HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Diyarbakır’da düzenlenen Newroz kutlamalarında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

TSK ve ÖSO birliklerinin Afrin’e girmesini değerlendiren Buldan, “Afrin bir barış kentiydi. Bir huzur kentiydi. Afrin, Suriye’de savaşın olmadığı; Kürtlerin, Ermenilerin, Arapların, Ezidilerin ve Türkmenlerin birlikte yaşadığı bir kentti. Özyönetimlerini oluşturan ve kardeşçe yaşayan Afrin halkına yapılan saldırıyı asla kabul etmiyoruz. Afrin halkı kendi büyüdüğü yaşadığı kente en kısa zamanda onurlu bir şekilde girecek. Buradan tüm Afrin halkını selamlıyor, onlara sevgilerimizi saygılarımız gönderiyoruz” dedi.

Hükümete çözüm çağrısında bulunan Buldan, “Bu ülkenin barışa ihtiyacı var, bu ülkenin kardeşliğe ihtiyacı var, bu ülkenin demokrasiye, özgürlüğe ihtiyacı var. Eğer bunları elinizin tersi ile iterseniz, Kürtleri yok sayarsanız kaybedersiniz” ifadelerini kullandı.

Yüz binlerce kişinin doldurduğu Newroz alanındaki coşkulu kitleye seslenen Buldan şunları söyledi:

Silav Amed, silav Efrîn, silav Hewlêr silav Mehabad. Cejna we ya serhildan, berxwedan û azadiyê pîroz be. Sevgili Amedliler, çok değerli halkımız, yurt içinden ve yurt dışından Amed’e gelen değerli misafirler hepinizi HDP adına selamlıyorum.

‘BU MEYDANDAKİ HERKES KAWA’DIR’

Newroz, Mezopotamya ve Ortadoğu halklarının, özgürlük eşitlik, kardeşlik ve barışı haykırdığı bir gündür. Newroz baharın gelişi, dirilişin sembolüdür. Newroz bir kez daha devrimci Kawaların isyan ettiği gündür. Newrozunuz bir kez daha kutlu olsun.

Bugün Afrin’de devrimci Kawa’yı bir beton yığınından ibaret görenler şunu bilmeli ki, bu meydanda toplanan herkes birer devrimci Kawa’dır. Bu alanda toplanan her bir insanımızın ruhunda, yüreğinde devrimci Kawaların özgürlük mücadelesi yaşamaktadır. Bu yüzden devrimci Kawaların heykelini yıkarak Kürdistan’daki milyonların özgürlük ve eşitlik taleplerini asla yok edemezsiniz.

Kürtler bin yıllardır eşitlik mücadelesi veren, özgürlük mücadelesi veren, kardeşlik ve barış mücadelesi veren bir halktır. Ancak yüzyıllardır her türlü baskıyla şiddetle karşılaşan bir halktır Fakat hiçbir zaman ilkelerinden, mücadelesinden direnişinden taviz vermeyen bir halktır. Dün nasıl direndiyse bugün de yarın da direnecektir.

‘AFRİN’E ATILAN BOMBALAR BURAYA ATILAN BOMBALARDIR’

Onlar, devrimci Kawa’dan korkuyorlar. Onlar, bu meydana gelmek isteyen Kemal Kurkut’tan korkuyorlar. Bu ülkeye barışın, kardeşliğin gelmesinden korkuyorlar. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar bu halk özgürlük mücadelesini bırakamayacak, bu halk barış taleplerinden vazgeçmeyecek. Bu halk kardeşlik ve eşitlik mücadelesini her daim sürdürecek.

Afrin’ saldıranlar, Afrin halkını oradan sürgün edenler şunu bilmelidir Afrin halkı burada yaşayanların kardeşidir. Hakkari’de yaşayan, Mardin’de yaşayan, Şırnak’ta yaşayan Kürtlerin kardeşidir. Onların başına yağan bombalar, buraya atılan bombalardır. İşte bu kardeşlik bağını, bu tarihsel bağı koparmaya güçleri yetmeyecektir.

Onlar Afrin’e barbarlıktan başka bir şey götürmediler, talandan başka bir şey götürmediler. Yağmacılıktan başka bir şey götürmediler. Kürtlerin kazanımlarına tahammülsüzlükten kaynaklı Afrin’e saldırdılar.

Afrin bir barış kentiydi. Bir huzur kentiydi. Afrin, Suriye’de savaşın olmadığı; Kürtlerin, Ermenilerin, Arapların, Ezidilerin ve Türkmenlerin birlikte yaşadığı bir kentti. Özyönetimlerini oluşturan ve kardeşçe yaşayan Afrin halkına yapılan saldırıyı asla kabul etmiyoruz. Afrin halkı kendi büyüdüğü yaşadığı kente en kısa zamanda onurlu bir şekilde girecek. Buradan tüm Afrin halkını selamlıyor, onlara sevgilerimizi saygılarımız gönderiyoruz.

‘ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİRENLER, HERKESİ MAHKUM ETTİLER’

Bu meydan birçok Newroza tanıklık etti. Yasaklı Newrozlara tanıklık etti. Coşkulu Newrozlara tanıklık etti. Milyonların toplandığı Newrozlara tanıklık etti. Ancak en büyük tanıklığı, 2013 yılındaki Newroz’da yaptı. Çünkü 2013 Newrozu’nda bu meydanda milyonların şahitliğinde Sayın Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği bir mektubun okunmasına tanıklık etti.

Sayın Öcalan, 2013 yılında burada, Amed’de okunmak üzere gönderdiği mektubunda barıştan bahsediyordu. O mektupta sadece Türkiye’nin değil tüm Ortadoğu’nun demokratikleşmesinden bahsediyordu. Kardeşlikten bahsediyordu. Artık silahlar susacak, siyaset konuşacak diyordu. Ancak çözüm sürecini bitirenler, herkesi mahkum ettiler.

‘BU ÜLKENİN BARIŞA, KARDEŞLİĞE, DEMOKRASİYE, ÖZGÜRLÜĞE İHTİYACI VAR’

Sayın Öcalan 2 yıldan beri tek kişilik hücrede ağırlaştırılmış bir tecritle karşı karşıya bırakıldı. O süreçte rol alan, misyon üstlenen arkadaşlarımızı mahkum ettiler. Onlar bunu yaparken, barışı, kardeşliği ve özgürlüğü ellerinin tersiyle itmeye çalıştılar. Ancak bugün bu meydanda bir kez daha görüyoruz ki, eşitlik, özgürlük ve direniş bizim gündemimizden hiçbir zaman çıkmadı, çıkmayacak.

Bu ülkenin barışa ihtiyacı var, bu ülkenin kardeşliğe ihtiyacı var, bu ülkenin demokrasiye, özgürlüğe ihtiyacı var. Eğer bunları elinizin tersi ile iterseniz, Kürtleri yok sayarsanız kaybedersiniz.

Kürtler her zaman kardeşliğin, barışın, demokrasinin ve özgürlüğün takipçisi olacaktır. Buradan bir kez daha haykırıyoruz. Bu ülkede barış yanlılarını rehin alarak cezaevine koydunuz, bu ülkede demokratik siyaset yapanları rehini aldınız.

Şimdi burada olması gereken partimizin genel başkanlığını yapan sevgili Selahattin Demirtaş’ı, Sevgili Figen Yüksekdağ’ı rehin aldınız cezaevine koydunuz. Bu ilin milletvekillerini, sevgili İdris Baluken’i, Çağlar Demirel’i rehin aldınız cezaevine koydunuz. Bizim irademizdir dediğimiz, bu ilin yüzde 70’inin yüzde 80’inin oy vererek seçtiği belediye başkanını, sevgili Gültan Kışanak’ı rehin aldınız cezaevine koydunuz.

Bizler, tekçiliğe karşı çoğulculuğu, zulme karşı direnişi, esarete karşı özgürlüğü esas alan bir anlayışla, tüm arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşuncaya kadar mücadele edeceğimizin sözünü bir kez daha veriyoruz. Onlar en kısa zamanda aramıza gelecekler, bizimle birlikte olacaklar. Sevgili Selahattin Demirtaş’ın, sevgili Figen Yüksekdağ’ın aramıza gelmesi için mücadeleye devam edeceğiz.

‘AKP-MHP KOALİSYONUNUN KAYBEDECEĞİ TARİH ÇOK YAKINDIR’

Biz biliyoruz ki, bu ülkeyi, özellikle AKP-MHP koalisyonuyla yönetmeye çalışanlar, bir halkın özgürlük talebini yok sayıyorlar. Kürt düşmanlığı üzerinden, kadın düşmanlığı üzerinden bir halkın iradesini görmezden geliyorlar. Ancak, işte milyonlar, işte Amedliler, “biz iradeyiz, biz buradayız” diyorlar.

Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın, Hiç kimse karamsarlığa kapılmasın. Bir halkın özgürlük talepleri karşısında zulmü dayatanlar bir gün kaybedecektir.

O gün çok yakındır. AKP-MHP koalisyonunun kaybedeceği tarih çok yakındır. İşte zulmedenlere zorbalık uygulayanlara, şiddet uygulayanlara bir halkı inkar edenlere bir halkı imha etmeye çalışanlara vereceğimiz ders seçim sandıkları olacaktır. Kurulan sandıkta, ilk seçimlerde onlara tarihi bir ders vereceğiz. Onları bu ülkeden göndermenin tarihi olarak seçim tarihin belirleyeceğiz.

Ama seçimlere kadar elbette bu mücadele devam edecek. Bizim özgürlük demokrasi kardeşlik mücadelemizin asla sekteye uğramaması gerekiyor. Ve bunu için de yapılması gereken iki şey var. Birincisi, Kürt halkının birlik ve beraberliği. Kürt halkı birlik ve beraberliğini mutlaka sağlamalıdır. Yaşadığı her coğrafyada, yaşadığı her yerde birlik ve beraberlik içerisinde, ulusal birliğin temellerinin atılacağı günleri şimdiden başlatmak lazım.

Biz biliyoruz ki, Kürtler birlik ve beraberliklerini sağlarlarsa onları yok etmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Yapılması gereken ikinci şey bu ülkeyi yönetenlerin savaş politikalarını bir yana bırakmasıdır. Bu ülkeyi savaşla yönetemezsiniz. Bu ülkeyi inkarla yönetemezsiniz. Bu ülkeyi gözaltılar ve tutuklamalarla yönetemezsiniz. Yapacağınız tek şey vardır; barış politikalarını yükseltmek ve 2013 Newrozu’nda okunan Sayı Öcalan’ın mektubunu esas alarak onunla görüşmeleri acilen başlatmanız gerekmektedir.

O kapıyı açarak İmralı kapısını açarak Sayın Öcalan’la yapacağınız görüşmeler sadece Türkiye için değil tüm Ortadoğu halkları için barışın ve özgürlüklerin kapısını açacaktır.

Geç kalınmadı. Elbette ki bunu yolu var. Elbette ki bunları yapmak için zaman var. Afrin’e girmeden önce Sayın Öcalan ile görüşseydiniz, bu savaş sarmalının içine girmemiş olacaktınız. Fakat yine de bu yolu tercih etmeniz gerekir. Bu yolu tercih ederek Kürt halkının onurlu mücadelesine saygı duymalısınız.

Riya we û riya me vekirî be. An azadî, an azadî!”

Demokrat Haber/Ankara