KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın 3. Cenevre toplantısının boşa çıkması için çaba harcadıklarını ifade ederek, ” Tüm dünya IŞİD'e karşı bir koalisyon kurulmuştur. Hatta bu koalisyona dolaylı olarak Rusya da katılmıştır. Bu güce karşı sahada en büyük darbeyi kim vurmuş?

Kuşkusuz YPG ve Demokratik Suriye Güçleri! Şu anda Suriye'de demokratikleşmeye model olacak tek siyasi projesi kime ait?  Tabii ki Rojava Devrimcilerine ve Demokratik Suriye Meclisine! Şimdi bu güçler yeni Suriye'nin kuruluşunda yer alamayacaklar, ama hiçbir demokratik karakteri ve birleştirici özelliği olmayan Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar desteklediği güçler Cenevre’de yer alacaklar. Bu, trajikomik bir durumdur “ dedi.

ANF’de yer alan habere göre,  Bayık, Yeni Özgür politika ve Azadiya Welat gazetesine yazdığı Kürtçe makalede şunları ifade etti:

“Suriye'de yıllardır bir iç savaş yaşanmaktadır. İç savaşlarda her zaman bir çözüm projesi koyan güçlerin kazanma ihtimali yüksektir. Eğer bir çözüm ve barış projesi ortaya konulmazsa iç savaşlar bir kaos halinde sürgit devam eder. Kuşkusuz Suriye'de eski siyasi sistem süremez; bir daha eski sisteme dönülemez. Bu kesindir, ama kesin olmayan nasıl bir Suriye'nin kurulacağıdır!

Suriye'de şimdiye kadar yeni bir siyasi sistemin kurulması önünde en büyük engel Türkiye ve kontrolündeki çete gruplardır. Çünkü ne Türkiye ne de bu çetelerin Suriye'nin demokratikleşmesi diye bir sorunu vardır.

Türkiye Kürtler hak elde etmesin de nasıl bir Suriye olursa olsun yaklaşımı içindedir. Bu çete grupları da hem Türkiye gibi Kürt düşmanlığı yapıyorlar, hem de kendi hegemonyalarında bir Suriye hedefliyorlar.

İşte bu yaklaşımlar nedeniyle Suriye'de kaosu aşıp yeni bir Suriye'nin kurulmasına yönelik adım atılamıyor. Türkiye herkese “ya benim istediğim gibi olur ya da Suriye'de bu iç savaş bitmez” biçiminde bir şantajda bulunuyor. Türkiye'nin bu şantajı aşılmadığı müddetçe yeni bir Suriye'nin oluşturulması mümkün değildir.

Suriye'de şu anda demokratikleşme ve yeni Suriye projesi olan tek güç Rojava Devrimci Güçlerinin de içinde bulunduğu Demokratik Suriye Meclisidir. Geçen ay Suriye'de Kürtlerin, Arapların, Süryanilerin, Türkmenlerin, Çerkezlerin, Ermenilerin, sol güçlerin içinde bulunduğu bir Demokratik Suriye Meclisi oluşturuldu.

Tüm Suriye ile ilgili bir demokratikleşme projesi sunan bu Meclis, Suriye'deki en dinamik demokrasi güçlerini çatısı altında bulundurmaktadır.

Bu güçlerin etkili biçimde içinde yer almadığı hiçbir siyasi proje Suriye'yi demokratikleştiremez. Bugüne kadar Suriye'de IŞİD'e karşı en büyük direnişi gösteren, Suriye'de demokratikleşmenin zeminini yaratan Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamını güvenceye almayan hiçbir siyasi proje Suriye'yi demokratikleştiremez.

Şimdiye kadar Suriye ile ilgili birçok konferans ve toplantı yapıldı; ama sonuç alınamadı. Cevrede iki toplantı yapıldı; sonuç alınamadı. Muhalif olarak bu toplantıya katılanların bir demokratik Suriye projesi olmadığı için bu toplantılardan bir sonuç çıkmamıştır.

Kürtler Suriye'nin en demokratik dinamiği olduğu halde, bu toplantılara alınmaması, daha baştan bu toplantıların temelsiz ve sonuçsuz kalmasını doğurmuştur.

Birleşmiş Milletlerde ateşkes ve müzakere yoluyla çözümü hedefleyen bir Suriye tasarısı onaylandı. Bu tasarıda ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin gibi 5 daimi konsey uzlaşmıştı. Şimdi bu tasarıya dayanarak 3. Cenevre konferansı yapılacaktır.

Ancak Türkiye ve Türkiye'ye bağlı gruplar, Katar ve Suudi Arabistan gibi ülkeler 3. Cenevre’nin de boşa çıkması için çaba harcamaktadırlar. Kürtlerin de içinde olduğu Demokratik Suriye Meclisini bu toplantıdan dışlamayı hedefliyorlar. Böylece Demokratik Suriye Meclisinin Suriye'deki tüm güçleri uzlaştıracak Suriye'yi demokratikleştirme projesinin 3. Cenevre toplantısının gündemine girmesini engellemeye çalışıyorlar. Aslında bu, Türkiye ve işbirlikçisi güçlerin Suriye'nin demokratikleşmesini engelleme çabasıdır.

Türkiye, Suriye'nin demokratikleşmesinden korkuyor. Eğer Kürtler demokratik Suriye içinde temel haklarını elde ederlerse, bunun Türkiye için emsal olacağını düşünüyor. Bu nedenle sadece Türkiye içinde değil, Suriye’de olduğu gibi Türkiye dışında da Kürtlerin hak kazanmasını istemiyor.

Eğer Türkiye Rojava Devrimine düşmanlık yapmayarak, Suriye’nin demokratikleşmesi için bir yaklaşım gösterseydi, şu anda Suriye'deki savaş son bulmuş olurdu. Ancak Türkiye Suriye'nin demokratikleşmesini değil, Kürt düşmanlığı temelinde demokrasi karşıtı güçleri desteklemiştir.

Hala da bu politikayı sürdürmektedir. Kuşkusuz bu politikayı Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte ortak yürütmektedirler.

Suriye'de sahada en örgütlü güçler Rojava Devrimcilerinin de içinde olduğu Demokratik Suriye Meclisi bileşenleridir. Suriye'de en etkili askeri güç ise YPG’nin de içinde olduğu Demokratik Suriye Güçleridir.

Eğer yeni Suriye dışarıdan gelen güçlerle değil, Suriye içindeki, yani sahada mücadele eden güçlere dayanacaksa bunun Demokratik Suriye Meclisi ve Demokratik Suriye Güçleri olacağı açıktır. Bu örgütlü güçlere dayanmadan sunulacak her proje, atılacak her adım sonuçsuz kalacaktır. Çünkü Suriye’deki gerçeklik bunu gösteriyor.

Tüm dünya IŞİD'e karşı bir koalisyon kurulmuştur. Hatta bu koalisyona dolaylı olarak Rusya da katılmıştır. Bu güce karşı sahada en büyük darbeyi kim vurmuş? IŞİD gerilemeye girdiyse bunu kim sağlamış? IŞİD’in herkesi ürküten tılsımını kim bozmuş?

Kuşkusuz YPG ve Demokratik Suriye Güçleri! Şu anda Suriye'de demokratikleşmeye model olacak tek siyasi projesi kime ait? 

Tabii ki Rojava Devrimcilerine ve Demokratik Suriye Meclisine! Şimdi bu güçler yeni Suriye'nin kuruluşunda yer alamayacaklar, ama hiçbir demokratik karakteri ve birleştirici özelliği olmayan Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar desteklediği güçler Cenevre’de yer alacaklar!

Bu, trajikomik bir durumdur. Böyle gayri ciddi yaklaşımlarla da bir kaos içinde olan Suriye'de hiçbir sorun çözülemez.

Rojava Devrimci Güçleri ve Demokratik Suriye Meclisi tabii ki bu durumda kendi siyasi projesi ve hedefleri doğrultusunda mücadelesine devam eder.”