AKP’nin mevcut fezlekeler üzerindeki dokunulmazlıkların kaldırılması teklifinin Meclis’te onaylanmasının hemen ardından CHP’nin Antalya’da girdiği kampta milletvekillerinden Kemal Kılıçdaroğlu’nun “evet” oyunu kapalı grup toplantısı yapmadan ilan etmiş olmasına ve milletvekillerinin bu karara dahil edilmemesine tepki vardı.

Çağdaş Ses’in haberine göre; AKP’nin teklifi Meclis’e geldiği gün “hayır” oyu vereceğini ilan eden CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, Antalya kampında yaptığı konuşmada CHP’nin evet demiş olmasının partiye ağır bir vebal yüklediğini anlatarak, yönetimi eleştirdi.

CHP’li Erdem, yandaş basının manşetleri üzerinden kaygı siyaseti izlenerek böyle ağır sonuçlarla karşılaşılacağını kaydederken, Kılıçdaroğlu’nun kapalı grup toplantısında “Bu bir stratejidir” dediğini belirtti ve grup yönetiminin milletvekillerine “367’yi geçmeyecek dediği halde geçtiğini” söyledi.

CHP’li Erdem, “Şener Şen’in filminde olduğu gibi; o zaman benim oyum nereye gitti” diye sordu.

İşte Eren Erdem’in CHP’nin Antalya kampında yaptığı o konuşma:

Dindarlık hassasiyeti üzerinde çok yakın olarak bildiğim bir bilgiyi paylaşayım. Bazı AKP’li milletvekilleri eşlerine talimat veriyorlar; “Pantolonumun dizlerini ütüleme, namaz kılıyor desinler.” Karşımızda dindar bir parti yok, bu toplumun inançlarını sömüren bir parti var. Ben eklektik ve sentezci siyasete karşıyım. Bu siyaset her zaman kaybettirir. CHP kendi ideolojik omurgasıyla iktidar olabilecek birikime sahip, yeter ki o omurga üzerinde siyaset üretebilsin.

20 Mayıs darbesi ile dün Parlamento fiilen askıya alındı. 20 Mayıs darbesi ile Cumhurbaşkanı ara seçim yapma gücünü elde etti, savcılar 60’dan fazla CHP’li milletvekili için elinde sopayla bekleme gücünü elde etti ve maalesef üzülerek söylüyorum ki, bizim grubumuzdan da evet diyen arkadaşlarımız var.

BÖYLE SİYASET İZLERSEK, HER ZAMAN KAYBEDERİZ

-Söylemediğim bir sözden dolayı İran ajanı ilan edildim. Bu kampanya karşısında kendimi aklamak için televizyonlara çıkıp da İran aleyhinde küfretmedim. Algının tersini ispat etmek için siyaset kurmadım. Meclis’te yaptığım konuşmanın ardından Rus televizyonunda çıkan haber nedeniyle Rus ajanı ilan edildim ama haklılığımı ispat etmek için Rusya’ya karşıt bir propaganda örgütlemedim. Bu bağlamda siyaseti ithamlar, oluşturulmak istenen algılar çerçevesinde oluşturduğumuza her zaman kaybedeceğimiz düşüncesindeyim. Bunun bize zarar sağlayacağı kanaatindeyim.

“HAYIR” OYU VERDİĞİMİZDE AK TROLLER SALDIRDI, “EVET” SONUCU ÇIKTIĞINDA ÖRGÜT TEPKİ GÖSTERDİ

-Salı günü yapılan (birinci tur) oylamasında bize Ak troller saldırdılar. Bize tepki gösterenler Ak trollerdi, yani para karşılığı sosyal medyadan tweet atan insanlardı. Fakat dün itibariyle bize tepki gösterenler kendi örgütümüzdür. Dün Van’dan bir telefon aldım. Aynı zamanda Berlin’den, Diyarbakır’dan, Muş’tan, Bingöl’den sayısız telefonlar aldım. Sayın Genel Başkanımızın Van’da yaptığı konuşmada; “Taktik izliyoruz, 367’yi geçmeyecek” demişti. Şimdi Doğu’dan arayan arkadaşlarımız 367’i geçince; “Biz şimdi buralarda nasıl siyaset yapacağız” diye soruyorlar bana.

GRUP YÖNETİMİNİ ELEŞTİRDİ

-Çok üzüldüğüm ve vicdanen bir türlü kabul edemediğim bir nokta var. Tenzih edeceğim, lütfen kırgınlık olmasın. Oylama gününe kadar bu maddenin içeriğini bilmeyen arkadaşlarımız vardı. Bakın Parlamento’da siyaset yapan ve hala dokunulmazlıkların kaldırılacağını sanan arkadaşlarımız vardı. Bu sorun Grup Yönetiminin sorunudur. Buradan bu eleştirimi yapmak istiyorum. Grup Yönetimi kapalı grup toplantıları sürecini çok geç yürütmüştür, arada bir kapalı grup iptal edilmiştir. Yeterli bir bilgilendirme yapılmamıştır. Kapalı grup yapıldığında zaten iş işten geçmiş, Genel Başkan CNN’de evet diyeceğini açıkça ifade etmiştir.

ACİL TEDBİR ALMAK ZORUNDAYIZ

-Gelen tepkiler.. Sayın Cankurtaran burada, MYK burada. Genel Merkez’e gelen tepki telefonların en fazlası bu konuda Sayın Genel Başkan’ın yaptığı açıklamaya yönelik. Bu tepkiler bizi politize eden, sahada siyaset üretmek isteyen, yani bizi taşıyan kitlenin tepkisidir. Biz yarın sokağa çıktığımızda milli görüşçüler bizim broşürümüzü dağıtmayacak ki arkadaşlar, örgütümüz dağıtacak. Örgütün bu tepkisini çok önemsemek lazım. Eğer acil bir tedbir almazsak, geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlar açmamız mümkündür.

TEPKİ GELMESİN DİYE EVET DEDİYSEK, YİNE GENEL BAŞKAN’A SALDIRDILAR

-Şehit cenazesinde Genel Başkanımıza bir saldırı yapıldı, asla kabul edilebilir değildir, kınıyorum. Ama şunu çok net söyleyeyim… Bizim evet demiş olmamız bu gerçeği değiştirmedi. Yarın yine yapacaklar. Biz onlar bunu yapmasın diye evet dediysek büyük bir hata yaptık. Çünkü yapacaklar. Bunu yapan sokaktaki vatandaş değil, bizzat provoke edilmiş, örgütlenmiş kişiler. Siyaseti kurduğumuz zemin, yaşadığımız sonuçları değiştirmiyor, e bu da diğer bir problem.

TARTIŞABİLECEĞİMİZ ALANLARIN YOK EDİLMEMESİ GEREKLİ

-Bizim derhal bu kaygıcı siyasi tutumdan vazgeçmemiz gerekiyor. Niçin burada tartışmıyoruz? Sayın Genel Başkan, parti içi demokrasiyi inşa etmek için CHP’de siyaset üretiyorsa, ön seçimi getiriyorsa kaygı duymadan tartışabilmeliyiz. Birbirimizle değil, bu ortamlarda tartışabilmeliyiz. Ama bu ortamların da bizden kaçırılmaması lazım, kapalı grup toplantısının iptal edilmemesi lazım. Bizim konuşabileceğimiz platformların sürdürülebilirliğinin korunması gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde daha vahim sonuçlarla karşı karşıya kalabileceğimiz kanaatindeyim.

POLİTİK AKLA İHTİYACIMIZ VAR

-Biz mevcut siyaseti estetize etmeye çalışıyoruz. Kendi sosyal demokrat ilkelerimizi politikalarımızın içinde yaşanabilir hale getirmemiz gerekiyor. Yani bir politik akla ihtiyacımız var. Bir otuz yıl, elli, yüz yıllık bir tasarıma, bir devlet tasavvuruna ihtiyacımız var. Bizim AKP sistematiğinin içinden çıkan bir yorumdan ziyade, devleti tasarlayan dil ve politik üsluba ihtiyacımız var. Bu da ideolojik bir tartışmanın sonucuyla ortaya çıkabilir. Biz Böke’nin ekonomi programını çok başarılı bir şekilde topluma anlatabiliriz ama toplamda kapsayıcı bir mülkiyet yönetim ilişkisi tartışması yürütmemiz gerekiyor, eğer sosyal demokratsak.

SABAH GAZETESİ’NİN MANŞETLERİ ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAMALIYIZ

-Biz kendi politik vizyonumuzu ortaya koymalıyız. Sabah gazetesinin manşetleri üzerinden siyaset yapmayı sürdürürsek, bu bizi ok yanlış bir mecraya sürükleyecektir. Çünkü Sabah gazetesi, biz ne yaparsak yapalım, AKP’nin hangi görüşünü teyit edersek edelim, hangi maddeyi kabul edersek edelim bizi asla takdir etmeyecek. Dolayısıyla o kitlenin manipülasyonunun önünde durabilmenin yolu, ya Sabah gazetesi kadar güçlü bir gazete kurmak ya da o gazetenin etkilediği kitleye giden tabanımızı bilinçlendirip sokağa çıkartacağız. Başka yolu yok ki bunun. Genel Başkanın Salı günleri yaptığı grup toplantılarının o kitleye ulaşmadığını hepimiz farkındayız. O zaman biz kendi tabanımızı politize edecek bir politik hat oluşturmalıyız.

20 MAYIS DARBESİNİ ONAYLAYAN PARTİ OLARAK TARİHE GEÇTİK

-Sayın Hayati Bey’e (Tekin) soruyorum, Rahmetli Ecevit dindar kimliğiyle öne çıkan bir politikacı mıydı? Değildi. Yani bizim Genel Başkanımızın Başbakan olabilmesi için, başına takke takıp, yüzünde sakal bırakmasına gerek yok. Davranışlarını herhangi bir AKP’li siyasetçiye benzeştirmesini talep etmemize gerek yok. Onun kendi kimliğiyle, sosyal demokrat kimliğiyle siyasetin içerisindeki özne olması yönünde baskımızı arttırmamıza gerek var. Yani ben toplamda Sayın Genel Başkanı Başbakan yapmanın tek yolunun bu olduğu kanaatindeyim. Ama ben 20 Mayıs darbesini onaylayan parti olarak tarihe geçen, yarın oluşacak politik sonuçların ağır vebalini omzunda taşıyan bir parti olarak tarihe geçeceğimizi görüyorum.

“BENİM OYUM NEREYE GİTTİ?”

-Oylama gelmeden önce, grubumuza şu telkin edildi.. Denildi ki, “Arkadaşlar zaten 367’yi geçmeyecek, hiç bu konuda telaşlanmanıza gerek yok.” Zaten bizim grupta bir taktik, strateji izleniyor. Zaten Genel Başkanımız kapalı grupta kamuoyuna yansıdığı için ifade ediyorum; “Benim stratejimi bozdunuz” dedi. Sonuç olarak 367 geçildi, Şener Şen’in filmine döndü: “Benim oy nereye gitti?” Bu noktada siyaset kurabilir miyiz biz? Böyle bir hataya nasıl düşeriz?

AKP’NİN TEKLİFİ HDP İLE DEĞİL, CHP İLE ALAKALIYDI

-Bu maddenin HDP ile hiç alakası olmadığını, CHP ile alakası olduğunu nereden anlayacağız biliyor musunuz? Dün Meclis’e gelen 121 fezlekeyi okudunuz mu? Bizim kaç arkadaşımız terör örgütleriyle ilişkilendirildi, biliyor musunuz? Bazı arkadaşlarımız diyor ya, CHP’ye yönelik bir şey yok, sakin olun diye.. Hani 367 olmayacaktı? O zaman da sakin olmamızı telkin ediyordunuz. Bizim bir kaygımız yok, cezaevleri bizi her zaman büyütür. Cezaevleri bizi toplumun vicdanında kahramanlaştırır. Biz bundan korkmuyoruz ki, bunun kalıcı tahribatlar bırakmasından korkuyoruz. Bu toplum demeyecek mi o zaman, benim milletvekilim bile siyaset yapamıyor, koyayım belime tabancayı, sokağa çıkayım diyecek. Biz bunun karşısına ne koyacağız? Şimdi soruyorum, Cumhurbaşkanı’na hakaretten 14 ay kesinleşmiş hüküm giyme ihtimali olan arkadaşlarımız Meclis konuşması yaparken metne bağlı konuşmuyorken, metne bağlı mı konuşmaya başlayacak?

ERDOĞAN’I BAŞKAN YAPMAK İÇİN BEDEL ÖDEYECEĞİZ

-Ödenen bedel ne tür sonuçlar yaratacak? Kurtuluş Savaşı’nda cepheye giden asker eline alır silahı, emperyalizmin askerini vurur, gerekirse de şehit olur, bedeli öder, bu vatanı kurtarmak için yapardı. Biz Erdoğan’ı Başkan yapmak için bedel ödeyeceğiz.

ARKADAŞLARIMIZ KUMPAS ÜRETME MERKEZLERİNE TESLİM EDİLDİ

-Bizim üzerimizden kumpas medyası manşetler atacak. Bu manşetler üzerinden bir arkadaşımızı alacaklar, ek deliller yaratacaklar, CD’ler yaratacaklar, PKK’yla, DHKP-C ile, FETÖ ile her yerle ilişkilendirecekler. Çünkü, niye? Kumpas üretme merkezlerine arkadaşlarımız teslim edildi diye. Şimdi onları kim kurtaracak? O kumpasların önüne geçecek siyasi bariyeri nasıl öreceğiz? Hangi hukuksal bariyer bunu engelleyecek? Bir OHAL ortamı yaratmamız gerekirken, hiç bunlar yaşanmamış gibi konuşma yapmamız, burada çıkan arkadaşlarımızın bu zeminde açıklamalar yapması bana çok gerçekçi gelmiyor. Aslında tam olarak kırmızı alarm modunda bir OHAL durumu inşa etmemiz ve oluşan muhtemel durumlara karşı tedbir almamız lazım. Aksi halde CHP olası bir erken seçimde dibe vurdurmak için, her türlü örgütle ilişkilendirebilecek argümanı dün Parlamento’ya gönderdiler. Fezlekelerin hepsini gördük, hiçbirinin de hiçbir arkadaşımızla alakası olmadığını biliyoruz. Bir kaygı üzerinden bu sonuç ortaya çıktı, referanduma gidilseydi şöyle olurdu böyle olurdu.. Bunu da aşacağız, daha cesur tartışmamız gerektiğine inanıyorum.