Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Türkiye- Almanya ilişkileri, Almanya’da seçimler ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bir basın mensubunun, "Fetullahçı Terör Örgütü'nün önemli isimlerinden Adil Öksüz'ün Almanya'da görüldüğü iddiaları vardı, Türkiye Almanya'ya bu konuda geçtiğimiz günlerde nota verdi, şu anda gelinen son nokta nedir?" şeklindeki sorusuna Bozdağ, şu şekilde yanıt verdi:

"Almanya'da kendisine bu konu sorulan bir yetkili, bu konuyu doğrulayıp doğrulamama konusunda bir açıklama yapmadı ama yalanlamadı da doğrulamadı da. Bunun diplomatik teamülde ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz. Biz Almanya'dan, Almanya hükümetinden Türkiye aleyhine faaliyette bulunan teröristleri, PKK teröristleri, DHKP-C teröristleri, FETÖ teröristleri dahil hepsini bugüne kadar istedik, bundan sonra da istemeye ve takipçisi olmaya devam edeceğiz"

Bozdağ’ın açıklamaları şöyle:

'TÜRKİYE'NİN NEFESİNİ HER DAİM ENSELERİNDE HİSSEDECEKLER'

"Almanya darbecilerin iadesi konusunda da Türkiye'ye karşı olumlu bir yaklaşım ortaya koymadı.

Biliyorsunuz daha önce Zekeriya Öz, Celal Kara gibi eski Cumhuriyet savcılarının Almanya'da görüldüğüne dair ihbarlar vardı. Türkiye'nin talepleri oldu, bu konuda da maalesef Türkiye'nin beklentilerine olumlu bir cevap verilemedi, vermediler daha doğrusu. Adil Öksüz ile ilgili konuda da bugüne kadar olumlu bir cevap verilmedi. Dışişleri Bakanlığımız bir nota ile Türkiye'nin beklentilerini iletti. Biz, bu beklentilerimizin takipçisi olmayı sürdüreceğiz. Fetullahçı Terör Örgütü mensupları, darbeye karışanlar karışmayanlar dahil bütün terör örgütü mensupları, Türkiye içinde de Türkiye dışında da Türkiye Cumhuriyeti devletinin nefesini her daim enselerinde hissedecektir. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar, hangi güçlerin himayesine girerlerse girsinler, hangi güçler onları koruması altına alırlarsa alsınlar, eninde sonunda onları bulacağız, Türkiye'ye getireceğiz ve milletin yargısı onlara millet adına hesaba soracaktır, bunda kaçış yoktur, biraz zaman uzayabilir ama netice muhakkak alınacaktır.

'EDEP SINIRLARINI AŞAN AÇIKLAMALAR VAR'

Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamanın hedefi, Almanya'da Alman vatandaşlığı almış, Almanya'da oy verme ve seçilme hakkı bulunan Türk kökenli vatandaşlara yönelik bir çağrı ama diğer Alman vatandaşlarına bir çağrı yapmadı. Bu, çok açık ve net ama buna rağmen bakıyorsunuz çok saygısızca, çok küstahça, edep sınırlarını aşan açıklamalar var. Bu açıklamaları ve saygısız dili buradan kınadığımı ifade etmek isterim. Bu açıklamaları ve saygısız dili buradan kınadığımı ifade etmek isterim.

Almanya Türkiye ilişkilerinde gelinen noktada Alman siyasetçilerin ve yaklaşım ortaya koymadı.

Biliyorsunuz daha önce Zekeriya Öz, Celal Kara gibi eski Cumhuriyet savcılarının Almanya'da görüldüğüne dair ihbarlar vardı. Türkiye'nin talepleri oldu, bu konuda da maalesef Türkiye'nin beklentilerine olumlu bir cevap verilemedi, vermediler daha doğrusu. Adil Öksüz ile ilgili konuda da bugüne kadar olumlu bir cevap verilmedi. Dışişleri Bakanlığımız bir nota ile Türkiye'nin beklentilerini iletti. Biz, bu beklentilerimizin takipçisi olmayı sürdüreceğiz. Fetullahçı Terör Örgütü mensupları, darbeye karışanlar karışmayanlar dahil bütün terör örgütü mensupları, Türkiye içinde de Türkiye dışında da Türkiye Cumhuriyeti devletinin nefesini her daim enselerinde hissedecektir. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar, hangi güçlerin himayesine girerlerse girsinler, hangi güçler onları koruması altına alırlarsa alsınlar, eninde sonunda onları bulacağız, Türkiye'ye getireceğiz ve milletin yargısı onlara millet adına hesaba soracaktır, bunda kaçış yoktur, biraz zaman uzayabilir ama netice muhakkak alınacaktır.

'EDEP SINIRLARINI AŞAN AÇIKLAMALAR VAR'

Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamanın hedefi, Almanya'da Alman vatandaşlığı almış, Almanya'da oy verme ve seçilme hakkı bulunan Türk kökenli vatandaşlara yönelik bir çağrı ama diğer Alman vatandaşlarına bir çağrı yapmadı. Bu, çok açık ve net ama buna rağmen bakıyorsunuz çok saygısızca, çok küstahça, edep sınırlarını aşan açıklamalar var. Bu açıklamaları ve saygısız dili buradan kınadığımı ifade etmek isterim. Bu açıklamaları ve saygısız dili buradan kınadığımı ifade etmek isterim.

Almanya Türkiye ilişkilerinde gelinen noktada Alman siyasetçilerin ve yöneticilerin çok büyük kusurları var.

Bildiğiniz gibi Türkiye'de halk oylaması referandumu yapıldı ve o süreçte 'evet', 'hayır' kampanyaları sürdürüldü. Almanya'nın bu kampanya sırasındaki tutumu çok net. Alman hükümetinin, siyasetçilerinin tutumu çok net. Devletin resmi televizyonunda 'hayır' kampanyası yapıldı. Türkiye'nin TRT'sinde 'Almanya'daki seçimlerde şöyle oy kullanın, böyle oy kullanın' diye kampanya yürütülüyor mu? Yürütülmüyor. Türkiye'ye karşı en büyük saygısızlığı kendileri yaptılar ve resmi televizyon kanallarından 'hayır' kampanyası yürüten programlar yapıldı. Opera binasının üzerine 'hayır' pankartları asıldı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olmak üzere bakanlarımızın ve diğer yetkililerimizin Almanya'da Türk vatandaşlarıyla buluşmasına ve hitap etmesine izin verilmedi. İfade hürriyeti, insan hakları, hukuk devleti ve benzeri AB'nin değerlerini dillerine pelesenk edip Türkiye'yi her defasında haksız yere suçlayanlar, bu tutumlarını hangi insan haklarıyla, hukuk devletiyle, ifade hürriyetiyle bağdaştırıyorlar. AB'nin değerleriyle örtüşen yaklaşım mı? Değil.

Aynı şekilde bunu yaparken, öte yandan PKK terör örgütünün yönetici teröristlerinden bazılarının Almanya'daki PKK'lılara telekonferans yoluyla hitap etmesine izin verdiler. Şimdi Türkiye ne yapmalı? Öte yandan PKK terör örgütü Almanya tarafından çok net himaye ediliyor.

Orada her türlü propaganda yapılıyor, Kandil'e terörist devşiriliyor, terörün finansmanı yapılıyor ve Türkiye'nin kendilerine ilettiği 4 bin 500 dosyadan bugüne kadar gelinmiş bir nokta yok. 'Biz bakıyoruz, ediyoruz' deniliyor. Bunların yargısı var. Doğru. Bizim de yargımız var. Türkiye'yi eleştirenler, kaç yıldır Türkiye'nin dile getirdiği bu 4 bin 500 dosya konusunda Almanya'nın bağımsız yargısı nedense bugüne kadar bir metre dahi mesafe almadı. Niye işlemiyor bu bağımsız yargı. Acaba siyaseten bu yargıya bir müdahale mi var? Neden bu dosyalar karara bağlanmıyor. Soruşturmalar, yargılamalar ilerlemiyor. Onu görmek lazım.

'TÜRKİYE'YE KARŞI ALINAN TUTUMLAR VAR'

FETÖ'ye karşı da çok net bir şekilde Almanya'nın bir sığınak olduğunu, FETÖ'cülerin Almanya'ya kaçtığını aktaran Bozdağ, "Bütün bunlar Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin olumsuz etkilenmesi sonucunu doğuruyor. Burada kendi sözlerini ve eylemlerini, tutumlarını sorgulaması gereken Alman yetkilileridir, siyasetçileridir, yöneticileridir. Türkiye'nin yaptığı bir şey yok. Türkiye'ye karşı alınan tutumlar var.

'CAN DÜNDAR ALMANYA'DA CUMHURBAŞKANI DÜZEYİNDE KABUL GÖRÜYOR'

Can Dündar, Türkiye mahkemelerince cezaya çarptırıldı ama şu anda Almanya'da Cumhurbaşkanı düzeyinde kabul görüyor ve ağırlanıyor.

Bütün bunları Türkiye takip ediyor. Almanya'da böylesi bir suçtan ceza almış birisi Türkiye'de bulunsa Cumhurbaşkanı düzeyinde ağırlansa Alman hükümeti, halkı ve siyasetçileri ne der? Almanya aleyhine terör faaliyetinde bulunanlar Türkiye'de himaye görse Almanya'da darbe teşebbüsüne kalkışanlar Türkiye'de himaye görse ve Almanya ile ilgili başka şeyler olsa bunlar hoş karşılarlar mı? Karşılamazlar. Biraz Türkiye ve Türk halkıyla empati yapmalarında fayda olduğunu ifade etmek isterim. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel bunu egemenlik haklarıyla ilgili bir müdahale olarak değerlendiriyor. Türkiye'nin Almanya'nın egemenlik haklarına müdahale etmesi söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Almanya'da seçme ve seçilme hakkı bulunan sadece Türk kökenli Alman vatandaşlarına çağrıda bulundu ama öte yandan Almanya'nın Başbakanı başta olmak üzere Alman yetkililer Türkiye'nin seçimlerine müdahale ediyorlar. Çok açık bir şekilde Türklere çağrıda bulunuyorlar. 'Hayır' oyu verilmesi konusunda Almanya'da yürüyen kampanyalar, 'evet' için çalışanlara konulan engeller ve 'hayır' için çalışanlara sağlanan teşvikler bunun çok net göstergeleridir. Öte yandan hatırlarsanız Dışişleri Bakanı bir öneride bulundu. 'Hayır diyenlere vize serbestisi getirelim. Almanya'nın beklediği oyu sandıkta veren Türk vatandaşlarına, AB ülkelerine vizesiz seyahat hakkı getirelim' diye öneride bulunuyor.

'TÜRKİYE'NİN İÇİŞLERİNE MÜDAHALEYİ ALMANYA YAPMAKTADIR'

"Türk vatandaşlarının arasında 'evet' oyu verenler ile 'hayır' verenler diye ikiye ayırıyor ve 'hayır' oyu verenlere destek olacağını söylüyor.

Öte yandan Sayın Merkel de benzer açıklamalar yapıyor. 'Hayır oyu verenlerin bizden beklentileri var' diyor. 'Bizim bu beklentileri boşa çıkarmamız lazım, hayır cephesini desteklememiz lazım, yüzde 49'un bizden beklentisi var' diyor. Yüzde 49, Almanya'nın Başbakanı'na seçimde oy mu verdi? Yüzde 49 Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşıdır, Türkiye Cumhuriyeti Devletindeki seçimlerde oy kullanacak seçme ve seçilme hakkına sahip asil vatandaşlarımızdır. Bunlar Türkiye'nin içerisinde değerlendirilir ama bakıyorsunuz Almanya'nın Başbakanı başta olmak üzere herkes bu yüzde 49'u sanki Almanya vatandaşıymış gibi onlara sahip çıkan ve onları Türkiye Cumhuriyeti Devletinin içinde Almanya'nın beklentileri doğrultusunda, oy kullanmalarına teşvik eden destek olan yaklaşımlar var. Esas, Türkiye'nin iç işlerine müdahaleyi Almanya yapmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti egemen bir devlettir, herkes bu egemenliğe saygı duymak ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin değerlerine ve hükümranlık kurallarına saygı duymak zorundadır. Hadsiz açıklamalar yaptığında bu milletin ve devletin onurunu korumak başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hükümetimizin ve hepimizin görevidir. Hiç kimseye devletimizin ve milletimizin onurunu çiğnetecek bir adım atmasına izin vermeyiz. Türkiye karşı konuşacaklar herkes ölçülü, saygılı olmak ve haddini bilmek zorundadır."