Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Genel Başkanı Leyla Güven, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek’in tutuklanmasını ve bu sürecin gelişimini değerlendirdi.

Haberdar’dan Evrim Kurdoğlu’nun sorularını yanıtlayan Leyla Güven, DBP’nin tasfiye edilmeye çalışılarak demokratik siyasetin önünün kesildiğini vurguladı: “DBP’nin yöneticileri alındı, belediye başkanları alındı. Bir parti boşaltıldı. Görüyoruz ki onlara da yönelim var. Bu yolla demokratik siyasetin ünü kesilmek isteniyorsa biz demokratik siyasette ısrar edeceğiz.”

DTK Eş Genel Başkanı Leyla Güven’in açıklamalarının bir bölümü şöyle:

'BU BİR SKANDALDIR' 

“Kamuran başkan yaptığı basın açıklamalarından dolayı tutuklandı. Bu bir skandaldır. Bir partinin eş genel başkanın konuşmaması mümkün mü? Bir siyasi partinin başkanı konuşma yapmak için gelmiştir. Bu konuşma hoşuna gider gitmez ama herkes düşüncesini ifade edebilir. Erdoğan kendisi gibi düşünmeyen hiç kimseyi istemiyor. O yüzden bu Kamuran Yüksek sorunu değildir. Bu Türkiye’nin demokrasi sorunudur. Bu operasyonları değerlendirirken hiç umudumuz kalmadı. Umarım Kamuran Başkan bırakılır.”
 
'10 BİNDEN FAZLA SİYASİ TUTSAK VARSA O ÜLKEDE SAVAŞ VARDIR' 

“Bu konsept bugün başlamadı. 2009’da başladı. Binlerce Kürt siyasetçisi tutuklandı. Bir Ergenekon’dan, bir Kürt hareketinden, bir Balyoz’dan, bir Kürt hareketinden. Kürtler hiç değişmedi hep tutuklandılar. O konsept o zaman uygulamaya konduğunda cemaat ve AKP’nin ortak kararı denildi. Bunu Sedat Laçiner söyledi. Kanal kanal dolaştı. ‘çok yerindedir, çok mantıklıdır, Kürt siyaseti hareketi adına çalışma yürütenler KCK’dir. Ben bunları destekliyorum’ dedi. Binlerce insan alındı sonra ne oldu 5 sene geçti. Uzun tutukluluk süreci meselesi gündeme geldi. AKP bunu sizin için çıkardık diyor ama hayır bu bizim için çıkarılmadı. Türkiye’de siyasi tutuklu sayısı çok arttığı için uluslararası sözleşmelere göre bir ülkede 10 binden fazla siyasi tutsak varsa o ülkede savaş vardır. Onları böylesi zorlayan bir hukuk var. Dolayısıyla 5 yıla indirdiler. 5 yılını dolduranlar tahliye oldu ama yargılama devam ediyor. Dün cemaat yüzünden bu tutuklamaları yaptık diyorlardı. Bugün Balyoz’dan, Ergenekon’dan herkes beraat etti. Daha sonra da yüklü tazminatlar aldı. O dosyaları hangi savcılar yaptılarsa KCK dosyalarını da yaptılar. O dönem polisle birlikte KCK dosyasına delil toplayan savcılar şimdi tutuklandı. Bizi yargılayan savcılar paralel yapıda yer aldıkları için tutuklandılar.”

'DEMOKRATİK SİYASETTE ISRAR EDECEĞİZ' 

Yüksek’in tutuklanması ve aynı dönemde mecliste dokunulmazlıkların tartışılması, yeniden tutuklamaların başlayacağına dair bir sinyal mi sorusuna ise Güven şöyle cevap verdi:

“Planlan şeylerdir bunlar, öyle tesadüfen gerçekleşmez. Buna özellikle dikkat çekmek gerekiyor. Çok önceden planlanıyor. DBP’nin yöneticileri alındı, belediye başkanları alındı. Bir parti boşaltıldı. Görüyoruz ki onlara da yönelim var. Bu yolla demokratik siyasetin ünü kesilmek isteniyorsa biz demokratik siyasette ısrar edeceğiz. Kamuran başkana gelince Kürt siyasetçilerini itibarsızlaştırmak istiyorlar. Batıda bunu gören insanlar ‘muhtemelen o da bir şeyler yapmıştır, bir suç işlemiştir. Ondan dolayı tutuklanmıştır.’  Algısını oluşturmak istiyorlar. Ama bu Kürt toplumundan ters tepiyor. Ben o dönem Viranşehir belediye başkanıyken tutuklandım. Çıktığımda halk beni 7 Haziran seçimlerinden milletvekili olarak çıkarmıştı. Bir sinyal midir? Zaten yargılanmamız devam ediyor. Haziran ayında yargı son kararı verecek. Biz yargıya olan güvenimizi yitirdik. Bütün taleplerimiz reddediliyor. Artık biz orada yapılanın hukuki bir yargılama olmadığını biliyoruz.”