Yerel seçim çalışmaları kapsamında Isparta'da halka hitap eden Başbakan Erdoğan'ın hedefinde yine Fethullah Gülen vardı. Başbakan’ın Fethullah Gülen’i eleşitirmek için ‘Maşallah Papa ile el ele kol kola’ ifadelerini kullanması dikkat çekti.

Fethullah Gülen, 1998 yılında Vatikan'da Papa 2'nci Jean Paul ile görüşmüş, gerekçesi “evrensel barışa vesile saydığı diyalog maksadı” olarak açıklanmıştı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Said-i Nursi'nin, Isparta Barla'da uzun yıllar sürgünde yaşadığını hatırlatarak, "28 Şubat'ta darbecilere hoşgörü ödülü veren, 17 Aralık'ta CHP ile kol kola darbeye yeltenen biri nasıl merhum Bediüzzaman'ın izinde olabilir? 2 yıl önce de gel dedim, gelmedi. Şimdi yine sesleniyorum; Pensilvanya'daki zat dürüstsen, samimiysen bu ülkeyi karıştırmayı bırak. Burası senin ülkense dön, buraya gel" dedi.

Başbakan Erdoğan, Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitingde yaptığı konuşmada, 30 Mart seçimlerinde sadece belediye başkanını seçilmeyeceğini, "eski Türkiye ile yeni Türkiye" arasında bir tercih yapılacağını belirterek, şunları söyledi:

"Said-i Nursi eserlerinin önemli bir kısmını burada yazdı, tek partinin, yani CHP'nin zulmünü burada çekti. Bunu çok iyi bilmeniz lazım. Tarihten çok önemli bir hadiseyi sizlere anlatacağım. Said-i Nursi'ye neden Adnan Menderes'i desteklediklerini talebeleri soruyorlar. 'DP düşerse ya Halk Partisi ya da Millet Partisi iktidara gelir, sosyal hayatımıza ve vatanımıza dehşetli bir tehlike oluşturur. Bu partinin, yani CHP'nin iktidara gelmemesi için DP'yi Kur'an, vatan ve İslamiyet namına muhafazaya çalışıyorum' diyor. Said-i Nursi, CHP zulmünü en ağır şekilde yaşadı. Sürgünden sürgüne gitti.

Hapishaneden hapishaneye gönderildi. Öldürülmek istendi ama asla boyun eğmedi, CHP karşısında asla diz çökmedi, CHP ile asla işbirliği yapmadı. Ülkesinden kaçıp başka ülkelere sığınmayı, başka ülkelerden burayı karıştırmayı aklının ucundan bile geçirmedi. İstese Bala'dan kaçabilirdi; ama o kaçmadı. Tam aksine, Rusya'ya esir düşmüşken Sibirya'dan kaçtı, kendi ülkesine, kendi topraklarına geldi. İşin ucunda hapishane de olsa vatanım dedi. 'Zalimler için yaşasın cehennem' dedi.

Pensilvanya'daki zat, ağzına hiçbir zaman Bediüzzaman'ın ifadesini almamıştır. Güya onun yolunda gidiyor. Yalan, CHP ile şu anda kol kola giren, birlikte kaset siyaseti yapan birisi nasıl Said-i Nursi'nin izinden gidebilir? 12 Eylül'de darbecilere şirin mektuplar yazmıştır. Maşallah Papa ile el ele kol kola pozları var. Biz siyasetçiyiz, her insanla beraber oluruz; ama sen siyasetçi değilsin. Sorulduğu zaman, din adamısın. Hangi, neyi, nasıl yapıyorsun; bunu anlamakta zorlanıyorum."

"28 Şubat'ta darbecilere hoşgörü ödülü veren, 17 Aralık'ta CHP ile kol kola darbeye yeltenen biri nasıl merhum Bediüzzaman'ın izinde olabilir? 2 yıl önce de gel dedim, gelmedi. Şimdi yine sesleniyorum; 'Dürüstsen, samimiysen bu ülkeyi karıştırmayı bırak. Burası senin ülkense dön, buraya gel' diyorum. Oraya gönül veren kardeşlerime de sesleniyorum; çok temiz, çok saf insanlar var orada. Paralarını, imkanlarını, arazilerini verdiler, okullar, yurtlar yapıp bunlara verdiler. Ben de safmışım. Bana gelen kitaplarında öyle methiyeler düzüyordu ki, herhalde samimi diyordum. Bana da tespihler gönderdi. Sadece ananas göndermedi" diyen Erdoğan, kendinin de her türlü desteği verdiğini söyledi.

"Bu yapılanmanın içindekilere" seslenen Erdoğan, şunları ekledi:

"Lütfen bir an düşünün, nerede Barla'daki Said-i Nursi, nerede Pensilvanya'daki zat? Zaten hayatında bir kere rahle-i tedrisinde bulunmamış ama öyle yutturmuş. Biri ömrünü zindanda geçiriyor, diğeri vatanını karşısına alıyor, milletine ihanet ediyor. 'Cebrail parti kursa desteklemem' diyecek kadar kibir içine giriyor. Bu Pensilvanya'daki zat, CHP'ye tüm gücüyle destek veriyor. Cebrail'e destek vermem diyor, CHP'ye destek veriyor."