Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, AKP hükümeti ile HDP'nin İmralı heyeti arasında gerçekleşen Dolmabahçe görüşmesinin  perde arkasını yazdı.

Dündar’ın ‘Dolmabahçe Sırları’ başlığıyla yayımlanan yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, daha önce ağır ifadelerle eleştirdiği Dolmabahçe zirvesinin her aşamasından haberdar olduğu ve onay verdiği bilgisi paylaşıldı.

Can Dündar'ın Cumhuriyet'te  yayımlanan yazısı şöyle:

''Önder bayrağı devirdi

Dolmabahçe’de açıklamanın yapılacağı salonda, koltukların tam ortasına geniş bir sehpa konmuş, üzerine de çiçeklerle birlikte yan yana iki Türk bayrağı yerleştirilmişti.

Tam açıklama başladığında mutabakat metnini okuyacak Sırrı Süreyya Önder, yanlışlıkla bayrağa dokununca bayrak devrildi. Yalçın Akdoğan, telaşla “Bayrak düştü... Bayrak düştü” diye görevlilere seslendi. Neyse ki yayın canlı olmadığından hemen o bölüm kesildi, bayrak yerine dikildi ve açıklamaya bundan sonra devam edildi.

Zirvede hem metinde hem oturma düzeninde kriz yaşandı. HDP’liler ‘eşit taraflar’ şeklinde oturmak isteyince Hükümet tarafı itiraz etti. Bunun üzerine Yeltsin’in Çeçenlerle görüşmesindeki oturma düzeni gündeme geldi. Mutabakat metni ve oturma düzeni krizi, bizzat Erdoğan’ın müdahalesiyle çözümlendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dolmabahçe zirvesi”ni ısrarla reddetmesine ve “Mutabakat ifadesini asla kabul etmiyorum, benimle mutabakata varmadan hareket ettiler” demesine rağmen, Dolmabahçe zirvesinin her aşamasından haberdar olduğu ve onay verdiği ortaya çıktı.

Mutabakatın perde arkasını bilen çevrelerin verdiği bilgiye göre Hükümet adına Dolmabahçe’de müzakerelere giren heyet, HDP’lilerin her talebini anında telefonla Erdoğan’a iletti ve onay aldı.

Birlikte fotoğraf verilmeden önce, oturma düzeninden açıklama metnine kadar birçok konuda anlaşmazlık çıktığı, ancak tarafların karşılıklı verdikleri tavizlerle, bugün Erdoğan’ın yok saydığı mutabakata ulaşıldığı anlaşıldı.

İlk kriz metinde

Cumhuriyet’in aldığı bilgiye göre, görüşme öncesi iki heyetin elinde birbirinden hayli uzak iki metin vardı. Müzakereleri yürütenler bu iki metni birbirine yakınlaştıran bir ön görüşme yaptılar. Başbakan Davutoğlu, ön görüşmenin her aşamasından haberdardı. Ancak Dolmabahçe’de toplanıldığında, bazı ifadeler konusunda yeniden pürüz çıktı. Açıklama gecikti. Müzakere kopma noktasına geldi. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı ile adeta “canlı bağlantı” kuruldu. Onun da devreye girmesiyle metin krizi aşıldı ve iki tarafın da üzerinde uzlaştığı bir mutabakat metni, açıklamaya hazır hale getirildi.

Banttan yayımlandı

Toplantıya basının alınmaması, resmi açıklamanın Anadolu Ajansı kamerası aracılığıyla dağıtılması kararlaştırılmıştı. Ancak bilinenin aksine, açıklama metni canlı değil, banttan yayımlandı. Hükümet tarafı, herhangi bir sürprize karşı önlem olarak “geciktirmeli yayın” tercihini kullandı. Yani yapılan kayıt, kısa bir süre sonra yayına verilerek muhtemel bir riskten kaçınıldı.

Oturma düzeni krizi

HDP tarafı, yayın öncesi, açıklamanın yapılacağı salonu görmek istedi. Salonda iki koltuk, iki tane de üçlü kanepe vardı.

HDP’liler, iki koltukta “taraflar”ı temsilen Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in oturacağını düşündüler. Oysa Hükümet tarafı, o koltuklarda Yalçın Akdoğan ile Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammet Dervişoğlu’nun oturmasını planlamıştı.

Diğer iki kanepeden birine Efkan Ala ile Mahir Ünal, diğerine de HDP’li Pervin Buldan ile İdris Baluken oturacaktı.

HDP heyeti, bu oturma düzenine, “Burada Kabine mi topluyoruz” diyerek itiraz etti. İtiraz kabul edilmeyince de açıklamadan vazgeçeceklerini söylediler. Tartışma büyüyünce de “Çeçen örneği”nden söz ettiler.''