Suriye içindeki Batı Kürdistan’da Kürtlerin bazı bölgelerde yönetime el koymasını değerlendiren BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Suriye Kürdistan'ı ile ilgili alınacak her türlü karara başta Türkiye olmak üzere herkesin saygı göstermesi gerekir" dedi. Demirtaş, "Orada, bir işgal söz konusu değil. Halk kendi öz yönetimiyle kendi idaresini oluşturmaya çalışıyor. Buna yönelik bir dış müdahale işgal olur" dedi.

 

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Suriye'deki ayaklanma ve Kürtlerin bazı bölgelerde yönetimi ele geçirmesi gibi gelişmeleri değerlendirdi. Suriye'de yaşanan gelişmelerin önemli olduğunu ifade eden Demirtaş, Suriye'de yaşanan olayların aslında bölgedeki bütün ülkelerin iç siyasetini yakından ilgilendirdiğini ve özellikle de Kürtleri ilgilendirdiğini söyledi.

 

"Suriye Kürdistan'ında yaşanan gelişmeler beklenen şeylerdi" diyen Demirtaş, Kürt halkının uzun süredir kendi siyasal birliğini sağlama yönündeki gelişmelerin yakın dönemde sonuç aldığını ve gelişmelerle birlikte şu an kritik bir süreç olduğunu ifade etti. Bölge devletleri ve uluslararası güçlerin henüz konu ile ilgili bir şey yapmadığına dikkat çeken Demirtaş, Türkiye'de de konunun ilk günlerde görmezden gelindiğini; ancak yavaş yavaş Türkiye'nin de gündemine girdiğini kaydetti.

 

"Bu kritik aşamada tabi ki Suriye Kürtleri kendi gelecekleri ile ilgili kararı kendileri verecektir" diyen Demirtaş, "Suriye Kürdistan'ı ile ilgili alınacak her türlü karara başta Türkiye olmak üzere herkesin saygı göstermesi gerekir. Oradaki kazanımların kalıcı hale gelmesi ve korunabilmesi açısından da bütün Kürdistanlıların her bir parçasında yaşayan Kürdistanlıların çok duyarlı olması lazım. O kazanımları sahiplenmesi lazım. Olası çatışmalardan da umut ediyorum ki Suriye'deki Kürdistanlılar uzak duracaktır. Fakat oradaki kazanımlara dönük herhangi bir saldırıya karşı hiçbir Kürt herhalde sessiz kalmayacaktır. Ben inanıyorum ki Türkiye'deki Kürtler de oradaki gelişmelerden heyecan duyuyorlar, mutluluk duyuyorlar, en azından Kürdistanlıların yaşadığı yerlerde yönetimi devralıyor olmaları defakto bir durum olarak şu anda Suriye'de bir halk yönetiminin oluşuyor olmasından mutluluk duyuyorlar. Fakat Suriye'nin genel gidişatı çok iyi değil. Hem Şam'da hem de Halep'te çok büyük çatışmalar yaşanıyor. Bu çatışmaların Kürdistan'a sirayet etmemesi için sanırım çok dikkatli bir siyaset yürütmek gerekecek orada" dedi.

 

Yaşanan gelişmeleri takip ettiklerini dile getiren Demirtaş, "Umut ediyorum ki Suriye'de sorunlar yakın zamanda çözülür. Kürt halkı da oradaki birlik beraberliğini bozmadan bütün halklarla iyi ilişkiler çerçevesinde kendi kazanımlarını kalıcı hale getirirler diye temenni ediyorum" dedi.

 

Konunun ülkelerin dış politikalarını yakından ilgilendirdiğini ifade eden Demirtaş, "İlk etapta tepkisel refleksler vermek yerine durumu yakından inceleyecektir. Gelişmelerin seyrine göre bütün ülkeler tavrını belirleyecektir diye düşünmek lazım. Fakat orada bir Özerk Kürdistan veya kendi statüsüyle kendini yönetme hakkını elde etmiş bir Kürdistan şu anda Türk dış politikası tarafından desteklenen bir durum değil. Bunu en azından yakın geçmişte yapılan açıklamalardan biliyoruz. Zaten Türkiye'nin Suriye konusunda en büyük hassasiyeti en büyük kaygısı da orada Kürtlerin hak ve özgürlük elde etmemeleri kaygılarıydı. Şimdi bu kaygıları Türk dış politikası eminim ki bir şekilde politikaya dönüştürecektir. Ama bizim BDP olarak hükümetle yaptığımız bütün görüşmelerde yaptığımız bütün çağrılarda telkinimiz şudur; Türkiye'deki Kürtlerle de iyi ilişkiler geliştirmek Türkiye'nin yararınadır" dedi.

 

"Oradaki kazanımlara yönelik bir Türkiye çıkışı veya Türkiye'nin bir engelleme girişimi doğru bir tutum olmaz" diyen Demirtaş, "O nedenle başından itibaren bütün ülkeler dikkatle izliyorlar. Çünkü o konuda erken bir olumsuz tavır bölge dengelerini şu andan itibaren farklı şekillerde değiştirebilir. Amerika da, İsrail de, İngiltere de, Rusya da hatta Çin'e kadar bütün ülkeler İran dahil bütün ülkeler eminim ki bu gelişmeleri dikkatlice izledikten sonra ancak politikalarını belirleyebileceklerdir. Bütün dünya ülkelerinin karşı çıkacağını düşünmemek lazım. Sonuçta Kürtler kimsenin hakkına el koymuyor orada. Kendi hakkı olan ve yüzyıllardır yaşadığı topraklarda kendisine ait olanı geri alıyorlar, böyle düşünmek lazım. Orada bir gasp söz konusu değil, bir işgal söz konusu değil. Halk kendi öz yönetimiyle kendi idaresini oluşturmaya çalışıyor. Buna yönelik bir dış müdahale Şam'dan yönelik bir dış müdahale gayrı meşru olur. Dışardan bir müdahale işgal olur. Çünkü orada halk başka bir yeri işgal etmiyor, kendi topraklarında kendi yaşama hakkını, kendini yönetme hakkını inşa etmeye çalışıyor. Herkesin saygı göstermesi lazım" dedi.