CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, bugün İstanbul’da düzenlecek LGBTİ Onur Yürüşü ile ilgili bir açıklama yaptı.

CHP’li Tanrıkulu, açıklamasında 12 yıllık AKP iktidarını eleştirerek, CHP’nin LGBTİ bireyler ile ilgili önergelerin Meclis’te AKP oylarıyla reddedildiğini söyledi. Tanrıkulu şunları söyledi; “‘Yalnızca LGBTİ bireyler değil, gerçek bir demokrasinin ancak ayrımcılığın ve nefretin olmadığı bir toplumda yeşerebileceğini bilen herkes, bugün özgür bir toplum yaratma özlemi ile omuz omuza veriyor, vermelidir. Son 12 yıla damgasını vuran AKP iktidarı döneminde, ne yazık ki, ayrımcılık, ötekileştirme ve kutuplaştırma anlayışı gündelik hayatımızın olağan bir parçası haline gelmiştir. Kendinden olmayanı düşman belleyen, adalet mekanizmalarını sadece kendisi için işleten zihniyet, devlet söylemi haline getirilmiştir. Yerleşik toplumsal normlar ve önyargılar nedeniyle zaten toplumsal yaşamın her alanında ayrımcılığa uğramakta olan LGBTİ bireyler, AKP’nin ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ve baskıcı dili nedeniyle her geçen gün daha fazla ‘nefret suçlarının’ hedefi olmakta, temel haklarını kullanmakta sıkıntılar yaşamaktadırlar. CHP’nin, LGBTİ bireylerin hakları ve sorunlarına dair TBMM’de verdiği araştırma önergeleri AKP tarafından ısrarla reddedilmektedir.”

“BU TÜR SUÇLAR ‘NEFRET SUÇU’ KAPSAMINA ALINMALIDIR”

Tanrıkulu, yazılı olarak yaptığı açıklamada Türkiye’nin LGBTİ’lere yönelik nefret cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü ülke konumunda olduğunu hatırlattı. Türk Ceza Kanunu’nun LGBTİ bireylere yönelik nefret eylemlerinin cezalandırılması konusunda işlevsiz kaldığını dile getiren Tanrıkulu; “LGBTİ bireyler aile ve okuldan başlamak ve iş yaşamında devam etmek üzere her türlü toplumsal baskı ve dışlamaya maruz kalmaktadırlar. İnsan haklarına saygı duyan hiç kimse LGBTİ bireylerin yaşadığı baskı ve ayrımcılık karşısında daha fazla sessiz kalamaz! Unutulmamalıdır ki, barış içinde, adil ve özgür bir toplumun yaratılması ancak farklılıklarla bir arada yaşama iradesinin kararlılıkla ortaya konulması ile mümkündür. Bu doğrultuda öncelikle, Anayasa’nın kanun önünde herkesin eşit olduğunu düzenleyen 10.maddesinde anılan, dil, din, cinsiyet gibi koruma kategorileri arasına cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ifadeleri de eklenmelidir. Bunun yanı sıra, LGBTİ bireylere yönelik şiddetin etkin biçimde önlenebilmesi için hiç vakit kaybetmeden, bu tür suçlar ‘nefret suçu’ kapsamına alınmalıdır. Bu tür önleyici tedbirlerin hiç vakit kaybetmeden alınması LGBTİ yurttaşların güven içerisinde yaşayabilmesi için elzemdir. Fakat LGBTİ bireylere yönelik şiddet sorununun kalıcı çözümü, toplumsal bilincin yükseltilmesi ve ayrımcı zihniyetin temel eğitimden başlayarak ortadan kaldırılmasından geçmektedir. LGBTİ bireylerin de diğer tüm ezilen ve dışlanan kesimlerin de, hak ettikleri gibi eşit yurttaşlar olarak adalet ve güven içerisinde yaşayabilmeleri ancak Türkiye’nin mevcut ayrımcı, kutuplaştırıcı dikta anlayışından kurtulmasıyla ve demokratik bir toplumun inşası ile mümkün olacaktır. Bu doğrultuda mücadele etmek üzere, tüm LGBTİ bireyleri, ezilen, dışlanan toplum kesimlerini, mutlu bir geleceğin herkes için demokrasiden geçtiğine inanan tüm yurttaşlarımızı omuz omuza vermeye çağırıyorum. Bu vesileyle tekrar Onur Yürüyüşü’ne katılacak olan tüm yurttaşlarımızı selamlıyor, eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelelerinde başarılar diliyorum!” diye konuştu.