CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, belediyelere kayyumun atanmasına ilşkin, “Eğer teröre yardım ve yataklıktan kayyum atanacaksa Türkiye'de ne AKP'li belediye kalır, ne de AKP'li yönetici kalır. Teröre yardımdan bir kayyum atanacaksa ilk kayyum AKP'nin kendisine atanmalıdır" dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleşti. Toplantının gündemini CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı.

Geçen hafta 28 belediyeye bir KHK ile kayyum atandığını hatırlatan Böke'nin konuşmasının bir bölümü şöyle: 

"Cumhurbaşkanı çıktı, 'seçilmişlerde bal gibi görevden alınır' diyebildi. Teröre destek veren belediyelere karşı hukukun nasıl işlemesi gerektiği açık. Hukuku işler kılmak ülkeyi yönetenlerin en temel görevidir. Bu hukuku yerine getirip, terörü besleyen her şeyi ortadan kaldırmakla yükümlü olan iktidar ve hükümetin kendisidir. Kim hendek açılmasına destek verdiyse, kim şehirlerin bomba yığınağına dönüştürülmesine belediye kaynaklarıyla destek olduysa ve bunlar kadar önemlisi kim bizim bütün uyarılarımıza rağmen bütün bunlara kendi siyasi çıkarı için göz yumup, teröre yardım ve yataklık yaptıysa hukukun önünde mutlaka hesap vermelidir. Ancak hukuk hiçe sayılarak oy veren vatandaşın halkın iradesi yok sayılarak seçilmişlerin kayyum yoluyla görevden alınması hiçbir biçimde kabul edilemez. 

'MUTLAKA HUKUK ÖNÜNDE HESAP VERMELİDİR'

6 milyona yakın kişinin iş bulamadığını kaydeden Böke, "Umudunu kaybedenler dahil edildiğinde Türkiye'de gerçek işsizlik oranı yüzde 10,1. Her 5 kişiden biri işsiz. Gençlerimize imkan yaratmayan bir ekonomik düzen ortaya çıktı. Esasında siyasetin konuşması gereken en temel meseleler bunlar. Türkiye'nin çok ciddi artık yapışkan hale gelmiş bugün çözülmesi gereken bir işsizlik sorunu var.

İşsizlikteki zaten varolan bu ağır tabloya birde KHK'larla mağdur edilen yeni işsizler ordusu katılıyor. Türkiye'yi kendi hedefleri uğruna bir darbe girişimiyle karşı karşıya bırakan, geçmişte kumpas davalarıyla binlerce insanımızı mağdur etmiş olan, TSK'ya kurulan komploda rol oynamış olan, Türkiye'nin kurumlarını, AKP ile kol kola çökme noktasına getiren, devlete yerleştirilmiş olan ve adı FETÖ diye tanımlanan bu örgüt her alanda, her kurumda mücadele edilerek temizlenmelidir.

Bu Türkiye'nin geleceği için zorunluluktur. Hem FETÖ hem de FETÖ'yü devlete yerleştirilmiş olanlar mutlaka hukuk önünde hesap vermelidir. Ancak bu yapılırken insan haklarına, hukuka ve evrensel değerlere mutlaka uyulmalıdır. Yeni haksızlıklarla yeni mağduriyetler oluşmasına engel olunmalıdır. Darbenin ve demokrasiye karşı yönelen tehditlerin yegane panzehiri, darbe hukuku değil demokrasidir. Bu darbe girişiminden de maalesef demokrasi değil, sivil dikta çıkmıştır. Eğer siz FETÖ'yü devlete bizzat bile isteye yerleştiren AKP içindeki FETÖ'cülerle mücadele etmez, buna göz yumarsınız onun yerine hayatları FETÖ gibi örgütlerle mücadele etmekle geçmiş olan özgürlükçü demokrat akademisyenlere, öğretmenlere, gazetecilere, fatura çıkartırsanız, FETÖ'cülük çizgisini hukuk değil, AKP'li olup olmamak üzerinden çizerseniz bunun adı darbeyle mücadele değil, açıkça darbe fırsatçılığı olur. Darbe fırsatçılığıyla sivil darbe yapmak olur. Bugün AKP önümüze bu tabloyu koyuyor. Bugün AKP darbe fırsatçılığıyla milletin 15 Temmuz'da kendi canı pahasına 240 vatandaşımızı şehit verene kadar ortaya koyduğu iradenin yerine kendisini koymaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.

'ŞİMDİ BUGÜN OHAL'İ KALDIRSINLAR'

"AK Parti'nin kendisine darbe fırsatçılığıyla millet iradesi yerine koyulan başka tezahürü de KHK'larla ülkeyi yönetmelerinde görüyoruz" diyen Böke, "Demokrasiyi, millet iradesini, meclisi tamamen yok sayıyorlar. Bu düzen o kadar hoşlarına gitmiş olacak ki şimdi uzatmanın lafını ediyorlar. Bizde buradan çağrı yapıyoruz; Sayın Başbakan '90 günü bulmaz bitiririz' demişti. Şimdi bugün OHAL'i kaldırsınlar. Türkiye bu durumu Meclis'ten demokratik bir şekilde, parlamenter düzeni güçlendirerek çok daha sağlıklı çıkacaktır.

Anayasamıza göre KHK'lar yalnızca OHAL dönemi süresince geçerli olabilecek düzenlemeleri yapabilirler. KHK ile devlet yönetilmez. Meclisin etrafında dolanmak çok açık bir anayasa ihlalidir. Millet iradesine yapılmış çok açık bir sivil darbedir. 15 Temmuz'dan önce de 15 Temmuz gecesi bombaların altında halkın iradesine Meclis'te anayasal düzeni Meclis çatısı altında savunduk. Nasıl asker üniforması giymiş teröristlerin darbesine karşı, halkın iradesini savunduysak bugünde sivil darbe anlayışına karşı halkın iradesini koyanlara karşı bu iradeyi savunmaya devam edeceğiz. Bu doğrultuda anayasada çizilen sınırları açıkça aşan, darbe fırsatçılığıyla sivil bir diktatörlük kurmuş olan bu KHK'ları hemen Anayasa Mahkemesine taşıyacağız.

Bizim muhalefet partisi olarak en temel görevimiz Saray rejimine değil, halkın iradesine demokratik ve anayasal düzene sahip çıkmaktır. Başka muhalefet partileri ne yapar bilemeyiz ama CHP ne halkın iradesine yedek kabul eder ne de iktidarın antidemokratik uygulamalarının yedek lastiği olur" değerlendirmesinde bulundu.

KAYNAK: BİR GÜN