29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın 92'inci kuruluş yıl dönümü için verilen resepsiyona, Türkiye'nin her ilinden, herhangi bir unvanı ya da resmi bir görevi olmayan 10'ar kişi katıldı. Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan resepsiyonda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, misafirlerine hitaben bir konuşma yaptı.

Cumhuriyetin, vesayet odaklarının değil, bizatihi halkın uhdesinde olduğunu savunan Erdoğan, “İçinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyesi de, devletle milletin buluşmasının, Cumhuriyetin sahibinin şu kurum veya bu kesim değil bizzat cumhur olduğunun sembolüdür” diye konuştu.

Erdoğan, şunları söyledi:

“Geçmişte Cumhurbaşkanlığı makamı tek bir kimliğin, tek bir anlayışın, tek bir hayat biçiminin hâkim olduğu, kapısından sadece bu formata sahip kişilerin girebildiği bir yer olmuştur. Bugün Cumhurbaşkanlığı makamı, işte bugün olduğu gibi, ülkenin her bölgesinden, milletin her kesiminden vatandaşımızın geldiği, ağırlandığı, el üstünde tutulduğu bir yerdir. Dikkat ediniz… Cumhurbaşkanlığı makamında, 27 Mayıs ve 12 Eylül’de olduğu gibi darbecilerin oturduğu dönemleri gördük. 28 Şubat’ta olduğu gibi bu makamın vesayetin sesi haline dönüştüğü zamanlar yaşandı. Ama hiçbirinde bu makam, 10 Ağustos 2014 tarihinden bugüne kadar olduğu gibi bir saldırıya, hücuma, eleştiriye, hatta hakarete uğramadı. Cumhurbaşkanlığı makamında darbecilerin oturmasını içlerine sindirenler, şimdi aynı makamda, doğrudan milletin oylarıyla göreve gelen birinin, yani şahsımın bulunmasına tahammül edemiyorlar. Çünkü bunların ne Cumhuriyet diye bir dertleri var, ne demokrasiye inançları var; ne de cumhura, millete, onun tercihlerine saygıları var.

Artık Cumhuriyetin sahibi milletimizin kendisidir, sembolü de işte bu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’dir. Bundan sonra hiç kimse Cumhuriyet adına, Cumhuriyeti korumak adına, Cumhuriyetin tehlikeye düştüğü iddiasıyla ortaya çıkarak, vesayet hevesini hayata geçirmeye çalışamayacaktır. Bu değişim sadece simgesel değildir; çok güçlü bir altyapıya, çok güçlü bir arka plana da sahiptir. Cumhuriyetimizin ilk 80 yılında yapılan işler ile son 12 yılında yapılanları karşılaştırdığımızda ortaya çıkan tablo, kimin gerçek cumhuriyetçi, kimin de sadece istismarcı olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koyacaktır.”