3 yılı aşkın bir süredir "KCK" adı altında yapılan siyasi operasyonların hedefinde olan BDP'nin bugün Ankara'da toplanan olağanüstü kongresinde öne çıkan mesaj: Kürtler arası ulusal birlik oldu.

 

BDP'nin bugün Ankara'da toplanan olağanüstü kongresine, halkın katılımı yoğun oldu. Kongreye, Kürdistan'ın diğer parçalarından temsilcilerin katılımı da yüksekti.

 

Diğer parçalardan gelen temsilcilerin ortak mesajı, Kürt ulusal birliğinin sağlanması oldu. Temsilciler ayrıca Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanmasının çözüm için şart olduğunu da belirtti. BDP eş başkanlarından Demirtaş da, AKP'nin Kürt milletvekillerine seslenerek, "Ya sesinizi çıkartın, ya da zulüm kalesini terk edin" dedi.

 

Kongreye yoğun ilgi nedeniyle, salona girişte izdiham yaşandı, dışarıda kalan yüzlerce kişi, salon önüne konulan dev ekrandan kongreyi izledi. Salonda coşku hiç eksik olmadı.

 

MİLLETVEKİLLERİNE, BAŞKANLARA YOĞUN İLGİ

BDP ve DTK eş başkanları, milletvekilleri ve belediye başkanları, salondakilerin yoğun alkış ve ilgisi altında salona giriş yaptı. Salondan "Biji serok Apo" sloganları yükseldi.

 

Kongreye, 30 ülkeden elçilik, büyükelçilik düzeyinde katılım oldu. Roboski katliamında yakınlarını kaybeden aileler, siyah yas elbiseleriyle salonda yerini aldı, Roboski'ye adalet istedi.

 

Sol-sosyalist siyasi partilerin yanı sıra CHP adına Gülseren Onanç ve Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Yiğital da kongrede hazır bulundu.

 

REHİNELER MESAJLA KATILDI

Tutuklu BDP Eş genel başkan yardımcısı Fatma Kurtulan, "siyasi operasyonlarda rehin alınan tüm tutsaklar" adına kongreye mesaj gönderdi. Tutuklu milletvekilleri de gönderdikleri mesajla kongreyi selamladı.

 

MESUT BARZANİ KATILMADI

Divan başkanı Hamit Geylani, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin yoğun programı nedeniyle kongreye katılamadığını açıkladı, "Aramızda olsaydı, halk olarak, parti olarak, çok sevinecektik. Kongre olarak selamlarımızı gönderiyoruz" dedi.

 

ROJAVA DEVRİMİ SELAMLANDI

Batı Kürdistan'daki (Suriye Kürdistanı) özerklik ilanı, "Rojava devrimini selamlıyoruz" sözleriyle kutlandı.  Cezaevlerinde 12 Eylül'den bu yana sürdürülen açlık grevi, "Zindanlarda çözüm için yükselen açlık grevi direnişini selamlıyor ve destekliyoruz" pankartıyla selamlandı. BDP eş başkanları da konuşmalarına başlarken, cezaevlerinde sürdürülen direnişe dikkat çekti, tüm kamuoyu tarafından desteklenmesini istedi.

 

Salona, Abdullah Öcalan'ın fotoğrafının yer aldığı, "Öcalan'a özgürlük" yazılı büyük bir pankart da asıldı.

 

Kongrede "demokratik özerlik ve siyasi statü" talepleri dile getirildi. Demokratik özerkliğin, Türkiye'nin demokratikleştirilmesinin de teminatı olduğu belirtildi.

 

'BÜTÜN SALON ÖCALAN'A SAHİP ÇIKIYOR'

Salonda gençlerin, yüzlerini puşi ile kapatıp, Abdullah Öcalan'ın fotoğrafıyla kürsüye çıkması üzerine, kürsüden, "Yüzümüzü puşi ile kapatıp, böyle şeyler yapmaya gerek yok. Salonda posteri asılı, bütün salon sahip çıkıyor Öcalan’a" anonsu yapıldı.

 

Salonda sık sık "PKK halktır, halk burada", "Be Serok jiyan nabe", "Biji serok Apo" sloganları atıldı. Saygı duruşu sırasında "Çarxa şoreşe" marşı söylendi.

 

Sinevizyonda yer alan Roboski Katliamı'na ilişkin yer alan görüntüler, katılımcılar tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Bu yılki kongreye ulusal ve uluslararası basının ilgisi de yoğun oldu.

 

KIŞANAK: ÖCALAN KÜRDİSTAN’IN EN BÜYÜK REALİTESİDİR

Partisinin 2. Olağanüstü Kongresi’nde konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Abdullah Öcalan’ın Kürdistan’ın realitesi olduğunu, Kürt halkının önderi ve PKK’nin lideri olduğunu vurgulayarak, “Sayın Öcalan’ın demokrasi ve barış içeren tezleri ve realitesi göz ardı edilemez” dedi. Kışanak, 21. yüzyılda Kürtlerin ulusal birliğinin oluşacağı bir yüzyıl olacağına dikkat çekerek, Türkiye halklarına da “Gelin Nuh’un gemisi gibi bir gemi oluşturalım. Bu gemiyi özgürlük limanlarına birlikte ulaştıralım” çağrısında bulundu.

 

BDP’nin 2. Olağanüstü Kongresi’nde ilk olarak BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak konuştu. Kışanak, en küçük tavır sergileyenlerin tutuklandığını belirterek, “Demokratik siyaset yapan kurumlara kilit vurdular. Mahkemelerde anadilde savunma yapanların diline kilit vurmak istediler. Görkemli direnişle karşılaştılar. Bu faşizan uygulamayı tersine çevirecek güçlü direniş sergilediler. Bu arkadaşlarımızın anadil için ortaya koyduğu görkemli direniş için selamlıyoruz. Özgürlüklerinden vazgeçtiler ama anadillerinden vazgeçmediler. Kutluyoruz direnişlerini” dedi.

 

‘TUTSAKLARIN SESLERİNE SES NEFESLERİNE NEFES KATACAĞIZ’

Esir alınmak istenen siyasi tutsakların 33 günden beri açlık grevi yaptığını hatırlatan Kışanak, “Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ve anadil hakkı için 300’ü aşkın politik tutsak bedenlerini ölüme yatırdı. Bu direniş çözüm ve barışa kapı aralamak için yapılıyor. Bu direniş hepimizin geleceği için yapılıyor. Çözüm ve barış isteyenler bu direnişe destek olmalı. Sessiz kalmak adım adım gelen ölümlere seyirci gelen tarihsel olarak affedilmeyecek bir hata olur. Sessiz kalmayacağız. Dışarıda da direnişi ve mücadeleyi yükselteceğiz. Seslerine ses nefeslerine nefes katacağız” diye konuştu.

 

“Kürtler bu ülkenin demokrasi mücadelesi için çok ağır bedeller ödedi. Diyarbakır cezaevinde ölüme meydan okuyarak insanlık onurunu korudular” diyen Kışanak, şunları söyledi: “Kemaller Mazlumlar bedenlerini insanlık yaşasın diye ölüme yatırdılar. Kürt halkı katliamlara rağmen binlerce faili meçhul cinayetlere rağmen 90’lı yılların özel savaş politikalarını boşa çıkarmak için ölümüne direndi. Faşizme özel savaşa derin devlete Ergenekona JİTEM’e boyun eğmedi. Bu direniş tüm Türkiye halkları adına verilmiş bir direniştir. Bugünde artık yeni ölümlere fırsat vermemek, ölümleri durdurmak hepimizi ütüm Türkiye halkının boynunun borcudur görevidir. Türkiye demokrasi güçleri ve Türk halkını cezaevlerinde düzenlenen bu fedai eylemi sahiplenmeye davet ediyorum.

 

‘SAYIN ÖCALAN KÜRDİSTAN REALİTESİDİR’

Cezaevlerinde ölümüne direnişi sürdüren arkadaşlarımız talepleri bugün hemen karşılanacak kadar makul, barışın ihtiyacı olan taleplerdir. Birisi Sayın Öcalan’ın özgürlük sağlık ve güvenlik koşullarına kavuşmasıdır. Sayın Öcalan 13 yıldan beri tek kişilik bir hücrede tutuluyor. 15 aydan beri de katı bir tecrit altında kendisine rehine muamelesi yapılıyor. Buradan açıkça ve bir kez daha tüm kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Ortada hepimizi özgür bir geleceğe ve ortak bir yaşama getirecek çözümün yolunu açacak önemli bir olaydan bahsediyorum. Bu da Sayın Öcalan gerçeğidir. Sayın Öcalan, Kürdistan’ın en büyük realitesidir. Kürt halkı için önderdir, PKK için liderdir. Sayın Öcalan Türkiye için bir şanstır.”

 

Kışanak’ın konuşması “Biji serok Apo” sloganlarıyla kesildi. Daha sonra konuşmasına devam eden Kışanak, Türkiye kamuoyunda devlet ve hükümet çevrelerinde artık bu realitenin kabul edildiği yerden tartışmaların yapıldığını bilindiğini kaydederek, “Biz bir çözüme ve barışa yol açabilmesi için bu kadar açık ve net konuştuk. Çünkü bu tartışmayı yapanların bir kısmı sayın Öcalan’ı bir araç olarak görüp kendi emellerine ulaşmak istiyorlar. Oysa sayın Öcalan’ın rolü bu tartışmaları yürüten çevrelerin gördüğü ve anladığından çok daha büyüktür. Bu gerçeği burada bir kez daha paylaşmak istiyoruz. Sayın Öcalan’ın Kürt halkı içinde çok büyük bir yeri ve saygınlığı vardır. Kürt halkı sayın Öcalan’ı önder olarak görüyor. Yine KCK sayın Öcalan’ı lider olarak görüyor. Her defasında defalarca kamuoyuna sayın Öcalan’ın izleyeceği yolu takip edeceklerini açıkça ifade ediyorlar.

 

‘SAYIN ÖCALAN GÖZARDI EDİLEMEZ’

Ancak kamuoyunda görülmeyen bir şey de sayın Öcalan’ın görüşleri sayın demokratik cumhuriyet ve özerk Kürdistan projelerinin mimarıdır. Birlikte yaşamın teminatıdır. Özerk Kürdistan projesinde demokratik cumhuriyet teziyle birlikte yaşama tezi vardır. Demokratik bir ulustan bahsediyoruz. Kürt halkının halk olarak tanınmasından bahsediyoruz. Birlikte yaşamanın en önemli gereklerinden biri budur. Bir değire de ortak vatandır. Eşit yurttaşlar olarak gönüllü bir birliği kuracak mıyız kurmayacak mıyız? Kürt sorunu dediğimiz şey tam da buna verilecek bir yanıttır. Ancak bu yaklaşımla geleceğimizi ortaklaştırabiliriz. Bu nedenle vakit geçirilmeden daha fazla bedel ödenmeden daha fazla gencimiz toprağa düşmeden bir an önce müzakere ve diyalog süreci başlatılmalı en demokratik haklar önüne konulan engeller kaldırılarak barış tesis edilmeli. Bu süreçte sayın Öcalan’ın rolü nettir. Kamuoyuna ve devlete kendisiyle görüşen heyetlere aktarmıştır. Sayın Öcalan birleştirici bir role sahiptir. BDP’de demokratikleşme programını sayın Öcalan’la PKK ile konuşabiliriz. Yan yana birlikte kardeşçe yaşayabiliriz. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. BDP’nin rolü ne diye çokça soru soruluyor. Hatta kendi çözümsüzlük politikalarını görünmez kılmak için BDP’nin rolünü oynamadığı gibi bir yalanı her gün kamuoyuna yeniden yeniden sunuyorlar” ifadelerini kullandı.

 

ON YILDA ON BİN EMEKÇİ İŞ CİNAYETLERİNDE KATLEDİLDİ

“Özgürlük siyaseti yaparken kendi vicdani değerlerimizle kendimizi sorumlu görüyoruz. Dünyada bir buçuk milyar insan açlık nedeniyle ölüm tehlikesiyle karşı karşıya” diyen Kışanak, her gün bir buçuk milyon ton gıda çöpe atılıyor. Bu sistem sömürü ve adalet sorunudur. Aynı zamanda vicdan ve ahlak sorunudur. Yoksulluk, emeğin hakları sorununa bu çerçeveden bakıyoruz. Adalet arayışımızı vicdani duygularla yürütüyoruz. Meclisten geçirilen yasalar adalet duygusunu yok etti. Bir yandan emekçilerin hakları gasp edildi. 70’lerin gerisine düştü. Ormanlar katledildi. Kentsel dönüşüm adı altında yoksulların barınma hakkı gasp edildi. Türkiye’nin demokratik ana muhalefet gücü olarak sahte ekonomik büyüme rakamlarını sizlerin huzurunda mahkum etmek istiyoruz. Çünkü bu rakamlarla övünüyorlar. Ancak halkımızın durumu ortada. Edirne’deki çiftçinin Diyarbakır’daki köylünün İstanbul’daki emekçinin cebine girmeyen ekonomi kimlerin işine yaradı. Kimlerin servetini kaç kat artırdı? Yürüttüğünüz bu emek gaspını görünmez kılmak istiyorsunuz. On yılda on bin emekçi iş cinayetlerinde katledildi. Bunun hesabını vereceksiniz” ifadelerinde bulundu.

 

Bugünlerde üç günde şama gidip Suriye’yi dize getirmekten bahsedenler olduğunu dile getiren Kışanak, “Bunları diyenleri aklı nerede. Afşin’de göçük altında kalan emekçilerin cenazeleri halen orada. Cenazelere dahi ulaşamadınız. Bu ülkede ateş düştüğü yeri yakar politikası izlediler. Savaşı sizlerden uzak tutmaya, gerçeği görmeden iktidar politikalarına bizi teslim olmaya zorladılar. Ancak biz biliyoruz ki, bu halk, gerçekleri bilse, hakikatleri onlara ulaştırabilsek tüm emekçiler sömürü düzenine faşizme ve ırkçılığa karşı yan yana yürüyecekler” dedi.

 

NUH’UN GEMİSİYLE ÖZGÜRLÜĞE YÜRÜYELİM

Tüm ezilenlerin ve mazlum halkların ortak mücadelesini Nuh’un gemisine benzettiklerini söyleyen Kışanak, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu gemide tüm halklara kimliklere kadınlara ötekileştirilenlere yoksullara emekçilere yer var. Bir mücadele gemisi yaratalım. Buradan hepimizi özgür bir geleceğe taşıyalım. İki yıla yakındır eşbaşkanlık görevini yürütüyorum. Kritik süreçlerden geçerek bugünlere geldik. Bunu hepimiz biliyoruz. Binlerce kahraman yoldaşımızın emeğiyle ödediği bedellerin toplamıdır bu siyasi gelenek. Tarihi direniş destanının ta kendisidir. Büyük bir özgürlük yürüyüşüdür. Bu özgürlük deryasında emeğimiz bir damla olduysa ne mutlu oldu bize. Direnen ve bedel ödeyen halkımızın önünde saygıyla eğiliyor demokrasi şehitlerini minnetle anıyorum. Partimizin gerçek sahibi halkımızdır. Eksikler bize aittir. Burada sizin huzurunuzda halkımıza ve tüm halkımıza söz veriyoruz. Size layık olup sizinle mezara kadar yürüyeceğiz. Yüreğiniz ferah olsun. Bu mücadelede görev verdiğiniz hiçbir yoldaşınız size sırtını dönmeyecektir. Kararlılıkla özgürlük yürüyüşümüzü zafere ulaştıracağız.”

 

DEMİRTAŞ: BARIŞIN MUHATABI ÖCALAN VE KCK’DİR

Partisinin 2. Olağanüstü Kongresi’nde konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt sorununun çözümünde muhatapları ve rollerini tanımladı. “Barışın muhatabı Sayın Öcalan ve KCK’dir” diyen Demirtaş çözümün bir parçası olarak Öcalan’ın özgürlüğünü istedi.

 

BDP 2. Büyük Olağanüstü Kongresi’nde Kışanak’ın ardından BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş konuştu. Demirtaş, Kürtler açısından tarihin akışının değiştiği kritik bir dönemin yaşandığını belirterek, “Bizlere bu onuru bahşeden bütün parti şehitlerine ve emeği geçen bütün arkadaşlarımıza minnetlerimizi iletiyoruz. Hapishanelerde siyasi rehine olarak tutulan bütün arkadaşlarımız şahsında tüm tutuklu milletvekillerine kucak dolusu sevgiler gönderiyoruz” dedi. Kongrenin yapıldığı saatlerde Türkiye’nin bütün cezaevlerinde tutsakların açlık grevi yaptığını söyleyen Demirtaş, tutsakların taleplerinin kendi talepleri olduğunu söyledi. Demirtaş, “Dünyanın temel bütün sorunlarının cereyan ettiği zorlu bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada sırf doğmuş olmakla birlikte hayata borçlu başlıyoruz. Eş Genel Başkan olarak görev yaptığım her saniyenin özeleştirisini halkımıza sunmak boynumuzun borcudur. Böylesine bedel ödeyen bir halka layık olmak elbette ki kolay değildir” dedi.

 

UNUTULMAYANLAR AYAKTA ALKIŞLANDI

Kürt ve “Kürdistan” gerçeğinin halen inkar edildiğinin bundan dolayı da çözümün uzadığını söyleyen Demirtaş, Salonda bulunan Tahsin Ekinci, Nurettin Yılmaz, Naci Kutlay'ın adlarını saydı. "Onlar, yüzyılın başında Celadet Bedirhan'dan aldıkları umudu büyüterek, bizlere bu umudu taşımanın haklı gururunu taşıyorlar. Onlar Kürtçe nefes almanın bile suç olduğu günlerde, işkencelere, zindanlara teslim olmadılar" dedi.

 

Demirtaş, konuşmasının devamında Kürtlerin özgürlük mücadelesi ile Türkiye devrimci hareketine öncülük eden isimleri, savaşta yaşamını yitiren Kürt çocukları ve gençlerinin isimlerini saydı: "Mustafa Barzani, Seyit Rıza, Şeyh Sait, Said Kürdi, Ahmedi Xani, Mele Ciziri'yi de unutmayacağız. Denizleri, Mahirleri, Ulaşları, Yusufları, Ömer Ayna'yı, İbrahim Kaypakkaya'yı unutmayacağız. Mazlum Doğan’ı, Agit’i, Rustem Cudi’yi, Ali Şer’i unutmayacağız. Bunlarla birlikte Kemal Pir, Haki Karer, Ceylan Önkol, Halil İbrahim Oruç, Yıldırım Ayhan, Uğur Kaymaz ve Orhan Doğan’ı elbette unutmayacağız. Batman sokaklarında bıraktığı gül teni ile Mehmet Sincar’ı Vedat Aydın’ı unutmayacağız. Sevgi kuşu kanadındadır diyen Hasret Gültekin’i de Hrant Dink’i de unutmayacağız. Celal Talabani'yi unutmayacağız. Mesut Barzani'yi unutmayacağız. 13 yıldır 12 metre bir beton hücrede halkının özgürlüğü için direnen Kürt Halkının Önderi Sayın Öcalan'ı unutmayacağız” dedi. Demirtaş’ın konuşması üzerine salonda bulunanlar ayağa kalkarak, “Biji serok Apo” sloganlarını attı.

 

SURİYE’DE GERÇEK HALK MÜCADELESİNİN YANINDAYIZ

Demirtaş, "Bizi bu tüm değerlerimizle anlamayanlar, Kürt sorununu çözemezler" dedi. Kürdistan'ın diğer parçalarından kongreye katılan temsilcileri selamlayan Demirtaş, tüm katılımcılara teşekkür etti.“Bizler gücümüzü birleştirirsek Ortadoğu’da yaşanan savaşları durdurma gücümüz olacaktır” diyen Demirtaş, “Suriye’de halkların inlediği bir dönemde Suriye’de yaşanan trajediye elbette ki sessiz kalamayız. Bizim Suriye’de yaşayan halkların kendi iradeleri ile kendini yönetmek isteyen halkların mücadelesini desteklememiz tarihi sorumluluğumuzdur. Suriye’deki demokratik halk muhalefetlerinin bizler tarafından desteklenmesi Suriye’nin kendi kaderini belirleyecek pozisyona gelmesi noktasında etkili olacak. Hükümetin yaptığı gibi çetecilik ile özgürlük mücadelesini karıştıran, halkların siyasi iradesine saygı duymayan grupları desteklemek yerine halkın öz gücü ile oluşmuş muhalefeti desteklemek en önemli olanıdır. Biz orada gerçek halk mücadelesinin yanındayız” dedi.

 

TEZKERE ÇIKARACAĞINA KÜRT KONSEYİ’Nİ ANKARA’YA ÇAĞIRSAYDIN

“Bizim açımızdan Suriye orda yaşayan halkların tamamının ortak malıdır. Bu nedenle sadece bir mezhebe, etnik kimliğe dayanmamak gerekiyor. Bu yanlıştan geri dönmek mümkündür” diyen Demirtaş, Suriye’de bütün halkların iradesine destek vermeyen ve saygı duymayan politikaların başarılı olamayacağını söyledi. Demirtaş, “Parlamentoda Suriye ile ilgili tezkere çıkarılacağına Davutoğlu Kürt Yüksek Konseyi’ni Ankara’ya çağırsa bu daha akıllıca ve ahlaki bir yöntem olur” dedi.

 

3 BAŞLIKTA KÜRT SORUNU VE MUHATAPLAR

Türkiye’nin en çok can yakıcı sorununun Kürt sorunu olduğunu belirten Demirtaş, “Temelde Kürt sorunun 3 ana başlığa ayırabiliriz. Bunlardan birisi eşitlik, birisi adalet, birisi de barıştır. Eşitlik önemlidir. Çünkü Kürt sorununun nedenidir. Kürtler dil hakkından yoksundur. Kendi topraklarında kendini yönetme hakkı gasp edilmiştir. Zorla asilime edilmeye çalışılmıştır. Hiç kimse Kürtlerin eşit olduğunu iddia edemez. Bu eşitlik olmadığı için Kürt halkı üzerinde baskılar oluştu. Bu da ikinci başlığı doğurdu. Kürt halkı sürgünlere, işkencelere, zindanlara ve uzun tutukluluklara maruz kaldı. Bütün bunların yarattığı adalet sorunu olmuştur. Bu iki başlığın yarattığı sonuçlardan barış maddesi ortaya çıkmıştır” dedi.

 

SAĞA SOLA ÇEKMEK YERİNE MÜZAKERE YÜRÜTÜN

Kürt sorununda muhataplık tartışması yapılırken 3 başlığın bir arada ele alınması gerektiğini söyleyen Demirtaş, “Sadece bize yük bindirenler bu 3 maddeyi ele almıyorlar. Bizim karar gücü olarak ortaya çıkmamız imkansızdır. Eşitlik konusunda sorunun çözebilmek için yani anayasal maddeleri elbette ki partimiz ile konuşabilirsiniz. Partimiz bu konuda irade ve muhataptır. Eğer eşitlik konusunda bir irade ortaya çıkarsa adalet meselesi de daha kolaylaşır. Bunun için Hakikatleri Araştırma ve Geçmişle Yüzleşme Komisyonu gerekiyor. Konunu son başlığı barış meselesidir. Ortaya çıkmış savaş sorununun konuşmak istiyorsanız bu konudaki muhatap Sayın Öcalan ve KCK yetkilileridir. Bu konudaki her bir muhatabın çözüm sürecinde rolleri ve konumları vardır. Konuyu sağa sola çekmenin anlamı yok. Bir koordinasyon olarak müzakereler yürütülürse çözümün geleceğini biliyoruz” dedi.

 

‘ÖCALAN’I BETON ÇUKURDA TUTAMAZSINIZ’

Demirtaş’ın konuşması sırasında sahneye çıkar bir genç Öcalan’ın posterini açtı. Kısa süreli aranın ardından konuşmasına devam eden Demirtaş, “Böylesine önemli bir aktörü siz 13 yıl boyunca dışarı ile ilişkisini kurmayı engelleyecek şekilde beton çukurda tutamazsınız. Devletin militarizmi bir kenara bırakarak akıl ile düşünmesini tavsiye ediyorum. Bizim önerimiz makuldür. Biz Öcalan’a özgürlük derken böyle bir çözümün parçası olarak katkısının olacağı bir ortamın yaratılmasını istiyoruz. Barışı önce vicdanlarımızda inşa edeceksek birbirimizi anlama ve dinlemek zorundayız” dedi.

 

Kürt sorununda çözüm arayışının siyasi bir cesaret gerektirdiğini belirten Demirtaş, hükümetin de bu bilinç ile hareket etmesi gerektiğini söyledi. Demirtaş, “Biz savaşın da çatışmanın da bir yöntem olarak karşılıklı devreden çıkarılması gerektiğine inanıyoruz. Bu proje ile akan kanı durdurabiliriz. Türkiye’de barış adımlarının Suriye’ye de bir damla su olacağını görmek lazım. Buradan çıkacak istikrarın Suriye’yi etkileyeceğini görmek lazım. Bütün coğrafyamızda insanların huzura kavuşmasına vesile olacaktır. Her birimizin yüreğinden bir parça koparan, bütün zenginlikleri heba eden bu süreci durduramazsak tarihe yazılırız” diye kaydetti.

 

ÖNERDİĞİMİZ ÖZERKLİK MODELİ SADECE KÜRDİSTAN’A ÖZGÜ DEĞİLDİR

Demirtaş, “Türkiye büyük bir ülkedir. Böyle bir ülkenin tek bir merkezden veya tek bir lider tarafından yönetilmesi demokrasinin genine aykırıdır. Bizler 12-20 bölgeden oluşmuş özerk bölge yönetimleri öneriyoruz. Bizim önerdiğimiz model etnik temelli bir özerklik değildir. Bölge parlamentoları Türkiye’deki bütün partilere bugün olduğu gibi açık olacak. Ama demokratik parlamentolar tarafından yönetilecek. Tek parti diyorsanız bu günkü tabloya bakın. Cumhuriyet tarihinin en yüksek oyunu alan iktidar var. Ama aldığı oy yüzde 50 yönettiği kesim ise yüzde 100’dür. Bölge parlamentoları anadilde eğitim de olmak üzere, birçok politikada yetki sahibi olabilirler. Resmi dilin yanında arzu edenler ikinci bir resmi dili kullanabilirler. Ankara’nın çıkaracağı anayasa bağlı olarak Türkiye’nin birçok bölgesi demokratik hakkını kullanabilir. Biz bu hayata geçtiğinde bu özerk bölgelerin bazılarında iktidar olursak o bölgede azami demokrasiyi kurumsallaştırmak için uğraşacağız. Elbette ki doğaya, emeğe ve cinsiyete saygılı olacağız. Bizim karşı çıkacağımız şey yoksulluk, işsizlik ve haksız rant olacaktır. Ekonomik modelimiz ile bütün bölgelerde seçime gireceğiz. Bazılarının söylediği gibi bir parti bütün bölgeye hakim olmak istiyor söylemi yanlıştır. Biz başarılı olamazsak halk başkasını seçecektir. Bu kabul görmez ise sadece Kürdistan bölgesine özgü bir özerkliği de tartışabiliriz. Bütün bunların olmadığı seçenekler Kürt halkı tarafından kabul görmeyecektir” dedi.

 

Projelerini tartışacak cesur bir muhatap bulamadıklarını söyleyen Demirtaş, bugüne kadar kimseden çözüm önerisi duymadıklarını söyledi. “Bizim projemizi görmezden gelenler proje koymak zorundadır” diyen Kışanak, Kürt halkının artık “tek devlet”, “tek millet” söylemlerine karnının tok olduğunu kaydetti. Demirtaş, “Kürdistan’ın en kadim milletlerinden birine tek millet ve tek dil dayatması haksızlıktır. İslamiyet’te var mı böyle bir şey. Bu yok ama hadislerde ümmetin farklılığından söz edilir. Bu söylemlerin adı faşizmdir. Bu da İslamiyet ile birlikte olamaz. Senin o okuduğun beyitleri Ehmede Xani yazabiliyorsa Kürtçe aldığı eğitimdendir. Sen daha yokken o anadilinde eğitim yapıyordu” dedi.

 

AKP’DEKİ KÜRTLERE ÇAĞRI

“Türkiye’de yaşayan herkes bilmelidir ki barış bize yakındır” diyen Demirtaş, “Bütün Türkiye toplumunu bu konuda HDK’yi desteklemeye çalışıyoruz” dedi. AKP’de siyaset yapan Kürtlere seslenen Demirtaş, “Bu zulmü yapanlar size dayanarak yapıyorlar. Ya buna karşı çıkın ya da orayı bırakın gidin” dedi. Demirtaş, “Yaşamını yitiren insanların arkasından ağlama erdemini gösteremeyenlerden olamayacağız. Ölen gerillaya da askere de ağlayacağız. Bu gün her birisi için ağlayacağız ki yarın güleceksek hep birlikte gülebilelim” şeklinde konuştu. Alevi yurttaşların kendi kültürlerinin yok eden partilerde yer almaması gerektiğini vurgulayan Demirtaş, “Gelin Kürt halkı ile el ele verelim ve hep birlikte özgürleşelim” dedi.

 

Demirtaş, anadillerinden ve barış dilini konuşmaktan asla vazgeçmeyeceklerini söyledi. Konuşmasının devamında Adnan Yücel’in şiirini okuyan Demirtaş, “Bu kadar tarihi bir dönemde gerçekleşen bu kongrenin barıştan yana herkese hayırlı olmasını temenni ediyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.

 

BDP DEMİRTAŞ VE KIŞANAK'LA DEVAM EDECEK

Ahmet Taner Kışlalı Salonu’nda yapılan kongrede konuşmaların ardından seçime gidildi. 1191 delegeden 654'ü oy kullandı. Oylama sonucunda 650 oyla Selahattin Demirtaş, genel başkanlığa seçildi. 4 oy geçersiz kaldı. Parti tüzüğü gereği Eş başkanlığa da Gültan Kışanak seçildi.

 

Kongrede 80 kişilik PM de seçimle belirlendi. PM'de milletvekilleri Adil Kurt, Altan Tan, Sebahat Tuncel, Ayla Akat, Demir Çelik, Hasip Kaplan, Roboski Katliamı'nda ailesinden 7 kişiyi kaybeden Ferhat Encü, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan, akademisyen Özgür Sevgi Göral da yer aldı.

 

80 kişilik PM listesi şöyle: Gültan Kışanak, Abdullah Kaya, Abdurrahim Atilla, Adil Kurt, Adnan Etli, Ali Damar, Ali Ürküt, Altan Tan, Arife Çınar, Ayhan Karabulut, Ayla Akat, Ayla Yıldırım, Cemil Elden, Cihan Sincar, Demir Çelik, Diren Yağan, Diyadin Fırat, Emir Ali Çelebi, Faruk Sağlam, Ferhat Encü, Ferhat Tarhan, Filiz Koçali, Gülçin İsbert, Güngör Alp, Hamit Geylani, Hasip Kaplan, Haydar Kılıçoğlu, Hayri Ateş, Hüseyin Dağ, Hüseyin Gevher, Hüseyin Gözen, Hüseyin Koçuk, Hüseyin Tanas, Hüseyin Altun, Hüseyin Güngör, İhsan Coşkun, İnan Kızılkaya, Kemal Peköz, Kenan Şen, Kibriye Evren, Kutbettin Saltan, M. Nezir Karabaş, M. Sıddık Akış, Mehmet Aslan, Mehmet Öcalan, Mehmet Ayhan, Mehmet Sait Üçlü, Mehmet Zekikoç, Meliha Varışlı, Mehmet Doymaz, Meral Danışbeştaş, Mihdi Perinçek, Mukaddes Kubilay, Naile Bali, Nazmi Gür, Necla Yıldırım, Nezir Gülcan, Nimet Sezgin, Nuri Duman, Nursel Aydoğan, Osman Ergin, Özgür Sevgigöral, Pelin Yılmaz, Pınar Akdemir, Rabia Tekeş, Rahşan Engin, Ramazan Yıldız, Saadet Becerikli, Sabahat Tuncel, Selahattin Esmer, Sırrı Sever, Sinem Coşkun, Şaban Roşan Işıktaş, Şehbal Şenyurt Arınlı, Ulaş Koparan, Veli Büyükşahin, Veli Haydar Güleç, Yıldız Çelik, Yüksel Mutlu ve Zarife Atik.

 

Kongrede 52 kişilik yedek PM üyeleri ile Merkez Disiplin Kurulu ve Yedek Disiplin Kurulu üyeleri de seçildi.