HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, Ortadoğu’daki gelişmeleri ve Kürt ulusal hareketinin birliğine dair açıklamalarda bulundu.

Kürt siyasi hareketlerine ve Kürt halkına ulusal birliğin sağlanması konusunda çağrıda bulunan Baydemir, “Özgürlük yüzde elli Kürtlerin elindedir. Kürtlerin ittifakına bağlıdır. 21.yüzyılın bu ilk çeyreğinde Kürtler bir yüzyılı daha kaybetmek istemiyorlarsa yapacakları tek bir şey var; ulusal talepler etrafında ortak bir söylem, ortak bir talep ortaya koymak” dedi.

HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, Dihaber’den Hayri Demir’in sorularını yanıtladı.
 
Kürt ulusal birliği geçmiş dönemlerden daha yoğun bir şekilde konuşulmaya, tartışılmaya başlandı. Neden böylesi bir ihtiyaç kendisini dayatıyor?
 
Ortadoğu coğrafyasında onlarca halk, inanç, mezhep yaşıyor. Tarihin derinliklerinden bugüne kadar geldiğimizde pek çok halk ve pek çok inanç neredeyse yok edildi. Bugün bir kez daha Ortadoğu halklarının geleceği tayin ediliyor. Ortadoğu’da yeni bir dizayn oluşacak. Yüz yıl önce Kürt halkına kimse ne istediğini sormadı. Kürt halkının iradesi dışında bir kader çizgisi çizildi. 21.yüzyılın bu ilk çeyreğinde eğer Kürtler bir yüzyılı daha kaybetmek istemiyorlarsa yapacakları tek bir şey var; ulusal talepler etrafında ortak bir söylem, ortak bir talep ortaya koymak. Kürtlerin yapmaması gereken tek şey ise küçük hesaplar, parti çıkarları veya alan hakimiyeti kavgası.
 
‘PARTİLER ÇIKARLARINI KÜRT HALKININ ÇIKARINA KURBAN ETMELİDİR’
 
Önümüzdeki zaman dilimi ne olacak diye soracak olursak; bu elbette ki uluslararası denklemin giriftliği ile de ilgilidir. Bu elbette ki Şam’ın, Bağdat’ın, Ankara’nın ve Tahran’ın politikaları ile ilgilidir ama bu esas itibariyle Kürt siyasi hareketlerinin nasıl bir tavır koyacaklarıyla şekillenecektir. Özgürlük yüzde elli Kürtlerin elindedir. Kürtlerin ittifakına bağlıdır. Bu itibarla da her Kürt siyaseti adı ne olursa her biri halkın özgürlüğünü ve çıkarını ve geleceğini kendi örgütünün geleceğinden daha emniyetli bir yere koymak zorundadır. Kendi parti çıkarını ulusun, milletin ve halkının çıkarların kurban etmek durumundadır. Böylesi bir perspektife sahip olursa Kürt ana akım siyasetleri bana göre özgürlük yakındır.
 
‘TRAJEDİ DEVAM EDERSE SORUMLULUK HERKESTEDİR’
 
* Bahsettiğiniz bu tarihi dönemde ulusal birlik sağlanmadığı taktirde nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalırız?
 
Yok eğer yüzyıllık hastalık devam ederse endişem odur ki Kürt halkının trajedisi de maalesef devam edecektir. Hiçbir örgütünün ismini vermiyorum, bundan sonra da hiçbir örgütün ismini vermeyeceğim. Çünkü sorumluluk herkestedir.
 
* Peki böylesi bir ihtiyaca rağmen neden bir türlü birlik ya da ittifak geliştirilemiyor?
 
Ben bir başka çağrı yapmak istiyorum ve başka bir söylem geliştirmek istiyorum. Kürt halkının kendisine, ister Kürdistan’ın güneyi olsun ister kuzeyi olsun, Rojava’sı veya Rojhelat’ı olsun. Bugüne kadar her parti ulusal ittifakın oluşmaması konusunda bir diğer partiyi suçladı. Bana sorarsanız; hepsinin eksikliği var, hepimizin eksikliği var. Bana sorarsanız bütün siyasi hareketleri ve özelliklere de ana akım hareketler, eğer bugüne kadar ulusal ittifak oluşmamışsa halka özeleştiri vermek durumundadırlar.
 
‘BİRLİĞİ ANKARA DEĞİL BİZ OLUŞTURMALIYIZ’
 
Objektif olarak düşünelim; ulusal ittifakı kim geliştirmek zorunda Amerikalılar ya da Avrupalılar oluşturacak, Ankara mı oluşturacak? Hayır, ulusal ittifakı oluşturmak zorunda olan Kürt siyasi hareketleridir. Bu konudaki en büyük sorumluluk ana akım Kürt siyasetlerine düşmektedir. Dolayısıyla ana akım Kürt hareketlerine, siyasetlerine benim çağrım şudur; fedakarlıkta bulunun. Sizler, ana akım Kürt siyasetleri A, B, C ne kadar varsa sizlerin fedakarlığı uğrunda mücadele verdiğiniz halkınızın özgürlüğüne yakınlaştırmasını sağlayacaktır. Bugüne kadar ödemiş olduğunuz bedellerin kazanıma dönüşmesini sağlayacaktır.
 
‘HER KÜRT BİRLİK İÇİN BASKI OLUŞTURMALI’
 
İkinci çağrım da örgütlü Kürt halkınadır. İster Kürdistan’ın güneyin isterse kuzeyinde nerede olursa olsun. Bugüne kadar her bir örgütlü Kürt bireyi kendi partisinden ziyade bir diğer ana akım hareketi eleştirdi, ulusal ittifakın oluşmaması hususunda. Bugüne kadar hemen hemen her Kürt bireyi kendi hareketinden ziyade diğer ana akım hareketten ulusal ittifak konusunda çaba sarf etmesini istedi. Gelin biz bir ezber bozalım. Her bir Kürdistani birey kendisini yakın bulduğu ana akım siyasete baskı uygulasın. Kendi hareketinde ulusal ittifakı sağlama konusunda baskı uygulasın. Her Kürdistani hareket kendi tabanının sesin kulak vermek durumda kalacaktır.
 
* HDP olarak bu konunun neresinde duruyorsunuz?
 
Bizim bir çabamız var. Biz HDP olarak ana akım Kürdistani hareketler arasındaki ihtilaf konularına biz taraf değiliz, kendimizi taraf olarak görmüyoruz. Örneğin Rojava Kürdistanı’nda veya Güney Kürdistan’da veya Rojhelat’ta Kürdistani siyasi hareketlerin kendi arasında yaşamış olduğu iç sorunların biz bir parçası bir tarafı değiliz ama biz çözümün tarafı olmak isteriz. Çözümün kolaylaştırıcısı olmak isteriz. Çözümün katkı sunucusu olmak isteriz. Bundan bir kaç ay önce de Eş genel başkanlarımızla birlikte oldukça kalabalık bir heyet olarak Güney Kürdistan’da 5 gün süren temaslarımız oldu.

Orada tüm Kürdistani siyasi partilerimizle görüşmeler gerçekleştirdik ve ulusal ittifakın kaçınılmazlığı konusunda düşünce ve beklentilerimizi aktardık. Çok açık söylüyorum yer yer ricalarda bulunduk. HDP olarak, kardeşleri olarak ricada bulunduk. İçinde bulunduğumuz tarihi zemin bir daha Kürdün eline geçemeyebilir. Hatta yazılı bir metin yaptık. 11 maddeden oluşan temennilerimizi içeren belki de esaslı sorunların çözümünü değil bunların çözülebilmesi için şekli bir takım adımların atılmasına dair yöntem önerisinde bulunduk.
 
* Bahsettiğiniz bu 11 maddelik önerme nereleri kapsıyordu, içeriğinde neler vardı?
 
Koşullar ne olursa Kürdistani siyasetler bir biri ile diyaloğu kesmeyecek. İki hiçbir Kürdistani siyaset ya da medya bir diğer medya veya siyaset, lider, şahsiyet hakkında küçültücü, aşağılayıcı bir dil kullanmayacak. Buna benzer dilden başlayan, dili ortaklaştıran birbirini hiçleştirmeyen aksine tanıyan ve birbirinin varlığına saygı duyan bir pozisyona davet eden bir önermeydi ve biz bu önermeyi HDP’nin tüzel kişiliği adına önerdiğimiz bir önerme değildir. Heyet olarak, aynı milletin bir parçası olarak sunduk.
 
‘TALEBİMİZ BU ÇALIŞMANIN AKSAMAMASIYDI’
 
* O günkü ziyaretlerinizin ana teması da Kürt ulusal birliğiydi. O günden bu güne bu konuda yol alındı mı?
 
Görüştüğümüz herkes memnuniyetini ifade etti, bu çabanın kıymetli olduğunu ifade etti. Bu çabaya mutlak suretle bir yanıtlarının olacağını ifade ettiler. Herkes bu noktada kapıyı açtı. Biz kardeşleri olarak bundan memnuniyet duyuyoruz. Kardeşleri olarak kendilerine teşekkür ediyoruz. Ondan sonraki zaman dilimi içerisinde izlemeye çalıştık. Tabi bir yandan da bu çabayı yürütürken, öte yandan da Kuzey Kürdistan’da var olma süreci daha doğrusu HDP yok edilmek istenen bir süreci yaşadık, yaşıyoruz. Biz daha oradayken hiç unutmuyorum eş genel başkanımız Selahattin Demirtaş ve bir kaç görüşmemizde “biz bugün Kürdistan’dayız, yarın zindana girebiliriz ya da başımıza bir iş gelebilir ama lütfen bu çalışma aksamasın. Çünkü birlikteliğiniz bizim açımızdan da bir koruma zırhıdır. Çünkü halkımızın özgürlüğü bizim de özgürlüğümüzdür” demişti.
 
* Size göre bugün hangi noktadayız?
 
Memnuiyet verici bir gelişmeyi paylaşmak istiyorum. Bizim ziyaretimizin ardından bu kez siyasi partilerin kendi aralarındaki diyaloglarına tanık olduk. Bir görüşme trafiği başladı. O görüşme trafiklerinin de halen devam ettiğini biliyoruz, duyuyoruz. Kardeşlerimize şunu da söyledik; bize nasıl bir görev düşüyorsa o görevi yapmaya hazırız ama biz HDP olarak kardeş halkımız partileri arasındaki soruna da taraf değiliz. Ama siz bize ihtiyaç duyarsanız, HDP olarak şurada bulunan derseniz biz memnuniyetle görev alırız.

Bize bu manada henüz bir çağrı yapılmış değil. Herhangi bir hareketten ama biz izlemeye devam ediyoruz. Çünkü biz kendi özgürlüğümüzü kendi bekamızı, ittifaka bağlıyoruz. Ortak paydalarda buluşmaya bağlıyoruz. Çağrımızı da yeniliyoruz; bütün Kürt siyasetleri için ortak paydalarda buluşalım. Bütün sorunlar hemen yarın çözülmeyecektir, bunu biliyoruz. Ama bazı ideolojik yaklaşımlar her parti açısından bir kenara bırakılma basireti ortaya konulmalıdır. Bu başarılırsa benim inancım o ki; sadece Kürtlerin özgürlüğü değil, Kürtlerin özgürlüklerine, statülerine kavuşmalarıyla birlikte o zaman Ortadoğu’ya da demokrasi gelecektir. O zaman Ortadoğu’da halklar da özgür olmuş olacaktır. O zaman Ortadoğu’ya barışta gelmiş olacaktır.
 
‘KÜRT SİYASETLERİ KÜRT HALKINA O MÜJDEYİ VERMELİDİR’
 
* Yakın dönemde bu konuda büyük bir gelişme olmuştu. Tüm yapıların da bir araya geldiği bir buluşma gerçekleşmiş, kimi gelişmeler de olmuştu. Önümüzdeki dönemde yine böyle bir fotoğrafla karşılaşır mıyız?
 
Böyle birşey olmak durumundadır. Yakın tarihte ana akım Kürt siyasetleri Kürt halkına bir müjde vermek durumundadır; “biz bir araya geliyoruz. Sorunlarımızı istişare ile çözüyoruz. Biz şu üç ya da dört maddede mutabık kaldık müjdesini Kürt halkına vermek durumundadırlar. Eğer bu müjdeyi Kürt halkına verirlerse Kürt halkındaki moral ve motivasyon bütün bu saldırılara rağmen bambaşka bir safhaya ulaşacaktır.
 
* Bu fotoğrafın çekilebilmesi için nasıl adımların atılması gerekiyor?
 
Burada altını çizmek istediğim bir husus var. Kürt halkının kendi arasında bir sorunun olduğuna inanmıyorum. Ne Diyarbakırlının Batmanlıyla ne Mahabadlının Kobanêli ile ne de Qamışlolunun Hewlerli ile zerre kadar bir sorunu yok. Kürt halkının bir biri ile sorunu yok. Sorunu olan ana akım siyasi hareketlerin ortak paydada buluşamama sorunudur. Bunun adını doğru koymak lazım. Dolayısıyla Kürt ana akım siyasi hareketlerinin ortak paydalarda, değerlerde buluşması ve geleceğe dair bir ortak yol haritası belirlemesi sadece Kürt halkına özgürlüğü getirmeyecektir.
 
‘KÜRTLERİN BİRLİĞİ ORTADOĞU’YU DEMOKRATİKLEŞTİRİR’
 
Bu aynı zamanda Şam’ın, Tahran’ın, Bağdat’ın ve de Ankara’nın rejimlerinin aleyhine görülebilir dolayısıyla Kürt halkının örgütlü güçleri olan ana akım siyasetlerinin ortak paydalarda buluşmaması için ve ittifaksızlığın devam etmesi için Ankara, Şam, Bağdat ve Tahran elinden gelen her şeyi ortaya koyuyor, koyacaktır. Bunu boşa çıkarmak görevi, ödevi yine ana akım Kürt siyasetlerindedir. Kürt halkının örgütlü güçlerinin ortak paydalarda buluşmaları ve geleceğe dair Kürt halkının özgürlüğü yol haritalarını çıkarmaları Fars, Türk, Arap halkının ve Ortadoğu halklarının tümünün çıkarıdır. Çünkü Kürtler özgürleştiğinde Türkiye demokrasiye kavuşacak, Araplar, Farslar hepimiz demokrasiye kavuşacağız. Bu minvalde Türk, Arap ve Fars halkı Kürt halkının ulusal ittifakından korkmalı, ürkmemeli tam tersine destek sunmalıdır.