Başbakan Ahmet Davutoğlu, sivil toplum kuruluşlarıyla buluşmasında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Davutoğlu açıklamasında, Gezi olaylarının çözüm sürecine ‘en büyük darbeyi vurduğunu’ iddia etti.

Davutoğlu'nun sözlerinden öne çıkanlar şöyle:

"Bütün acılara aynı prensiple yaklaşıyoruz. Barıştan bahsedenler Ceylanpınar'da iki polisimiz şehit edilmişken herhangi bir kınamada bulunmadı. Bazı aydınlar iki polis için böyle bir operasyona değer miydi dediler. Biz toplumun vicdanını temsil etmeye devam edeceğiz.  Ortak aklımız bize şunu söylüyor: etrafımızda ateş çemberi varken ortak aklımız bize silahları bırakmamızı söylüyor. Ortak akıl bakımında bakıldığında terörün arkasında ortak akılı yok salan bir zihniyet var.

'İLK MÜLTECİLER DEAŞ'TAN KAÇMADI'

Çok efsaneleştirilmesi anlamında söylüyorum, Rojava, Kobani'de PKK'nın olduğu yerde başka bir Kürt hareketinin olmasına dahi izin vermediler. İlk mülteciler DEAŞ'tan kaçarak gelmedi, oradaki baskılardan kaçarak geldi. Bunu da Irak Kürt bölgesi yöneticilerine sorunuz. Mesele Kürt sorunu değil. Sadece ben bilirim diye, aynı 12 Eylül’de Türkler için en iyisini ben bilirim diyen paralelliktir.

TBMM'ye büyük zafer psikolojisi içinde 80 vekil gönderdikten sonra, bu 80 vekilin dönüp Kandil’e doğru, artık silahları indirin, tehditlerinize son verin deme kararlılığını gösterebildiler mi? Şimdi bizi çatışmasızlığı sona erdirmekle bizi suçluyorlar, hala bugün.

‘BEN DEMİRTAŞ’LA GÖRÜŞÜRKEN KCK SAVAŞ BAŞLATMA TALİMATI VERDİ’

15 Temmuz, ben Demirtaş ile görüşürken, aynı saatlerde dikkat çekici, KCK sözde halk savaşını başlatma talimatını verdi. 19 Temmuz, Suruç’tan bir gün önce Cemil Bayık açıklama yaptı. "silahlanın ve halk savaşına hazır olun" diye. Kim adına, hangi savaşı başlatıyorsunuz? Size kim talimat verdi? Nereden talimat aldınız? Şimdi herkesin bu ortak akıl üretme anlamında, son 13 yıl içinde aldığımız mesafelere tekrar tekrar bakmasını rica ediyorum.

‘GEZİ OLAYI ÇÖZÜM SÜRECİNE EN BÜYÜK DARBEYİ VURDU’

Türkiye'de kardeşliği istemeyenler, milli birliği, beraberliği, ortak kader bilincinin gelişmesini istemeyenler, provokatif eylemlerle Gezi olayında, bir çevre meselesi gibi başlayan bir olayı güya istismar ederek, büyük bir toplumsal anarşiye dönüştürdüklerinde çözüm sürecine en büyük darbe vurulmuş oldu."