Cumhuriyet'ten Utku Çakırözer, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, AKP içinde yaşanmakta olan Erdoğan-Gül rekabetinin pazar günü yapılacak seçimde kendi lehine işleyeceği düşüncesinde olduğunu yazdı.

Utku Çakırözer'in İhsanoğlu ile yaptığı söyleşinin bir bölümü şöyle:

Seçim kampanyalarındaki seviyeden rahatsız mısınız?

Demokratik bir yarışta birbirimize tabii ki eleştiriler yapacağız. Mesele bu değil. Mesele üslup meselesi. Beni rahatsız eden kullanılan üslup.

Rakibinizin “Sen Alevisin, o Zaza” gibi mezhep ve ırk vurgusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Herkes gibi ben de şaşırıyorum. Halk bunu herhalde tasvip etmeyecektir. Türkiye bir bütünse, mezhebi, aidiyeti küçümser şekilde söylemek hiç hoş bir şey değildir. Bakın Irak’ın, Suriye’nin halini gördük. Afrika’daki kabile savaşlarını biliyoruz. O noktalara mı gelmek istiyoruz?

Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması nasıl bir sonuç doğurur?

Seçimden böyle bir sonuç çıkmasını beklemiyorum. Türkiye’nin onu toparlayacak, farklılıkları kaşımayacak, bir arada yaşama kültürünü pekiştirecek birine cumhurbaşkanı makamında ihtiyacı var. Bu söylemlerin yerine öfke ve nefret söylemleri hüküm sürerse o zaman Türkiye’de gerginlik ve kutuplaşma artar. Şu ana kadar var olan iktidar tarafına olanlar ve olmayanlar şeklinde bir ayrım Çankaya’ya çıkarsa devlette çatlama olur.

Abdullah Öcalan İmralı’dan “Bir hafta içinde adım” baskısı yapıyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de barışı herkes destekliyor. Savaşı istemiyoruz ama bunu bir gizli siyasi pazarlık şeklinde şahıslar bazında yapılması kalıcı barış getirmez. Topal, aksak olur. Çok kısa zamanda çöker. Bu sefer de çatışma ortamı yeniden doğabilir. İşaret ettiğiniz beyan da ipuçlarını veriyor fakat Türkiye öyle perde gerisinde, dört duvar arası anlaşmalarla hiçbir yere gidemez. Bilakis kaosa gider. Onun için biz, barışın müzakerelerinin bir noktadan sonra parlamento ile paylaşılması lazım diyoruz ve arkasında milletin büyük çoğunluğunun kabulüne mazhar olması lazım. 10 Ağustos ya da 24 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hedefleyerek karşılıklı hesaplaşmak çok zararlı bir şeydir. Bu her şeyden önce Kürt kardeşlerimizin ümitlerini boşa çıkarır. Bunun için onlara çağrım bu pazarlıklara göre bir karar vermemeleridir.

Erdoğan, İstiklal Marşı konusunda çok eleştiri yöneltiyor size?

Tamamen kamuoyunu meşgul etmek için. Sayın Başbakan’ın yeni Türkiye dediği şey, erkleri birleştirmek ve anayasada olmayan bir başkanlık sistemi yaratmak. Bir tek adam sistemi kurmak. Biz bunu tartışırken Çanakkale mi, İstiklal Marşı mı diye hiç alakası olmayan bir konuyu tartışarak güya milliyetçi oyları avlayacak. Bunu millet yadırgadı. AKP’li kardeşlerimizin bile tuhafına gitti.

Sizi aday gösteren iki ana parti CHP ve MHP’den yeterince destek aldınız mı?

Beni en çok sevindiren hadise partiler arasında bir uzlaşmanın gerçekleşmiş olması. Hatta AKP’den, kurucu ve parti ileri gelenlerinden ve de geniş halk kitlelerinden bu uzlaşmaya katılım olması.

AKP içinde Abdullah Gül’e sempati duyan kesimler, seçimde Erdoğan yerine size oy verebilir mi?

Elbette bunun çok açık işaretleri var. Sadece Sayın Gül de değil. Bu ilgiyi Kayseri’de, İstanbul’da, Ankara’da ve diğer büyük şehirlerde görüyoruz.

Pazar günü nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

Bu seçimlerde ben sürprizler bekliyorum. Sessiz yığınlar oylarını verecekler. İnanıyorum ki doğru yere verecekler. 1983’te nasıl devrin muktedirleri 5 general oturdular masaya bir plan koydular. Turgut Sunalp sağcı parti, Necdet Calp de solcu parti olacaktı. Ama bir Turgut Özal çıktı, parti kurdu ve tarihin gidişini değiştirdi. O 4 eğilimi birleştirmişti. Bizim etrafımızda 12 parti var. İşte milli mutabakat denen şey de budur. O yüzden büyük sürpriz olacak.