12 Eylül darbesinin ardından polislerce işkenceyle öldürüldüğü hem savcılık hem Adli Tıp raporlarıyla kesinleşen Süleyman Cihan cinayetinin “zamanaşımından” kapatılmasına karar verildi.

33 yıldır hukuk mücadelesi veren kardeşi, Avukat Ahmet Cihan bianet’e yaptığı açıklamada, “soruşturmanın 2,5 yıldır beş savcı değiştirdiğini, siyasi ortam müsait olunca da kapatıldığını” söyledi.

Cihan, “Bu devletin sorumlusu olduğu bir cinayet, ‘zamanaşımı’ da devlet cinayetlerinin kılıfı. Çeteler bırakıldı, rüzgar tersine döndü, siyasi ortam değişti. Bu davalar da peş peşe kapatılmaya başlandı. Soruşturmaya takipsizlik siyasi bir karar. Madem zamanaşımı vardı, 2,5 yıldır neyi soruşturuyorlardı?” dedi.

Dosya 2,5 yıldır İstanbul Başsavcılığı ile Anadolu Başsavcılığı arasında gidip geldi, her iki savcılık da birçok kez “yetkisizlik” kararı verdi. Bu süre içinde dosya beş savcı değiştirdi.

SAVCILIK: EMNİYETÇİLER İŞKENCEYLE ÖLDÜRDÜ      

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18 Eylül’de verdiği takipsizlik kararında da Süleyman Cihan’ın işkenceyle öldürüldüğünü kabul etti:

“…Dosyanın Adli Tıp raporları sonucu intihardan ziyade Süleyman Cihan’ın o dönemin emniyetçileri tarafından işkenceye tabi tutulup öldürüldüğü yolunda ivme kazanmış ise de…”

Ahmet Cihan avukatı Ayhan Erdoğan aracılığıyla İstanbul Anadolu Sulh Ceza Hakimliği’ne verdiği dilekçeyle takipsizlik kararına itiraz etti.

“SİYASİ DÜŞÜNCELERİ SEBEBİYLE ÖLDÜRDÜLER’’     

İtiraz dilekçesinde Süleyman Cihan’ın işkenceyle öldürülmüş olduğunun tespit edildiği, zamanaşımı yargılamanın önündeki engelin kalktığı 12 Eylül 2010’daki referandumla başladığı, ayrıca insanlık suçlarında zamanaşımı işlemeyeceği belirtildi:

“Şüpheliler Süleyman Cihan’ı kişisel sebeplerle, aralarında oluşan bir ihtilaf veya ani bir öfkenin ya da haksız tahrikin verdiği bir etki sebebiyle öldürmemiştir.

Şüpheliler askeri cuntanın kendince belirlediği, düşman saydığı kişileri, siyasi düşünceleri sebebiyle yok etmek amacıyla öldürmüşlerdir.

Bu dönemde pek çok kişi kaybedilmiş, işkenceyle öldürüldükten sonra zamanın Adli Tıp Kurumu tarafından verilmiş ‘olağan ölüm’, ‘intihar’ raporlarıyla ölüm sebebi gizlenmiştir.

Öldürme suçlarına bir yandan fiilen koruma sağlanmış, diğer yandan Anayasa’nın geçici 15. maddesiyle görevleri sırasında işledikleri suçlardan haklarında dava açılamayacağı hukuki güvencesi sağlanmıştır.”

Ayça Söylemez / Bianet