HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Anayasa Mahkemesinin HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım hakkında verdiği kararı değerlendirdi.

Anayasa Mahkemesinin kararının hukuka aykırı olduğunu, karardaki ifadelerden örneklerle açıklayan Beştaş, bu kararı AYM başkan ve üyeleri için istifa gerekçesi olduğunu ifade etti. Yüksek Seçim Kurulu Kanununda değişiklik yapılmasını öngören tasarıya ilişkin sorusunu da yanıtlayan Beştaş, şöyle konuştu:

Anayasa Mahkemesi (AYM) kendi verdiği kararı kaldırmış, kendi metnini inkar ederek yeni bir karara imza atmıştır. 2014 yılında Gülser Yıldırım hakkındaki yargılama konusu aynıydı, sanık aynıydı, iddia aynıydı mevzuat aynıydı. 2017 yılında aynı mahkeme farklı bir karar verdi. Demek ki karar veren AYM değil, Adalet Bakanlığı ve siyasetçiler; yani siyasi irade.

‘AYM SİYASİ İRADENİN SÖZCÜSÜ KONUMUNDA KARAR VERDİ’

AYM’nin ilkesel düzeyde yaklaşmak dışında bir yetkisi yoktur. AYM kendi yetkisini kaldırmıştır. Yetkisi dışına çıkarak siyasi iradenin sözcüsü konumunda bir karar vermiştir.

AYM, Anayasa yargısı yapan en üst düzeydeki mahkemedir. Anayasaya uygunluk denetimi yapar. Demokrasinin garantörüdür AYM. Aynı zamanda yüce divan yargılamalarını yapabilecek tek yargı erkidir. Anayasa Mahkemesinin Anayasa dışında ve evrensel içtihatlar dışında bağlı olduğu hiçbir metin yoktur.

‘AYM DAVANIN ESASINA GİREMEZ’

AYM incelemesi sadece başvurucunun anayasal hak ihlalinin olduğu yönündeki iddiasının doğruluğunu araştırır. Başvurucunun Anayasa’da işaret edilen haklarının ihlal edilip edilmediğini denetlemekle yükümlüdür. Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelen başvurularda inceleme konusu sınırlıdır. Yargıtay’da, Danıştay’da gözetilmesi gereken hususları AYM gözetemez. Bu, hukuka aykırıdır. AYM, davanın esasına dosyada yer veremez. Ama önümüzdeki kararda bunu yapmıştır.

‘AYM YARGITAY’IN GÖREV ALANINI GASP ETTİ’

Kanunların doğru uygulanıp uygulanmadığını kim denetleyecek, Yargıtay denetleyecek. Yerel mahkemelerin kararlarını denetleyecek merciler Yargıtay ve temyiz mahkemeleridir. Ama AYM bu kararıyla Yargıtay’ın görev alanını da gasp etmiştir.

AYM’nin verdiği kararın bir asliye ceza mahkemesi kararından farkı yoktur. Asliye ceza ya da ağır ceza mahkemesi suça konu fiillerin subuta erip ermediği konusundaki takdirini açıklayan mahkemelerdir. AYM bu değerlendirmeyi yapamaz.

Dava dosyasında tam bir skandal vardır. Gülser Yıldırım davasında Adalet Bakanlığı savunma vermemiş, Gülser Yıldırım’ın avukatları da cevap vermemiştir. Tüm bu işlemler Demirtaş başvurusu üzerinden yapılmıştır. Bu durumun izahı yoktur. Gülser Yıldırım başvurusu daha sonra yapılmıştır. Usulen yapılması gereken yazışmalar yapılmamıştır. Bu karar alelacele, üstten gelen bir emirle alınmıştır.

‘NEDEN 1 YIL BEKLENDİ?’

16 Kasım 2017 tarihinde açıklandı bu karar. Bu kadar neden beklendi? 1 yıl boyunca beklendi. Kayıt sırası dikkate alınmadan, eksik yazışmalarla karar verilmiştir. AYM’nin savunma almadan bu kararı almış olması kendisinin başka bir arka planla karar verdiğini de ortaya koymuştur.

‘AYM KENDİSİNİ HİÇ YORMAMIŞ’

Kararda neler var: 6 ve 34 no’lu paragraflar arasının tümü kolluk tarafından yazılmıştır. Kolluk güçlerinin dava dosyasına sunduğu belgelerdir. Hukuki hiçbir yorum yoktur. Diğer bölümlerin tümü de Adalet Bakanlığının konu hakkında AYM’ye sunduğu dosyadandır. AYM kendisini hiç yormadan, hukuki hiçbir değerlendirme yapmadan karar vermiştir.

Bu karar ucubedir, ibretliktir. Bu bir karar değildir, siyasi bir metindir. Bu kararda AYM “terörle mücadele ve PKK diye başlık atıyor. “Son dönemde yaşanan PKK saldırıları” diye bölüm açıyor. “Hendek olayları” diye başlık açıyor. Bunlar onun işi hiç değil. Söz konusu olan bir milletvekili ve onun tutukluluk hali. AYM üstüne vazife olmayan işlere niye burnunu sokuyor.

‘FETÖ TUTUKLUSU SAVCININ FEZLEKESİ DOSYADA’

FETÖ’den tutuklu olan Ahmet Karaca’nın fezlekesine de AYM dosyasında yer verilmiş. Bu korkunç bir durum.

Mardin milletvekilimize ait olduğu iddia edilen mesajlar burada yer almış. Hukuka aykırı bu durum aslında istifa gerekçesidir. AYM Başkanı cübbesini çıkarmalı. Her şeyden önce milletvekilleri dinlenemez, izlenemez. AYM üyeleri hukukçu vasfını yitirmiştir. Hukuka aykırı bir tespit varsa, hukuka aykırı elde edilmiş bir veri varsa bunu alamaz AYM. O zaman işkenceyle zorla imzalatılan ifadelerin de kabul edilmesi gerekir.

‘YAKALANMADI, EVİNDEN ALINDI’

Gülser Yıldırım’ın yakalandığını yazmışlar. Bu kadar olur mu? Gülser Yıldırım evinden polis tarafından alınmıştır. Kaçmamıştır.

“Sözde özerklik” diye bir ifade kullanılmış. Özerkliğin sözdesi olmaz. HDP olarak biz programımızda yerinden yönetimi, özerkliği savunan bir partiyiz. Türkiye de yerel yönetimler şartını imzalamıştır. Özerklik ifadesini sözde diye tanımlamak da ne kadar subjektif bir karar olduğunun göstergesidir.

‘DEMİRTAŞ’I YEMEYE ÇALIŞIYORLAR AMA YEDİRTMEYİZ’

O kadar ciddiyetsiz bir yaklaşım var ki; 6-8 Ekim eylemleri ile ilgili Erdoğan’ın ne kadar büyük bir manipülasyon yaptığını biliyoruz. Demirtaş’ı yemeye çalışıyorlar ama yedirtmeyiz. Olaylar HDP çağrısı üzerine başlamış diyorlar. Azıcık Google taraması yapsalardı bu demokratik tepkilerin tüm dünyada gerçekleştiğini, HDP’nin koridor açılması taleplerini görürlerdi. Bunu bile yapmadılar. Gülemiyoruz ama gülmek gerekiyor. AYM’nin gerekçeli kararında, Murat Karayılan’ın tweetinden bahsediliyor. Sahte bir hesaptan atılan bir tweet AYM dosyasına girmiş.

‘AYM, DGM’LER GİBİ KARAR VERMİŞTİR’

AYM evrensel hukuk ilkelerini, Anayasa’yı, AİHM sözleşmesini ve AİHM içtihatlarını esas almamıştır. İstiklal mahkemeleri gibi, sıkıyönetim mahkemeleri gibi DGM’ler gibi karar vermiştir. Onun referansı bunlar olmamalıydı. Kendi içtihatları olmalıydı.

‘İSTEDİKLERİ YERDE VE ZAMANDA TARTIŞMAYA HAZIRIZ’

Kuvvetler ayrılığı nerede kaldı? Bu metinle yargı bağımsız ve tarafsızdır diyen tek bir AKP’li vekil varsa her zeminde istedikleri zaman tartışırız. Biz bu kararı tartışmak istiyoruz. 80 milyon yurttaş da bunu dinlesin. Biz nasıl taraflı olduğunu, onlar da nasıl tarafsız olduğunu anlatsın.

‘ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI'NIN BAŞI EĞİK KALDI’

Artık Türkiye’de tek kuvvet var: Beştepe ve komisyonları. AYM, Saray’ın hukuk komisyonuna dönüşmüştür. Bu karar Türkiye’de yargı bağımsızlığına nokta koyma hedeflidir. Bu kararla AYM başkanının eğildiği gün yerlere düşen itibarını onarmak için bir fırsat doğmuştu ama bu fırsat kaçtı. O baş eğik kaldı. Bizim söylediklerimize değil, bizim istediklerimize değil, kendi bağlı olduğunuz hukuk kurallarına uyun dedik ama maalesef tersini yaptılar. Koruma altına alınan AKP ve OHAL rejimi olmuştur.

Bu kararla AYM yetkisiz bir şekilde yerel mahkemelere ve Yargıtay’a talimat vermiştir. Ben karar verdim siz gereğini yapın demiştir.

Arkadaşlarımızı almak için milyonlar bekliyor, o gün bayram olacak

Bizim milletvekillerimizin özgürlükleri savunmaları, temsil ettikleri halkın düşüncelerini ifade etmeleri dışında bir söylemleri yok. Kısa bir süre içinde bu hukuksuzluk iflası getirebilir diye düşünüyorsunuz ama bizim direnişimiz ve sabrımız arkadaşlarımızı cezaevinden çıkaracaktır. Hukukun üstünlüğünün mevta haline gelmesine seyirci kalmayacağız. Demirtaş 4 duvar arasında dışarıdaki siyasetçilerin çoğundan daha fazla çalışmakta, disiplinini sürdürmektedir. Bu da birilerine dert olsun. Demirtaş’ı tutsak edemediler. Kandıra’dan, Edirne’den, Sincan’dan arkadaşlarımızı almak için milyonlar bekliyor. O gün bayram olacak ve biz bu bayramı göreceğiz.