Başbakan Ahmet Davutoğlu, ilgili bakanların 'Akil İnsanlar Heyeti' üyeleriyle bir araya geldiği toplantıda konuştu.

Davutoğlu,  "Çözüm süreci millidir, yerlidir. 12 yıldır bu meseleyi çözüme kavuşturmak için her yolu deniyoruz" dedi; "Kimse topu karşı tarafa atmaya çalışmasın. Bu yol çocukların elele yürüyeceği yoldur. çözüm sürecinin muhattabı milletin ta kendisidir" şeklinde konuştu.

Toplantıda konuşan Davutoğlu, "Ortak bir sorumluluk taşıyoruz. Bu sorumluluğu toplumun bütün kesimlerine yaymada omuz omuza vermeliyiz" dedi. Davutoğlu'nun Kobani eylemleri sırasında ölen yaklaşık 50 kişiden sadece polis Hüseyin Hatipoğlu ve Hüda-Par üyesi Yasin Börü'yü ismiyle anması da dikkat çekti. Davutoğlu, Kobani sınırında kurulan 'direniş çadırları'nda haraç toplandığını iddia etti.

Davutoğlu, "Akil insanların temasları karşılıksız kalmadı, raporlar rafa kaldırılmadı" diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları: 

'AKİL İNSANLARIN MİSYONU'

"Önümüzde iki alternatif var. Ya barışçıl ve karşılıklı saygıya dayalı esaslarla bu toprakları birleştirici bir yol seçeceğiz, ki bizim tercihimiz budur. Ya da yayılmacı, sekter ve modern görünümlü ama aslında gayet arkaik, aşiretçi BAAS ideolojisiyle veya benzeri ideolojilerle, görüntü itibariyle Marksizim'le bezenmiş ama gerçekte arkaik ideolojilerle, çoğulcu yapılara karşı savaş ilan eden ya da bazen dini, İslami görünümlü arkaik yapılarla çoğulcu yapılara savaş ilan eden terör veya radikal grupların tesiri altında kalacağız. İşte tam da akil adamlar, akil insanlar heyetinin misyonu burada özel önem taşıyor."

"ÇÖZÜM SÜRECİ MİLLİDİR"

"Çözüm süreci millidir, yerlidir, özgündür. 12 yıl içinde biz ister buna Kürt sorunu, ister terör sorunu hangi siyasi yaklaşımı benimser ve hangi siyasi görüşü dile getirirseniz getirin bu meseleye, 'mesele-sorun' demek bile doğru değil, bu meseleyi çözüme kavuşturabilmek için her yöntemi denedik."

KOBANİ EYLEMLERİ

"Yepyeni ve olumlu bir ortama giriyoruz, artık çözüm süreci yasal zeminiyle, Bakanlar Kurulu esasıyla, varılan mutabakatlarla büyük bir ivme kazanacak beklentisi içerisindeyken Kurban Bayramı'nın 3'üncü günü 6-7 Ekim'de tıpkı 6-7 Eylül olayları gibi talanın, baskının, vandalizmin, şiddetin, gaspın, cinayetin her türlüsü işlendi.

"Bütün valilerimize talimatlar verildi. Kamu düzeni sağlanacak. Bu ülkede son 100 yılda her kesim zulüm gördü, birçok kesim. Eğer herkes aynı yöntemi benimsemiş olsaydı, Türkiye Suriye'den beter olurdu. Kamu düzeninin kalmadığı yerde nelerin olduğunu Suriye'de görüyoruz. Kamu düzeninin kalmadığı yerde siyaset konuşamaz, özgürlükler kullanılamaz, farklı kanaatlere sahipseniz de bunları ifade edemezsiniz."

SALİH MÜSLİM'E: SÖZLERİNİ TUTMADILAR

"Son olaylar gösterdi ki Suruç'u Kobani'den ayırmak mümkün değil. Ya bu sınırlar barışçıl çabalarla anlamsızlaştırılacak ya da bu acılar çekilecek..

Biz hiçbir zaman Kobani önemsizdir demedik. Ama Türkiye'deki çözüm süreci Suriye'de Kobani meselesi yokken de vardı. O mesele çözülse de çözülmese de devam edecek. Bu süreç tamamlansaydı bizim de Kobanê'ye, PYD'ye bakışımız farklı olurdu..."

Dışişleri Bakanlığı döneminde PYD Eşbaşkanı Salih Müslim ile görüşülme talimatını kendisinin verdiğini açıklayan Davutoğlu, "Çünkü Suriye'deki unsurlarla da demokratik görüşme süreci başlasın istedik. Çağırdık ilk defa muhatap alındı.." dedi.

Müslim'im Türkiye'ye yönelik, "Sözlerini tutmadılar" şeklindeki açıklamasına atıfta bulunan Davutoğlu, kendilerine verilen sözlerin tutulmadığını iddia da etti.