HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, katliamla ilgili açıklamalarda yaptı. Katliamı kınayan Bilgen, "Devletlerin girdiği kirli ilişkilerin bedelini masum sivil halkın ödemek zorunda kalması büyük bir acıdır. Suriye'de kurulan karanlık ilişkilerin faturasının sadece Suriye halkına değil bölge halklarına hatta bütün dünyaya daha büyük acılar yaşatacağı görülüyor" diye konuştu.

Ayrıca Paris'te Sakine Cansız ve Kürt kadınlarına yönelik geliştirilen suikastı de hatırlatan ve o olayın aydınlatılmadığını belirten Bilgen, "Geçmişte yaşanan suikastlar, onların arkasındaki bağlantılar etkin biçimde soruşturulup gerçekler ortaya çıkarılsaydı, belki bugünkü tablo bir nebze önlenebilirdi. Kör şiddetin Avrupa'da ya da Ortadoğu'da tezahürü çifte standart sergilenmeden ele alınmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suruç ve Ankara katliamlarında sergilemediği duyarlılığı Paris'te ortaya koyması da dikkat çekicidir. Bugünkü tablo bir sonuçtur. Halkların özgürlük ve varolma mücadelesi ile sivillerin hedef alan şiddeti aynı bağlamda ele alarak insan güvenliğini sağlamak Barışçı bir dünya kurmak mümkün gözükmüyor" ifadelerini kullandı.

'HAÇLI İTTİFAKI' MANŞETLERİ

Suriye ile ilgili hem Viyana'da devam eden görüşmelere dikkat çeken ve hem de konunun muhtemelen G-20'de ele alacağına işaret eden Bilgen, "yeni bir motivasyon kazanacak olan diyalog yolu ile çözüm konsepti kritik öneme sahip" olduğunu söyledi. Bilgen, "Özellikle Türkiye'nin Esad konusundaki dayatmalarından vazgeçmesine rağmen Kürtlerin statü elde etmesine karşı sergilediği tavır ciddi bir risk alanı oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanı'nın (Erdoğan) Cerablus ile ilgili hassasiyeti de IŞİD ile mücadele de ne kadar tutarlı olunup olunmadığını göstermektedir" şeklinde konuştu.

Bilgen, ayrıca seçim sürecinde AKP medyasının "Haçlı ittifakı" manşetlerine de dikkat çekerek, şunları dile getirdi:

"Bu saldırılarla ilgili şimdiye kadar Türkiye hep ikircikli dil kullandı, bir taraftan karikatür krizi sonrasında Charlie Hebdo saldırısı sonrasında taziyeye katılırken diğer yandan hükümete yakın medya tarafında nefret söylemi sistematik olarak devam ettirildi. Bu yaklaşımın sadece IŞİD örgütüne indirgenerek tarif edilmesi de ciddiyetsizliktir. Farklı inançlara karşı tahammülsüzlük ister bir devletten ister medya organlarından isterse silahlı çetelerden kaynaklanmış olsun bir birini besler ve hepsine karşı duyarlı olmak gerekiyor. Saldırılar hedef gösteren söylemin bir sonucudur, dolayısıyla da bu saldırıların suç ortağı aynı zamanda bu dili ısrarla sürdüren tüm kesimlerdir." (ETHA)