Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen iftar programına katılarak konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

IŞİD'İN BAĞDAT SALDIRILARI

“Bağdat'taki saldırı Menfur saldırıda hayatını kaybeden Iraklı kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Terör eylemlerinde hayatlarını kaybedenlerin ailelerinin ve Irak halkının başı sağ olsun. Daha birkaç gün önce aynı örgütün İstanbul'da gerçekleştirdiği terör eylemine maruz kalmış bir ülke olarak, Iraklı dostlarımızı, kardeşlerimizi çok iyi anlıyoruz. 

DAİŞ (IŞİD) denilen terör örgütü, İslam'ın ve Müslümanların adını kullanarak aziz dinimizi ve mensuplarını hedef alan son dönemdeki en büyük şer örgütüdür. Bu örgütün İslam'la ve Müslümanlıkla en küçük bir ilişkisi yoktur. Tam tersine bu örgütün tek hedefi İslam'a ve Müslümanlara zarar vermektir.

“DAİŞ ve PKK içinde yer alan ve hala bu örgütlerin gerçek yüzünü görememiş kişilere sesleniyorum. Gelin bir an önce bu yanlıştan dönün. Kendi inancınızın mensuplarına, kendi milletinize, kendi ülkenize zarar vererek elde edebileceğiniz hiçbir şey yoktur, olamaz.

TÜRKİYE-İSRAİL

“Bizim Filistin'de, Gazze'de ne yaptığımızı oradaki kardeşlerimiz çok iyi bilir. Bunu kimseye de bizim buralardan mikrofonlarla meydanlardan anlatmamıza gerek yok. 'Şunu, şunu yaptık' demeye gerek yok. Biz 'at denize balık bilmezse Halik bilir' anlayışıyla yola devam ediyoruz ve bundan sonra da böyle devam edeceğiz.

'VERİLMEK İSTENEN MESAJLARI GAYET İYİ BİLİYORUZ'

“Yaşanan terör olaylarının önlenenlerin yüzde 1'i, 2'si kadardır.

“Güvenlik güçlerimiz, istihbarat kurumlarımız, büyük bir gayretle terör örgütlerinin üzerine gidiyor. Tabii Türkiye'nin dünyanın en eli kanlı, en vahşi terör örgütlerinin neredeyse hepsinin ortak hedefi haline gelmiş olması düşündürücüdür. Biz, terör örgütleri, terör eylemleri, teröristler aracılığıyla ülkemize verilmek istenen mesajları gayet iyi biliyoruz. Cevabımızı da her fırsatta veriyoruz. Devleti ve milletiyle bir bütün haline gelmiş olan Türkiye'yi, eskiden olduğu gibi bu tür dayatmalarla rayından çıkartabileceklerini sananlar, yanıldıklarını gördükçe saldırıların dozajını da artırıyorlar.

“Bu ülke, sadece bizim, sizin, 79 milyonun ülkesi değildir. Yüzlerce milyon mazlumun, mağdurun, garibin gözü de gönlü de inanın bu ülkeye dönmüş durumdadır. Kendi geleceklerini bizim geleceğimizle eş tutan bu insanları, hayal kırıklığına uğratamayız. Sorumluluğumuz büyük. Biz de önümüzdeki şartlar ve imkanlar çerçevesinde, bu sorumluluğun gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz. Değerli kardeşlerim, makam, mevki, mal, mülk bunların hepsi geçicidir. Asıl olan hep söylediğim gibi, bu kubbede hoş bir sada bırakmaktır.

DIŞ POLİTİKA

“Türkiye'nin, Rusya ve İsrail ile ilişkilerini düzeltme yolunda attığı adımların, dışarıdan olduğu kadar ülke içinden, hatta kendi çevremizden birilerini de rahatsız ettiğini görüyoruz. Açıkçası muhalefet partilerinin bu konudaki eleştirilerini ciddiye almıyorum. İçimizdekilerin söylediklerini, onlar kendilerine kaynak telakki edip meclise çıkıp, onları konuşuyorlar. Fakat bütün bu eleştiriler herhangi bir politikaya, herhangi bir akla, herhangi bir analize dayalı olarak yapılmıyor. Esasen bunlara eleştiri de denilmez. Sadece bizim ak dediğimize kara, bizim kara dediğimize ak demiş olmak için bunları söylüyorlar. Ancak benim asıl üzüldüğüm, hiç ummadığımız, hiç beklemediğimiz, hiç yakıştıramadığımız bazı çevrelerin de aynı koroya katılmış olmalarıdır. Şayet bizim herhangi bir sebepten dolayı eğildiğimizi, büküldüğümüzü, iddialarımızdan, tezlerimizden, davamızdan vazgeçtiğimizi düşünenler varsa, bu bize yapılmış çok büyük bir iftiradır, çok büyük bir bühtandır. Tayyip Erdoğan 40 yıl önce nasıl düşünüyorsa, nasıl hissediyorsa, nasıl mücadele ediyorsa bugün de aynı şekilde davranıyor, bunun böyle bilinmesini isterim.

“Gerek İsrail, gerekse Rusya ile yaptığımız son görüşmelerde attığımız adımlarda bizler, 'bütün işlerinizde istişare ediniz' emri mucibince istişarelerimizi en geniş anlamda yaptık ve adımlarımızı da gerçek istişare edilmesi gerekenler kimlerse onlarla yaparak, ona göre adımlarımızı attık. Bizim İsrail'de muhatabımız, herhalde atacağım adımlarda Gazzeli kardeşlerimizdir, Filistinli kardeşlerimizdir ve biz Gazze'den İsmail Heniyye olsun, Halit Meşal olsun, bu kardeşlerimizle görüşmelerimizi yaptık. Aynı şekilde Mahmut Abbas ile görüşmelerimizi yaptık ve ondan sonra da adımlarımızı buna göre attık. Kusura bakmasınlar biz herhalde bunlar dururken başkalarıyla gidip de görüşme yapacak halimiz yoktu. Ateşin içinde olanlar bunlar, asıl yaralananlar bunlar.”