Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK’nin ilan ettiği ateşkesin bozulmasının "siyasi sonuçlar doğuracağını, bunun bir siyasi tıkanıklığın işareti olacağını" söyledi.

BDP Genel Başkanı Demirtaş ile Genel Başkan Yardımcısı Gülten Kışanak, Diplomasi Muhabirleri Derneği'nin (DMD) düzenlediği kahvaltıya katılarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. Demirtaş, "PKK'nin ilan ettiği ateşkesin 1 Martta sona erip ermeyeceği" konusunda bilgisi sorulması üzerine, bu ateşkesin sona ermemesi için kamuoyu yaratılabileceğini, yaptıkları çalışmaların esas amacının ateşkesin bozulmaması olduğunu kaydetti.

Demirtaş, isteklerinin "kesinlikle çatışma olmaması" olduğunu belirterek, hükümetin kamuoyunu "milliyetçiliğe hazırladığı" suçlamasında bulundu. Demirtaş, "Mart ayında yeni bir değerlendirme yapılacağının açıklandığını, o süreçte gelişmelerin değerlendirileceğini" kaydederek, şunları söyledi:

"Ateşkes bozulursa yeni bir çatışma mı başlar, bunları bilmiyoruz. (...) Ateşkesin bozulması siyasi olarak sonuçlar doğurur. Bu siyasi bir tıkanıklığın olduğunun işaretidir."

-"KAMUOYUNUN BİLGİLENDİRİLMESİ LAZIM"

Genel Başkan Yardımcısı Kışanak da "uzunca bir süredir, İmralı'da bir görüşme trafiğinin olduğunu" belirterek, "Hükümete bunu sormalı ve yanıtını istemeliyiz. Bu görüşmeler nedir, ne görüşüyorsunuz, nasıl bir çözüm programınız var? Bunu kamuoyu ile paylaşın" dedi.

Kışanak, Abdullah Öcalan'ın, "konuyla ilgili bilgi verdiğini, o yönden bir bilgi akışı olduğunu" kaydederek, "Ancak bu tarafta bir şey yok. Toplumda, niye görüşüyorsunuz diye bir refleks gösterilmediği bir ortama gelindi. Barışın sağlanması için görüşülebileceği konusunda bir ön kabul var. Hükümetin siyasi sorumluluk alarak, evet görüşüyoruz, barışı şöyle getirmek istiyoruz diye kamuoyunu bilgilendirmesi lazım" diye konuştu.

Gülten Kışanak, "1 Mart meselesinin de hangi argümanlar sonucu gündeme geldiğini bilmediklerini, bu görüşmeler sonunda barışa giden yolu açmak için tek taraflı eylemsizlik kararı alındığını, ancak programın ne olduğu, tıkanıklığın ne olduğunun bilinmediğini" söyledi.

Diplomasi Muhabirleri Derneği'nin (DMD) Başkanı Zeynep Gürcanlı'nın, "Dış politika konusunda hükümete on üzerinden kaç veriyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Kışanak, "kendi puanının çok kıt olduğunu" belirterek, Demirtaş'ın not vermesini istedi.

Demirtaş, hükümetin, 2002 yılında iktidara geldiğinde dış politikadaki mevcut olanaklar açısından "son derece avantajlı olduğunu ve potansiyeller olduğunu" belirterek, geçmişle birlikte değerlendirerek objektif bir not verilebileceğini söyledi.

AB ilişkilerinin o dönemde, "o güne kadar gelinmemiş bir pozitif noktada" olduğunu belirten Demirtaş, hükümetin "bunu hazır teslim aldığını", iç politikada o dönemde sakin bir dönem yaşandığını, dış politikada da bunun "geniş manevra alanı sağladığını" söyledi. Dünyada da ekonomik olarak sıcak para akışının olduğu, Türkiye'ye çok fazla sıcak paranın girdiği bir dönemde yönetimin alındığını kaydeden Demirtaş, "Devraldığınız koşulları ne kadar iyi kullandığınız önemli. Gelinen yolda, hükümet 2002'den daha kötü bir noktada ilişkiler açısından. Yapılan reformlar tamam, ama AB ile ilişkilerde daha kötü noktadayız" diye konuştu.

"Hükümetin kendi ideolojik yaklaşımını dış politikada egemen kılmaya çalıştığını" öne süren Demirtaş, AK Parti'nin "kendi ideolojik kimliğini dış politikaya da yansıtmaya çalıştığını" iddia etti.

"Hükümete vicdanlı davranarak on üzerinden beş veriyorum" diyen Demirtaş, "Çalışsalardı, kopya çekselerdi, bunları bile yapmadılar. Türkiye'nin bütün olanaklarını kendi çıkarlarına yonttukları için başarılıdır demiyorum" diye konuştu.

-"AB SÜRECİNDE NOT SIFIR DEĞİL, EKSİNİN ALTINDA"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Kışanak da "Genel Başkanı, not açısından çok bonkör bulduğunu" söyledi. Kışanak, "AB üyelik sürecinde, (Türkiye'nin notunun) sıfır değil, sıfırın altında" olduğunu belirterek, AB üyelik sürecinde mesafe katedilmemesinin dış politika notunun yarısını götürdüğünü söyledi.

Kışanak, "AB'yi değerler bütünü olarak görüyorsak, bu değerlerle bütünleşmek gerekiyordu. Bu konuda katedilen mesafe sıfırın altındadır" diyerek, "Komşularla sıfır sorun politikasında da başarılı olunmadığını öne sürdü.

SIFIR SORUN DİYE ÇIKILAN YERDE, SIFIR ÇÖZÜM

Kışanak, "Komşularla sıfır sorun politikasında, bu dört yıl sonrasında, biz sıfır çözüm görüyoruz. Ermenistan, Kıbrıs, Yunanistan... (...) En yakın ve en problemli alanlarda bile yol alınmamışsa, sıfır sorun diye çıkılan yerde, sıfır çözüm" dedi.

Gülten Kışanak şöyle konuştu:
"Ancak bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de artık Başbakanlık yapmasa, başka bir Ortadoğu ülkesine gidip aday olabilir, böyle mesafe katetti. Oradan bir puan verebilirim. Bu konuda gerçekten başarılıydı."

Kışanak, Irak'taki Kürtlerle kurulan ilişkiler açısından da bir puan vererek, hükümete "vicdanlı notunun on üzerinden iki" olduğunu kaydetti.

'ŞİVAN PERVER'E TEPKİMİZ OLMADI'

Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Şivan Perver'e tepki göstermediklerini, "Kürt ozanı olarak sanatına saygı duyduklarını, siyasetine saygı duymak zorunda olmadıklarını" söyledi.

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Genel Başkan Yardımcısı Gülten Kışanak, Diplomasi Muhabirleri Derneği'nin (DMD) Rixos Otel'inde düzenlediği kahvaltıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Demirtaş, sanatçı Şivan Perver'in, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile görüşmesi nedeniyle "tepki gösterildiği" haberleriyle ilgili olarak şöyle konuştu:

"Şivan Perver'e tepkimiz olmadı. Kürt ozanı olarak sanatına saygı duyduğumuzu belirttik. Siyasetine saygı duymak zorunda olmadı hiç kimse. Açılıma destek veriyor diye eleştirmiş değiliz, isteyen herkes açılım-saçılım politikasına destek verebilir."

DMD Başkanı Zeynep Gürcanlı, diplomasi muhabirleri olarak dış politika konusunu tartışmak üzere muhalefet temsilcileriyle de biraraya geldiklerini belirterek, daha önce de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüklerini hatırlattı. Demirtaş da, "dış politikada, bölgesel toplumsal hareketlenmelerin yaşandığı, eksen kaydı mı" analizlerinin yapıldığı bir dönemde, diplomasi muhabirleriyle biraraya gelmenin çok faydalı olduğunu belirtti.

BDP olarak Türkiye'nin hem içeride değişen dış politika anlayışı hem de dışarıdaki yansımalarıyla ilgili bir politika üretmeye çalıştıklarını belirten Demirtaş, şunları kaydetti:

"Bugün Mısır'da özellikle gerçekleşen değişim ve dönüşüm süreciyle birlikte, Barış ve Demokrasi Partisi olarak uzun yıllardır idrak ettiğimiz bir realitenin bütün dünyanın gözü önünde gerçekleştiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. (...) Dünyada halkın öz gücünden daha güçlü bir irade olamaz. Bütün otoriter rejimler, halkın talepleri karşısında önünde sonunda yıkılmaya mahkumdur."

Baskı altında olan bütün toplumların "şu veya bu şekilde, mutlaka direneceklerini" kaydeden Demirtaş, bunun bazen bir reform, revizyon şeklinde, bazen devrim, isyan, ayaklanma şeklinde olabileceğini söyledi. Bu olayların Mısır'dan yayılıyor olmasının "halklar açısından memnuniyet verici" olduğunu belirten Demirtaş, bunun demokrasiyle buluşup buluşmayacağının "halk hareketlerinin karakterine bağlı" olduğunu kaydetti.

Demirtaş, yeni oluşacak rejimlerin tümüyle demokratik olmasını dilediklerini ifade ederek, "Türkiye'de de halkın artık gücü tükenmiştir, halk hiçbir değişikliğe yol açamaz düşüncesinin aksine, halkın birçok şeyi değiştirebileceği duygusunun, ruhunun canlandırılması gerektiğini" söyledi.

"Türkiye toplumu şunu görüyor, hiçbir hükümet, iktidar tek başına artık, ben istediğimi yaparım, bunu da uzun yıllar sürdürürüm diyemez" diye konuşan Demirtaş, "bu kadar baskı altındaki Arap halkları bile bunu yapabiliyorsa, Türkiye gibi kısmen daha örgütlü bir yapıya sahip toplumun umutsuz olmaması gerektiğini" kaydetti.

Gülten Kışanak da, dış politikanın devletlerin politikası olmaktan çıkıp, halkların gündemi haline geldiğini, günümüzde diplomasiyi, dış politikayı sadece devletler değil halkların ve çeşitli siyasi odakların da yaptığını söyledi.

Türkiye'nin AK Parti iktidarıyla birlikte 1924'den beri "en kapsamlı dizayn sürecini yaşadığını" öne süren Demirtaş, Türkiye'nin uzun yıllardır taşıdığı safralardan kurtulmak istediğini söyledi. Türkiye toplumunun, "çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı bir toplum olduğunu" belirten Demirtaş, Türkiye toplumunun genel olarak "dinci bir toplum, siyasal İslamcı bir toplum" olmadığını kaydetti.

AK Parti iktidarının, Türkiye'de birikmiş "değişim isteğini kendi ideolojik çerçevesine yontarak geliştirdiğini" iddia eden Demirtaş, AK Parti iktidarının 2002'de hükümet olduğunda "herşeyi hazır bulduğunu" öne sürdü.

-"EKSENİN DEĞİŞMESİ KONUSUNDA BİR ÇABA VAR"

BDP Genel Başkanı Demirtaş, Türkiye'nin dış politikasında eksen kayması tartışmalarıyla ilgili olarak, "eksenin değişmesi konusunda bir çaba olduğunu" söyledi. "Türkiye, artık başka bir dış politika ekseninde hareket ediyor mu, bu çok mümkün değil" diye konuşan Demirtaş, piyasanın ve neo-liberal ekonominin hakim olduğu bir dünyada, Türkiye'nin farklı bir eksende tutulmaya çalışılacağını öne sürdü.

Kışanak da, eksen tartışmalarını anlamlı bulmadığını, Türkiye'nin potansiyelini kullanması halinde, bölgesel hatta küresel bir aktör olabileceğini söyledi. Kışanak, esas sorunun, "Yeni Osmanlıcılık ve geçmiş referanslar üzerinden açılım yapmaya çalışmak ve Türkiye'nin dış politikasını İslam ekseninde yürütmeye çalışması, dini referanslar üzerinden dış politika yapmaya çalışması olduğunu" kaydetti.

-"CHP İLE İTTİFAK ARAYIŞIMIZ YOK"

Demirtaş, seçim için CHP ile ittifak için herhangi bir temaslarının, böyle bir arayışlarının olmadığını kaydederek, CHP'den de bu yönde bir talep gelmediğini kaydetti.

BDP Genel Başkanı Demirtaş, seçime "son ana kadar parti olarak girmenin hazırlığını yaptıklarını" belirterek, seçim barajını antidemokratik bir uygulama olarak eleştirmeye devam edeceklerini kaydetti.

Başkanlık sistemi, iki partili sistemin tartışıldığı bir Türkiye'de, tartışmaya açtıkları özerk yönetim projesinin, başkanlık sistemi denilen sistemin tam karşıtı olduğunu kaydeden Demirtaş, "devletin küçüldüğü toplumların demokratik olduğuna inandıklarını, merkezi yönetimin yetkilerinin azaltılması gerektiğini" söyledi.

Dış ve iç politika yaklaşımlarının "halk merkezli" olduğunu belirten Demirtaş, "Biz iktidarda olursak, 'Türkiye'yi en iyi siz yönetirsiniz' iddiasıyla herkesin kendisini yönetebildiği bir modeli inşa etmeye çalışacağız. Demokratik özerklik dediğimiz budur" dedi.

"Devleti bölmek çözüm değildir, devleti yetki olarak küçültmek çözümdür" diye konuşan Demirtaş, kendi içinde bölünmüş "devletçikler" oluşturmak istemediklerini, önerilerinin mevcut otonom modellere de benzemediğini kaydetti.

Demirtaş, yeni Anayasa ile ilgili tartışmaların da, toplumun her kesiminin temsil edildiği bir parlamentoda yapılması gerektiğini beliterek, "O parlamentoda herkesin sesinin olması lazım ki, oluşacak anayasa herkesin sesi olabilsin" diye konuştu.

"Kimlik meselesinin bugün yakıcı olduğu için görünür olduğunu, daha sonra sınıf meselesine geleceklerini" belirten Demirtaş, yeni Anayasa'nın Türkiye toplumunu tahlil edebilen, "bu ülkede farklı inançların, etnik aidiyetlerin yaşadığını bilen, ayrımcılığı kaldıracak" bir Anayasa olması gerektiğini söyledi.

-"HİZBULLAH SİYASİ BİR ÖRGÜT DEĞİL"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Kışanak, Hizbullah sanıklarının serbest bırakılmasından sonra seçimlerde aday olacakları ve bölgede destekçileri olduğu yönündeki iddiaları nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine, "Hizbullah'ın Türkiye'de hala siyasi bir örgüt gibi tartışmaya açılmasını problemli gördüğünü" vurguladı.

"Birileri böyle bir siyasi örgüt yaratmaya çalışıyor herhalde diye düşünüyorum" diyen Kışanak, Hizbullah'ın "siyasi bir örgüt değil, kontr bir örgüt olduğunu, bunun yasal kanallarla, hukuki yollarla da ispatlandığını, ortaya çıkarıldığını" söyledi.

Hizbullah yapılanmasıyla AK Parti arasında "bir temas olduğu" iddiasına net yanıt veremeyeceklerini belirten BDP yöneticileri, "Bu tahliyelerin vefa borcu olarak görüldüğünü, sanıkların vatan millet için yapmış gibi görüldüklerini, referandum sürecinde de farklı dini referansı olan grupların hükümeti desteklediğini" öne sürdü.

Demirtaş, siyasi güç haline gelmek isteyen grupların, "AK Parti ile karşılıklı olarak birbirlerini kullanmaya çalıştıklarını" iddia etti.

Selahattin Demirtaş, Fettullah Gülen hareketine yaklaşımları konusunda da, "doğrudan bir temasları olmadığını" belirterek, "siyasetimizi negatif olarak etkiledikleri oranda biz karşı çıkarız" dedi.

Barışı ararken, çok daha fazla geniş olmak zorunda olduklarını belirten Demirtaş, "Gülen hareketi de dahil, Türkiye'nin barışına katkı sunacak, bu konuya pozitif yaklaşan herkesin, kendileri gibi düşünmeseler de, sürece katkı sunması gerektiğini" söyledi. Demirtaş, "Kim ki katkı sunmak istiyorsa, katkı sunmalıdır. Biz de sen filansın git demeyiz" diye konuştu.

Demirtaş, AB üyelik süreci konusundaki sürecin canlandırılmasının tek yolunun, reformların hızlandırılması olduğunu belirterek, "bu durumda müzakere başlıklarının açılması için Türkiye'nin elinin güçleneceğini" söyledi.

"Çocukların hala, Ermenilerin düşman olarak tanıtıldığı bir eğitim sisteminde yetiştirildiğini" belirten Demirtaş, geçmiş yaşanmamış gibi çözeceğiz diye düşünülürse, sorunların çözülemeyeceğini kaydetti.

Demirtaş, "Kürt sorununu çözmek isteyen bir iktidarın toplumu buna hazırlaması gerektiğini" söyleyerek, "Kürt sorunu çözüleceği zaman, biz bin yıllık kardeşiz, bu halkı inkar ettik bugüne kadar, bu yanlışı düzeltiyoruz, bu insanların hakkı olanı teslim ediyoruz dese, Kürt sorunu da çözülecek" diye konuştu.

Gerçek Gündem