Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'İstanbullular Bayramlaşıyor' adıyla Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen bayramlaşma töreninde konuştu.

Salonda "Meclis'te terörist istemiyoruz" şeklinde slogan atılması üzerine Erdoğan, "İnşallah bu dokunulmazlıkların kaldırışıyla birlikte artık bu talebiniz yerine gelecektir" diyerek şöyle devam etti: 

“Hani bunlar meydan okumuyor muydu? Bunlar ne diyordu 'Benim dokunulmazlığımı kaldırın.' Peki dokunulmazlık kalkınca niçin feryada, niçin kapı kapı dolaşmaya başladılar. Çünkü savunulacak hiçbir yanları yok. Hiçbir zaman bu ülkede demokrasiye, hak ve özgürlüklere inanmadılar. Ve bunlar dağdaki eşkıyaların, teröristlerin silahıyla kendileri parlamentoda yer buldu. Olayın aslı budur. Dağlardan o gücü arkalarında bulmamış olsaydılar, bugün zaten bunlar parlamentoda olamazdılar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması şu şekilde

“Bayramlar sevinç, ümit, kardeşlik, dayanışma günleridir. Bayramlar aynı zamanda muhasebe ve murakabe günleridir. 

“Eğer Ramazan-ı Şerif'in manevi iklimi ve arkasından kavuştuğumuz bayram, ruhumuzda müspet yönde bir değişiklik yapmamışsa kendimizi sorgulamalıyız. Acaba ne yaptım, nerede bir eksik var. Bunu sorgulamalıyız. Bir yerlerde ya eksiğimiz ya da yanlışımız var demektir.

‘TERÖR SALDIRILARI HEPİMİZİN YÜREĞİNİ DERİNDEN YARALADI’

“Bayramlar ümmet olmamızın, millet olmamızın temel unsurlarından biridir. Şayet bayram sevinçlerimizi paylaşamayacak hale gelmişsek hep birlikte eyvah demeliyiz" diyen Erdoğan, "Bugün ülkemizde ve tüm İslam dünyasında maalesef üst üste eyvahlar çektiğimiz bir manzarayla karşı karşıyayız. Ramazan ayı boyunca ülkemize ve İslam dünyasında Müslüman kanı dökülmeye devam etti. Ülkemizde ve İslam dünyasında özellikle bu savaşı açan terör örgütleri; PKK'sıyla, PYD'siyle, DAİŞ'iyle, YPG'siyle mübarek ramazan ayımızı acıya ve kana buladılar. Son olarak ülkemizde Atatürk Havalimanı'nda ardından Irak'ta dün de Suudi Arabistan'da Cidde ve Medine'de meydana gelen terör saldırıları hepimizin yüreğini derinden yaraladı. Aziz İslam'ın adını kullanarak, istismar ederek Müslüman kanı döken bu terör örgütü, Peygamber Efendimizin mübarek naaşının, mescidinin bulunduğu şehre saldıracak kadar ileri gitti. DAİŞ denilen bu proje örgüt Müslümanların bağrına saplanmış bir hançerdir. Her kim ki mezhep taassubuyla veya başka bir saikle bu örgüte destek veriyorsa aynı vebale ortak oluyordur.

'BİZ ASLA BU ÜLKEDE IRKÇILIK YAPMADIK'

“Hep söylüyorum üç bela ile karşı karşıyayız. Bir mezhepçilik, iki ırkçılık, üç terör...

"Irkçılık, bizim dinimizde böyle bir anlayış var mı, yok. Ne Arabın Arap olmayana ne Arap olmayanın Araba üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takva iledir, itika iledir. Takva yönünde, Allah'a yakınlık yönünde kim üstünse, üstün odur. Türk'üyle Kürt'üyle, Laz'ıyla Çerkez'iyle, Gürcü'süyle Abazası'yla, Roman'ıyla Arnavut'uyla, Boşnak'ıyla velhasıl 79 milyon... Hiç birinin bir diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlüğün ölçüsü belli. Ve biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Böyle bu yolda yürüdük. Birileri bu olayı farklı yere çekebilirler. Birileri biz Kürtlerin temsilcisiyiz demek suretiyle Kürt kardeşlerimin oylarını alabileceğini düşünebilirler. O onların kendi düşüncesi, bizi ilgilendirmiyor. Ama biz işimize bakacağız. Nedir o; biz yaradılanı yaradandan ötürü sevmeye devam edeceğiz. Bizim 79 milyona olan sevgimiz eşit mesafededir. Kardeşlerim, biz asla bu ülkede ırkçılık yapmadık.

‘BİZDE TEK ÖLÇÜ İSLAM'DIR’

“Değerli kardeşlerim 2'ncisi mezhepçilik. Bizim dinimizde mezhepçilik var mı, asla. Mezhep daha iyi yaşayabilmek için bir yoldur. Ama Sünnilik, Şiilik diye bir ayrım bizde yoktur. Bizde tek ölçü İslam'dır. Ve biz İslam'a teslim olduk ve onunla bu yolda yürüdük. Onun için de mezhebi bir yaklaşımla asla bir ayrıma gidemeyiz. Biz buna da lanet ettik. Böyle bir şeyi de kabul etmiyoruz dedik. Ve bu yolda hep bunu sunu savunduk. Çünkü Şia diye bir din yok. Sünni'lik diye bir din yok. İslam diye bir din var. İslam bizim dinimizdir. Şia'ya tabi olanların dini de İslam'dır, Sünni'liğe tabi olanların dini de İslam'dır. Eğer burada bir şirke gidiyorlarsa vay hallerine.

“Üçüncüsü terör. Ve şuanda işte terörle ciddi bir mücadelenin içerisindeyiz. ve ciddi kayıplar verdik ama bizim kayıplarımızın bir vasfı var. Onlar şehit, onlar şehit... Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda. Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda. Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Bizim askerimiz, polisimiz, köy korucumuz bunlar şehit. Şu ana kadar 600 civarında şehidimiz var. Rabbimiz ne buyuruyor, 'Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Onlar diridirler; ama siz bilemezsiniz.' İşin aslı bu. Peki diğerlerinin durumu ne? Onlar pisi pisine gitti, onların durumu bu. Onların bir karşılığı var mı? Yok. Şu ana kadar 600 civarında bizim şehidimiz var ama 7 bini aşkın da teröristi etkisiz hale getirdik. Peki bu operasyonlar duracak mı? Durmayacak, üzerine üzerine gideceğiz. Durmak yok, yola devam.

‘VATANDAŞLIĞI VERECEĞİZ’

“Zulme rızayı hiçbir zaman kabul etmemiş bu millet. Hint Yarımadası'na gerektiğinde donanma göndermiş. Biz böyle bir milletiz. Şimdi, Suriye'den ülkemize gelen 2 milyon 700 bin muhacir var değil mi? Biz de hamdolsun ensarız. Ne büyük makam bu ya, ne büyük makam. Ama şimdi bakıyorum, bazı siyasiler bunun inceliğini kavrayamamış. 300'de Irak'tan var, 3 milyon. Çıkmış açıklama yapıyor. Diyor ki; 'Vatandaşlık öyle kolay bir iş değil'. Buralara takıp kalacak kadar siyaseti bilmeyen, tarihini bilmeyen, kendi değerlerini bilmeyen kişilerle bu ülkede ne yapabilirsiniz? Evet biz o mağdur, o mazlum kardeşlerimize bu ülkede inşallah hükümetimizin ortak çalışmasıyla vatandaşlığı vereceğiz. Bunların içinde çok kalifiye insanlar var, kalifikasyonu yüksek insanlar var, kariyer sahibi insanlar var. Biz almayalım da İngiltere'ye, Kanada'ya, şuraya, buraya mı gitsin? Bak biz ayrım yapmıyoruz. Buyurun Ukrayna'dan Ahıskalı kardeşlerimizi ne yaptık, Ahıska Türklerini aldık Erzincan'a, Üzümlü'ye yerleştirdik. Yine gelsin yine alacağız. 780 bin kilometrekare bu vatan topraklarının içinde yeter ki 'Bu vatana ben de sahibim, ben de bu vatanda yaşayanların birer kardeşiyim' anlayışında olan kim olursa olsun biz bunları alırız.”