"Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti olması" ile ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O günler yakın büyükelçiliğimizi orada açacağız" dedi.
 
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Karaman İl Kongresi'nde konuştu.
 
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle: 
 
"Şu an karşımda iradesine, geleceğine, demokrasisine canı pahasına sahip çıkan bir Karaman görüyorum. Bu salonda genç yaşlı, kadın erkek demeden kalbi Kudüs için, Filistin için çarpan dava arkadaşlarımı görüyorum. Sizlerin aracılığı ile buradan tekerlekli sandalyesinde kalleş kurşunu ile şahadete yürüyen Filistinlileri selamlıyorum. Korkaklar ordusuna kabus yaşatan Filistin'in başı dik gençlerini selamlıyorum.
 
NEFESİMİZİ DAİMA ENSELERİNDE HİSSEDECEKLER
 
15 Temmuz gecesi şehit edilen Muhammed Yalçın evladımızı rahmetle yad ediyorum. Muhammed Yalçın şehit olduğunda henüz 22 yaşında umutlarla dolu bir üniversite öğrencisiydi. Muhammed şehit olduğunda telefonla babasıyla görüşüyordu. Muhammed de kalleşçe, alçakça, tam da 'FETÖ'cü müptezellerin karakterine yaraşır şekilde şehit oldu. Cinayetlerin tek tek hesaplarını veriyorlar. Bu millete kurşun sıkmanın ne demek olduğunu çok daha iyi anlıyorlar, anlayacaklar. Acımak yok, acırsak acınacak hale geliriz. Son 'FETÖ'cü de hukuk önünde hesap verene kadar bu katil sürüsünün peşini bırakmayacağız. Nereye sığınırlarsa sığınsınlar nefesimizi daima enselerinde hissedecekler. Adaletin tecellisi için çalışmaya devam edeceğiz. Tarih, kimi 1 dolar kimi 50 bin dolar karşılığında ruhunu satan soysuzları da sayfalarına kaydediyor. Karaman'ın bu yiğit evladı daima hayırla anılacaktır.
 
BİZİM OTEL BOŞTU GELSEYDİN
 
O çağrıya karşı eğer binler, on binler meydanlara yürüdüyse bunun sebebi var. Birisi de ne diyordu? 'Darbe olsa tankların önüne önce ben çıkarım' diyordu. O gece 23.17 İstanbul Atatürk Havalimanı'na iniyor o birisi. Ve orada on binler var. Biz Dalaman'dan çağrımızı yaptık ve 'meydanlara' dedik. Hakikaten benim milletin on binler, yüz binler Türkiye genelinde sokaklara döküldü. Ama o kişi Atatürk Havalimanı'ndan öyle korktu ki, adamları hemen tanklara gittiler, sorumlularla konuştular, anlaştılar. Sonra da Bay Kemal tıpış tıpış tankların arasından otomobiline bindi ve Bakırköy Belediyesi'ne gitti. Oradan maç seyretmeye başladı. Çayı geldi, kahvesi geldi. Darbeyi izliyor. 'Otellere baktık, doluydu' dedi. Bizim otel boştu gelseydin. Biz ondan 1.5 saat sonra havaalanına indik. 'Bize haber verseydi' diyor. Adeta adrese kayıtlı beyefendiye haber vereceğiz. Bay Kemal sen de gel. Biz milletimize çağrı yaptık, milletimiz oraya geldi, demek ki sen milletin olduğu yerde yoksun. Kaçtın, Bakırköy Belediyesi'ne sığındın. 16 saat sonra darbe halledildi. Ümit Paşa ile beraber oradan Valimiz ve Enerji Bakanımız ile birlikte süreci yönettik. Bunların hesabı tutsaydı belki bu kardeşiniz burada olmayacaktı. 15 dakika geç kalsaydık belki o yaptıkları atışlar bizi vuracaktı.
 
Asıl hesap yapıcı Allah. Allah'ın hesabı tüm hesapların üzerindedir, bunu bilmiyorlardı. Kıyamet gününde şefaat eden 3'tür. Peygamberler, alimler, sonra şehitler. Peygamber olamayacağınıza göre 2 sınıf kalıyor. Ya alim olacaksınız ya şahadet şerbetini içenlerden olacaksınız. Ben şu anda Karaman'dan karşımda böyle bir kitle görüyorum. Şahadete namzet bir kitle görüyorum karşımda.
 
Ben Hz. Mevlana'nın vefatının, 744. senei devriyesini de idrak ediyorum. Bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Yüzyıllardır Anadolu topraklarını ilmi, irfanı, hikmeti ile nakış nakış dokuyan ariflerimizi de anıyor, Allah hepsinden razı olsun diyorum. Allah'a ulaşacak pek çok yol var, ben aşkı seçtim diyen Hz. Mevlana'nın yaktığı ateşi, hala bu topraklarda yanmaya devam ediyor. Her düğün gününde Hz. Mevlana'yı ya dederken bizi biz yapan değerleri de hatırlıyorum. Hz. Mevlana adeta bugünlere ayna tutarcasına 'Sabır sıkıntıların anahtarıdır' buyuruyor.
 
İNSANLAR BİRBİRİNE DÜŞMANLAŞTIRILMAK İSTENİYOR
 
Bu millet birbirine kenetlendikçe önüne set kurabilecek tek bir güç dahi yoktur. Gençler, İslam dünyasını içeriden çökertme operasyonu bir asır önce olduğu gibi etnik ve mezhebi ayrılıkların körüklenmesi ile yürütülüyor. Yüzyıllardır aynı şehirde, hatta aynı mahallede barış içinde yaşamış insanlar birbirlerine düşmanlaştırılmak isteniyor. DEAŞ, PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleri adeta palazlandırılıyor. 4 bin TIR'ı aşkın silah Amerika'dan bunlara ulaştırılıyor. Bunları kendilerine söyledim, 'hayır' diyemiyorlar. Bu kimi zaman 4 bin TIR'ı sevkiyatlarla göstere göstere kimi zaman da güya kazaen oluyor. Her iki durumda da Suriye halkını katleden silahların menşei hiç değişmiyor. Geçtiğimiz haftalarda Rakka'da sergilenen kepazelik bu işbirliğinin ilk değil son örneğidir. Rakka tiyatrosu DEAŞ ile YPG'nin bir madalyonun iki yüzü olduğunu inkarı mümkün olmayacak şekilde ortaya konmuştur. Suriye'nin parçalanması misyonunu yerine getiren DEAŞ'ın farklı isimler altında farklı bölgelerde devreye alınması bizim için şaşırtıcı olmayacak. Terör çıkar hesaplarının vasatı durumundadır.
 
YENİ BİR DURUM ORTAYA ÇIKTI
 
Ben Trump'a söyledim. Karada her türlü desteği veririz. Siz de havadan destek verin. Şimdi yeni bir durum ortaya çıktı. Kudüs. Kudüs'te evangelist bir anlayış, siyonist anlayış ben yaptım oldu, mantığı ile İsrail'in başkenti ilan ediyor. Büyükelçiliklerini de oraya alıyorlar. BM kararına rağmen bu adımı atanlar 'biz sizi tanımıyoruz' mantığıdır. Biz de sizi tanımıyoruz. Çarşamba günü İslam İşbirliği Teşkilatı'nın olağanüstü toplantıya çağırdım. Bir hafta içinde hepsi geldiler. Papa hazretlerini de aradım. Onun da aynı düşüncede olduğunu gördüm. Bir taraftan da bağlantısızlar lideri Venezuela Devlet Başkanı'nı davet ettim, o da toplantımıza katıldı. O da yetmez, Arap Ligi'nin dönem başkanı Ürdün Kralı 2. Abdullah'ı da davet ettim, o da geldi. Bu mesajla, oy birliği ile dünyaya şu duyuruldu. Burayı kesinlikle Müslümanların başkenti olan Kudüs'ü siz Musevilere ya da Yahudilere maledemezsiniz. Burada Müslüman ve Hıristiyanların bir kadim tarihi vardır ama diğerlerinin yoktur. Siz de lütfen yerinizde durun ve siyonist bir operasyon yapmaya kalkmayın. Kalkarsanız bunun da bedeli ağır olur.
 
"BÜYÜKELÇİLİĞİMİZİ ORADA AÇACAĞIZ"
 
Türkiye bölgede attığı adımlarla bu kirli hesaplara çomak sokmuştur. Terör devletinin kurulmasına engel olmuştur. Orası diyor, Filistin'in başkenti olarak ilan edilmeli diyor. Biz çoktan ilan ettik. İşgal altında olduğu için oraya gidip büyükelçiliğimizi açamıyoruz. Bizim başkonsolosluğumuz bile büyükelçi ile temsil ediliyor. Fiili olarak biz bu işi yapmışız. Bizim resmi olarak da o günler yakın ve büyükelçiliğimiz ayrıca orada açacağız.

Batılı kurum ve kuruluşların teröristlere verdiği destek medya boyutu ile kalmıyor. Terörün bu kadar meşrulaştırıldığı, alenen desteklendiği bir başka dönem yoktur. Şunu unutmayın, yalanın en güçlü panzehiri hakikatlerdir."