İstanbul'da 463. kez Galatasaray Meydanı’na inen Cumartesi Anneleri'ne geçtiğimiz günlerde tahliye olan Gezi eylemcileri de katıldı. Cumartesi Anneleri adına bildiriyi okuyan Gönül Sonbahar, hükümetlerin, kamu görevlilerinin işlediği suçlardan, kendi dönemlerinde olsun-olmasın sorumlu olduğu ifade etti.

Galatasaray Meydanı'nda toplanan Cumartesi Anneleri, 463. kez yakınlarının akıbetini sordu ve sorumluların cezalandırılmasını istedi. Bu haftaki eyleme, tahliye olan Gezi eylemcileri de katılarak destek verdi.

Eylemde ilk sözü Yüksekova kayıplarından Abdullah Canan’ın oğlu Tayip Canan aldı. 1996 yılında köylerinin Komutan M. Emin Yurdakul’un emri ile askerler tarafından yakıldığını hatırlatan Canan, babasının olaya ilişkin yaptığı suç duyurusunu geri çekmesi için önce tehdit edildiğini, geri almaması üzerine ise gözaltına alınarak öldürüldüğünü söyledi.

Canan, “Komutan M. Emin Yurdakul, tanınmasın diye babamın yüzündeki beni dahi kesmişti” derken, o günden beri kayıpların bulunması ve sorumluların yargılanması için mücadele ettiklerini ifade etti.

12 Eylül askeri darbesinin hemen ardından gözaltına alınarak kaybedilen Süleyman Cihan’ın ağabeyi Ahmet Cihan, demokrasiyi sadece kendisi için kullanan bir sistemde yaşadığımızı belirtti ve ekledi: “Hukukun da hukukçunun da çözüm bulamadığı bir dönemi yaşıyoruz. Karakolda işkence görmeyen yok ama ‘işkence yok’. Şubede işkence görmeyen yok ama ‘işkence yok’. Gezi dönemini yaşadık. Kullanılmaması gereken gazlar kullanıldı ama ‘kullanmadık’ diyorlar."

Kayıplar politikasının devletin en büyük ayıplarından olduğunu vurgulayan Cihan, kardeşinin dosyasının, Adli Tıp raporu ile öldürüldükten sonra kimsesizler mezarlığına atıldığının kesinleştiği için yeniden açıldığını söyledi. Cihan, “Ancak bir yıl oldu hala yol alınamadı” dedi.

Cihan, şunları kaydetti: “Devlet şemsiyesi altında kamu görevlileri suç işledikçe ve yargılanmaları devletin iki dudağı arasında oldukça adalet sağlanmaz. Her şeye rağmen umutlu olmak zorundayız.”

'KAYIPLARDAN ŞİMDİKİ HÜKÜMET DE SORUMLUDUR'

Haftanın açıklamasını Gönül Sonbahar okudu. Bu topraklarda yüzlerce kişinin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedildiğini hatırlatan Sonbahar, kaybetmelerin devletin merkezi iradesi doğrultusunda ve devlet kurumlarının katılımı ile olduğunu söyledi.

Fail ve sorumlu konumundaki kamu görevlilere yasal, yargısal ve idari koruma sağlandığını kaydeden Sonbahar, “Gözaltında kaybetme suç olmaktan çıkarıldı. Fail kamu görevlisi olunca, öldürmenin ve yok etmenin suç sayılmayacağı algısı yaratıldı. Devlet terörü karşısında hukukun koruması dışına çıkarılan yurttaşların, yaşam hakkı sistematik olarak ihlal edildi” dedi.

Sonbahar, Derik’te 13 kişinin kaybedilmesinden sorumlu olan General Musa Çitil’in, Ankara Jandarma Bölge Komutanlığı’nda görevini sürdürdüğünü, Nezir Tekçi’nin kaybedilmesinden sorumlu olan dönemin Yüzbaşısı Ali Osman Akın’ın emekli olduğunu, Yarbay Kemal Alkan’ın ise hala görevi başında olduğunu hatırlattı.

Mardin Dargeçit’te 4’ü çocuk 7 köylünün ölümünden sorumlu olan dönemin Tabur Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire’nin ise Sivas ve Bodrum’da belediye başkanı olduklarını hatırlattı. Sonbahar, İmren ve Tire hakkında başlatılan soruşturmanın 3 yıldır davaya dönüştürülmeyerek sürüncemede bırakıldığını ifade etti.

Cemil Kırbayır’ın kaybedilmesine ilişkin başlatılan soruşturmanın “ailesine ulaşamıyoruz” gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlandığını söyleyen Sonbahar, “Dünyanın tanıdığı, yaşadığı yeri bildiği Berfo Anne’ye devletin ulaşamadığına inanmamızı bekliyorlar” diye belirtti.

Kayıp davalarında yalnızca Albay Cemal Temizöz’ün tutuklu yargılandığını hatırlatan Sonbahar, aynı davada adı geçen korucubaşı Kamil Atak’ın ise tutuksuz yargılandığını dile getirdi.

Sonbahar, sözlerini şöyle tamamladı: “İktidarlar ve onların güdümündeki yargı kayıplarımızın akıbetini açıklama, faillerini yargılama yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hukuksuz, keyfi, hak karşıtı ve hesap vermez uygulamalarını kesintisiz olarak sürdürüyor. Hükümete sesleniyoruz: Siyasi iktidarlar, kamu görevlilerinin işlediği, göz yumarak teşvik ettiği suçlardan kendi dönemlerinde olsun olmasın sorumludur ve bu suçların hesabını vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğünüzü yerine getirin. Artık yeter, kayıp davalarını evrensel hukuka uygun bir şekilde yürütün, failleri işledikleri suçun ağırlığına uygun şekilde tutuklu yargılayın.” (ANF)