BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, "Bizim açımızdan Çevik bir, Erdoğan iki; bir farkı yok. Öyle bir konuşuyor ki AKP'nin Genel Başkanı sanırsın darbe döneminde tankların önüne geçmiş de bedenini caddeye yatırmış da Sincan'da direnmiş de darbeye karşı, peh pehTayyip Erdoğan'ın tek bir demeci yok 28 Şubat'a karşı" dedi.

 

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Demirtaş, konuşmasına Kutlu Doğum Haftası'na değinerek, "Çoğulcu ve çok kültürlü bir toplum olmanın güzelliklerinden biriydi, Yahudilerin ve Hıristiyanların bayramları da neredeyse aynı zamanlardaydı. Bütün dinlerin bu kutlu günlerini yürekten kutluyoruz" dedi. Turgut Özal'ın ölüm yıldönümü olduğunu hatırlatan Demirtaş, "O dönem Özal'ın Kürt sorununda yapmaya çalıştıkları ile bugünkü hükümetin yapmaya çalıştıklarını kıyaslarsak hükümetin ne kadar geride olduğunu görüyoruz. Bundan dolayı tekrar kendisini rahmetle anıyoruz" diye konuştu.

 

ROBOSKİ KATLİAMI ÜZERİNDEN 111 GÜN GEÇTİ

Demirtaş, Roboski katliamının üzerinden 111 gün geçtiğini ve her hafta bu katliamı hatırlattıklarını söyleyerek, "AKP Genel Başkanı da 'bu katliam karanlıkta kalmayacak' dedi. Ama 111 gündür tek bir yetkili hakkında soruşturma yok. Özel yetkili mahkeme gizli tutuyor her şeyi. İdari soruşturmada bir şey yok. Meclis komisyonu bir şey yapamıyor. Ne emri veren ortaya çıkarıldı ne de kirli katliamın arkasındakiler ortaya çıkarıldı. Sorumluların bilinmiyor olması tek başına skandaldır. Kendisinin emir komutası altındaki orduya bağlı savaş uçağının kim tarafından kaldırıldığını hükümet bilmiyorsa bu büyük bir skandaldır. Ama çok iyi bildiğini ilk saatten itibaren biz de net olarak biliyoruz" dedi.

 

Sınır ötesi harekat yetkisinin hükümetin elinde olduğunu ve hükümetin bilgisi olmadan savaş uçaklarının sınır ötesine geçemeyeceğini belirten Demirtaş, "Neden bu katliam emrini verdin bunu açıklamak zorundasın. 'Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmaz' diyorsunuz. Doğru sizin karartma isteğinize rağmen bunu karartamayacaksınız. Medya bu katliamı göremedi. Başına ne geleceğini biliyor. Başbakan, medya patronları ile toplantı yaptı. Orada tehditler savurdu. Korkuya dayanarak AKP'ye saygı duyanlar kendilerini gözden geçirsinler" dedi. Hükümete çağrı yapmayan herkesin katliamın sorumlusu olduğunun altını çizen Demirtaş, "Bu sıradan bir oyun değil. İnsanlar parçalandı orada. Biz bunu kapattırmayacağız. Her şeyi deneyeceğiz" dedi.

 

CEZAEVLERİNDE SİSTEMATİK İŞKENCE VAR

Türkiye'de cezaevlerinde kesintisiz, sistematik bir işkencenin olduğunu söyleyen Demirtaş, tutuklu ailelerinin dertlerini kendilerine ilettiklerini söyledi. Türkiye'de sorun yaşanmayan cezaevi olmadığını söyleyen Demirtaş, "Sincan, Tekirdağ, Osmaniye ve Şakran Cezaevi sistematik işkence yerleridir. 10 kişilik odalarda 30 kişi yaşamak zorunda bırakılıyor. Binlerce siyasi tutuklu cezaevlerinde bu işkenceleri yaşıyorlar. Osmaniye'de açlık grevi vardı. Adalet Bakanı'nın taahhüdü oldu biz de bunu takip edeceğiz" dedi. Osmaniye Cezaevi'nde yapılanların 12 Eylül dönemi ile aynı olduğunu söyleyen Demirtaş, "Revire götürürken başını öne eğip duvar dibinden yürütmeye çalışıyorlar. Oradaki tutsaklar bedenini ölüme yatırdı ve direndi. Şakran Cezaevi'ndeki kadın tutuklulara dönük çıplak arama uygulaması yapılıyor. İnşaat temizliği zorla oradaki tutuklulara yaptırılıyor" dedi.

 

AÇLIK GREVLERİ

Cezaevlerinde, dışarıda yaşanan siyasi süreçten dolayı yapılan açlık grevlerinin devam ettiğini belirten Demirtaş, "Talepleri İmralı'da tecridin son bulması, müzakere ile barış sürecine geçilmesi ve yeni anayasada Kürtlerin haklarının verilmesidir. Strasburg'da 15 açlık grevcisi ölüm sınırına dayanmış durumda. Hükümetin ve AB kurumlarının sessizliği manidardır. CPT'nin sessizliği de manidardır. İşkence konusunda artık Avrupa'nın bazı kurumlarını hükümet ile suç ortaklığı yaptığı görülmelidir. AB temsilcileri Türkiye'deki durumu doğru görmeli ve kendi kurumlarını doğru bilgilendirmelidir. AB Konseyi ve CPT aksi takdirde suç ortağıdır. İşkenceyi Önleme Komitesi bu işkenceye ortaktır diyeceğiz aksi taktirde" dedi.

 

HÜKÜMET BÖLGEDEKİ GELİŞMELERİ OKUYAMIYOR

AKP hükümetinin "Suriye halkına özgürlük getireceğiz" deyip, Türkiye'yi emperyal ülkelerin bataklığına sürüklemeye çalıştığını belirterek, "Suriye'de isyan başladığında Türkiye halen ortak protokoller imzalıyordu. Hükümet bölgedeki gelişmeleri okuyamıyordu. Esed ile güllük gülistanlıktı. O günler 'kardeşim Esed' günleriydi. Obama'nın tavrı sonrasında 'diktatör Esed' tavrı gelişti. Suriye meselesinde Türkiye politikası bocalıyor. ABD, İsrail, İran rahat ama Türkiye başarısızlık nedeniyle en zor pozisyonda olan ülkedir. Bu kadar kamburu olan, kendi içinde siyasal, sosyal sorun yaşayan bir ülkenin Suriye ihalesinde kendine emperyalist güç biçmek kadar tehlikeli olan bir şey yoktur. Senin üstüne düşen halkların kendi istediği çözümlere yol açmaktır" dedi. Başbakan Erdoğan'ın Çin ziyareti sırasında neredeyse Suriye'ye savaş açmanın eşiğine geldiğini söyleyen Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın kimseyi bilgilendirmediğini, tek başına savaş açacak gücü kendinde gördüğünü belirtti.

 

ERDOĞAN, SURİYE’DE ÖZERK KÜRDİSTAN’I DESTEKLİYOR MU?

"AKP camiasında bu kan ve savaş hırsı nedir anlamış değiliz" diyen Demirtaş, Esed'in yeni kan dökmediğini, 50 yıldır diktatörlük ile yönetim gerçekleştirdiğini belirterek, AKP'nin bunları zamanında görmezden geldiğini söyledi. Demirtaş, "AKP Genel Başkanına soruyorum. Suriye'de Kürtler özerklik istiyor. Sen orada Özerk Kürdistan'ı savunuyor musun? Çin'de Uygur Özerk bölgesini savundun. Suriye halkının yanındayım diyorsun. Suriye halkının Özerk Kürdistan isteğini savunuyor musun? Senin derdin başka. Sen orada Kürtler statü almasın diye işgal ederek tampon bölge kurmak istiyorsun. Bunlar bilinmiyor mu sanıyorsun. Yapman gereken şey 'kardeşim Esed' demek yerine kardeşim Kürtler demen gerekiyordu. Sen halklar ile dost olmayı beceremedin. Diktatörler ile dost oldun. Kaddafi de, Mübarek de senin dostundu. El Beşir de senin dostundur" dedi. Türkiye'nin Suriye'deki Kürtlerin statü edinmesini engellemekten başka bir rol uygulamadığını söyleyerek, hükümetin tek derdinin Kürtleri engellemek olduğunu belirtti.

 

IRKÇI, ŞOVEN İÇİŞLERİ BAKANI

Türkiye'den Suriye'ye dönük saldırıların gerçekleştirildiğini belirten Demirtaş, "Hükümet ve bakanları bu konuda açıklama yapmıyor. Meclis'i bilgilendirmiyor. Milliyetçiliği yükseltmek için de taklacı bakanı görevde tutuyor. İçişleri Bakanı ırkçı ve şoven rolü oynuyor. Hükümet müdahaleyi ağzına almamalıdır. Evet orada rejim değişmelidir. Ama bunu halkların gerçekleştirmesi gerekiyor. Türkiye'de savaş yanlıları dikkatli düşünmelidir" ifadesini kullandı.

 

KCK DAVASINDAKİ REZALET

Demirtaş, Türkiye'de bahsedilen hak ihlallerinin geçmişe dönük olmadığını, AKP hükümeti döneminde olduğunu işaret ederek, "KCK ana davası bakın bu açıdan semboldür. Orada milletvekilleri, belediye başkanları, kadın temsilciler tutukludur. Daha savunma yapamıyorlar. İddia makamının 7 bin 500 sayfalık saçmalığına karşı savunma yapmak istiyorlar. Orada yargılama sürmüyor. Rezalet sürüyor. Bunların olduğu ülkede Başbakan çıkıp adil yargılamadan bahsedebiliyor. Milletvekili Selma Irmak anadilinde savunmasını yazıp veriyor. Mahkeme başkanı bunu alıp dosyaya koymam diyor. Bunun adı mahkeme değildir. Özel yetkili mahkemeler AKP'nin hukuk komisyonlarıdır. Bunlar mahkeme değildir" dedi.

 

YURTTAŞ, BAKAN GİBİ TAKLA ATMIYOR

"KCK" yargılamalarında mahkemelerin İstiklal Mahkemesi zihniyeti ile çalıştığının altını çizen Demirtaş, "Şimdi yeni bir anayasa ile bunları yapacağız diyorlar. Hangi yeni anayasa ile? Bu Meclis'te komisyon kurduğunuz ancak taleplerimizi iletmek istediğimizde yasakların uygulandığı komisyon için mi? Neyi yasaklıyorlar. 4 maddelik bir talebi yasaklıyorlar. Valilerin günahı yok. Böyle bakan ve böyle bir Başbakan var olduğu sürece bunu reva görmeyelim. Sevinmeyi takla atmak olarak gören bakan varken bunlar ne yapsın. Bunlar Başbakan'ı görünce hemen takla atıyorlar ya, vatandaşı da böyle zannediyorlar. Vatandaş öyle sevinmiyor. Sen öyle seviniyorsun. Siz onu (Başbakan) görünce takla atıyorsunuz, milletvekili veya bakan oluyorsunuz" dedi.

 

ANAYASA, AKP’NİN GÜNDEMİNDEN ÇIKTI

AKP hükümetinin yeni anayasa talebi olmadığını söyleyen Demirtaş, herkesin görüş belirttiğini ancak AKP'nin görüş belirtmediğini vurgulayarak, Başbakan Erdoğan'ın uçağa bindiği zaman görüş belirttiğini uçaktan indiği zaman ise her şeyi unutup gittiğini söyledi. Demirtaş, "Biz yerelleşme derken AKP gitti onca yetkiyi bir bakana bağladı. Bakan şimdi istediği yeri yıkabilir. Anayasaya ihtiyaç kalmadı ki. Toplu sözleşme yasası da istedikleri gibi değişti. AKP yeni anayasayı gündeminden çıkardı. Ama biz özgürlüklerin olacağı bir anayasanın çözüm olacağını gördüğümüz için ısrarımızı sürdürmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Demirtaş, "Bakın bu taklacı Bakan 4 belediyemiz hakkında soruşturma başlattı. Niye çünkü çok dilli belediyecilik yaptıkları için. İşte bunların demokrasi standardı budur" dedi.

 

"ÇEVİK BİR, ERDOĞAN İKİ, BİR FARKI YOK"

28 Şubat soruşturmasına da değinen Demirtaş, şöyle dedi:

"Hiçbir darbeci kurum, şahsiyet, kuruluş, çevre asla ve asla darbe girişiminden darbe gerçekleştirilmesinden dolayı asla korunmamalıdır. Kesinlikle yargılanmalı, cezaları neyse cezalandırılmalıdır fakat sadece darbecilerle yüzleşilmemelidir. Çünkü sadece darbeciyle yüzleştiğiniz zaman iktidarı güçlendirirsiniz ama bir bütün olarak darbe zihniyetiyle darbe kültürüyle hesaplaştığınız zaman demokrasiyi güçlendirirsiniz. Şu anda hükümet darbecilerle hesaplaşıyor, yüzleşiyor, kötü müdür, değildir ama yarımdır. Sadece kendisini güçlendirecek bir pozisyon almış durumda.

 

MGK yerinde duruyor, YÖK emrinin altında, özel yetkili mahkemeler emrinin altında ama bunlar darbe kurumu. Bunlara en çok kim sarılmış durumda, AKP en çok sarılmış durumda, bunu dile getirdik diye AKP çevreleri nerdeyse bizi darbecilerden yana olmakla suçlayacaklar. Bizim açımızdan Çevik bir, Erdoğan iki, bir farkı yok. Biz yine içerdeyiz yine cezaevindeyiz. 28 Şubat da öyleydik 12 Eylül'de de."

 

"PEH, PEH"

Başbakan Erdoğan'ı eleştiren Demirtaş, "Öyle bir konuşuyor ki AKP'nin Genel Başkanı sanırsın darbe döneminde tankların önüne geçmişte bedenini caddeye yatırmış da Sincan'da direnmiş de darbeye karşı, peh peh Tayyip Erdoğan'ın tek bir demeci yok 28 Şubat'a karşı, sen nerede isyan ettin de haberimiz olmadı" dedi.

 

"TEK ADAM OLMAK İYİ DEĞİL, GÖTÜRÜRLER ADAMI"

Daha önceki dönemlerdeki iki manşeti gösteren BDP Eş Başkanı, "Ne kadar hesap sorduğunuz, ne kadar direndiğiniz belli. Tamam bugün hesap sorulsun da fakat darbeye karşı direnenleri işkence görenleri, ona karşı sessiz kalmayarak işinden olanları da kenara itmeyin. Bu kadar haksızlık ilkesizlik yapmayın en azından. Darbe kültürüyle zihniyetiyle hesaplaşalım ama bunu ben yaptım, ben bu noktaya getirdim havalarıyla sakın ha tek adamlık rolüne bürünme. Bu sıralar Ortadoğu'da tek adam olmak iyi değil, götürürler adamı" diye konuştu.

 

"ENERJİ BAKANI ÖZÜR DİLEMELİ, DÜZELTMELİ"

Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın, kaçak elektrikle ilgili yaptığı açıklamayı hatırlatan Demirtaş, şöyle dedi:

"Enerji Bakanı'nın yapmış olduğu kaçak elektrik ile ilgili haksız açıklama var. Enerji Bakanı diyor ki; Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusu'ndaki kaçak oranı o kadar yüksek ki bütün Türkiye işte onların faturasını ödüyor.

 

Sen bunu söylemekle ayrımcılık yaptın, bitti, şimdi bütün Türkiye şuna inanıyor; 'Biz Kürtlerin elektrik hırsızlığı yüzünden yüksek fatura ödüyoruz' diyor insanlar senin bu açıklaman yüzünden. Bunu düzeltmeni bekliyoruz. Verdiğin veriler yanlıştır, eksiktir. 18 ilin verileri elimde. 18 ilin hane elektrik tüketimi toplam tek başına Ankara'dan daha az, İstanbul'un dörtte biri, hepsini çalsalar ne olur. Türkiye'nin hiçbir ili bölge olarak da toplum olarak da hırsızlıkla suçlanamaz. Sayın Bakan'ın bunu derhal düzeltmesini özür ile birlikte bekliyoruz."

 

"SEN ÇİN OL"

Teşvik Yasası'na da değinen Demirtaş, "Teşvik yasasıyla ilgili bakanların ve genel başkanlarının yaptığı açıklamalardan yola çıkarsam hepimizin takla atması, oynamamız lazım. Ne olacağız, Çin olacağız. Çin'de insanlar karın tokluğuna çalışıyor. Bunlar da bize müjde veriyor Çin olacaksınız diyor, sen Çin ol. Sen Bakan olarak 3 öğün yemek parasına çalış bakalım, önce sen Çin ol, sonra biz Çin oluruz" diye konuştu.