebilmesi için meselelerin daha kapsamlı ele alınması gerekiyor.
 
NATO PA ülkelerinin parlamenterleri arasında sürdürülen istişareler devletler arası ilişkilere de ayrı bir dinamizm kazandırıyor. Kapsamlı güvenlik anlayışının öneminin arttığı günlerde diyalog ve işbirliğini güçlendirmeye ihtiyaç duyuyoruz. Bugün bu salonda 28 ülke değil, Kafkasya'dan Uzakdoğu'dan gözlemci ülkelerin temsilcileri de bulunuyor. Bu manzara NATO'nun geçirdiği dönüşümü de yansıtıyor.
 
NATO üyesi ve gözlemci ülkelere olarak bulunduğumuz bu zor süreci temel insani değerleri, hakkı, hukuku güçlendirerek geride bırakabilirsek bütün dünyaya katkı sağlamış oluruz. Bunun için NATO'yu küresel görevlerinin gerektirdiği bakış açısı ve güce ulaşmak için daha çok çalışmalıyız.
 
Türkiye NATO'nun gündeminde de üst sıralarda yer alan buhranlarla baş etmeyi günlük sorunlar haline getirmek zorunda kalan bir ülkedir. Temmuz ayında Varşova'da gerçekleştirilen NATO zirvesi sırasında kritik kararlar alındı. Tiran'da NATO PA'da Varşova zirvesi öncesi önemli istişare ortamı sağladı. Varşova'da sağlanan zirvenin İstanbul'la sağlamlaştırıldığına inanıyorum.
 
15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ
 
NATO demokratik değerleri geliştirme idealine bağlı ülkeleri bir araya getiren güvenlik platformudur. 15 Temmuz gecesi demokrasiye bağlılığını ispatlamış bir ülkede düzenleniyor olması bu toplantının ayrı öneme sahiptir. O gece Türkiye ve tüm dünya terörün yeni bir yüzüne ve terörle mücadelenin farklı bir yüzüne şahit oldu. TBMM'yi bombalama hainliği gösteren darbecilere aziz milletimin seçilmiş temsilcileri verdi. Medyamız birlik ve beraberlik çağrımızın halkımıza ulaştırılmasını sağladı. Bugün şayet şahsım, bakan ve milletvekili arkadaşlarım burada birlikteysek, milletimizin o gün gösterdiği destansı mücadele sayesindeydi. 15 Temmuz'dan bu yana eli kanlı FETÖ ile kararlı bir şekilde mücadele ediyoruz.
 
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na uygun olarak ilan ettiğimiz OHAL çerçevesinde darbe izlerini silmek ve terör örgütlerini etkisiz hale getirmek için her önlemi alıyoruz. Anayasal sınırlar içerisinde sürdürülüyor. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülkemizden desteğini esirgemeyen dostlarımıza teşekkür ediyorum.
 
KİMSENİN TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK’
 
Terör örgütlerinden kaynaklanan tehdit hepimize yöneliktir. Mücadelenin de ortak verilmesi gerekiyor. Terör örgütüyle mücadelemize vereceğiniz destek bize güç katacaktır. DEAŞ ve PKK başta olmak üzere insanlığın müşterek değerlerine düşmanlık konusunda mücadele ettiğimiz tüm terör örgütlerine karşı desteğini bekliyoruz. AB'nin terör örgütü olarak ilan ettiği PKK'nin çok rahat dolaşmasını ve terörist başının posterleriyle, parlamento binası koridorlarında afişlerle cirit atmalarını hazmedemiyoruz. Tüm dostlarımızın gerekli tedbir alması gerekir. Alınmazsa, terör bumerang gibi bir gün vuracaktır.
 
Türkiye olarak terörizme karşı yürüttüğümüz mücadelede daha güçlü desteğe ihtiyacımız var. Terör örgütlerine karşı ikircikli tavır içinde olanlar bedelini ödeyeceklerdir. Biz bu tecrübeyi güvenlik güçlerimizin ve vatandaşlarımızın canı pahasına elde ettik.
 
Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Kimsenin egemenlik haklarıyla da sorunumuz yok. Tecrübelerimiz ışığında terör örgütlerini kaynağında imha etmeye çalışıyoruz. Biz bu mücadelede başarısız olursak teröristler sel gibi tüm dünyayı ateşe ve kana bulayacaktır. Gelin bu seti güçlendirin. Terörizmle mücadelede Türkiye'ye verilen her destek o ülkenin kendisine güvence altına almasını sağlayacaktır.
 
NATO'YA MESAJ
 
NATO bünyesinde 2. büyük orduya sahip olan Türkiye soğuk savaş boyunca NATO'nun vazgeçilmez parçası olmuştur. Türkiye uluslararası barışın korunması için askeri ve siyasi destek vermeyi sürdürüyor. Bilindiği gibi Suriye'deki krizin başından bu yana siyasi çözüm arayışlarında ön saflarda yer aldık. İnsani sorunların çözümü konusunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık. 3 milyon Suriyeli ve Iraklıya biz sahip çıktık. Şu ana kadar yaptığımız harcamalarda bize söz verilen destekler de cüzi bir miktarda kaldı. Ayrıca sınır hattımızın öteki tarafındaki Suriyeliyi de açlığa ve ölüme terk etmedik. Türkiye'nin bu yükü omuzlayacak kudrette bir ülke olması kurumları da korudu. Avrupa'ya mülteci akını olunca hemen panikledi. Kimse Türkiye gibi ne kadar gelirse gelsin alırız demedi. Biz o insanları bombaların altında bırakamayız. Aylan bebeği dergilerde kapak yapılınca feryat edenler, burada timsah yaşları döküyordu. Bunlar sadece ikircikli davranıyorlardı. Biz tavır koyarak yaşıyor, onların yanında yer aldığımızı ifade ediyorduk. Yalnız bırakılmış olmamız çok acı bir durumdur ve gelecek için kötü bir örnektir.
 
‘HALEP'LE GAZİANTEP, KİLİS AKRABADIR’
 
Bilir misiniz, Irak ve Suriye'de bizim terör örgütü ilan ettiğimiz örgütlerin elinde dostlarımızın ürettiği silahların çıktığını, bu silahların seri numaraları bizde mevcut. Bunları kendilerine söylediğimizde hiç ilgilenmiyorlar. Ya eski dönemde verilmiş silahlardı, ya da YGP/PYD'yi terör örgütü kabul etmiyoruz diyor. Bir terörist başka teröristle savaşıyor diye iyi diyebilir misiniz? Biz bu bölgenin nabzını en iyi tutan ülkeyiz. Onlarla bizim tarihi, kültürel, her türlü birlikteliğimiz var. Akrabalık bağlarımız var. Halep'i vuranlar belli ama Halep'te yaşayanların Gaziantep'te ve Kilis'te yaşayanlarla akrabalık bağları olduğunu Batı biliyor mu? Bizim canımız yanıyor. Canı yanmayanlar TV ekranlarına bakıp ah vah ediyor, o kadar. Milletimiz bu manzara karşısında haklı tepki içindedir.
 
Türkiye ÖSO ile birlikte Suriye'ye girdiyse aldığı tehdidi ortadan kaldırmak içindir. Yıllarca dostlarımıza terörden arındırılmış bölge ilan edelim dedim. Eğit donatı yapalım. Siz bize mali destek verin imarını biz halledelim. Üç, uçuşa yasak bölge ilan edelim. Bu işi sürüncemede bıraktılar, bugünlere kadar geldi. Temenni ederim ki, başta ABD olmak üzere bunu yeniden ele alıp, burada terörün belini kırar ve NATO üyesi Türkiye terör tehdidinden kurtulmuş olur. Ukrayna'da yaşanan sorunun bu ülkenin toprak bütünlüğü içinde çözülmesini hep destekledik. Kırım'daki insan hakları ihlallerinin takipçisiziyiz. Rusya ile ilişkilerimizde normalleşmede önemli bir ivme yakaladık. Afganistan'daki sıkıntıların çözümüne yönelik bölgesel çözümlere öncülük ediyoruz. Afganistan'a olan desteğimizi sürdürüyoruz. 2001 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz 1 milyar dolar değerindeki proje ile Afganistan'ın kalkınmasına destek oluyoruz.
 
Bu örnekleri artırmak mümkündür. Türkiye bölgesel ve uluslararası güvenliğin sağlanması konusunda aktif politikalar izlemeye devam edecektir.
 
BM'NİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI
 
BM'nin yeniden yapılandırılması gerektiğini bu toplantıda vurgulamak isterim. BM önemli çalışmalar yürütüyor. İnsanlığın geleceğini tehdit eden iklim değişikliğiyle mücadeleyi içeren Paris Anlaşması imzalandı. Ortak sorumluluk üstlenme iradesi ortaya konuldu. Bunca olumlu tabloya rağmen BM'nin başta Suriye olmak üzere birçok krizde yeterince etkin davranamadığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. BM'nin yeniden yapılandırılması kaçınılmaz bir zorunluluk halini aldı. BM Güvenlik Konseyi yeni bir yapıya kavuşturulmadıkça çabalar sonuca ulaştırılamayacaktır. Dünya 5'ten büyüktür derken bu gerçeği anlatıyorum. 2. Dünya Savaşı şartları ile atılan adımlarla bugünü yürütmek mümkün değildir. 196 ülkenin burada hakkı vardır."