Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , Rusya’nın St. Petersburg kentinde gerçekleştirilen Rusya-Türkiye Üst Düzey İşbirliği Konseyi Toplantısı’ndan Trabzon’a dönüş yolunda başta dershaneler olmak üzere, gündemdeki konularda açıklamalarda bulundu.

İşte Erdoğan’ın gündeme ilişkin değerlendirmeleri:

İmralı’ya uluslararası gözlemcilerin, aydınların, gazetecilerin gideceği belirtiliyor. Böyle bir planlamanız var mı?

Böyle bir planlamamız yok. ‘İmralı’ya şunlar bunlar gidecek’ gibi haberler çıktı. Böyle bir şey söz konusu değil. Bugüne kadar sadece BDP heyetinden 2-3 kişiye müsaade ettik. Onlar gidiyor. Bu konuda yetki Adalet Bakanlığı’nda. Uluslararası kuruluşlardan bu tür talepler geldiğinde Adalet Bakanlığımız değerlendirmesini yapar. Uygun görüyorsa izni verir, görmüyorsa böyle bir konuda illa bir şey yok.

Dershanelere ilişkin tartışma sürüyor. Düzenleme ne zaman yapılacak?

Eğitimde bir dönüşüme ihtiyaç vardı. 1980’li, 1990’lı dönemlerde de böyle teşebbüsler olmuştur. Ben Hüseyin Çelik’i Milli Eğitim Bakanlığı’na atadığımda, ‘Dershanelerle ilgili hemen bir çalışma yap’ dedim; olmadı. Aynı şeyi Nimet Hanım’a da Ömer Bey’e de söyledim. Onlarda da olmadı. Artık Nabi Bey döneminde bu olacak. Bu dönüşümü yaparken bizim herhangi bir art niyetimiz olamaz. Eğer bize inanılıyorsa, güveniliyorsa o zaman bizim aldığımız bu karara da... Dershaneleri belli bir grubun olarak değerlendirmiyorum. Dershaneciliği sadece belli bir grup yapmıyor. Ama nedense burada hedef tahtasına konulurken çok ağır konulduk.

Danıştay ret kararı verdiğinde bütün gazeteler şu başlıkları attı: ‘İktidar cemaatin okullarına öğrenci vermek için, parasal kaynak aktarmak için böyle bir yasa çıkardı’. Oradan bir şamar yedik. Şimdi de maalesef bu yönlü bir şamar yemek bizi ciddi manada üzdü, üzüyor.

‘ÖĞRETMENLERİMİZE HAKSIZLIK’

Çok açık, net neler yapılabileceğini söyledim. Gelin bunu okula dönüştürün. Ve her türlü teşviki verelim; arsa, vergi, enerji... ‘Öğretmende sıkıntım var’ diyorsan, bu öğretmenleri yazılıya tabi tutmadan mülakatla alalım ve istihdam edelim. Şurayı anlamakta çok çok zorlanıyorum. Bizim ülkemizde şu anda 800 bini aşkın öğretmenimiz var. Bu öğretmenlerimize haksızlık olmuyor mu? Onlar bu kadar emek veriyor çocuklarımıza. Yetiştirdikten sonra dershanenin öğrenciye verdiği nedir? Sadece test tekniğidir. ‘Hiçbir şey vermiyor’ iddiasında değilim. Ama asıl altyapıyı hazırlayan devletin okuludur.

Dikkat edin bunlar fen liselerinden yüzde 95, Anadolu liselerinden yüzde 91 oranında seçilmektedir. Ama garip gurebanın çocuklarının gittiği meslek liselerine, teknik liselere gelince bu oran yüzde 18’e düşmektedir. Her öğrencinin üniversite bitirme diye bir mecburiyeti dünyada yoktur. Ama herkesin koluna bir bilezik takma mecburiyetimiz vardır. Hani ‘ara eleman’ deniyor ya. Avrupa’da meslek lisesini bitiriyor, iş bulma imkanı yakalıyor. Olaya bu şekilde geniş perspektiften bakmamız lazım.

Bir konuda daha saptırma yapıyorlar. Ona da üzülüyoruz ki çok büyük yalandır. Etüt merkezlerini, okuma salonlarını kapatmıyoruz. Etüt merkezlerinde ağırlık SODES’indir. (Sosyal Destek Programı) Buradaki öğretmenlerin birçoğu da cemaatteki kardeşlerimizden gelmektedir. Oradan projelerle geliyorlar, projeleri uygun görülüyor. O öğretmenlerin ücretini de devlet olarak bir ödüyoruz. Çocuğunu kursa göndermek için hayvanını, kolundaki bileziğini satan ailelerimizi bu yükten kurtarmak istiyoruz. Bu sorumluluğumuzun gereğidir. 2 bin lira ile 20 bin liranın üzerinde dershane ücreti ile bu işler yapılıyor. Bunlar ciddi rakamlar. Asgari ücret 860 lira. 860 lira ile bir aile çocuğunu nasıl dershaneye gönderecek? Bin 500 lira alsa nasıl gönderecek? Evin kirası, dershane ücreti... Bunu çözmeye dönük bir adımdır.

‘BENDEN GERİ DÖNEN HİÇBİR ŞEY YOK’


‘Bir gece baskını ile düzenleme yapılacak’ ifadesi hakikaten hiç şık değildir. Bir tasarıyı parlamentoya getirirsiniz veya bir önerge verilir, bu başlığı atarsın. Ama hiç böyle bir şey gündemde yokken, kalkıp da bu söylenirse bu bir iftira olur. Böyle bir fitneye niye fırsat veriyoruz? Bize yakışmaz. Dört dörtlük bir iftira, yalan. Eğer cemaat olarak değerlendirilecekse, cemaatin mensupları, en ileri gelenleri bugüne kadar Tayyip Erdoğan’a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi? Üniversitelerin hazırlanması, üniversitelerin verilmesi ile ilgili adımlardan tutunuz da birçok faaliyete yönelik yapabileceğimiz ne varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna Rabbim şahittir.

Bu konuda muhalefetten gelen ağır eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Daha düne kadar bir tek küfretmedikleri kalmıştı. Okyanus ötesi, bilmem ne, filan falan... MHP ’nin, CHP ’nin neler söylediklerine bakın. Biliyorsunuz puslu havayı sevenler vardır. Ama onlara yem olanlara sormak lazım. Siz niye onlara böyle zemin hazırladınız ki bunu aramızda birçok kez konuştuk, görüştük. Böyle bir başlığı atanların gelip de acaba bizimle, ilgili arkadaşlarımızla görüşmeleri daha isabetli olmaz mıydı? Daha önce görüştüler, gereken kendilerine söylendi.

Ayrıca olayı sadece cemaat olarak kaşımayalım. Dershaneler konusunda fitneye, fesada fırsat vermeyelim. Bizim bir birliğimiz, beraberliğimiz var. Bu ülkeye ve millete hizmet aşkımız var. Bu hizmet aşkımızı böyle bir tefrikaya kurban etmeyelim. Bütün dershane sahiplerine söylüyorum. Hemen süratle okullaşmaya gidin. Her türlü desteği biz verelim. Artık geri adım atmamızı kesinlikle, yani ben bu makamda olduğum sürece kimse bizden beklemesin. Hazirana kadar inşallah bu işi bitireceğiz. Bunu daha fazla kokutmaya gerek yok. İlk Bakanlar Kurulu’nda arkadaşlarımızdan tekrar bir sunum alacağız. O sunumdan sonra da hayırlısıyla tasarımızı getireceğiz.

Seçim sistemi ile ilgili önerileriniz oldu. Muhalefetten beklediğiniz bir katkı görmediniz. Seçim barajı konusu ne olacak?

Onlardan bir teklif gelmeyince demek ki mevcut halden memnunlar. O zaman biz mevcut halle yolumuza devam ederiz. (Milliyet)