Gülen cemaatinin 'amiral gemisi' olarak işaret edilen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın yaptığı 3 maddelik açıklamayı Vatan yazarı Ruşen Çakır değerlendirdi. Çakır, yapılan açıklamanın, Cemaat’in AKP ile arasını iyileştirme çabası olarak değerlendirilmesinin doğru olmayacağını, tam tersine, Cemaatin bu açıklamayla, iktidar partisiyle arasına koymuş olduğu mesafeyi daha da açmış olduğunu belirtti ve şunları söyledi:

"Çünkü, her ne kadar açıklamada 'biz hiçbir zaman kimseye angaje olmadık' dense de son iki genel seçimler ve 12 Eylül referandumunda Cemaat’in bütün imkanlarını iktidar partisi için seferber etmiş olduğunu biliyoruz. Artık böyle bir şey söz konusu olmayacağa benziyor. Sonuçta Cemaat dünkü açıklamayla AKP’ye mecbur olmadığını, olmak istemediğini, diğer seçeneklere de kapısını aralamış olduğunu beyan etmiş oluyor."

İşte Ruşen Çakır'ın çarpıcı analizi:

Fethullah Gülen hareketinin “amiral gemisi” olarak tarif edebileceğimiz Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) daha üç ay önce çok kapsamlı bir açıklama yapmış ve haklarında ileri sürülen 11 iddiaya cevap vermişti. Söz konusu açıklamanın, o günlerde medyada yaşanan ve hükümet ile cemaat arasındaki gerginliği görünür kılan polemiklerin hemen ardından gelmesi dikkat çekiciydi.

Savunma diliyle kaleme alınmış olmasına rağmen cemaat bu açıklamada iktidar partisine karşı “özür dilemeci” bir tavrı takınmamış, kendisini hükümete “şirin gösterme”ye çalışmamıştı. Bu nedenle biz de açıklamayı bir tür “manifesto” olarak değerlendirmiştik.

“KİMSEYE ANGAJE DEĞİLİZ”

O açıklamada cemaat, “Siyasi partilerle ittifaklar yapmamakla birlikte, demokrasi, çoğulculuk, insan hakları, inanç özgürlüğü, adalet gibi temel ilkelerine uygun politikaları ve uygulamaları hangi parti tarafından yapılırsa yapılsın” desteklemekte kararlı olduğunu vurgulamıştı. Buna rağmen dün, yine GYV tarafından yapılan yeni bir açıklamayla cemaatin siyaset ve siyasi partilerle ilişkisi bir kez daha tarif edildi.

Açıklamanın üç ayağı mevcut:

1. Bir siyasi parti kurmadıklarını, kurdurmadıklarını belirtip herhangi bir partiye angaje olmalarının, “hem teorik hem de pratik olarak kesinlikle söz konusu olmadığı”nın altını çiziyorlar.

2. Cemaat insan hakları, demokrasi, şeffaf ve adil yönetim, çoğulculuk, hukukun üstünlüğü, inanç ve ifade özgürlüğü gibi değerleri hakkıyla temsil eden bütün siyasi partileri tercih edebileceklerini hatırlatıyor.

3. Cemaat, herhangi bir partiye angaje olmamalarıyla “Hizmete gönül vermiş kişilerin bireysel tercihleriyle aktif siyaset yapabileceği konuları birbirine karıştırılmaması”nı istiyor.

SARIGÜL VE ARINÇ SPEKÜLASYONLARI

Yine önemli bir Cemaat metniyle karşı karşıyayız. Öncelikle yerel seçimlere daha aylar olmasına rağmen neden bu tür açıklama yapıldığını sorguladığımızda karşımıza içiçe geçmiş beş iddia çıkıyor:

1) Cemaat’in aralarındaki gerilim nedeniyle iktidar partisine her türlü desteğini çekeceği ve bunun yerel seçimlere doğrudan yansıyacağı;

2) Cemaat’in yeni bir parti kurmak ya da kurdurmak için nabız yokladığı;

3) Mustafa Sarıgül’ün Cemaat’in desteğine sahip olduğu;

4) Bülent Arınç’ın son çıkışının bir şekilde Cemaat ile irtibatlı olduğu;

5) Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan denkleminde Cemaat’in ağırlığını birinciden yana koyduğu...

İlk iddia belli doğruluk payları taşımakla birlikte diğerlerinin esas olarak bundan hareketle türetilmiş spekülasyonlar olduğunu söyleyebiliriz. Belli ki Cemaat bu tür spekülasyonların seçimler yaklaştıkça daha da artacağını düşünerek, bu açıklamayla bunları önceden engellemeye çalışıyor. Zira Cemaat ile AKP tabanları özellikle Anadolu’da içiçe geçmiş durumda ve Cemaat’e gönül vermiş kişilerin önünde AKP dışında bir seçenek pek bulunmuyor.

Bununla birlikte dünkü açıklamayı Cemaat’in AKP ile arasını iyileştirme çabası olarak değerlendirmek de doğru olmayacaktır. Tam tersine, Cemaat bu açıklamayla, iktidar partisiyle arasına koymuş olduğu mesafeyi daha da açmış oluyor. Çünkü, her ne kadar açıklamada “biz hiçbir zaman kimseye angaje olmadık” dense de son iki genel seçimler ve 12 Eylül referandumunda Cemaat’in bütün imkanlarını iktidar partisi için seferber etmiş olduğunu biliyoruz. Artık böyle bir şey söz konusu olmayacağa benziyor.

Sonuçta Cemaat dünkü açıklamayla AKP’ye mecbur olmadığını, olmak istemediğini, diğer seçeneklere de kapısını aralamış olduğunu beyan etmiş oluyor.