CHP Malatya Milletvekili, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba kurultay öncesinde  Al Jazeera’nın sorularını yanıtladı.

Kurultay sonrasında parti içinde birlik görüntüsünün sağlanacağını söyleyen Ağbaba, CHP'de temel sıkıntının farklı seslerden öte parti disiplinine ve tüzüğüne uymamak olduğunun altını çizdi. CHP'deki ulusalcı kanat içinse 'Bazı arkadaşlara ulusalcı demekten öte statükonun temsilcisi demek daha doğru' diyen Ağbaba bu grubun sayıda az olmasına karşın sesinin çok çıktığını belirtti. 'Kurultay'dan sonra partide kopma yaşanır mı' sorusuna ise kısa ve net olarak 'Hayır' diye cevap verdi.  Ağbaba’ya göre CHP’deki en önemli sorun ise parti içindeki sevgisizlik ve negatif bakış açısı.

Veli Ağbaba'nın Al Jazeera Türk'ten Sibel Demirci Erdem'in sorularına verdiği söyleşi şöyle:

Kurultaya ‘ Birlik ve kardeşlik’ adını verdiniz. Bu kurultaydan 'birlik' çıkar mı?

Hiç kuşku duymuyorum. CHP çok kurultay yapmış bir parti. Tecrübemiz büyük. Bunun sağlanacağına inanıyorum.

CHP’de her kafadan farklı bir ses çıktığı , gruplaşmalar nedeniyle birlik görüntüsü verilemediği eleştirilerine ne dersiniz?

Aslında CHP kitle partisi olmanın bütün özelliklerini yansıtıyor. Farklı düşünceler görüşler olması normal. Şöyle bir sıkıntımız var, farklı seslerden öte, CHP tüzüğüne uymama gibi bir problem yaşıyoruz.  Parti disiplinine ve kültürüne uymayan insanların sayısı az ama sesi çok çıkıyor bu ondan kaynaklanıyor.

Kurultay sonrasında bunun önüne mi geçilecek?

Parti kurullarının kararlarına aykırı konuşulamaz, bu zaten tüzüğümüzde var. Bu birlik görüntüsü kamuoyunda daha görünür kılınacak. İçimizdeki farklı sesler abartılıyor, ayrışma gibi gösteriliyor. Bu hem bizden hem de bu algıyı yaratanlardan kaynaklanıyor. Kurultaydan sonra uyumlu bir şekilde yola devam edeceğiz.

Kurultay sonrasında bir ayrışma kopma beklemiyorsunuz yani?

Hayır olmaz.

CHP’de ulusalcı kanat İşçi Partisi’nde siyaset yapsın diyenler olduğu gibi ulusalcıların yeni parti kurabileceği iddiaları da konuşuluyor.  

Ben öyle bir şey demem. Partimizden kimse gitmesin. CHP, değerlerine sahip çıkarak büyümeli. CHP’de bazı arkadaşlara ulusalcı demekten öte statükonun temsilcisi demek daha doğru. Biz değişim diyoruz, her farklı  değişime tepki oluyor. Buna ulusalcı kanat demek haksızlık olur. Yani statükoyu temsil eden bir grup var içimizde.

Peki bu grup partide baskın mı ? 

Baskın değiller sesleri daha fazla gür çıkıyor. Aslında 2010’dan beri CHP’de çok şey değişti. Örneğin  2010’da olsaydı Muharrem İnce veya başka biri aday olamazdı, yüzde 20 imza gerekiyordu. Parti içinde çok şey değişti.  Bugün parti içi demokrasi daha fazla. 2003 yılında tüzük değişikliği ile blok liste getirildi. Muharrem İnce 2003’te buna destek verdi. 2003’te blok listeye destek verenler bugün parti içi demokrasi diyor.

Statükocu grup dediniz. Bunu biraz açar mısınız, bu grup neyi istiyor, neyi savunuyor?

Örneğin anadilde savunma deniyor, ilk farklı ses bizim partiden geliyor. CHP daha ileri söylemesi gereken bir parti. 6 ok yeniden yorumlanmalı deniliyor bunu 6 ok değiştirilecek şeklinde yorumluyorlar. Bu statükonun sesi. Biz 6 ok yeniden yorumlayalım derken milliyetçiliği atalım demiyoruz ki . 6 ok’un çağdaş yorumlanması gerektiğini söylüyoruz. Bir grup arkadaş ise değişimle ilgili her şeye karşı çıkıyor.

Deniz  Baykal bu gruba yakın mı sizce?

Öyle bir şey söylemem, sayın Baykal onların içinde değil.

‘CHP kurultaylara harcadığı enerjiyi seçimde harcasa iktidar olur’ diye bir eleştiri vardır. Muharrem İnce’de bir basın toplantısında bu ifadeyi kullandı bu görüşe katılır mısınız?

Kurultay yapılması kadar doğal bir şey yok. Bu kırıcı yok edici bir yarış olursa haklı olur. Partiye  yeni bir heyecan getirecekse kurultaylar faydalıdır diye düşünüyorum. Bir çok kurultay partinin önünü açan kurultaylar olmuştur. Bu kurultayda partiyi 2015 seçimlerine taşıyacak organlar belirlenecek.

Peki CHP iktidar hedefine ulaşabilecek mi? Size göre bunun yolu nedir?

Partinin var olan algısını değiştirmeye çalışacak. Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin temel meseleleriyle ilgili çözüm önerilerimiz var ama doğudan oy alamıyoruz. Bunu kırmamız gerekiyor, kıracağız. Yeni politikalar geliştirmek veya var olan politikaları gözden geçirmemiz gerekiyor. Yeni bir örgütlenme anlayışı ortaya koymak gerekir.

Nedir bu örgütlenme modeli?

Sol partilerin ilişkili olması gereken her alanda örgütlenmek gerekiyor. Sendikalarda derneklerde, düşünce kuruluşlarında örgütlenerek partinin iktidara gelmesi gerekiyor AKP kendi il ve ilçe örgütleri dışında buralarda yeni alanlar açtı. Bizim eksiklerimizden biri bu, sendikal örgütlenmede yokuz. Memur ve işçi sendikalarıyla ilişki içinde olunması gerekiyor.

Genel Başkan adayı Muharrem İnce Hürriyet Gazetesi’ne verdiği röportajda Kılıçdaroğlu’nu ‘ortak aklı işletmemekle, her gittiği yerde farklı konuşmakla’ eleştiriyor. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Genel başkan her gittiği yerde farklı konuşuyor denmesini AKP söylemi gibi görüyorum. Biz her yerde aynı şeyleri söylüyoruz. Şu anda partide birden fazla aday çıkıyorsa bu Kılıçdaroğlu sayesindedir. Ortak akıl yok denilmesi ise haksız, ama 'daha çok ortak akıl kullanılmalı' dese katılırım.

CHP’nin sağa kaydığı ve  sol muhalefet ihtiyacına yanıt veremediği eleştirileri var?

Bu haksız bir eleştiri, sol bir parti nerede muhalefet etmeliyse CHP orada vardı. CHP AKP’nin zulüm ettiği her yerde var, mağdur herkesin yanında.  CHP Pozantı’da çocuklara tecavüz edilmesi olayıyla da ilgilendi, Çaycuma’da köprü çöktüğünde, Soma’da Uludere’de de CHP vardı. İnsanların ezildiği her yerde CHP var. Bunu belki daha görünür kılmak gerekiyor.

Yani CHP kendini anlatamıyor mu, yaptıkları mı görünmüyor?

Partide negatif bir bakış açısı var. Biz kendi doğrumuzu göremiyor ve sahip çıkamıyoruz. Örneğin İzmir’de Binali Yıldırım bütün devlet imkanlarıyla yarıştı, yüzde 15 farkla seçimi aldık, bunu başarı gibi gösteremedik. Ankara’da Melih Gökçek sıfır nokta yetmişle seçim aldı zafer gibi gösterdi. Siz CHP’de bir milletvekilinin veya yöneticinin kendi belediyesini övdüğünü gördünüz mü?

Kemal Kılıçdaroğlu daha önce partide 'sevgi eksikliği' var demişti, yani kimse kimseyi sevmiyor mu? Bu parti içindeki iktidar mücadelesinden mi kaynaklanıyor?

Olabilir. Ruhumuza işlemiş böyle bir şey. Parti içinde yıkılması gereken en önemli şey bu negatiflik. Muharrem İnce’nin adaylığından kimse rahatsız olmamalı veya kimse Genel Başkanı’nı AKP gibi eleştirmemeli. Bütün partinin iliğine işlemiş negatif bakış açısını söküp atmalı öncelikle.