BDP Van Milletvekili Üçer, hükümetin siyasi tutuklulara yönelik uygulamalarına sert tepki göstererek, "Bu konuda bir halk isyanını örgütleme noktasında bir tutum sergileyeceğimiz açıkça AKP hükümeti tarafından bilinmeli" uyarısında bulundu.

Üçer, hükümetin mevcut cezaevi politikasını Diyarbakır Cezaevi dönemine benzetti.

Meclis Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Meral Akşener başkanlığında toplandı. BDP Grubu, 13 Kasım 2013 tarihinde, Bingöl Milletvekili Grup Başkan Vekili İdris Baluken tarafından "Cezaevlerinde yaşanan sürgünlerin insan hakları boyutuyla incelenmesi, politik arka planın ortaya çıkarılması ve cezaevlerindeki hak ihlallerinin açığa çıkarılması" amacıyla verilen Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınmasını önerdi.

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grubu önerisi lehinde ilk sözü alan, Van Milletvekili Özdal Üçer, cezaevi sorunlarının da ülkedeki diğer siyasal sorunlarından bağımsız düşünülemeyeceğini söyleyerek, cezaevlerindeki sorunlara dikkati çekti.

'İKTİDAR KÜRT HALKINI TAHRİK EDİYOR'

Üçer, "cezaevlerinde insanlık onuru hiçe sayılmaktadır" diyerek, daha önce Diyarbakır Cezaevinde insanlık onurunun hiçe sayıldığını, mahkumların gayrihukuki bir şekilde cezalandırıldığını ve siyasi rehine olarak alıkonulduğunu söyledi; bugün de aynı durumun söz konusu olduğunu belirtti.

"Türkiye'deki zindanlarda özgürlük mahkûmu konumunda olan bütün arkadaşlarımız bizim onurumuzu temsil ediyorlar, hangi cezayla yatıyor olursa olsun… Onlara yönelim, bizim ve halkımızın onuruna yönelimdir. Bunun bu şekilde algılanması ve bu şekilde önemsenmesi gerekmektedir," diyen Üçer, "Birinci, ikinci müdürlerin, ceza infaz koruma memurlarının, sorumluluğunu bilmeyen, sözüm ona Hipokrat yemini etmiş doktorların uygunsuz muameleleri, mahrem bölgelerde kamera çekimlerinin yapılması, bunların hepsi 'biz bu ülkede barış olsun istemiyoruz, biz bu ülkede birilerini tahrik etmek istiyoruz, birilerinin isyanını alevlendirmek istiyoruz' diye bir tutumun göstergesidir. Çözülemez miydi? Çözülebilirdi. Haksız yere alıkonulan, kendisine ceza verildiğinde dahi şu ana kadar yatmış olduğu süreden dolayı dışarıda olması gereken birçok arkadaşımız şu an sağlık sorunlarından dolayı ölümle cebelleşiyor" diye konuştu.

"HALK İSYANI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!"

Sabit bir suçu ve cezası olmadığı halde kendisine uygulanan kötü muameleden ve iyi tedavi edilmediği için yaşamını yitiren onlarca yoldaşlarının olduğunu ifade eden Üçer, hükümete şu uyarıda bulundu:

"Bizim vicdanımızı incitiyor, yaralıyor, onurumuzu yaralıyor ve bu konuda bir halk isyanını örgütleme noktasında bir tutum sergileyeceğimizin açıkça AKP Hükümeti tarafından, Başbakan tarafından, Adalet Bakanlığı tarafından bilinmesi gerekiyor. Siyasi tutsaklara yönelim, bizim ve halkımızın onuruna yönelimdir. Buradan bütün savcıları, bütün Adalet Bakanlığı çalışanlarını, bütün mahkemeleri, bütün Hükümet yetkililerini uyarıyorum: Ya bu konuda gereken adım derhâl atılır ya da bunun sonucunda halkın vicdanıyla hareketinin sonuçlarına katlanırsınız, artık yeter diyoruz."

Açlık grevlerine de değinen Üçer, "Tutsakları ölüme yönlendiren ve açlık grevinden, ölüm orucundan başka çaresi olmama psikolojisine sevk edenin hükümetin kontrolünde yapılan sistematik işkenceler olduğunu" söyledi.

Siyasi tutuklulara dönük insanlık dışı uygulamaların son olarak sürgünler ile devam ettiğini belirten Üçer, "Diyarbakır Cezaevinden, Van Cezaevinden, Siirt Cezaevinden insanlar cezalandırılıyor, alıp Edirne'deki cezaevine gönderiliyor. Peki, onun annesi, babası, yakını nasıl ziyaret edecek? Demek ki ziyaretçi hakkını da engellemeye dönük bir tecrit uygulaması yapılmaktadır. Peki, annesini, babasını, kardeşini çoluğunu çocuğunu cezalandırma hakkı kimde var?" dedi.

"Bu konuda herkes haddini bilsin, müdürler de, savcılar da, hâkimler de, bakanlar da, Başbakan da." diyen Üçer, "İnsanlık onurunu, insanlık haysiyetini zedeleyecek hiçbir tutuma bizim kayıtsız kalmayacağımızın bilinmesi lazım ve bu konuda biz hükümet yetkililerini sorumluluğa davet ediyoruz," diye belritti. (ANF)