Partisinin grup toplantısında konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yol temizliği ve yasal reform sürecine ihtiyaç olduğunu belirterek “Acil demokrasi paketine ihtiyaç var” dedi. Seçimlere de parti olarak hazır olduklarını ifade eden Demirtaş, Çerkes soykırımının tanınması için ise Meclis’e önerge vereceklerini açıkladı.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş partisinin grup toplantısında konuştu. Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Komite (ICAD) Türkiye Senksiyonu'nun 17-31 Mayıs tarihlerini Uluslararası Kayıplarla Mücadele Haftası olarak ilan ettiğini hatırlatan Demirtaş, Türkiye gibi gözaltında kayıpların yoğun olduğu bir ülkede duyarlılığın arttırılması için haftanın önemine değindi. Demirtaş, "757 kişi resmi olarak gözaltına alınmasına rağmen o günden bugüne hiçbirinden haber alınamamıştır" dedi.

AÇILMAYI BEKLEYEN 253 TOPLU MEZAR VAR

Türkiye'nin 253 noktada açılmayı bekleyen toplu mezar gerçeğinin de olduğunu belirten Demirtaş, partilerinin ısrarlı başvurusu sonucunda bazı çalışmalar yapıldığını, ancak bu konuda Minosota protokolü olarak bilinen protokolün tek bir maddesine dahi uyulmadığını söyledi. Bu protokole göre son derece titiz bir çalışmanın yapılması gerektiğine işaret eden Demirtaş, toplanan delillerin bir veri bankası oluşturularak toplanması yerine, mezarların açılması esnasında ortadan kalktığını dile getirdi. Demirtaş, yokmuş gibi davranarak bu hakikatlerin üzerini örterek, gerçeğe gidilemeyeceğini söyleyen Demirtaş, "Hakikatlerle yüzleşme bu anlamda hayati önemdedir" diye konuştu.

ÇERKES SOYKIRIMI’NIN TANINMASI İÇİN MECLİS’E ÖNERGE

21 Mayıs tarihinin Çerkesler için önemli bir tarih olduğunu belirten Demirtaş, 21 Mayıs 1864 tarihinde Çerkeslerin kendi anavatanlarından dünyanın bir çok ülkesine sürgün edildiğini hatırlattı. Türkiye'de sayıları milyonlarla ifade edilen Çerkes halkı olduğuna dikkat çeken Demirtaş, "Bizler Türkiye'nin tüm bu gerçeklerine uygun bir demokrasinin peşindeyiz. Çerkesler kendi diliyle, kültürleriyle yaşama şansı bulamadılar. Türkiye'de de Çerkes halkı kendi anadilini konuşamıyor. Türkiye'de Türkçe'den başka hiçbir dilde anadilde eğitim olmadığı için Çerkeslerde bundan nasibini almaktadırlar" dedi.

Gürcistan dışında kimsenin Çerkes katliamını parlamentolarına taşımadığını belirten Demirtaş, katliamların olduğu ve adı Kızılçayır yapılan yerde 2014 yılında olimpiyatların yapılacak olmasının tarih adına utanç olduğuna işaret etti. Demirtaş, "Çerkes halkıyla alay edercesine bu şekilde olimpiyatların katliamın yapıldığı yerde yapılması büyük bir utançtır. Biz her halkın olduğu gibi Çerkes halkının haklarını da savunacağız. Ve Çerkeslerin anavatanlarına dönme ve eşit yurttaşlık taleplerini de destekliyoruz. Çerkes soykırımının tanınması için Meclis'e önerge vereceğiz" ifadesini kullandı.

TEKÇİ DAYATMA İLE YENİ ANAYASA ÜZERİNE UZLAŞMA OLMAZ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'den gündemi değiştirmeye çalıştığına vurgu yapan Demirtaş, gündemlerinin sandık değil yeni anayasa çalışmaları olduğunu vurguladı. Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarını ve mevcut işleyişini aktaran Demirtaş, "Komisyon dört partinin önerilerini bir araya getiriyor. Ortaklaşılan maddeler bir havuza toplanıyor. Ortaklaşılamayan maddeler bir kenara bırakılıyor. Yani dört partinin uzlaşabildiği madde sayısı bütün maddelerin yüzde 25. Bütün anayasa taslağımızı madde madde sunduk. Üç partide sanki uzlaşmayan diğer partilermiş gibi hava yaratarak burada uzlaşma çıkmaz diyorlar" diyerek eleştirdi.

12 Eylül darbe anayasasından, onun ruhundan bir kopuş olmadan demokratik, sivil, özgürlükçü bir anayasa yapılamayacağını dile getiren Demirtaş, "Anayasa konusunda samimiyseniz BDP'nin anayasasını madde madde alıp değerlendireceksiniz. Tek dil, tek millet olacak diyorlar. Anadilde eğitim Türkçeden başka asla olmaz diyorlar. Devletin yönetim şeklini tartışmayacağız diyorlar. Peki neyi tartışacağız? Biz niye değiştiriyoruz, niye değiştirmeyi tartışıyoruz? Darbe anayasasını alın madde madde tartışın o zaman.  Tekçi dayatmayla yeni anayasa üzerinde uzlaşma olmaz. Türkiye toplumu tek din, tek dil, tek ırktan oluşan bir devlet değil. Bütünlükçü bir tarzda herkesin kendini bulacağı bir anayasa şart. Demokrasi anlayışınız bunu hazmetme konusunda bu kadar kıtsa bu komisyonda ne işiniz var? Bu 'yeni bir anayasa yapmayı nasıl engellerim' demektir. Darbe anayasasını yeniden yeniden sunmanın bir anlamı olabilir mi? Zaman baskısı altında olmaması için sonsuz güven verdik, yetki verdik. Tam yetkilidirler dedik" ifadesini kullandı.

ACİL DEMOKRASİ PAKETİNE İHTİYAÇ VAR

Anayasa üzerinde uzlaşmanın mümkün olmaması halinde BDP olarak tek başlarına anayasa yapma güçlerinin bulunmadığını ifade eden Demirtaş, "Bu mümkün değil diyorlarsa eğer uzlaşmaya yanaşılmıyorsa BDP olarak tek başına anayasa yapmaya gücümüz yetmez. Eğer bir paket halinde geçici bir anayasa reformu, bir değişiklik tartışması olacaksa biz bundan vazgeçmeyeceğiz. Bunun için öncelikle AKP'nin başkanlık dayatmasından vazgeçmesi gerekir. Anayasal reform paketi üzerinde tartışma yürütülebilir. Bu noktada bir referanduma gidilebilir. Biz buna karşı çıkmayacağız. Biz BDP olarak buna hayır demeyeceğiz. Bu Türkiye'nin 30 yıllık hayalidir. Sivil, özgürlükçü eşit bir anayasa Türkiye'nin hayalidir. Biz seçmenlerimize verdiğimiz sözümüzün gereği olarak bunun arkasındayız ve o konuda dik duruşumuzu sürdürmeye devam edeceğiz. Yol temizliği ve yasal reform sürecine ihtiyaç var. Acil demokrasi paketine ihtiyaç var. Milletvekillerinin tutuklu olduğu koşullarda, gazetecilerin, avukatların tutuklu olduğu, basın üzerinde sansürün etkili olduğu bir ortamda yeni anayasayı nasıl yapacağız. Acil demokrasi paketine ihtiyacımız var" diye konuştu.

SEÇİMDEN KORKMUYORUZ, HAZIRIZ

Başbakan'ın seçim üzerinden yaptığı siyasete değinen Demirtaş, "Biz BDP olarak seçimlere hazırız. Ne zaman isterseniz seçime hazırız. Ama seçim için de demokratik bir ortam şarttır. Anti demokratik seçim koşullarının olduğu yerde demokratik bir seçimden bahsetmek mümkün değil. Önümüze çıkarılan bin bir baraja rağmen biz buralara geldik. Bizim burada olmamız parlamenter sistemin işlediği anlamına gelmiyor. Şimdi bundan sonra demokrasi inşa edilecekse aynı modelle mi hareket edilecek? Biz bunu kabul etmiyoruz. Her şey parti genel başkanının iki dudağı arasında rehin tutuluyorken bu sistemin demokratik bir yarışa dönüşmesi imkansızdır. Seçim barajını kaldıralım. Hazine yardımından bütün partiler yararlansın. Parlamento içinde ve dışında olan tüm partiler yararlansın. Seçmenimizin bütün vergileri AKP, CHP ve MHP'ye gidiyor. Buna da eşit adil seçim yarışı deniyor. Biz seçimden korkmuyoruz. Biz iki defadır halkımızın özverisiyle, cesur duruşuyla buraya geliyoruz. Önce yasal reformların yapılması, seçimi tartışıyorsak seçim barajının kaldırılması, Özel Yetkili Mahkemelerin (ÖYM) kaldırılması, ifade özgürlüğünde düzenlemeler yapılması, hakikatlerle yüzleşilmesi, bütün bunlarda düzenleme yapmadan demokratik adımlardan bahsedilemez. Türkiye'deki anti demokratik uygulamalara rağmen biz buradayız" ifadesini kullandı.

GEÇİCİ BARIŞTAN KALICI BARIŞA GEÇİŞİN TEK YOLU…

Bugüne kadar savaşı, şiddeti bahane edenlerin artık elinde bahane kalmadığını söyleyen Demirtaş hükümetin şart koşması değil toplumsal talepleri ciddiye almak durumunda olduğuna dikkat çekti. Demirtaş, "Bu geçici barışı kalıcı bir barışa dönüştürmenin tek yolu demokratikleşmedir. Biz bu fırsatları heba etmelerine izin vermeyeceğiz. Kadınlar alanlarda, meydanlarda, dağlardalar, Aleviler, işçiler, memurlar, gayri müslimler hepsi alanlardalar. Hükümetin de kulağını kapatamayacağı bir dönemi yaşıyoruz. Ve bunu daha da yükseltmeyi esas alıyoruz" dedi.

KONFERANSLARI HÜKÜMET DE İZLESİN

Bu hafta sonu HDK'nin öncülüğünde önemli bir konferans olacağını belirten Demirtaş, halkın değişik beklentilerinin nasıl yol alacağına dair konumunu netleştireceğini ifade etti. BDP olarak bu konferansların başarısı için çalışacaklarını dile getiren Demirtaş, "Özgücümüze, halkımıza güvenerek yola çıktık. Süreç nedir diye soranlar buyursunlar konferansa gelsinler. Demokratik mücadeleyi yürüteceğiz dedik. Örgütleneceğiz, mücadeleyi halka taşıyacağız dedik. Biz buna inanarak yola çıktık. Ve 25-26 Mayıs tarihlerinde Ankara'da yapılacak konferans bu süreçlerin nasıl yapılacağını gösterecek" dedi. Diyarbakır, Avrupa ve Hewler'de de benzer konferansların yapılacağını kaydeden Demirtaş, taleplerin ortaklaştırılmasının önemine vurgu yaptı. Demirtaş, "Halkın talepleri karşılanmadığı müddetçe bu sürece nokta konulamaz. Resmi olarak izlemesini öneriyoruz. Hükümet adına dinleyici olarak halkın taleplerini belirttiği bu konferanslarda bulunsun istiyoruz" dedi.

"Hükümet bu süreci heba ederse ne olur?" sorusunu soran Demirtaş, "Bunu hükümet düşünsün. Biz hükümet karşısında çaresiz değiliz. Örgütlü bir toplumuz. Doğru örgütlenir ve sesimizi doğru yöntemlerle duyurursak sonuç alırız. Bunu engellemek için hükümet tedbir almak da isteyecektir. Ama bizim önerimizi dikkate alsınlar. Esas olarak onlar kaybederler. Şu ana kadar umut vermiyorlar. Barış kardeşlik dilini bile kurmayı beceremediler. Bu onların sorunu kendileri bilir. Çünkü Türkiye'de halklar ve demokrasi kesin kazanacaktır. Türkiye'nin önümüzdeki yüzyıllık geleceğini tartışıyoruz. Hükümetin ketum davranması durumunda kaybedeceği açıktır" şeklinde konuştu.

DGM’LER ÖYM’LERDEN İYİYDİ

Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunan siyasetçi, avukat, gazetecilerin sayısının rekora gittiğini ifade eden Demirtaş, "Bu kadar tutuklunun olduğu bir yerde demokrasiden bahsedilemez. Hala milletvekilleri ile ilgili bir karar almış değiller. Ben ÖYM'ler kaldırılsın diyorum. Sadece milletvekillerini bıraksınlar demiyorum. Milyonlarca insan bu ÖYM'nin mağduru oldu. 80 yaşındaki insan dün Kars'ta tutuklandı. Çoğu kan davalarında arabuluculuk yaptıkları için tutuklandı. Dün tutuklananlar 'KCK mahkemesi' olarak yargılanıyorlar. Toplumda kabul görmüş insanların toplumsal barışı sağlamaları ÖYM'lere göre suçtur. Asıl ağır cezaları hak edenler bu mahkemelerin kendileridir. Bu mahkemelerin her bir heyetinin üyeleri siyasi odaklara angaje bir şekilde çalışmalarını yürütüyorlar. Bunlar sır değil ve saklamıyorlar. DGM'ler bundan iyiydi. Sıkıyönetim mahkemeleri bundan iyiydi. En azından ellerindeki kanunu uyguluyorlardı. KCK ana davasında 60'dan fazla kişi ceza almış olsalar dört yıl yatacaklardı. Ama dört yıl üç aydır yatıyorlar. İnfazı bitmiş, halen tahliye etmiyor. Açık açık suç işleyen mahkemelerin olduğu bir yerde bu mahkemenin kökten kalkması gerekiyor. Suç işliyor yargıçlar yargılanmaları lazım. Sen yargıç değilsin, siyasetçisin. Kan davası duygusuyla yaklaşıyorsun. Böyle adalet anlayışı olur mu? Bunların haddi hesabı yok. Şimdi muhaliflerini yargılıyor diye buna dönüşmüş. Bu süreci doğru yönlendirmek istiyorsanız ÖYM'ler kaldırılacak" dedi.

35 AVUKAT CEZAEVİNDE

Cezaevlerinde tutsak bulunan avukatlara selam gönderen ve hafta sonu ÇHD kongresi sonucunda yeniden ÇHD genel başkanlığına getirilen Selçuk Kozağaçlı'yı tebrik eden Demirtaş, "35 avukat şimdi cezaevinde. Ben hem ÇHD'li hem Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının onurlu duruşunu kutluyorum. Yeni yönetime başarılar diliyorum" dedi. Bütün cezaevlerinde özellikle de Tekirdağ Cezaevi'nde sıkıyönetim dönemlerini aratan uygulamaların olduğunu hatırlatan Demirtaş, cezaevlerinden gelen şikayetler üzerine Adalet Bakanlığı ile görüştüklerini kaydetti. Adalet Bakanlığı'na defalarca başvurdukları halde sonuç alamadıklarının altını çizen Demirtaş, "Bu cezaevleri Adalet Bakanlığı'na bağlı değil mi diye kafamızda kuşkular oluşmaya başladı. Adalet Bakanlığı'nın söz geçiremediği cezaevi yönetimleri varsa bu Adalet Bakanlığı'nın sorunudur. Neden Adalet Bakanlığı müdürüne söz geçiremiyor? Defalarca iletmemize rağmen ilerleme yok. O zaman Adalet Bakanı istifa etsin" dedi. Hasta tutsakların durumuna da dikkat çeken Demirtaş, "Cezaevlerinde durumu ağır olan tutsaklar var. Abdulsamet Çelik, Taylan Çintay durumu ağır olan arkadaşlarımızdan sadece ikisi. İHD'nin son raporu da hasta tutsakların durumuna dikkat çekiyor ve detaylı durumlarını anlatıyor. Ancak bunun karşısında önlem alınmamasını hala anlayabilmiş değiliz" dedi. (ANF)