CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, finansman ihtiyacı arttıkça TL'nin değer kaybının daha da artacağını, böyle giderse dolarda 3,80 - 4 TL'yi görmenin şaşırtıcı olmayacağını söyledi.

Öncekilere benzemeyen bir reel sektör krizi eşiğindeyiz diyen Böke, Merkez Bankası'nın da yapabileceği çok bir şey olmadığını söyledi.
 
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Böke, Türk lirasının 2016'nın başından itibaren yüzde 15 değer kaybettiğine işaret ederek, "Bu değer kaybının yüzde 90'ı Ekim ayının başından itibaren yaşanmış. Değer kaybının hızlandığı tarihe baktığınızda, karşınıza 3 Ekim çıkıyor. 3 Ekim, Bakanlar Kurulunun OHAL'in uzatılacağı haberini paylaştığı gün. O günden bu güne Türk Lirası yüzde 13'ün üzerinde değer kaybetti. OHAL'in uzatılması siyasi risk yaratıyor, öngörülebilirliği öldürüyor, ekonomimizi boğuyor" dedi.

'DÜNDEN DAHA FAKİRİZ'

Böke, TL'de en büyük değer kayıplarının OHAL'in uzatıldığı, başkanlık tartışmalarının alevlendirildiği, AB ve Batı ile iplerin gerildiği, siyasi risklerin artırıldığı dönemlerde yaşandığına dikkat çekerek, "Türkiye'nin en büyük riski AKP iktidarının kendisidir" dedi.

Böke, ekonomide yaşanan gelişmelerin hükümetin iddia ettiği gibi "ABD'de yaşanan seçimler" olmadığını, bunun en somut göstergesinin, TL'nin kendisine benzeyen para birimlerine kıyasla daha çok değer kaybetmesi olduğunu bildirdi. Böke, "Türk Lirasının bu değer kaybı cebimizde dolar olsa da olmasa da hepimizi fakirleştiriyor. Hepimiz bugün Türk Lirası değer kaybettiği için dünden daha fakiriz" diye konuştu.

'TEK ADAM REJİMİNİN ÇILGINLIĞI DEVAM EDERSE'

Böke, "Tek adam rejiminin çılgınlığı devam ederse eşiğinde olduğumuz bu reel sektör krizi, hızla ve kolaylıkla bir mali krize ve takip eden bir bankacılık krizine dönüşebilir durumda. Bu ne 1994 krizine ne 2001 krizine ne de 2009 krizine benzemiyor. Bu bir reel sektör krizi. Bugün göstergeler bize aynı şeyi söylüyor" diye konuştu.

Hükümetin iddia ettiği üzere istikrarsız durumun geçici olmadığını söyleyen Böke, "Geçtiğimiz hafta açıklanan işsizlik verileri Türkiye'de yeni bir rekora işaret ediyor, işsizlik yüzde 11, 3'e ulaşmış. 3 milyon 493 bin kişi, çalışmak istiyor, iş arıyor ama bulamıyor. 2 milyon 514 bin kişi, iş dahi aramıyor. Türkiye'de 6 milyon 7 bin kişi çalışmaya hazır. Türkiye bununla son altı yıllık işsizlik rekorunu kırıyor. Sdaece yarım milyon kişi bu yıl işsiz kalmış."

Böke, şirketlerin dolar borçlarının bulunduğunu ancak bunları karşılayacak dolar varlıklarının olmadığına değinerek, "TL her 1 kuruş değer kaybettiğinde, şirketlerimiz 2.1 milyar TL zarar yazıyorlar. Bu sene TL 40 kuruşun üzerinde değer kaybetti. Sadece bu sene TL'nin bu değer kaybı sonucunda şirketlerimiz 96.9 milyar TL zarar yazdılar" ifadesini kullandı. Türkiye'ye para gelmediğini, gelen paranın çıktığını iddia eden Böke, finansman ihtiyacı arttıkça TL'nin değer kaybının daha da artacağını, böyle giderse dolarda 3,80 — 4 TL'yi görmenin şaşırtıcı olmayacağını söyledi.

'GEREKÇE ABD SEÇİMLERİ DEĞİL'

Böke, Türk Lirasındaki değer kaybının da sadece ABD'deki başkanlık seçimlerinden kaynaklanmadığını hatırlattı. "OHAL'in uzatılması siyasi risk yaratıyor. Ekonomimizi boğuyor" diyen Böke, şöyle devam etti:

"Türk lirasındaki en büyük değer kaybının yaşandığı günlere baktığınızda sorunun ne olduğu çok açık bir biçimde ortaya çıkıyor. En büyük değer kaybı başkanlık tartışmasının alevlendiği gün yaşanıyor. En büyük değer kaybı AB ile, batı ile iplerin gerildiği gün yaşanıyor. Türkiye'nin en büyük riski AKP iktidarının ta kendisidir. Hükümetin iddia ettiği gibi mesele Amerika'da yaşanan seçimler değil. Öyle olmadığının en büyük göstergesi, Türk lirası'nın kendisine benzeyen para birimlerine kıyasla daha çok değer kaybediyor olmasında gözüküyor. Kendisine benzeyen para birimlerinin iki katı kadar değer kaybediyor"

Liradaki değer kaybının herkesi fakirleştirdiğini aktaran Böke, "Türkiye'nin kısa vadede ödemesi gereken, 167. 8 milyar dolarlık bir borcu var. Bu borç hepimizin. Şirketler borçlu, dolayısıyla o şirkette çalışan işçiler de o şirketin borcuna ortaklar. Bu borç Türkiye'nin. Bu borç Türk lirası değer kaybettikçe çok daha pahalı. 2016'nın başında ödememiz gereken toplam borcun TL değeri, 493 milyar liraydı. TL'nin değer kaybıyla bugün ödememiz gereken borcun değeri, 570 milyar TL" diye konuştu.