Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) öncülüğünde, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı Heyeti'nden Sırrı Süreyya Önder, DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel'in de katılımıyla Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda "Darbelere hayır, demokrasi hemen" mitingi on binlerin alana katılımıyla gerçekleşti.

Mitingde, Sebahat Tuncel ve Sırrı Süreyya Önder'in konuşmalarının ardından sahneye HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş çıktı.

Demirtaş, 12 Eylül’de cuntacı zihniyetin karşısında durduklarını anımsattı ve “15 Temmuz’da da aynı şekilde karşı durduk” dedi.

Darbeye karşı olmanın bir şart olduğunu ancak yeterli olmadığını da belirten Demirtaş, PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit için yaptıkları çağrılara işaret etti ve bunun propaganda değil çözüm çağrısı olduğunu vurguladı.

Selahattin Demirtaş’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“BURADAN ÇIKAN MESAJ İYİ OKUNMALI”

“Her daim yüreği özgürlük hasretiyle yanan halkımız uzun bir süre sonra 5 Haziran Meydan'ında buluşmaktan çok mutlu oldum. 5 Haziran 2015'te bu meydanda konuşma yapmak üzere hazırlandığım sırada bir katliamla karşılaşmıştık. Hayatını kaybeden herkesi, özgürlük mücadelesinde canını verenleri anarak başlamak istiyorum. O patlamada iki bacağını kaybeden Lisa Çalan arkadaşımın şahsında herkese sevgilerimi gönderiyorum. Çok daha güçlü bir iradeyle meydanlardayız.

“Kamışlo’da IŞİD’in katliamında yaşamını yitiren bütün kardeşlerimi rahmetle anıyorum. Sözde din adına ortaya çıktığını iddia eden bu barbar anlayışı topraklarımızdan silene kadar mücadele edeceğiz.

“Evet, ‘Darbelere hayır, hemen demokrasi’ şiarıyla meydanlardayız. Ne istediğini ve nasıl istediğini bilen halklar özgürlüğüne en yakın halklardır. Amed halkı da böyledir. Bu meydanı dolduranların vereceği mesajı herkesin iyi okuması gerekiyor.

“12 EYLÜL’DEN BU YANA DARBECİ ANLAYIŞ SÜRÜYOR”

“36 yıl sonra ilk kez bir askeri darbeyle karşı karşıya kaldık. 12 Eylül’de cuntacı Kenan Evren yönetime el koyduğunda yönetimde Süleyman Demirel vardı. 12 Eylül’den bu yana darbeci bir anlayış zaten devam ediyor.

“DARBEYE KARŞI OLMAK ŞARTTIR AMA YETERLİ DEĞİL”

“12 Eylül’de bizler halk olarak bu cuntacı zihniyetin karşısında nasıl durduysak 15 Temmuz’da da aynı şekilde karşı durduk. 15 Temmuz’da darbeye karşı çıkmak Erdoğan’a destek vermek değildir. Demokrasiye sahip çıkmak demektir.

“Her türlü darbeye hayır diyeceğiz ve demeye devam edeceğiz. Bir kez daha cuntacılar tankına, topuna güvenerek yönetime el koymaya kalkışırsa yine karşısında olacağız. Biz asla askerden yana olmayacağız. 15 Temmuz’da sokağa çıkanları selamlıyoruz.

“Darbeye karşı çıkmak, darbe zihniyetine karşı net tutum almak demokrat olmak adına zorunluluktur. Darbeden medet umarak kimse demokrat olamaz. Darbeye karşı olmak bir şarttır ama yeterli değildir.

“İKİ YOL VAR”

“Tarihi bir süreçteyiz, bir kavşaktayız. İki yol var. İlk yol mayınlarla, darbelerle dolu bir yol. Diğeri barış yolu. Biz meydanlardayız. Madem darbe tehlikesi ortadan kalktıysa barışın yoluna hep beraber girelim. Darbeye karşıyız ama AKP’nin hatalarına da boyun eğip susmayacağız.

“HDP’NİN MİTİNGLERİ AKŞAM HABERLERİNDE BİLE GÖSTERİLMİYOR”

“Bu alanların sesine kulak verilmesi gerekir. İzmir'de İstanbul'da Amed'te on binler alanları doldurmuş durumda. Demokrasi şölenini 50 kanalla yayınlıyorsunuz. HDP'nin mitingini bir saniye vermiyorsunuz. Sevsinler sizin demokrasi şöleninizi. Siz bunu görmeyebilirsiniz, başınızı deve kuşu misali kuma gömebilirsiniz. Ama her defasında gümbür gümbür karşınıza çıkan HDP oldu.

“DEVLET YENİDEN YAPILANACAK”

“Kürt halkı hiçbir şey istemiyor gibi yapmaya çalışıyorlar. Devlet yapılanmasının bu durumu çoğulcu demokrasiye taşıması lazım. Devlet kimsenin malı değil, hepimizin ortak malıysa, kimsenin malı olamaz. Hepimizin malı olmak zorunda. Böyle yapılırsa vatandaşla devlet arasında güçlü bir aidiyet oluşur. 81 ilin vali arasında bir Alevi var mı? Kendini Kürt sayan ve haklarını savunan vali, rektör, kaymakam var mı? Herkesten vergi alıyorsun. 'Vali, savcı, kaymakam benim' diyorsun. Sadece kendin için harcıyorsan o zaman. Yurttaş 'Hakkımızı size helal olmasın' demekte haksız mı?

“ANKARA’DA ÇILDIRMIŞ BİR DEVLET VAR”

“Mecliste Demokratik Cumhuriyet Komisyonu devreye girmeli. Gelin bu şansı beraber kullanalım. Barışı özgürlüğü beraber inşa edilelim. Kamu görevlileri işten atılıyor. Masum olanlar hakkaniyete göre ayrılsın. Biz çok çektik bundan. Cemaatin yaptıklarından dolayı çok kişi tutuklandı. Gazını copunu yedi. Cemaat bunların destekçisi ve metelikleriydi. Devran döndü bak nereye geldik. Adalet herkese lazım. Bize işkence yapanlar var aralarında. Onlara da işkence yapmayın. Basit bir kinle hareket edemeyiz. Bu nedenle işten atılan gerçekten darbeciyse cezalandırılsın. Kendi adamlarını AKP'lileri bırakıp, diğerlerini alırsa yine darbe mekaniği işlemiş olacak. Bizi anlayan bir zihniyet var mı çok emin değilim. Ortak makul bir devlet aklı yoktur. Çıldırmış panik halinde bir akıl var Ankara'da. Ülkeyi nasıl çözüme götürecek bilmiyoruz. Neyse ki HDP var, çalışanları ve halkımız var.

“İMRALI SİSTEMİ KALDIRILMALI”

“Bu çağrıyı Amed meydanında yapıyoruz. Her zamankinden daha güçlüyüz. Bu kadar zulmünüze rağmen dimdik ayaktayız. Şu kanın durması için bu çağrıları yapıyoruz. Çözüm ve masa dediğimiz en erdemli yoldur. Bunun yolunu da defalarca açıkladık. Öcalan'ı esir tuttukça bu yol açılmaz. En kararlı duruşu ortaya koymuş bir halk önderine tecrit uygulayarak çözüm sağlayamazsınız. Bir gerçekliği söylüyoruz. Bunların hepsi barış çağrısıdır. Kuru gürültü değildir.

“Dört bir yandan meydanlara çıkanlar bir kere de barış diye haykırın. O nedenle birinci önerimiz tecrit bitmeli. Aile avukat gidip bir görüşme yapsın değil, İmralı sistemi kaldırılmalı. Çözüm şartlarını oluşturmamız lazım. Akbabalar bu ülkenin üzerinde dolaşmaya devam ediyor. Darbecilerin hevesi kırılmış değil. Fırsat bulurlarsa bundan kaçmazlar. Onun için Kürt sorunu ve bu yara kanamaya devam ettikçe bir şey değişmeyecek. Yaranız kabuk bağlasa da biri gelip kaşıyacak ve yine kanayacak. Bunun da sorumlusu sizlersiniz. Bu ülkenin çocukları bizim için değerlidir. Üzerindeki kıyafet değerli olduğunuzu belirlemez, general, korucu gerilla olsa da ana evladıdır ve çok değerlidir. Ne dirisine ne de ölüsüne saygısızlık edemeyiz. Biz bu insanları savaşsın da biz sonuca bakalım dersek bu kandan birinci derece sorumlu oluruz. Bu vebali asla üstelenmedik üstelenmeyeceğiz de. Öleceksek ölelim, biz siyasetçiler ölelim ama çözüm olalım, çözüm bulalım.

“AKP'LİLERDEN BİRİ ÇIKSIN ÖZÜR DİLESİN”

“8 ay buyunca Cizre'de, Sur'da neler yaşandı. Tüm bu yıkım ve katliamlar bizi üzüyor. Bu tankları, topları durdurun dediğimizde bize karşı çıkıyordu. Savaşı bitirelim tankı durduralım dediğimizde 'Demirtaş hainlik yapıyor' diyordu. Şimdi gece gündüz halkı sokağa çağırıyor. Asker, polis yaşamını yitirmese en doğrusu bu değil miydi? Mecliste olup bitenleri anlattıkça AKP saldırıyordu. Asker polis yurttaşlara saldırıyordu. Bu AKP'lilerden biri çıksın özür dilesin.

'HANİ HENDEK İHANETTİ'

“Belediyelerin kepçelerini kışlaların önüne çekmişler. Malatya Belediyesi hendek kazmış. Tanklar geçmesin diye. La hani hendek ihanetti. Demek ki her canlının kendini savunması meşrudur. Bir çimeni koparın bakın kendi savunması vardır. İnsan da doğa da bir haksızlık olduğunda kendini savunur. Bunu lütfen anlayın.

"Halk vekillerini, belediye başkanlarını savunuyordu. Siz gaz su sıkıyordunuz. Bugün ortaya çıkan tablo budur. Kürtler ve Türkler böyle bir tabloda kendini iyi anlar. Bizler böyle olsun diye çabalayacağız. Yıllarca OHAL'le büyüdük. Biz yaşadık kimse yaşamasın. Allah düşmanımıza bile göstermesin. Hala bu halk sokaklarda barış diyorsa, bununun kıymetini bilin. Sizler en zor zamanlarda çözümün yollarını ortaya koydunuz. Siz bütün kapalı kapıları açabilirsiniz. Sokaklar demokrasinin inşa edildiği alanlardır.

“SOKAKLAR HAKİKATİN FOTOĞRAFIDIR”

“Cumhurbaşkanının mesajlarına bakın. Hepsinde sokakları meşru görmedi. Dolandı dolaştı sokağa muhtaç kaldı. Sandıkta hile olur, kandırma olur ama sokakta olmaz. Sokak hakikatin fotoğrafıdır, özüdür. Bu nedenle demokrasi adına özgürlüğü savunmak adına tecride son verip Öcalan şahsında meydanları, alanları kullanın. Yarın Van'da olacağız. Onlar da alanlarda olacak. Şeyh Sait idam sehpasına giderken, 'Benim torunlarım bunun hesabın soracak' diyordu. Çok şükür utandırmadık. Bu görkemli direnişi bizim için çok değerlidir.”