Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cuma günü yaptığı konuşmasında Hıristiyan ve Yahudi cemaat temsilcilerine seslendi. Davutoğlu, “Bu masa etrafındaki hiçbir geleneği bu topraklara yabancı, bu topraklara sonradan gelmiş bir gelenek olarak telakki etmiyoruz.” dedi. Ancak AKP iktidarları boyunca bunun tam tersi yaşandı.


Agos'tan Serdar Korucu'nun haberi
...

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Hıristiyan ve Yahudi cemaat temsilcileri ile yaptığı toplantıda “eşit vatandaşlık” vurgusu yaptı. Davutoğlu, Başbakanlık Basın Merkezi’nde “Gayrimüslimlerle Buluşma” diye yer alan toplantıda, “Azınlık kavramını da bu anlamda ben kullanmamaya dahi bazen özen gösteriyorum çünkü hepimiz aslında o köklü gelenekleri mensupları olarak büyük bir ailenin parçalarıyız” dedi. Fakat konuşmasının yayınlandığı AKP’nin resmi internet sitesi, “Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi'nde gayrimüslim azınlık cemaatlerinin temsilcileri ile bir araya geldiği yemekte konuştu” diyerek görüşmeyi duyurdu.

Toplantıda Ahmet Davutoğlu, “Hiçbir zaman biz, yurttaşlarımız arasında yurttaşlık temel ilkesi etrafında bir fark gözetmedik, gözetmeyiz” dese de AKP iktidarları döneminde bu “fark” sık sık gündeme geldi.

Eşit vatandaşlık” konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığı döneminde en tartışmalı çıkışlarından birini 2011 yılının Nisan ayında yaptı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde konuşan Erdoğan, Fransa'daki iktidar partisi Halk Hareketi Birliği’nden (UMP) Muriel Marland-Militello’nun dini azınlıklarla ilgili sorusuna sert yanıt verdi.

KİLİSE RESTORASYONUNA ‘KASAMIZ’ VURGUSU

Erdoğan önce Ahtamar Adası’ndaki Surp Haç Kilisesi’nin restorasyonunu hatırlattı, “Van’da Ermeni Ortodoks Kilisesi yıkılmak üzereydi. O kiliseyi kendi kasamızdan restorasyonunu yaptırmak suretiyle orayı da ibadete açtık.” dedi.

“AZINLIKLARIN İBADET GARANTİSİ BENİM’

Ardından Erdoğan, Hıristiyan ve Yahudiler için ibadetlerinin güvencesi olarak kendisini işaret etti. Başbakan Erdoğan, “Ülkemizde bulunan ne kadar farklı dini azınlık varsa hepsinin ibadetini yapma noktasında garantisi benim, sigortası benim. Kimse bu noktada “biz ibadetimizi yapamıyor durumdayız” diyemez. Eğer derse, hakikaten bize karşı bu saygısızlık olur.” diye konuştu.

DEDESİ ERMENİ OLAN VEKİL

Erdoğan soruyu soran Fransız vekili de hedef aldı, “Arkadaş Fransız herhalde... Türkiye’ye de Fransız kalmış” dedi. Ancak vekilin dedesi Osmanlı Ermenilerindendi. Muriel Marland-Militello, Erdoğan’ın çıkışı sonrası yaptığı açıklamada, “Ben Fransız milletvekiliyim ama kökenim Türkiye. Ailemizin adı Selian. Dedem Türk Ermenisi. İstanbul’da Kadıköy’de halı fabrikası varmış. 1915’de tehcir sırasında ailem de İstanbul Kadıköy’deymiş ve ailemi Müslüman bir Türk ailesi kurtarmış. Olaylar başlar başlamaz ailemi hemen alarak hızla Boğaz’dan bir gemiye bindirmişler ve biz Nice’e gelmişiz” demişti.

‘TARİH BİLMİYORSUNUZ!’

Erdoğan, 31 Mayıs 2010’da İsrail’in Mavi Marmara’ya yönelik operasyonunun ardından Yahudilere sık sık Osmanlı’nın 1492’de kendilerini topraklarına kabul ettiğini hatırlatıyordu. Erdoğan o kadar çok bu vurguyu yaptı ki, sonunda Türkiye dışındaki Yahudilerden kendisine yönelen eleştirilere yanıt verdi: “1492 yılından itibaren, yani 15'inci yüzyılın sonlarından itibaren binlerce Musevi aile, İspanya'dan engizisyondan kaçarken onlara Osmanlı devleti, yani bizim dedelerimiz kucak açtı. Bunu söylediğimizde bazı Museviler bundan rahatsız oluyor, 'Niye ikide bir bunları hatırlatıyorsun' diye... Tarih bilmiyorsunuz da onun için.

ERDOĞAN’DAN ‘AFFEDERSİNİZ’ ÇIKIŞLARI

Erdoğan’ın “affedersiniz” diyerek yaptığı iki çıkış da gündemde en çok tartışılan konular arasında yer aldı.

Erdoğan 2013 yılında 10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 5 gün önce, 5 Ağustos’ta NTV canlı yayınında “'Gürcüdür' diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu. Ben dedemden, babamdan öğrendiğim Türküm. Herkes istediği yöne çekiyor” dedi. Bu sözünün tartışma yaratması üzerine iktidar kanadından “çok çirkin şeylerle” ifadesinin niteleme olarak kullanıldığına vurgu yapıldı. Halbuki Erdoğan, 12 Haziran 2011’deki seçimlerden iki gün önce, 10 Haziran’da katıldığı yine NTV canlı yayınında benzeri bir ifadeyi daha net bir şekilde kullanmıştı. Ancak bu kez hedefindeki kesim daha çok Rumlardı. Kendisi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili çok sayıda kitap bulunduğunu ifade eden

Erdoğan, “Bu kitaplar içerisinde ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz ne affedersiniz Rumluğumuz hiçbir şeyimiz kalmadı” demişti.