HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş gözaltına alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’ya destek eylemleri için Diyarbakır’daki ziyaretlerini sürdürüyor.
 
Selahattin Demirtaş, bugün (28 Ekim Cuma) Demokratik Bölgeler Partisi'nin (DBP) Diyarbakır merkez Bağlar ilçe binası önünde sürdürülen protesto eylemine katıldı ve konuşma yaptı.
 
Demirtaş, “Ellerinde baskı aracı dışında bir şey yok. OHAL ile ayakta duruyorlar. Gösteri yasak, yürüyüş yasak, siyaset yasak. Yasakları biraz gevşetse Saray’ı yıkılacak gibi hissediyor” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklendi.
 
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle oldu:
 
“Musul’u Musullular yönetsin” diyorlar. Mevzu Şırnak olunca, Diyarbakır olunca faşizm uyguluyorlar.
 
Belediyeyi gasp edebilirsiniz ama adınız temsilci olmaz, gaspçı olur. Burada defalarca seçim kampanyalarında yarıştık. AKP’nin adayları devletin parası cebinde, devletin bütün imkanları elinde, rüşvetle, iş vaatleriyle seçim çalışması yürüttü. Biz baskı ve engellemelerle. Buna rağmen biz kazandık. Her seçimde de oylarımızı arttırarak. Fakat buna saygı duymuyorlar. Milli irade diyorlar da, mevzu Kürt halkı olunca o milli iradeyi tanımıyorlar. Açık söylüyorum. Burada fazlalık olan halk değildir, HDP ve DBP değildir. Fazlalık olan sizin işgalci zihniyetinizdir.
 
Belediyeleri seçimle alamayacaklarını iyi biliyorlar. Bu defterin kendileri için kapandığını biliyorlar. Çünkü her türlü yöntemi denediler. Ellerinde bir yol kaldı, hırsızlık. En çok bildikleri yol. Belediye halkın yerel iradesidir. Bir hırsız gelip evinizden malınızı aldığında siz ondan korkup sessiz kalırsanız onurunuzu kaybedersiniz. Onurumuzu almak istiyorlar, biz buna karşıyız.
 
İftira atmalarını, komplo kurmalarını, belediye eşbaşkanlarımızın asla yapmadıkları şeylerin yapılmış gibi iddia edilmesini biz asla kabul etmeyiz.
 
Belediye başkanlarımızı gözaltına alacaklar, bunu protesto etmek yasaktır diyecekler, protesto etmek isteyenlere saldıracaklar, akşam da havuz medyasında HDP Diyarbakır’da bitti diyecekler. Biz bunların yalanlarına alıştık da, halen bunlara inananlar var.
 
Sen, Saray’daki zat, yanına bütün şürekanı al. Bakanlarını al. Dışarıdan da adam taşıyabilirsin, serbest. Eşit, adil koşullarda Diyarbakır meydanına çıkalım el mi yaman bey mi yaman görelim. Cesaretin var mı? Yok. Şu sokaklarda yürüyecek yüzleri var mı? Yok. Utanmadan sıkılmadan da baskıyı en üst düzeye çıkarmaya çalışıyorlar. Ellerinde baskı aracı dışında bir şey yok. OHAL ile ayakta duruyorlar. Gösteri yasak, yürüyüş yasak, siyaset yasak. Yasakları biraz gevşetse Saray’ı yıkılacak gibi hissediyor.
 
Bizim dışımızda itiraz edebilen yok. Herkes korktu, Saray’a biat etti. Demokratik barışçıl çerçevede 81 ilde nerede ne gücümüz varsa, 5 kişi 10 kişi fark etmez sokağa çıkacağız. Sokağa çıkmak meşrudur.
 
“GÖKÇEK’İN GÜLEN İÇİN YAPTIĞI  VİLLA DURUYOR ANKARA’DA”
 
Konuşmam daha bitmeden Saray’ın savcıları soruşturma açıyor. Madem bu kadar hızlısınız dünyanın en büyük hırsızları, terör destekçileri bakın Ankara’da, onlara da bir soruşturma açın. Hiç mi savcı yok? Biz de hukuk fakültesi okuduk. Melih Gökçek’in Gülen için yaptığı tripleks villa duruyor Ankara’da. Teröre destekse bir belediyeye kayyum atayacaksan Kadir Topbaş’a ata. İstanbul’un yarısını Fettullah Gülen’e verdi.
 
Adalet Bakanı denilen zat. Sen değil miydin Fethullah Gülen’a methiyeler düzen? Kandırıldım diyor. Çık istifa et “Ben kolayca kandırılabilen saf biriyim” de, istifa et. “Kandırıldık Allah bizi affetsin” diyorlar. İnşallah Allah bunun hesabını sorar, burnunuzdan da fitil fitil getirir. Sen “Kandırıldık Allah bizi affetsin” deyip işin içinden çıkıyorsun da, sokaktaki insanın ne suçu var?
 
Bunların bazı belediye başkanlarının parayı koyacakları yer yok. İsviçre bankalarında, Arap ülkelerinde aklınızın hayalinizin alamayacağı servetler yatıyor. Bu servetlere belediye başkanı maaşıyla mı sahip oldular? Onlar görevde, Gültan Kışanak ve Fırat Anlı ise cezaevinde. Biz bunu sindiremeyiz. Bu haksızlığı normalleştirmeye çalışıyorlar, kabul etmeyin.
 
Devlette de bu onursuzluğu gören kamu görevlileri var. Yargı içinde de, bürokrasi içinde de var. Onlara sesleniyorum: Bu peşkeşin durması için, ölümlerin durması için devlet içinden de seslerin yükselmesi lazım. Yarın, sesinizi çıkarma fırsatı da elinizden gider.
 
Biz eşbaşkanlarımız, arkadaşlarımız serbest bırakılıncaya kadar her yerde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Eylemlerimizi, etkinliklerimizi sürdüreceğiz. Engellemeye kalkabilirler, yılmak yok. İl, ilçe çalışanlarımız, bütün kadrolarımız gece gündüz demeden seferber olacak.
 
Belediyenin tek bir aracının çıkmasına izin vermiyorlar. TOMA ile kapatmışlar. Sonra da “HDP-DBP halkı mağdur etti” diyorlar. Hayır. Üç gündür internet kesik. Çağrılarımız duyulmasın diye. Hastanede acil hastaya ilaç yazılamıyor, internet yok. Ama umurunda değil. Türk Telekom, GSM şirketleri sizin yaptığınız da suçtur. Sizler vali, bakan emretti diye şalteri indiremezsiniz. Aldığınız internet parasından hayır görmeyin. İletişim bir haktır. Kullanmadığınız internetin parası peşin alınmış. Gidin dava açın. Sonuç alınır alınmaz, peşini bırakmayın.
 
Her bir kişi kendisini parti üyesi gibi düşünmeli. Her akşam ev ev dolaşmalı. Allah’tan başkasından korkmadığımızı göstereceğiz. 90’larda ne cep telefonu vardı, ne internet vardı, ne de TV. Ev ev, insan gücüyle çalışma yürüttük. Engelleyemeyecekleri budur. Herkes mahallesinde ev ev dolaşsın, çalışma yürütsün. Herkes görev başına.”
 
DEMOKRAT HABER