Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş TRT'den ikinci kez halka seslendi. Halkın yarın oy kullanma kabininde 3 fotoğrafla karşılaşacağını belirten Demirtaş, "Sadece Allah'ın huzurunda, vicdanınız ve üç fotoğraf baş başa olacaksınız. Sizlerden ricam, oy verme kabininde son bir kez daha düşünün, üç fotoğrafa dikkatlice ve gönül gözüyle, ön yargılardan arınarak bir kez daha bakın" dedi.

Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş ikinci ve son kez cumhurbaşkanları adaylarının seçim konuşmaları kapsamında TRT Haber, TRT1 ve TRT Türk ekranlarından halka seslendi. Türkiye'nin yarın 12. Cumhurbaşkanını seçmek üzere sandığa gideceğini belirten Demirtaş, bütün eksikliklerine, ayrımcı uygulamalarına, adaletsiz ve anti-demokratik yönlerine rağmen ilk defa halkın cumhurbaşkanlığını nasıl bir anlayışın temsil edeceğine karar vereceğini söyledi.

Toplumun devletten hiçbir zaman insan onuruna yakışır bir muamele görmediğini belirten Demirtaş, kimi yurttaşın yaşam tarzının, kimi yurttaşın etnik kimliğinin, kimi yurttaşın mezhebinin, kiminin başörtüsünün, kimisinin ise dünya görüşünün devlet tarafından hep sorun edildiğini söyledi.

Nasıl yaşanılacağına, neye inanılacağına dair kuralları hep devletin belirlediğini ifade eden Demirtaş, devletin topluma uymadığını, toplumu tek tipleştirerek kendisine uydurmaya çalıştığını dile getirdi. Demirtaş, "Irkçılık, mezhepçilik, tekçilik devletin kutsal, tartışılmaz değerleri olarak ilan edildi. Buna itiraz eden herkes devletin polisini, savcısını, silahını, gazını, copunu karşısında gördü. Bir avuç yönetici dışında hiç birimiz devletten eşitlik, adalet, sevgi ve saygınlık görmedik. Devlet her akşam televizyonlardan bize parmak sallayarak, azarlayan öfkeli bir baba gibi davrandı. Hiçbirimiz gönül rahatlığıyla kendi devletimiz gibi hissetmedik. Bir söz vardır 'Halk, hükümetinden korktuğu zaman tiranlık; hükümet, halkından korktuğu zaman özgürlük vardır'. İşte halkı korkutarak özgürlükleri yok ettiler" dedi.

Devletin zorla tekleştirmeye çalışarak bütün kimliklere, aynı zamanda İslamiyet'e de çok ciddi haksızlık yaptığına dikkat çeken Demirtaş, benzetmeye çalıştıkları egemen kimlik dışında geri kalan tüm halklar ve inançlar zulmün her türlüsüne tanıklık ettiğini söyledi.

Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: "Dillerimiz ve inançlarımız farklı olursa bölünürüz, paramparça oluruz diyerek bizleri korkuttular ve bu şekilde kendi koydukları kurallara sorgusuz biat etmemiz için ruhlarımızı teslim almaya çalıştılar. Başka hiçbir seçenek yokmuş gibi davrandılar. Sanki her birimiz farklı kimliklerimizle demokratik bir ulus olarak bir arada yaşayamazmışız gibi bir yalana inanmamız için ellerinden geleni yaptılar. Türk Kürt'ten, Alevi Sünni'den, Ermeni herkesten korkmaya; Gürcü, Çerkes, Laz, Pomak, Boşnak, Roman, Arap ve nice kimlikler birbirinden tedirgin olarak yaşamaya başladık. Bu toprakların zaten bir avuç kalmış kadim inançlarını, Süryani, Ezidi, Musevi, Hıristiyan bütün toplulukları yok edilmesi gereken düşmanlar olarak bize tanıttılar. Tek dil ve tek millet anlayışını birliğimize değil, ayrılığımıza sebep olacak şekilde kurguladılar. Her gelen hükümet bu kamplaşmaya dayanarak iktidarını sağlamlaştırdı ve devleti kendi yandaşları için ele geçirip, kendisi gibi olmayanlara yaşamı dar etmeyi bir politika olarak uyguladı."

Kimliklere düşman olmayan bir devletin herkesin fazlasıyla hakkı olduğunu kaydeden Demirtaş, "Herkesin kendi anadilini her yerde özgürce kullanabildiği, herkesin inancını ve ibadetini kendi kabulüne göre korkmadan yapabildiği, herkesin kendi kimliğiyle devlet yönetimine dâhil olabildiği bir sistem, hepimizin ortak özlemi olmalıdır. Ve halkların çıkarını düşünen bir devlet inşa edeceksek, bu devlet yoksulun, emekçinin, emeğiyle, alın teriyle üretenlerin devleti olmalıdır. Köylünün, çiftçinin, memurun, esnafın devleti olmalıdır. Çalışma yaşamındaki emekleriyle, döktükleri alın teriyle bu ülkeye çok önemli hizmetleri olan emeklileri ezdirmemek, muhtaç hale getirmemek, onların onurlu bir yaşam sürdürmesini sağlamak bizim en öncelikli hedeflerimizdendir. Devlet gelir dağılımını adaletsiz yaparak bizi açlığa mahkum eden bir devlet olmaktan çıkmalıdır. Bizi sigortasız, sendikasız, güvencesiz, güvenliksiz köle gibi çalıştıran devlet olmamalıdır. Bu devlet emekçinin omuzlarının üzerinde yükselirken, emekçiyi Soma'daki gibi yerin yedi kat dibine diri diri gömen bir devlet olamaz" dedi.

"Bu devlet Kürt'ün de devleti olacaksa, Roboski'deki gibi çocuklarını savaş uçaklarıyla parçalayan bir devlet olamaz" diye devam eden Demirtaş, geçmişiyle, hatalarıyla yüzleşemeyen devletlerin demokratik geleceklerini oluşturamayacaklarını ve kendilerinin de bu yüzleşme için yola çıktıklarını söyledi.

Yarın sandıktan kendisine çıkacak her oyun iç barışa, eşit ve adil bir şekilde bir arada yaşama iradesine verilmiş olacağını belirten Demirtaş, "Bize oy verenden de vermeyenden de şimdiden Allah bin defa razı olsun. Sizler gönlünüzden sevgiyi eksik etmediğiniz, kardeşliğimiz ve özgürlüğümüz için mücadele azminizi yitirmediğiniz müddetçe, er ya da geç bu ilkeler bu ülkede hayat bulacaktır" dedi. Kampanya süresince istemeden de olsa kırdığı ve üzdüğü her kim varsa hakkını helal etmesini dileyen Demirtaş, seçim sonuçlarının ülkeye ve bütün halklara hayırlı olması temennisinde bulundu ve "Bu zorlu ve onurlu yürüyüşte Allah hepimizin yolunu açık etsin. Sevgiyle, dostlukla kalın" dedi.