Başbakan Binali Yıldırım, dün gece TRT'deki "Başbakan ile Özel Yayın"da gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Yıldırım, darbe girişimine ilişkin soruşturmalar kapsamında aralarında polis, asker, yargı mensubu, mülki idare amiri ve sivillerin bulunduğu 40 bin 29 kişinin gözaltına alındığını, 5 bin 187 kişinin gözaltındaki işleminin devam ettiğini, 20 bin 355 kişinin tutuklandığını, kamu kurumlarında 79 bin 900 kişinin görevden el çektirildiğini, 5 bin 14 kişinin de kamu görevinden çıkarıldığını bildirdi.

Yıldırım, darbe girişimini engellemeye çalışırken 240 kişinin hayatını kaybettiğini, 2 bin 195 kişinin yaralandığını hatırlattı ve darbe girişimine katılanlardan 36'sının öldürüldüğünü, 49'unun yaralı ele geçirildiğini kaydetti.

Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

DARBE GİRİŞİMİ BİLANÇOSU

"Gözaltına alınan, bunlar polis, asker, yargı mensubu, mülki idari amiri, sivil, toplam 40 bin 29. Gözaltı işlemi devam edenler 5 bin 187, tutuklu sayısı 20 bin 355.

“Aynı zamanda bu FETÖ darbe teşebbüsü dolayısıyla ilan edilen olağanüstü hal kapsamında da bir takım önlemler alındı, bu terör örgütünün çökertilmesine yönelik. Bu bağlamda FETÖ terör örgütünün elinde bulunan sağlık kuruluşlarına, eğitim kuruluşlarına, derneklere, vakıflara el konuldu. Bunların dökümü şöyle: Özel sağlık kurum ve kuruluşları, hastane 35, öğretim kuruluşu sayısı 1061, yurt sayısı 823, kurs, etüt merkezi 223, vakıf sayısı 129, dernek sayısı bin 125, üniversite 15, sendika 19, basınla ilgili dergi, haber ajansı, televizyon 16, radyo sayısı 23, gazete sayısı 45, yayın evleri, dağıtım kanalları 29. Böylece toplam 4 bin 262 kurum ve kuruluş kapatıldı, el konuldu, varlıklarının ilgili kamu kuruluşlarına devri gerçekleştirildi.

“Kamu kurumlarına ait görevden el çektirilen 79 bin 900, kamu görevinden çıkarılan 5 bin 14 olmak üzere toplam 84 bin 914.

DARBE TEHLİKESİ

“Uzun vadede yeni bir darbe için, kamuda bir potansiyel oluşmaması bakımından bir temizlik harekatı var. Bu harekat devam edecek. Yoksa 'Yarın silahlı bir darbe girişimi olacak' diye bir ihtimalden söz etmiyoruz, böyle bir öngörümüz yok. Bu konuda gerekli tedbirler alındı.

"SİYASETTEKİ UZLAŞMA DEVAM EDECEK Mİ?"

“Tabii bu oluşan birliktelik daha sonra devam etti. Nasıl devam etti? Biz onları davet ettik, bu konunun detaylarını anlattık, darbe nasıl gelişti, neler yapıldı, o karanlık geceyi anlattık. Ondan sonra yapmamız gereken işleri anlattık, OHAL ile ilgili bilgi verdik, desteklerini istedik. Daha sonra biz de iadeyi ziyaret yaptık, orada da kaygılarını, düşüncelerini bütün detaylarıyla öğrenme fırsatı bulduk. Malum o ara Cumhurbaşkanımız bizleri davet etti, üç partinin genel başkanını, orada da bu konuları konuştuk. Sonra artık bu Yenikapı sürecine taşındı.

“Yenikapı'da da yine CHP, MHP, AK Parti Genel Başkanı olarak ben Cumhurbaşkanımızın davetine icabet ettik, orada zaten birlik, beraberlik, tek Türkiye, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ülküsü doruğa ulaştı, dünya şaşırdı. İstanbul'da 5 milyon, bütün Türkiye'de 10 milyon aynı saatlerde herkes birbiriyle kenetlendi. Orada söylediğim bir şey var, 'Bu birlikteliği gözümüz gibi koruyacağız. Bu uzlaşma kültürünü devam ettireceğiz' dedik. Bu noktada herhangi bir tereddütümüz yok, devam ettireceğiz. Her yapacağımız önemli işte, alacağımız önemli kararlarda muhalefet partilerimizin genel başkanlarıyla başlattığımız diyaloğu sürdüreceğiz, konuşacağız. Her konuda anlaşmamız beklenemez, anlaşamayacağımız konular olabilir ama uzlaşabileceklerimiz de olabilir. Uzlaşacağımız konuları en azından konuşup, görüşüp, uzlaşamayacağımız konularla ilgili de detaylı bilgi aktarımı... Bu süreci bu şekilde sürdüreceğiz.

MİNİ ANAYASA PAKETİ

“Çalışma grupları ortak konuları ve tam mutabakat sağlanmayan konuları belirleyecek, çalışmaya son şeklini genel başkanlar verecek.

“Bu şekilde yapacağımız değişiklikler için referandum ihtiyacı yok. Meclis'te yeterince sayı olduğu için orada kabul edilince yürürlüğe girmiş olacak. Ancak bu tam anlamıyla yeni bir anayasa yapmak demek değil. Bu acil olan, sıkıntılı olan konuları çözecek bir acil mini paket. Bunu yapmakla bütün partilerin, öteden beri gündemlerinde olan yeni sivil anayasa, darbe sonrası yapılmış olan değil de tamamen Meclis iradesiyle yapılmış sivil anayasa hedefi ve düşüncesi ortadan kalkmış olmuyor. O da devam edecek. O biraz daha uzun bir süreçte gerçekleşecek konu. Önümüzdeki herhalde birkaç toplantı sonrası hangi maddelerde uzlaşacakları ortaya çıkacak. Maddeleri şu anda söyleme şansımız yok, çalışma devam ediyor.

"ASKER-SİVİL İLİŞKİLERİNDE EŞİTLEME OLUYOR"

“Ordu zayıflamıyor aksine güçleniyor.

“Ancak asker-sivil ilişkilerinde eşitleme oluyor. Bir daire başkanı sivil, diğeri askerse, asker olanın sivil üzerinde bir üstünlüğü yok. İkisi de daire başkanı. Yani sivil ile askerler bir anlamda rütbe eşitliğine sahip oluyor. Sizin bahsettiğiniz Pentagon veya NATO sisteminde o var. Müsteşar mesela orgenerali temsil ediyor. Bir daire başkanı Genelkurmayda tuğgeneral ise buradaki sivil daire başkanına tekabül ediyor, genel müdür, tümgeneral seviyesine tekabül ediyor. Böyle bir kademelendirme yapılıyor. Orada da hiyerarşide sürtüşme ortadan kalkmış oluyor. Şimdiki yapıda pozisyon olarak, askerler ve arkasından siviller geliyor.

İSTİHBARATIN YENİDEN YAPILANMASI

"Bugünün ihtiyacı iç istihbaratı tek elde toplamak. Dış istihbaratı Milli İstihbarat Teşkilatı esas itibarıyla devam ettirecek ama Milli İstihbaratın iç istihbarata da uzantısı var, ilişkisi var. Benzer şekilde iç istihbaratın dışarıyla da ilişkisi var. Bu iki yapı... Belki askere de sadece personel tahkikatı yapmak şartıyla bir istihbarat birimi kurulacak. Bu ne demek, yani gerek askere alınacak personel için gerekse askere alındıktan sonra terfi edecek veya görev yeri değiştirilecekler için personelin incelenmesi, tahkik edilmesi, herhangi bir yanlış yapılanma var mı, örgütsel bir gelişim var mı....Yani 40 yıl olmuş, Genelkurmay Başkanının, kuvvet komutanlarının neredeyse alıp verdiği nefes kadar yakın olan insanlar darbe yaptılar.

“Böyle bir durum bir daha yaşanmaması için personel tahkikatıyla sınırlı bir istihbarat birimi de asker için de kurulabilir. Bu da Milli Savunma kanalıyla olabilir. Bütün bunlar, orada istihbarat burada istihbarat, bunlar nasıl birbiriyle uyumlu çalışacak? Bunların tepesinde bir Milli İstihbarat Koordinasyon Başkanlığı olacak. Bir çatı örgüt olacak. Bu çatı örgüt, bunların birbirlerinin alanlarına girip rekabet etmeleri veya zafiyet oluşmaması için böyle bir düzenleme ihtiyacı var.”

"Bu kurumun başına müsteşar seviyesinde bir atama mı olacak?" sorusu üzerine ise Yıldırım, bu konunun henüz belli olmadığını kaydetti.

"İSTİHBARATLAR BİRLEŞTİRİLİYOR"

İstihbarattaki yeniden yapılanmaya işaret edilerek, "İç istihbarat yeni bir yapılanma mı olacak?" sorusuna Yıldırım, "Bir tarafta MİT, bir tarafta iç istihbarat. Tabii emniyet, jandarma vesaire hepsinin dahil olduğu birleştirilmiş bir istihbarat servisi haline dönüştürülüyor. Bu, muhtemelen İçişleri Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösterecek. Bu yapı, hepsi birlikte Cumhurbaşkanlığına bağlanabilir, Başbakanlıkta kalabilir. En uygun model neyse onu belirlemiş olacağız ama tercihen Cumhurbaşkanlığında olması daha doğru, devletin başı olarak." karşılığını verdi.

Yıldırım özetle şöyle devam etti:

MİNBİC

“Burada Kürtler de Araplar da var. Bunlarla Menbiç’ten (Minbic) DEAŞ’ı (IŞİD) çıkardılar. YPG’liler, PYD’lilerin orada yerleşme gayretleri vardı. Biz baştan Amerika ile konuştuk, böyle şeyler olmasın işin sonunda. Söz verildi ve şimdi o sözde durduklarını bize beyan ettiler.

“‘Burada herhangi bir Kürt yerleşimine, oluşumuna izin verilmeyecek’ diye taahhütleri de var, bunu da tekrarladılar, Menbiç’in yeniden ele geçirilmesiyle beraber. Yakından takip ediyoruz.”

“BU BİR AF DEĞİL”

“Bu bir af değil. Bunu net bir şekilde söyleyelim. ‘Hapishanelerde yeterli yatak yok, kapasite yok, boşaltalım da yenilere yer açalım.’ diye bir af değil.

“Buradaki mekanizma çok basit, diyelim ki bugünkü infaz usulüne göre suçlarının üçte ikisini çekenler, eğer tahliyelerine 1 yıl kalmışsa şartlı bırakılabiliyorlar.

“1 Temmuz’dan sonrası geçerli değil. Tamamen geçici bir uygulama. Bu şekilde 38 bin civarında mahkumun şartlı olarak erken tahliyesi yapılmış olacak.

“PİLOT İHTİYACI VAR”

“Malum pilotlar içinde bu yapı çok faal. Bu şekilde zannediyorum 265 civarında asker pilot çıkarıldı, askerlikten ihraç edildi. Tabii burada bir pilot ihtiyacı var. Bu pilot ihtiyacı da bugünden yarına halledilecek bir iş değil.

“Bunların birçok ağır kursları var. O kurslardan geçmeleri lazım. Zaman alıyor. Bir yandan tabii yeni pilotlar alınmaya başlanacak, yenileri gelecek ama gelinceye kadar daha önce Silahlı Kuvvetlerden ayrılmış olanların dönmesinin yolunu açtık.

“İsterlerse sivil hayata geçmiş olan pilotlar tekrar birliklerine dönebilecekler. Tabii dönerken de FETÖ’cüler dönmeyecek, tabiatıyla onların zulmünden dolayı bırakmış olanlar bundan yararlanacak.

MEMURİYETTEN ÇIKARILACAKLAR

“Alanı sınırladık. Sınırlama ne, 17 Aralık sonrası. Niye 17 Aralık, açık ve ciddi şekilde örgüt devleti tehdit etti, bir operasyona girişti.

“Onun için 17 Aralık, örgütün ilk defa dişlerini gösterdiği tarih. Ondan sonra örgüte bağlantısı olan, örgütle iş birliği içerisinde olan, bu işe dibine kadar batmış, bulaşmış olanların üzerine gidilecek.

15 TEMMUZ DAYANIŞMA KAMPANYASI

“Kampanyaya herkes katıldı. Şu anda yaklaşık 200 milyon civarında para toplanmış gözüküyor. Cep telefonlarından bugüne kadar zannediyorum 2,5 milyon kısa mesaj gönderilmiş vaziyette. Telefon abone sayısı 73 milyon, nüfus kadar telefon var. Sayı çok mütevazı gözüküyor şu anda.”

“ASKER İŞİNİ PROFESYONEL BİR ORDUYLA YAPACAK”

“Öncelikler de değişti, insan kaynak ve kapasitesi, insan ihtiyacı da değişti. Yani orta ve uzun vadede artık Silahlı Kuvvetler ihtiyacını askerlik görevini yapmak üzere silah altına aldığı insanlarla yapmayacak.

“Silah altına alınanlar, askerlik iklimini, ortamını tanımak ve ileride Allah göstermesin büyük bir seferberlik durumunda aşinalık kazanmak için askerliği yapacak. Asker işini profesyonel, rütbeli, kendini bu işe adamış bir orduyla yapacak. Son hedef bu.

100 KAMU KURULUŞUNUN ÖZELLEŞTİRME KAPSAMINA ALINMASI

“Özelleştirme İdaresi yıllardır çalışıyor. Yaptıkları ile yapamadıklarını karşılaştır, yapamadıkları daha çoktur. Bu biraz maksadını aşan bir tartışmaya dönüştü.

“Meclis’te diğer partilerle de konuşulacak. Eğer burada endişeler varsa bu da giderilecek. Yoksa böyle bir yetki almak, bunları ‘haraç mezat satmak’ anlamına gelmez.

BEDELLİ ASKERLİK

“Şu anda öyle bir konu yok. Askerlikle ilgili ne bedelli ne de süreyle ilgili herhangi bir kısa vadede gündemde bir şey yok.

“Sadece Silahlı Kuvvetlerin geleceğe yönelik uzman ordu, profesyonel ordu ve ordunun öncelikleri, ihtiyaçları, tehdit türleri konusundaki çalışmalara hız verilecek. O çalışmalar yapıldıktan sonra zaten bu konular da der demez gündeme gelecek.

“DÖRT TEMEL ALANDA BİZ DEVLETİ SÜRDÜRECEĞİZ”

“28 milyon çalışan var. Hepsini devlete alacak halimiz yok. Aslında devletin küçülmeye devam etmesi lazım. Elindeki yetkileri yavaş yavaş millete devretmesi lazım.

“Dört temel alanda biz devleti sürdüreceğiz. Aslında dört bile kalmadı; güvenlik, sağlık. Sağlıkta şimdi devlet millet dayanışması, birlikteliği devam ediyor. Adalet, adaleti özelleştiremeyiz.

“Diğeri ne, eğitim. Eğitim ile sağlıkta yavaş yavaş devletle millet birlikte çalışmaya başladı. Demek ki nihayetinde iki tane alan kalacak; adalet ve güvenlik.

“Devletin asıl yoğunlaşması gereken iki alan var. Eğitim ve sağlıkta da düzenleyici olacak. Hizmetin aksamaması, hizmete erişimde dengenin kurulması buralarda devletin rolü olmaya devam edecek.”