HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinde müzakere başladığında CHP'nin bunun dışında kalmaması gerektiğini belirterek, "CHP'nin izleme heyetine isim önermesi konusunda çağrı yapmaya kapalı değiliz" dedi.

Demirtaş, çözüm sürecinde “CHP’nin müzakerenin dışında kalmaması” gerektiğini söyleyerek, “CHP’den hep destek bekledik. Kemal Bey’in barış konusundaki düşüncelerinin samimi olduğuna inanıyorum” dedi.

Mahmut Lıcalı’nın Cumhuriyet'te yer alan haberine göre, Kobani eylemlerinin ardından hükümetin kendisini doğrudan hedef aldığını ve bu eylemlerin ardından hakaret, tehdit, yıpratma içerikli yüzlerce köşe yazısı yazıldığın söyleyen Demirtaş, kampanyanın ardında HDP ve kendisini “aşağı çekme” anlayışının yattığını ifade etti.

Kobani eylemleri döneminde provokasyonlar için önlem alınmaması konusunda kendilerinin özeleştiri yaptığını belirten Demirtaş, “Ancak bu ‘bütün bunların sorumlusu HDP’dir” anlamına gelen bir özeleştiri değil. Devlet, hükümet biz değiliz. Hükümetin asıl çıkıp özeleştiri vermesi lazım. 50 insanın ölümünden biz sorumlu değiliz” dedi.

Hükümetin kendini hedef almasının stratejik olduğuna işaret eden Demirtaş, “HDP ve Demirtaş’ı biraz aşağı çekmek gerekiyor ki AKP tek başına anayasayı yapabilecek koltuk sayısına ulaşsın. Koskoca sultanlık sarayı yapılmış, şimdi bunun yeni bir anayasayla taçlandırmak lazım” diye konuştu.

Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinde CHP’nin “müzakerenin dışında kalmaması” gerektiğini söyleyerek şunları kaydetti:

“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , ‘Görüşen şerefsizdir noktasından heyet oluşturma noktasına geldiler’ dedi. Bunu bir kazanım olarak görmek lazım. Bir tehdit, yanlış olarak görmek yerine kazanım olarak görmek lazım. Bu, AKP’nin kolay kolay kabul ettiği bir şey değildi. AKP gizli kapaklı yürütüyordu. Biz şeffaflaştırmak istiyorduk. Bu ortak heyetlerin müzakere süresine dahil olması sürece zarar vermez; tam tersi katılımcılığı, denetimi kolaylaştırır. Bir de parlamento dışında gelişen bir süreç değil.

Bütün tartışılan konular parlamentonun önüne gelmeden zaten yasalaşması mümkün değil. Parlamento dahil olmadan Kürt sorunun çözülmesi mümkün değil. Ama bu aşama, İmralı’daki görüşme aşaması olmadan da siz parlamentonun önüne ne getirseniz getirin PKK’yi ve Öcalan’ı dışlayarak bu sorunu çözemiyorsunuz. Bu gerçekliği görerek kabul ederek sürece güç vermek destek vermek daha doğru olur. CHP’den doğrusu hep böyle bir destek bekledik. Kemal Bey’in barış konusundaki düşüncelerinin samimi olduğuna inanıyorum.

Kemal Bey’in kendisi savaş olsun, tek bir insan ölsün istemez. Buna yürekten inanıyorum. Bu sürece doğru katılım yönünde eksiklikler yaşandığını düşünüyorum. Muhalefet bizi bu süreçte bizi yalnız bırakmamalıydı. MHP ’den bir beklentimiz yok ama CHP ve parlamento dışındaki bazı demokratik muhalefet güçleri AKP’ye karşı barış cephesinde güçlü yer alıp AKP’yi zorlasaydı daha iyi olurdu. İmralı’da müzakere süreci başlarsa CHP’nin bunun dışında kalmaması lazım.

Parti olarak, kurumsal olarak demiyorum; ama anlayış olarak oradaki görüşmeleri izlemesi, en azından izleme kurulu, gözlemci heyeti vasıtasıyla sürece hakim olması iyi olur. Yarın bir gün orada uzlaşma sağlanırsa; bunlar zaten parlamentonun denetiminden geçmiş olacak. KCK’nin, hükümetin ve parlamentonun bütün bu tartışılanları onaylaması, adımları atması lazım ki kalıcı çözüme doğru gidelim. CHP konunun dışında kalmak istese de zaten kalamayacak, parlamentoya gelirse zaten müdahil olacak.

Yasa kapsamında kurulacak komisyonlarda CHP’nin temsil edilmesi bizim için yanlış, ters bir şey değil. Bu bizim arzuladığımız bir şey. Bu süreç gayri meşru değil, yasa dışı değil. Muhatabımız AKP diye geri duracak halimiz yok, çünkü hükümet onlar. Dolayısıyla bu yasa gereği oluşturulacak komisyonlara CHP’ye yakın insanlar dahil olursa bu süreci zora sokmaz, tam tersine doğru bir rotada ilerlemesine daha fazla yardımcı olur. Bizim için olumlu bir gelişme olur."