HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın liderlerle görüşecek olmasını ve koalisyon ihtimallerini yorumladı. internethaber’den Nesrin Yılmaz‘a konuşan Fırat, seçim sonuçlarının Erdoğan’ın yenilgisi olduğunu söylerken, Erdoğan’ın yenilgiye tahammülünün olmadığını, bu yenilgiyi içselleştiremeyeceğini ve erken seçim isteyeceğini savundu.

Fırat’ın o açıklamaları şöyle:

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi parti liderleriyle koalisyon ihtimali üzerine konuşacak olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Meclisteki 4 parti şu anda iktidarı kuracak çoğunluğu sağlayamamış durumda. Dolayısıyla bir durum değerlendirmesi yapıp nasıl bir koalisyon çıkabilir ona bakmak zorunda. O bakımdan bana göre normal bir prosedür.

Bana göre liderler Cumhurbaşkanı ile görüşmeli, çünkü görevlendirecek olan Davutoğlu değildir, Cumhurbaşkanıdır. Tabii ki şu da var, Ak-Saray’da görüşmeliler mi, görüşmeliler mi… Çünkü toplumun buna karşı bir tepkisi var, CHP Eski Genel Başkanı’nın yaptığı gibi ayrı bir mekanda görüşülebilir. Devlet Bahçeli’nin tepkisi bana göre yanlış. Sayın Devlet Bahçeli’nin tutumunun yanlış olduğu kanısındayım, çünkü Davutoğlu’nu belirleyip belirlememe hakkı da Cumhurbaşkanı’na aittir. Cumhurbaşkanı bu görüşmeleri yaptıktan sonra bir görevlendirme yapabilir.

"ERDOĞAN ERKEN SEÇİMİ ARZU EDER"

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aklında nasıl bir plan var sizce?

Yenilgiyi kabul eden bir insan değildir, mücadeleci bir insandır. Tabii bu seçim Sayın Tayyip Erdoğan’ın yenilgisidir, çünkü kendisi doğrudan doğruya, yetkisi olmadığı halde sahaya bir lider gibi inmiştir ve dolayısıyla aslında AK Parti’nin aldığı sonuç Davutoğlu’nun aldığı değil, Sayın Cumhurbaşkanı’nın almış olduğu bir sonuçtur.

Dolayısıyla bu yenilgiyi kolay kolay içselleştiremez, kabullenemez, bu bir realitedir, kişilik yapısı böyledir. Türkiye’nin bir erken seçime götürülmesini ister, arzu eder.

"EN UYGUN KOALİSYON AKP-CHP'DİR"

-Bu tablodan bir koalisyon çıkar mı, HDP bu tablonun neresinde olacak?

HDP adına konuşma yetkisine sahip değilim, ben sadece Eş Genel Başkanın konuşmalarından çıkardıklarımı sizlerle paylaşabilirim. Eş Başkanımız; “Biz yardımcı oluruz ama koalisyon içinde olmayız” diyor. Bana göre aslında her siyasi parti seçmenin vermiş olduğu mesajı iyi algılaması lazım. Seçmen, hiçbir partiye iktidar görevi vermedi, dolayısıyla alternatif koalisyondur.

Koalisyonlar başarısız olur öngörüsüne ben katılmıyorum. Her ne kadar 2002 yılını başarısız olarak gösteriyorlarsa da bana göre o hükümet başarılı bir hükümetti. Ama yılların biriktirdiği sorunlar bir şekliyle o günkü Cumhurbaşkanının tutumu nedeniyle patlak verdi, bana göre olanlardan sorumlu olan Cumhurbaşkanıydı. En uygun koalisyon ihtimali, en çok oy almış iki partinin bir koalisyonla birleşmesidir, bu da AKP ve CHP’dir, mantıklı olan budur.

"MHP, 'HDP'Yİ İSTEMEM' DİYOR AMA..."

Ben en çok MHP’yi anlamakta zorluk çekiyorum. MHP’nin “çözüm süreci olmayacak” şartı var. Bu, “barış olmayacak” demek. Dünyada barışı istemeyen bir siyasi partiyi ben düşünemiyorum, bir insanı düşünemiyorum. Eğer bir yerde kavga varsa ve bu kavga barışla sonuçlanacaksa insan olarak barıştan yana olmamız lazım. “Ben barışı istemiyorum, barış olmasın, kavga olsun” söylemini doğrusu nereye koyacağımı bilemiyorum, hayretler içerisindeyim.

Aslında üçlü bir koalisyon olabilirdi fakat burada MHP’nin tutumu var. Ben barış istemiyorum diyor, vallahi biz insanız, biz insan kanının dökülmesine karşıyız, biz barış istiyoruz. MHP, hemen hemen kendisi kadar oy almış olan, parlamentoya eşit milletvekili sayısıyla girecek olan HDP’yi istemem diyor. Bu, mahalle çocuklarının “senle küstüm, oynamam” demelerine benziyor. Ama biz siyasi partiyiz, yetişkin insanlarız. Beğenirsiniz beğenmezsiniz, zaten aynı fikirde olsaydık aynı partide olurduk. Geçenlerde Zaytung yazmıştı; “Biz uyum sağlayacağız ama herkes bizim gibi düşünmek zorunda, biz ne dersek o olur.”