Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Demirtaş, partililere seslenerek, Muharrem Orucu'na vurgu yaptı ve  Alevi yurttaşların halen her yerde Kerbela'yı yaşadığını söyledi. Can kaybı yaşanmadan ölüm oruçlarının sonlandırılmasının herkesi mutlu ettiğini de belirten Demirtaş, "İçerdeki ölümleri durdurmayı başardık; ama dışarıda ölümler devam ediyor" dedi ve açlık grevi sürecinde ortaya çıkan çözüm iradesinin herkes açısından önemli fırsatlar yarattığını ve duyarlı kesimlere büyük görevler düştüğünü söyledi.

'TALEPLER GECİKMEDEN HAYATA GEÇİRİLMELİ'

İmralı Cezaevi'nde Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin bugün itibariyle sürdüğünü söyleyen Demirtaş, "Hükümet tarafından yapılan sert mesajlar açlık grevlerinin nedenlerinden birisiydi. Gösterilere yönelik müdahale, tutuklamalar ve gözaltılar bunların nedeniydi. Mahkemelerde ideolojik yargılamalar ve anadilde savunma hakkının engellenmesi bu nedenler arasında yer alıyordu. Talepler herkes tarafından algılandı ve meşru olduğu vurgulandı. Şimdi bu taleplerin takipçisi olma sözü ile grevler sonlandırıldı. Taleplerin artık gecikmeden hayata geçmesi ve irade beyanında bulunulması herkesin görevidir" dedi.

'DEMOKRASİ VE BARIŞIN GELİŞMESİ KİMSEYE ZARAR GETİRMEZ'

Öcalan üzerindeki tecridin kalkmasını istemenin barışı ve müzakereyi istemek olduğunu söyleyen Demirtaş, "Herkes bu mesajı doğru anlar ise herkesin kazanacağı bir çözüm olur. Umarım bu tecrit biran evvel kaldırılır. Açlık grevi sonlandı; ancak tartışmalar bitmemelidir. Açlık grevinin sonucunda herkes kazanmıştır. Zaten buna taviz veren, vermeyen penceresinden bakmamak lazım. Demokrasinin ve barışın gelişmesi kimseye zarar getirmez. Hükümetin adımları geri adım olarak veya taviz olarak algılanmaz. Bunu bu şekilde ileri sürenler Türkiye'de barış olmasın diye çaba sarf edenlerdir. Hükümet bu çağrılara kulaklarını kapatmalıdır" diye konuştu.

'HÜKÜMETİN CESUR ADIMLARI OLURSA DESTEKLERİZ'

Hükümetin demokratikleşme konusunda cesur adımlar atmasını beklediklerini vurgulayan Demirtaş, siyasette cesaretin risk üstlenmek ve toplumu özgürlükle buluşturacak adımları her ne pahasına olursa olsun atmak olduğunu söyledi.

Karşılarında cesur bir hükümet olarak gördükleri taktirde bu tür adımları destekleyeceklerini ifade eden Demirtaş, "Açlık grevleri sonlandı; ama asıl problem olduğu gibi sürüyor. Kan akmaya devam ediyor. Tam da bu noktada böyle bir hükümet görürsek onlardan daha fazla risk almaya hazırız. Şimdi konuşma zamanıdır. Konuşmanın öne çıkması gereken dönemleri yaşıyoruz. Ne yapılacaksa hızlı adımlar atarak yapmak zorundayız" diye kaydetti.

'TÜRKİYE’DE HALEN TEK PARTİCİLİK VAR'

Kürt halkının taleplerinin meşru olduğunu, Türkiye kamuoyunun da bunu görüp desteklediğini söyleyen Demirtaş şunları söyledi:

"'Demokratik kanalların açık olduğu ülkelerde açlık grevi yapılmaz' denildi. Eyvallah. Bunu biz de teşvik etmiyoruz. Ama dönüp bir geriye yani sisteme bakmak lazım. Kanallar açıktır diyenlere hatırlatayım; Türkiye'de yüzde 10 barajı nedeniyle adil temsiliyet engellenmiyor mu? Bu demokratik siyaset önünde ciddi engel değil mi? İfade özgürlüğü ve gösteri hakkı Türkiye'de engellenmiyor mu? Türkiye'de sokağa çıkan herkese yönelik inanılmaz bir baskı var. Özgür basın demokratik siyasetin olmazsa olmazıdır. Türkiye'de bu durum var mı? Medya patronları zaten tekel oluşturmuş durumda. Hükümetin de bunlara yönelik baskısı var. Biz de demokratik siyaset diyoruz; ama ortada herkesin sesi olacak mekanizmalar yok. Türkiye'de hazine yardımını sadece 3 parti alıyor. Diğer partiler bırakın para almayı devletin baskısı altında siyaset yapmaya çalışıyor. Kimse Türkiye'de demokratik parlamento var demesin. Türkiye'de halen tek particilik var. Diğer partiler de bunun figüranıdır."

KISA VADEDE ATILMASI GEREKEN ADIMLAR

"Demokratik siyaset kanallarının önü biran önce açılmalıdır," diyen Demirtaş, "Demokrasicilik oyunu bir kenara bırakılmalıdır. Açlık grevlerinin ortaya çıkardığı sonuçlardan birisi de budur. Kısa vadede atılacak birkaç adım büyük tehlikeleri bertaraf eder," dedi ve şu adımları sıraladı:

"Birincisi tecridin son bulması, ikincisi demokratikleşme paketi ile demokratik siyasetin önünün açılması, üçüncüsü ise şeffaf bir müzakere sürecinin başlatılmasıdır. Suriye ve Filistin konuşulurken onlara çözüm üretilirken, içerdeki sorunlara doğru yaklaşılmazsa çözüm üretilemez" dedi.

AKP’DEN KÖKLÜ DEĞİŞİM BEKLEMİYORUZ

Özgürlük isteyen bir toplumdan demokrasiye inanan hükümetin heyecan duyması gerektiğini de söyleyen Demirtaş, "AKP'nin köklü bir değişim yaşatacağını öngörmüyoruz. AKP içinde de gidişatın iyi olmadığını görenler var. Köşk'ten başka kurumlara kadar bunlar var. O halde birlikte bu sürece müdahale edelim" diye kaydetti.

'ÖSO İÇİNDEKİ ÇETELER TÜRKİYE TARAFINDAN DESTEKLENİYOR'

AKP hükümetinin, Suriye'de Kürtlerin statü kazanmaması için çalıştığını ve Esad'dan farkı olmadığını söyleyen Erdoğan, "Sınırda ilan edilmemiş bir savaş yaşanıyor. Türkiye bütün uluslararası hukuku çiğneyerek oradaki çeteleri besleyerek kaos yaratılmasını istiyor. Buradan aldıkları destek ile orada çetecilik yapıyorlar. Özgür Suriye Ordusu denilen 40 yamalı bohçanın içinden ayrılan çeteler, Türkiye tarafından destekleniyor. Biz oradaki Kürtler, Aleviler bütün halklar desteklensin diyoruz" dedi.

'ARACILIK YAPABİLİRİZ'

Demirtaş, Kürt Yüksek Konseyi ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun görüşme yapması gerektiğini ve kendilerinin aracı olabileceklerini belirterek, "Yeniden dizayn edilecek Suriye'de orada Türkiye'ye kardeşliğini söyleyen Suriye Kürdistan'ı ve Kürtler olacak. Orda bir barış yaşanacaksa ve Türkiye'ye tehdit oluşmaması isteniyorsa bu yapılmalıdır" ifadesini kullandı.

'KÜRTLER BİRLİK OLMADA KARARLI'

Suriye Kürdistan'ı ile iyi ilişkiler geliştirecek bir pozisyona gerek olduğunu söyleyen Demirtaş, "Kürtleri birbirine karşı düşman etmenin dönemi değil. Bütün Kürtler dört parçada barış içinde yaşamak ama birliğini güçlendirmek konusunda kararlıdır," dedi.  

'BİZİM GÜCÜMÜZÜ KARŞINIZA DEĞİL, YANINIZA ALIN'

Erdoğan ve Davutoğlu'na çağrıda bulnan Demirtaş, "BDP, Türkiye'nin 4. büyük gücü ve en büyük halk hareketlerinin temsilcisidir. Bu gücü karşınıza değil yanınıza almalısınız. Bu gücü eşit bir aktör olarak görmelisiniz. Partimiz her yerde çok önemli roller oynayabilir. Milliyetçi kışkırtmalara ve ırkçı hezeyanlara katılmadan ortak geleceğimizi inşa ettik, edemezsek gelecekte ne olacağını bilmiyoruz. Açlık grevleri bu tıkanık süreçleri açtı. Bir fırsat yarattı. Bu kapıdan el ele hep birlikte girmek ortak irade ile olur" şeklinde konuştu.

'FİLİSTİN ÖRGÜTLERİ BİRLİK OLMALIDIR'

Gazze'ye yönelik yaptığı saldırılara da değinen Demirtaş, bunun tek başına İsrail seçimlerine bağlamanın tablonun tamamını görmek olmadığını söyledi. Demirtaş, "Asıl meselenin bu olmadığı açıktır. Mesele geçmişinden kopuk ele alınmamalıdır. İsrail'in yaptığı saldırıları kınıyoruz. Bu saldırıların derhal karşılıklı ateşkes ile durdurulması lazım. Ancak Filistin örgütlerinin birlik olması gerekir. Birlik olmadıkları müddetçe özgür bir Filistin'i yaratmak mümkün olmayacak" ifadesinde bulundu.

'YA NETENYAHU ROBOSKİNİN HESABINI İSTESE?'

Demirtaş, "Erdoğan'ın Mısır'da çift taraflı ateşkes çağrısı olumludur. Ama bunu biz burada söylediğimiz zaman niye 'Devlet silah mı bırakır' diyorsunuz. Şimdi İsrail Başbakanı bunu size dese ne diyeceksiniz? Kalksa Hamas terör örgütü listesinde ben niye silah bırakayım dese ne yapacaksınız? Çağrınız doğru; ama çifte standart içeriyor. Mavi Marmara katliamında son derece haklı olarak hesap soruyorsunuz. İsrail bunun hesabını versin diyorsunuz. Netenyahu size dönüp Roboski'nin hesabını niye vermiyorsunuz dese ne diyeceksiniz? İçerde temiz olduğunuz müddetçe dışarıda güçlü olursunuz" vurgusunu yaptı. (anf)