CHP’de Gürsel Tekin taraftarı yayın yapan www.gercekgundem.com haber sitesinden CHP içine yönelik çok sert yazılar yayınlanmaya başladı.

Gerçek Gündem’in Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni olan Barış Yarkadaş, "Batum ve İnce’yi durdurun!"  başlıklı sert yazısından sonra,"Alçakların grubu: 12 Hazirancılar" başlıklı yazısıyla savaşı iyice kızıştırdı.

Peki ama kim bu 12 Hazirancılar?

Önce hep birlikte Barış Yarkadaş’ın yazısını okuyalım:

 

ALÇAKLARIN GRUBU: ‘12 HAZİRANCILAR’

Bugün aslında Çağdaş Araştırmalar Merkezi’nin elime yeni geçen kamuoyu yoklamasını sizinle paylaşacaktım. Ancak; ne yazık ki; CHP’yi dışarıdan “dizayn” etmeye çalışan marjinal güçlerin tetiklediği malum tartışma buna engel oldu. Benim “12 Hazirancılar” adını verdiğim bu grup değişik bileşenlerden oluşuyor. “12 Hazirancılar” önümüzdeki aylarda yapılacak olan genel seçimde CHP’nin kesinlikle başarısız olacağını düşünüyor. Hazırlıklar da buna göre yapılıyor. CHP’yi ‘’dizayn’’ etme hayali gören bu kişiler, Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğine son vermek ve CHP’yi “sözde” ulusalcı bir çizgiye çekmek istiyor. CHP sanki gayri milli güçlerce yönetiliyormuş havası yayan bu kişiler, etkilerini artırabilmek için, ana muhalefet partisi içindeki bazı kişilere de ‘’çengel’’ atıyor. “Lider olacak adamsın, hakkın yeniyor vesselam” tadındaki konuşmalarla, Kılıçdaroğlu’na yönelik tezgah kuruluyor.

“12 Haziran’’da yapılacak seçimlerde CHP’nin başarısız olmasını isteyen ve bunun için çaba gösteren güçler, “lider değişimi”nin ancak ve ancak bir yenilgiyle birlikte gerçekleşebileceğini düşünüyor. Kılıçdaroğlu’na yönelik tepki örgütlemeye çalışan bu güçler, kendilerine kılıf olarak da “ulusalcılık”ı buluyor. Böylece, CHP tabanında yüzde 5’lere ulaşan ve kendisini ulusalcı olarak tarif eden kesimlerin duygularına sesleniliyor.

Oysa asıl dert, CHP’yi yeniden ele geçirip önce genel seçim, ardından ise yerel seçimlerde, belediye başkan adaylıklarını pazarlayabilmek… Bu grubun bir diğer kanadı ise; CHP’yi tamamen “marjinal” bir noktaya çekmeye çalışıyor. CHP’yi sadece ve sadece “Ergenekon Davası’nın Avukatı” yapmaya çalışan bu gruba, AKP medyası ise tam destek veriyor.

12 Hazirancılar, son ataklarını CHP’nin İzmir, Ankara ve İstanbul İl Yönetim Kurulu atamaları öncesi gerçekleştirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in atamalardaki etkisini kırabilmek için Yargıtay’daki dosyası gündeme getirildi. AKP’nin yandaş medyası, 12 Hazirancılar’dan aldıkları aslı – astarı olmayan bilgilerle Tekin’i hedefe oturttu. Tekin’in atamalardaki etkisi engellenebilmiş olsaydı, planın ikinci aşamasına geçilecekti. Plana göre, Kılıçdaroğlu, Tekin’i etkisizleştirecek, böylece “sağ kolu” koparılacak ve “ilk kelle” alınmış olacaktı. Ardından sıra, Hurşit Güneş, Sena Kaleli, İzzet Çetin, Sezgin Tanrıkulu, Süheyl Batum, Umut Oran ve diğer isimlere gelecekti… Olmadı, Kılıçdaroğlu AKP medyası ile nasyonal sosyalist partilerin TV kanallarındaki işbirliğine prim vermedi. Gürsel Tekin’e dört bir cepheden saldıran nasyonal sosyalistler ile AKP medyasının oyununu bozdu.

12 Hazirancılar oyun planlarının tutması için, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı bile çirkince kullanmaya çalıştı. Baykal’ın “montaj” dediği kaseti varmış gibi göstermeye çalışan bu zavallılar, yine AKP medyası aracılığıyla, CHP içinde ‘’kuşku’’ yaratmaya çalıştı. Olmayan kasedin CHP’liler tarafından çekildiği yalanı, AKP medyasına servis edildi. Alçaklığın, utanmazlığın, namussuzluğun sınır tanımadığı yalanın kimler tarafından AKP medyasına servis edildiği, CHP Genel Merkezi’nce tek tek tespit edildi.

Bir milletvekilliği koltuğu uğruna tüm değerlerini pazarlayanların ve unutulması gereken bir travmayı hatırlatmakta sakınca görmeyenlerin şantaj kokan planları Kılıçdaroğlu liderliğindeki ekip tarafından boşa çıkarıldı.

Ancak ne yazık ki; ‘’oyun planı’’ henüz bitmiş değil. 12 Hazirancılar, milletvekilliği listesine girebilmek ve CHP’yi marjinal bir noktaya çekebilmek için ellerindeki tüm araçları kullanıyor. Ve kullanacaklar da… Bu grup, Ankara’daki bir avukatlık bürosunu “merkez üs” olarak kullanıyor. Ulusalcılara ve AKP medyasına servis edilecek “haberler” daha önce PM’de görev almış bir isim tarafından servis ediliyor. Akşam saatlerinde TV’lerini açanlar, sözde ulusalcı kanallar ile AKP medyasındaki gazetecilerin sürekli olarak Kemal Kılıçdaroğlu ile Gürsel Tekin’i hedef alan konuşmalarını izliyor.

Ne ilginç değil mi?

AKP medyası da sözde ulusalcılar da bir Kılıçdaroğlu’na bir Tekin’e yükleniyor. Hem de aynı sözler ve aynı iddialarla… Kılıçdaroğlu’na “ABD’nin adamı” denilirken, Tekin için “Fethullahçı” yakıştırması yapılıyor…

Bu yayınlarda, tek bir somut bilgi yok…

Tek bir kanıt yok…

Tek bir belge yok...

Ama alçaklık var, namussuzluk var, kahpelik var…

Söylediğini kanıtlayamayan ve kirli güçlerin maşası olan bu isimler, sözde hukuk bürolarında kurdukları tezgahlarla, AKP için ter döküyor… CHP’nin en üst düzey yöneticileri hakkında yalanlar uyduran bu kişiler, toplumda güvensizlik yaratarak AKP’nin yeniden iktidar olması için dua ediyor.

Bunların bazılarının ‘’ulusalcı’’ olarak görevlendirildiği ve neden serbest bırakıldıkları her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Belli ki; AKP’nin kazanabilmesi için, önce üstlerine bir maske giydirilmeleri gerekiyordu. O maske giydirildi, toplum inandırıldı… Şimdi ise görevlerini yerine getiriyorlar…

Her gece başka bir yalanı devreye sokarak, Fethullah Gülen’e hizmet ediyor, CHP’nin zayıflaması için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bu alçaklar, bu namussuzlar, bu kahpeler, söylediklerinin tek bir tanesini bile belgeleyemezken, CHP’yi ”gayri milli” güçlere hizmet ediyor gibi gösteriyor.

Eğer öyleyse, CHP “gayri milli”ler tarafından yönetiliyorsa ne istiyorsunuz CHP’den hala? Neden ısrarla “gayri milli” dediğiniz kişilerle aynı çatı altında olmak için olmadık yalanlar söylüyor, kendinizi rezil ediyorsunuz… İnsanda biraz tutarlılık olur değil mi?

Yöneticiler için hem Fethullahçı - Kürtçü – Alevi – ABD’nin adamı, diyeceksin, hem de onların vereceği icazetle partiye - meclise girmeye çalışacaksın!

Bu mu sizin ulusalcılığınız?

Sizin ‘’ulusal değerleriniz” demek ki bir koltuk karşılığında değişime uğrayabilecek denli zayıf…

Sizden ulusalcı değil, olsa olsa "sahtekar" olur...


Geçelim bunları…

Alçaklara, kahpelere, yalancılara, AKP ile gizli işbirliği yapanlara daha fazla vakit ayırarak bu sayfaları kirletmeyelim…

Yazıyı bitirirken, CHP yöneticilerini de uyarmadan geçmeyelim:

12 Hazirancıların temel hedefi, CHP yönetimi içinde ‘’zayıf unsur’’ olarak gördükleri bazı kişileri etki altına alarak, “Genel başkan olacak adamsın” oyununu devreye sokmak... “Parti nasıl olsa seçimde başarısız olacak” sözüyle CHP yöneticilerini etkilemeye çalışan bu kişiler, Kılıçdaroğlu’nu zayıflatmak için sözde “lider adayları” yaratıyor. Kafalarındaki gerçek isimler ise bambaşka… Bu yüzden, CHP MYK’sı, 12 Hazirancıların bu çirkin planlarını hem deşifre etmek ve hem de sabotaj girişimlerini bertaraf etmek zorunda.

Çünkü; bu grubun bileşenlerinin hiçbir ahlaki değeri yok... Her türlü namussuzluğu yapabilecek denli, gözleri dönmüş durumdalar...

Şimdi de başka bir köşe yazısına gidip, bu 12 Hazirancıların kim olduğuna ve kimi CHP’ye genel başkan olarak hazırladıklarına bakalım. İşte Yeni Şafak’taki Abdülkadir Selvi’nin yazısı:



KILIÇDAROĞLU'NUN YERİNE KİM HAZIRLANIYOR

Meclise girince doğruca CHP kulisine geçtim. İlgimin altında Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı, "Aile Sigortası"ndan yararlanmak gibi bir hesap yatmıyor.

Sigortası atmış bir partinin millete yapacağı sigortadan ne olacak?

Süheyl Batum ve Hurşit Güneş'in bu hafta performansları düştüğü için olsa gerek Kemal Kılıçdaroğlu açığı kapatma yarışına girdi.

Ergenekon'a üye olacağını açıkladı. Üye olmak için örgütün yerini sordu.

Çok uzağa gitmesine gerek yoktur.

Tuncelili olarak Dersim katliamına gitsin orada Ergenekon'u görür. Dersim geçmişte kaldı diye düşünüyorsa, faili meçhullere baksın. Örneğin, Uğur Mumcu suikastına, Abdi İpekçi cinayetine...

Genel başkan seçildiğinde kendisine hediye ettiğim, "İçimizdeki Gladio ile yüzleşmek" isimli kitabımızda da aradığı adresi bulabilir.

Ayrıca Oda TV'nin avukatlığına soyunmakla da zaten kendisine bir yer edindi. Umarım Soner Yalçın'ın bağlantıları ve Oda TV'den çıkan belgeler yüzünden kamuoyunun karşısında zor durumda kalmaz.

Nokta... Şimdilik bu kadar.

Kemal bey, meslektaşlarımıza açıkladığına göre, Süheyl Batum'un TSK'yı kağıttan kaplana benzetmesine değil de 'yandaş medyaya' malzeme olmalarına üzülmüş. Ergenekon merakı olduğu sürece Kemal beyi üzmeye devam edeceğiz.

Çünkü CHP'de çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Partideki kaynama dışarıdan göründüğünden daha büyük. Aşağıdaki konuşma MYK toplantısı öncesinde geçiyor.

Süheyl Batum - İstifa edeyim mi?

Kılıçdaroğlu - Şimdi değil. Ama konuşmalarına dikkat et.

Bu görüşmeden çıktıktan sonra MYK'ya giriliyor.

Süheyl Batum, "Bu tür durumlarda ben arkadaşlarıma hep destek oldum. Desteğinizi bekliyorum" diyor.

Bazı MYK üyeleri bırakın Batum'a destek olmayı, ellerinden gelse CHP tarihinden silecekler. Çünkü Süheyl Batum ve Hurşit Güneş olayı CHP'nin yönetilemediğini ortaya çıkardı.

Yakın çevresi Kılıçdaroğlu'nun nezaketinin, "yönetim zafiyetine dönüştüğü"nü itiraf etmekten çekinmiyor. Onlara göre Kılıçdaroğlu, Süheyl Batum'un çekilmesini bekliyor. Bu beklentisi hala sürüyor. Yoksa görev yerini değiştirmeyi planlıyor. Hatta Önder Sav olayında olduğu gibi bıçak kemiğe dayandığı takdirde, MYK'daki tüm görevlerinden almasının da mümkün olduğunu söylüyorlar.

Kılıçdaroğlu da MYK'da, "Bir daha aynı hatalar olursa, kimsenin gözünün yaşına bakmam" diyor.

Hatta, "Eğer başbakan grup kürsüsünden Süheyl Batum'u hedef almasaydı, Kılıçdaroğlu 1 gün sonra görevden alacaktı" şeklinde değerlendirmeler de kulağıma gelmedi değil. Böyle bakınca Batum'un görevden alınmasını Başbakan önlemiş gibi gözüküyor. Aslında iktidar açısından akıllıca bir iş. Demek ki Süheyl Batum'un kalması CHP'den çok AK Parti'ye yarıyor.

Ayrıca Batum CHP'de, hukuku darbenin emrine veren Sıddık Sami Onar, Hüseyin Nail Kubalı gibi "militarist hukukçu" kesimin temsilcisi olarak yer alıyor. 27 Mayıs sabahı, seçimlere gitmekten ve kışlasına çekilmekten söz eden darbecilere, "İhtilal komitesi kurmaları" yönünde akıl verip, "Eski iktidarı yargılamazsanız, sizin meşruiyetiniz sorgulanır" diye yol göstermişlerdi.

Süheyl Batum için, "Kılıçdaroğlu sonrasına oynuyor. Partideki ulusalcı kesimin liderliğine göz kırpıyor" şeklinde değerlendirmeler yapılıyor. Bir kısmı doğru. Ancak, ulusalcı cephede yeni gelişmeler var.

Batum'un aileden CHP'li olmaması nedeniyle partideki ulusalcılar kendisine şaşı bakıyormuş. Önder Sav grubu, onun yerine Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'nu hazırlıyormuş.

Dedesi Turhan Feyzioğlu, darbe dönemlerinde askerin banko Başbakan adayı ve akıl danıştığı kişiydi. Metin Feyzioğlu kökü itibariyle CHP'li damardan askerci. Turhan Feyzioğlu 27 Mayıs'a giden sürecin en önemli simalarındandı. CHP'nin gelecekteki lideri olarak gösterilen birkaç isimden biriydi. Ancak CHP'nin ortanın soluna savrulmasını hazmedememiş, Güven Partisi'ni kurarak mücadelesini sürdürmüştü. Son olarak 12 Eylül'de Kenan Evren kendisine başbakanlık teklif etmişti.

Siyasi birikimi yüksek bir aileden gelen Metin Feyzioğlu, Ankara Barosu seçiminde olduğu gibi bir performans gösterirse 12 Haziran'dan sonra Kılıçdaroğlu'nun karşısındaki en güçlü aday olabilir. Süheyl Batum'a göre aileden demokrat, sonradan darbeci değil. Dededen CHP'li, damardan asker yanlısı. Dedesi darbecilerin potansiyel başbakan adayıydı diye, Metin Feyzioğlu'da askerci olacak değil elbette ki. Kendi geleceğini kendisi tayin edecek.

 

 DEMOKRAT HABER ÖZEL