Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 2. Genel Kurulu’nda konuşan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, açlık grevlerinde kritik sürecin geçildiğini ve ölümlerin eşiğine gelindiğini belirtti.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ’2’nci Halkların Demokratik Kongresi’nde yaptığı konuşmada cezaevlerinde açlık grevinde olan tutuklu ve hükümlülere kararlarını yeniden değerlendirmeleri çağrısında bulundu. Demirtaş, "O halde siz ölümüne direniyorsanız biz de ölümüne direneceğiz. Ölünecekse biz öleceğiz, sizin kadar kararlıyız, sizin kadar ısrarcı olacağız" dedi.

Bu kongreyle çok kritik eşiğin aşılmış olduğunu belirten Demirtaş, “HDK’nin ilk günlerinde geçmiş deneyimlerin olumsuz izleriyle umutsuzluk olsa da emek ve çabayla potansiyeli örgüte dönüştürmeyi başardı arkadaşlarımız. Çünkü artık Türkiye’de HDK’li olmak diye bir kimlik var. Direnerek ezilenlerin sesi olduğunu ispatlayarak, kendi öz gücüyle kendini var etmiş demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir aktörü olarak artık HDK var olmuştur. Bu mücadelede bedel ödeyen, uzun yıllardır böylesi bir platformu var etmeye çalışan her yoldaşımıza minnet ve saygılarımı belirtmek istiyorum. İyi ki Türkiye halklarının umudunu yarattınız” dedi.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, cezaevlerinde ölümlerin olmaması için ellerinden geleni yaptıklarını, açlık grevleri tümden bitene kadar Meclis’teki komisyon çalışmalarını askıya aldıklarını açıkladı. KCK operasyonlarının başladığı 14 Nisan 2009’dan bu yana hükümetin güvenlik-tasfiye konseptiyle sonuç almaya çalıştığını öne süren Demirtaş, açlık grevleri ile bu duruma müdahale edildiğini ve hükümetin açlık grevlerini güvenlik konseptinin çökmesi olarak gördüğünü iddia etti.

Demirtaş, tutuklamaların ve Öcalan üzerindeki tecritin bunun bir parçası olduğunu savunarak; şöyle konuştu:

"İçeride ve dışarıda sürdürülen mücadeleyle bu konsept çökmüştür. Artık bu konsept sürdürülemez hale getirilmiştir. AKP’yi çılgına çeviren tam da budur işte. Çok güvendikleri o konseptin Türkiye’de direnişte olan, dik duran, bütün bu zulme karşı boyun eğmeyen bu gücün tasfiye edildiği kesin olarak ilan edildikten sonra aradan geçen 3 yıla rağmen çok daha büyük bir güçle, kararlıkla cezaevi dahil bütün sahalarda kendini gösteriyor olması, seçimlerde, parlamentoda, mitinglerde, 1 Mayıs’larda yaşamın her alanında ortaya çıkıyor olmasıdır. Cezaevi direnişlerine işte böyle yaklaşıyorlar. Kendi güvenlik konseptlerinin artık çözülmeye yakın olduğu bir noktada cezaevleri duruma müdahale etmiştir. Açlık grevindeki arkadaşlarımız aynen şunu ifade ettiler bize; son bir buçuk yılda binden fazla insan savaşta öldü. Biz artık bu savaşı durduracağız, ölümleri durduracağız. Evet, biz içeride birkaç yüz kişi ölebiliriz. Ama dışarıda birkaç bin kişinin daha ölümünü durdurmanın başka yolu yoksa, bu savaşta artık son ölen insanlar biz olmak istiyoruz. Bu nedenle müzakereler başlamadan, tecrit bitmeden, Kürtlerin ana sütü gibi helal olan ana dil hakkıyla ilgili gelişmeler yaşanmadan biz kararlıyız dediler."

"BAŞBAKAN KENDİNİ YARGININ YERİNE KOYUYOR"

Yüzlerce açlık grevi eylemcisinin yaşamını yitirme durumuyla karşı karşıya kaldığına ve kritik eşiğin aşıldığına dikkat çeken Demirtaş, cezaevinden tabut çıkmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Demirtaş savcıları eleştirerek şunları kaydetti;

"Arkadaşlarımız ne kadar kararlıysa, ne kadar ölümü göze almışlarsa biz de onların ölmemesi için o kadar kararlıyız dedik. Bunun için taleplerinin hayata geçmesi gerekir. Düşünün ki bir ülkede var olan kanunun uygulanması için binlerce insan bedenini ölüme yatırıyor. 12 yaşında bir çocuğa attığı slogan nedeniyle soruşturma açan savcılara soruyorum. Bu ülkenin başbakanı çıkmış; ’Avukatla görüşme hakkı o tarafta dursun’ diyebilmiştir. Sen 12 yaşındaki çocuğa soruşturma açılırken aslan kesiliyorsun da kendini yargının yerine koyan, savcının, hakimin yerine koyan ’Ben kanunum, ben istersem avukatla hükümlüsü görüşür’ diyen bir Başbakan’a karşı gıkınız çıkmamıştır kahraman savcılar. Bu kahraman savcılara soruyorum şimdi; bu insanlar anadilde tek bir kelime savunma yapabilmek için yargılanmayı bekliyorlar."

"GERÇEKLEŞECEK BİR ÖLÜMÜN FATURASI AĞIR OLUR"

BDP Genel Başkanı Demirtaş, açlık grevinin başladığı günden bu yana defalarca hükümetle görüşme yaptıklarını bildirirken, ölümleri durdurmak için ellerinden geleni yaptıklarını dile getirdi. Açlık grevindeki tutuklu ve hükümlülerin ölmesi halinde faturanın ağır olacağını öne süren Demirtaş, şöyle konuştu:

"Açlık grevindeki arkadaşlarımızın talepleri elbette bizim taleplerimizdir ama içeride adım adım, saat saat gerçekleşecek bir ölümün faturası ağır olacaktır, biz bunu durdurmaya çalışıyoruz. Yapmadığımız görüşme kalmadı, açlık grevi başladığından bu yana belki 10 defa hükümet nezdinde görüşmeler yaptık. İkisini bizzat kendim yaptım. Miting yaptık, yürüyüş yaptık, basın toplantısı düzenledik, parlamentoda konuştuk, televizyonlara çıktık, imza topladık, her yerde haykırdık. Elimizden ne geliyor, ne imkan varsa sonuna kadar kullandık. Ama şimdi öyle bir noktadayız ki, arkadaşlarımızın hayatı Başbakan’ın programına bağlı. Bilmem ne imzalanacakmış da Başbakan’ın gelmesi bekleniyor. İmza bekler de canlar bekler mi? Bu kadar kritik bir meselede nasıl bu kadar ciddiyetsiz davranılıyor?."

"ÖLÜMLERE SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ"

Demirtaş, cezaevinde gerçekleşebilecek ölümlere sessiz kalmayacaklarını, bugün Diyarbakır’da açlık grevi başlatan Sabahat Tuncel’in de aralarında bulunduğu milletvekili gruplarının tavrının iyi anlaşılması gerektiğini söyledi. BDP Eş Genel Başkanı, "Arkadaşlarımız içeride ölecekse, biz ölümlerine seyirci kalmayacağız. Öncelikle onların sorumluluğunu devralıyoruz. Biri ölecekse biz öleceğiz, siz o yetkiyi, temsiliyeti bize verdiniz. Bizi seçerken bize verdiğiniz oylarla ’Direnin’ dediniz. O halde siz ölümüne direniyorsanız biz de ölümüne direneceğiz. Bu yetkinin asıl sahipleri böyle direniyorsa, vekil olanlar ondan daha fazla direnmek zorundadır" diye kaydetti.

"MECLİS’TE KOMİSYON ÇALIŞMALARINI ASKIYA ALDIK"

Açık grevindeki tutuklu ve hükümlülere seslenen Demiraş, özellikle ilk grupta yer alan ve 60 gündür açlık grevinde olan eylemcilerin bu durumu yeniden değerlendirmesini rica ederek, bütün sorumluluğu, yükü kendi omuzlarına aldıklarını söyledi. Demirtaş, Meclis’teki komisyon çalışmalarını askıya aldıklarını ifade ederek şunları söyledi;

"Ölünecekse biz öleceğiz, sizin kadar kararlıyız, sizin kadar ısrarcı olacağız. ’Artık yeter’ demezsek, bu kararlığımızı okumazlarsa ne savaşı ne ölümü durduramayız diye kaygılıyız. Bizler, bugünden itibaren parlamentodaki komisyon çalışmalarını da askıyı alıyoruz. Anayasa Uzlaşma Komisyonu dahil olmak üzere açlık grevi tümden sonlanana kadar bütün komisyon çalışmalarını askıya alıyoruz. Sadece Genel Kurul çalışmalarını yürüteceğiz ve orada da bir gündemimiz olacak: açlık grevleri ve onun talepleri. Unutulmasın, bu açlık grevini başlatan AKP’dir, AKP’nin tavrıdır. Ama açlık grevini bitirecek olan halktır."