CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye buluşma çağrısı yapan Başbakan Davutoğlu, “Gelin erken seçim kararını cumhurbaşkanımız yerine TBMM olarak biz alalım” dedi.

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Davutoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

SÜREÇ KOALİSYON ARAYIŞIYDI

“Bazı partiler sorumluluktan kaçarken, biz hükümet kurma sorumluluğunun gereğini yerine getirdik. Ülkemizin yönetilmesi bağlamında boşluklar oluşmamasında attığımız adımlara milletimiz şahit. Koalisyon konusunda bize teklif gelmedi diye kimse öne süremez. Biz o zemini yokladık. Süreç koalisyon arayışıydı. Hep beraber nerelerde zorluklarla karşılaşabileceğimize bakıp yol almaya çalıştık.
HDP’ye dönük olarak da, onun sırtını dayadığını iddia ettiği örgütlere dönük olarak da söylüyorum, Türkiye’de demokrasiyi korumak için alınması gereken her türlü güvenlik tedbirini, önlemi alacağız ama asla Türkiye’de demokrasinin askıya alınmasına izin vermeyeceğiz.

BAHÇELİ’YE YANIT

“Demokrasilerde seçimlerle beraber oluşan Meclis nihai çözüm makamıdır. Bu anlamda da sorunları çözecek olan Meclis’te bulunan partilerin genel başkanlarıyla kadrolarıdır. Sıkıyönetim daveti siyasi sorumsuzluluktur. O dönemler geride kalmıştır.
“Milletimizin demokrasiye olan güvenini sarsmak siyasi sorumsuzluktur. Türkiye’de demokrasinin askıya alınmasına izin vermeyeceğiz. benim hiçbir ifademede öfke hali sözkonusu olmamıştır. Şimdi herkese soruyorum ne teklif ettiler, ne çözüm ürettiler. MGK kendi görevini anayasal çerçvede yürütür.

“Milletimiz söz konusuysa biz egolarımızı bir kenara bırakırız. ‘Vesayetten kurtulsun da gelsin’ dedikleri halde ben hiçbir şekilde bunu tartışma konusu yapmadan gittim, çünkü milletimin geleceği benim şahsi egomdan daha önemlidir. Ama şimdi herkese soruyorum ne çözüm ürettiler, ne teklif ettiler Her teklife hayır dedikten sonra çıkıp sıkıyönetim talebinde bulunmak, ‘TBMM içinde çözüm üretelim’ dedikten sonra çıkıp Milli Güvenlik Kurulu zeminine olayları çekmeye çalışmak, 28 Şubat mantığı gibi bir mantıktır.

PARTİLERE ÇAĞRI

“Ben bütün siyasi partilere bir çağrıda bulunmak istiyorum. 24 Ağustos günü gelmeden önce, TBMM içinden bir hükümet çıkamadığı için Sayın Cumhurbaşkanımızın, hükümet çıkmaması dolayısıyla erken seçim kararı almasına mahal bırakmaksızın gelin biz görevimizi yapalım ve TBMM içinden bir hükümeti, erken seçim kararını da TBMM içinde alarak biz vazifemizi yapalım.

“Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli’ye buradan çağrıda bulunuyorum, en kısa zamanda nerede ve hangi şartlarda isterlerse bir araya gelmeye hazırım. İstedikleri mekanda, istedikleri süreyle, istedikleri gündemle oturmaya hazırım. Eğer Cumhurbaşkanı karar alırsa, bütün partilerin bu hükümette yer alması çağrısında bulunuyorum.

“Cumhurbaşkanımızın karar alması durumunda, Anayasa’nın 114 ve 116’ncı maddelerinin ruhuna ve mantığına uygun olarak, bütün partilerin bu hükümette yer alması çağrısında bulunuyorum. Hiçbir bahane göstermeden, hiçbir gerekçeyle birinin diğerini dışlamasına izin vermeden, madem ki bu kadar büyük sınamalarla karşı karşıyayız, madem ki böyle bir karar alınmak zorunda kaldı, bütün Meclis’i temsil eden bir tabloyla hükümet kuralım diyorum.

“Kimse gelmezse gelmesin, biz ne denirse denilsin bu ağır sorumluluğu üstleniriz, bedeli ne olursa olsun teröre karşı milletimizin bekası için verdiğimiz mücadeleyi yürütürüz. Seçimde kaybetsek dahi alınması gereken karardan bir an dahi feragat etmeyiz.

BUNA HAKLARI YOK

“62. Hükümet döneminde benim oluşturduğum Bakanlar Kurulu’nu Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Cumhurbaşkanımız anayasal olarak daha önceki bütün cumhurbaşkanlarında olduğu gibi onaylar ve o anlamda istişarede bir söz hakkı da vardır o ilişkinin doğası gereği ortaya çıkan.

“Bunu tartışmaya açtıktan sonra HDP’nin, gelecek üyelerin kendisine danışılmasını istemesi tam anlamıyla bir tutarsızlıktır. Ben ne yapacağımı bilirim. Anayasa ne derse onu yaparım. Eğer böyle bir ithamda bulunmasalardı, belki bir istişare ihtiyacı hisseder veya demokratik süreçlere duyduğum saygı gereği belki de bir istişarede bulunur, sorabilirdim. Ama bana hakaret ettikten sonra, anayasal çizgi dışına çıkıp benden bir tavır beklemeye de hakları yok.”