Suriye’de iç savaş başladığından bu yana cihatçı grupları destekleyerek savaşı kışkırtmakla eleştirilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Gaziantep'teki son konuşmasında bir kez daha Rojava'yı hedef aldı. Erdoğan, "Kuzey Suriye'yi bünyesinde 1400 PKK'lının bulunduğu PYD'ye kurban etmeyeceklerini" söyledi.

Sınırın Kürt güçlerinin elinde bulunmasını Türkiye için tehdit olarak değerlendiren Erdoğan, "Bu tehdide Türkiye olarak 'evet' dememiz mümkün değildir. Suriye'ye ilişkin yakında somut neticeler almaya başlayacağız. Aksi taktirde bu sorun sadece bizim değil tüm Avrupa, tüm dünyanın meselesi haline dönüşecek" dedi.

Erdoğan, Nobel ödülünün ise 30 bin sığınmacı alan ülkeler yerine 5 yıldır vatanının özgürleşmesini bekleyen Suriyeliler ile onlara ev sahipliği yapan Türkiye'nin hakkı olduğunu ifade etti.

‘DERT ASLINDA TÜRKİYE’Yİ BÖLMEK’

Suriye meselesine ilişkin Türkiye'nin çözüm önerilerinin yeni anlaşılmaya başladığını iddia eden ancak asıl hedefin Türkiye'yi bölmek olduğunu öne süren Erdoğan şöyle dedi:

"Suriye meselesi uluslararası toplum gündeminde daha üst sıralara tırmanıyor. Türkiye'nin başından beri savunduğu; terörden arındırılmış bölge, uçuşa yasak bölge, eğit-donat uygulamalarının gerekliliği daha iyi anlaşılmaya başladı. Ama dert başka.  Dert aslında Türkiye'yi bölmek. Atılan adımlar bunun için. Şu anda 911 kilometre Suriye sınırı olan ülke, öbür tarafta Irak ile 350 kilometre sınırı olan ülke, akrabalık bağları olan bir ülkeden bu gelişmeleri daha iyi değerlendirebilecek birileri olabilir mi? Ama birileri adeta bu işi biz daha iyi biliriz, daha iyi değerlendiririz mantığıyla öne geçme gayreti içindeler. Bundan dolayı başaramadılar, başaramazlar, başaramayacaklar. Yine er geç bizim tezimize gelmek durumundalar. Aksi taktirde biz adımımızı atmak durumundayız."

"PYD TERÖR ÖRGÜTÜDÜR DEDİM"

"Şu andaki gelişmelere baktığımız zaman, işte son gelişmelerde çok açık ve net söylüyorum 'PYD terör örgütüdür' dedim. Bunlar ne diyor, 'hayır o siyasi organizasyon' diyor. Olay öyle değil, aksine bunlar PKK'nın Kuzey Suriye uzantısıdır. Bunu bilmemiz lazım ve bu adımı da zaten birbiriyle organize atıyor. PYD içinde 1400 PKK mensubu var. Bunu gözden kaçırmanın anlamı yok. Bu vaka, gerçek. Bunu maalesef dost görünen ülkelerin hepsi aksi istikamette ifade etmeye çalışıyor. Silah yardımı bunlardan geliyor. Hangi ülkelerin silahı olduğunu iyi biliyoruz. Bunu onlara söylüyoruz; 'bakın şuraya şu, buraya bu silahı gönderdiniz' diye. Dünyada artık bir şey gizlemek mümkün değil. Türkiye konum itibariyle NATO ülkesi olduğu için bütün bu envanterlerdeki hareketliliği, bizim envanteri onlar bildiğine göre, biz de onların envanterinde ne var biliyoruz. Ne giriyor, ne çıkıyor biliyoruz. Şu anda da gelişmeler onu gösteriyor."

"İşte en son Rusya'daki görüşme, düşünebiliyor musunuz, 370 bin insanın kanına giren bir kişiyi kırmızı halıyla karşılamanın devletler arası diplomaside yeri olabilir mi? Maalesef insanlık bunu da gördü. Görüşmelerimizde farklı konuşup, farklı uygulamalara girenleri gördük. Aynı şeyi Kuzey Suriye'deki gelişmelerde görüyoruz. Şu anda Telabyad'da hemen bir kanton ilan etme olayı var. Kanton ilan ederken acaba orada sadece terör örgütü mensuplarının dışında sivil vatandaş olarak kim var? Sivil vatandaş olarak orada sadece yüzde 90'ı Arap ve yüzde 5 gibi Türkmen var, diğerleri onlar. Ama buna rağmen kanton ilan edebiliyor. Dert tamamen Kuzey Suriye’yi ele geçirmek."

Erdoğan şöyle devam etti:

"Açık söylüyorum; biz Kuzey Suriye'yi bir defa bunların yaptıkları planlamaya asla kurban etmeyeceğiz. Zira bu bizim için tehdit oluşturmaktadır ve dolayısıyla bu tehdide Türkiye olarak 'evet' dememiz mümkün değildir. Bu durum Telabyad'da da, Carablus'ta da, Azez'de de böyledir, diğer kesimlerde de böyledir. İşte Kobani'yle yapılanı gördünüz. Kobani'yle yapılan neydi, aynıydı. Bu insanlar kaçınca kime sığındı? Türkiye'ye, bu millete. Biz bunca insanı aldık, misafir ettik, 'hangi ırktan' dedik mi? Hayır, kapıyı açtık. Çünkü ölümden, bombalardan kaçan insanlara kapıyı açmak suretiyle insani ve vicdani görevimizi yaptık. Bunlara rağmen biz şuna inanıyoruz; Allah kimseyi evinden vatanından ayrı koymasın. Bu konuda her türlü gayreti gösteriyoruz. İnanıyorum yakında somut neticeler almaya başlayacağız. Aksi takdirde sorun sadece bizim değil tüm Avrupa, tüm dünyanın meselesi haline dönüşecek." (Evrensel)