Başbakan Erdoğan, "Bu çirkin komplodan güçlenerek çıkacağız ve yeni Türkiye'yi inşa edeceğiz. Bu süreç yeni Türkiye'nin "İstiklal Mücadelesi" sürecidir" dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nın açılışında konuştu. Başbakan gündemi sarsan bakan istifalarından sonra konuştu ancak o konuya direk değinmedi. Yolsuzluk, rüşvet ve kara para operasyonlarını dış güçlere, komplolara, 3. köprüye, 3. havaalanına bağlayan Erdoğan Fethullah Gülen'e de göndermeler yaptı.

İstifalarla ilgili konuşmayan Erdoğan hazırlanan konuşma metnine bağlı kaldı, teşkilatından çalışmalarına devam etmelerini isteyerek, "Bu süreç, yeni Türkiye'nin istiklal mücadelesi sürecidir" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın yaptığı konuşmada öne çıkan ifadeleri şöyle:

Bu yola çıkarken 'milletimize mahçup olmayacağız hayal kırıklığı yaşatmayacağız' dedik.

Milletim müsterih olup bize güvensin. Halkın önünde ve mahşerde hesaba çekileceğimizi biliriz.

AK Parti yolsuzluklara göz yummaz, müsamaha göstermez zira bunu yaparsa var oluş zeminini ortadan kaldırmış olur. Bizi bugünlere dürüstlüğümüz ulaştırdı.

Bizim bu noktadaki hassasiyetimiz sırf iftiraya maruz kaldı, sırf çamur atıldı diye söylentiler üzerinden, kimse kusura bakmasın, biz bu tür operasyonlara da aramızda girmeyiz.

AK Parti'nin ak kadroları olarak bembeyaz, süt kadar ak bir sicille yürüyoruz. En küçük bir çamur parçası, en küçük bir siyahlık bizim sicilimizde hemen dikkat çeker. Çektiğinde de gereği neyse onu yaparız.

Bizim başkalarını örnek almamıza gerek yok. İyiler bize örnek olabilir ama bizim için sicili siyah olanlar bize örnek teşkil edemez. Onların yaptıkları zaten ortada. Biz kendi sicilimize bakarız ve o sicil üzerinde en küçük bir leke olmaması için de azami dikkat ederiz.

9 gündür bir operasyon yürütülüyor. Medya tarafından doğrudan infaz yapılmaya başlandı.

Soruşturma sırasında insanları kirletmeye kimsenin hakkı yok.

Her zaman hakkı söylemeye devam edeceğiz

Millet bize güvensin. Bizler her zaman hakkı söylemeye, doğruya doğru, eğriye eğri demeye devam edeceğiz. Halkın önünde hesaba çekilebiliriz. Bundan da öte, hesap gününde mahşerde hesaba çekileceğimizi de biliriz. Her adımı bu şuurla, bu anlayışla, bu korkuyla atarız. Bizim partimizi bu seviyelere çıkartan, bizi bu makamlara getiren, 11 yıl bizi burada tutan en başta dürüstlüğümüzdür, emanete olan bağlılığımızdır, yolsuzluklar karşısında sert, kararlı, tavizsiz duruşumuzdur.

Devlet kurumlarının hiçbirini topyekün töhmet altında bırakmayız, çürükleri temizleriz ya da temizlenmesi için gerekeni yaparız.

BU OPERASYONUN ULUSLARARASI BOYUTU VAR

2013 yılında biz çok farklı bi Mayıs ayı yaşadık. Küresel finans krizinin etkileri tüm dünyada çok ağır şekilde devam ederken, Mayıs ayında biz Türkiye olarak tarihte örneği görülmeyen başarılara, rekorlara imzamızı attık. Bunları çok iyi değerlendirmemiz lazım. Çünkü şu olay, altını çizerek söylüyorum, ulusal bir operasyon değildir. Bu olayın uluslararası boyutu vardır. Uluslararası boyutta bunun en tepe noktası vardır. Ve onun altında da bunun çeşitli yerlerdeki taşeronları vardır. Bu olay basit olarak ele alınmasın. Bu, AK Parti iktidarının Türkiye'nin büyümesine olan öncülüğü sebebiyle yapılan bir operasyondur.

17 Aralık'ta Diyarbakır tablosuna da suikast düzenlendi.

Japonya ile nükleer santral için ilk adımları attık. 3. köprünün temelini attık. Bunları engellemeye çalışıyorlar.

Borsanın 93 bin puanın üzerine çıkması Merkez Bankası rezervinin 136 milyon doları görmesi birilerini rahatsız etti.

APAÇIK BİR İHANETE ŞAHİT OLDUK

Gezi olayları denilen sokak eylemleri başladı. Uluslararası medya İstanbul'a, Ankara'ya adeta kamp kurdu. Bir yandan uluslararası medya, bir yandan ulusal medya, bir yandan sosyal medya Türkiye'yi dünyaya karalamaya başladı. Bu bir ihanettir, bu vatana ihanettir ve bunu acımasızca yaptılar. Apaçık bir ihanete, apaçık bir ekonomik suikaste bu dönemde şahit olduk.

Demek ki çetelerle ilgili verdiğimiz mücadele yetmemiş, demek ki bu zincirin daha çok farklı halkaları var.

Şu anda borsaya kote olan bir Halk Bank'ı ve dünyada değişik ülkelerde misyonu olan bir Halk Bank'ı siz çökerttiğiniz zaman, bir genel müdürü çökertmiyorsunuz. Ülkeyi çökertiyorsunuz.

ÇÖZÜM SÜRECİNE SUİKAST

17 Aralık'ta kardeşliğimize çözüm sürecine suikast düzenlendi.

Kamuoyunu yolsuzluk iddialarıyla meşgul ederken, arka planda, Diyarbakır'ın intikamını almak için, Mavi Marmara'nın intikamını almak, Oslo’nun, 7 Şubat’ın, bunun yanında Halk Bank’ın intikamını almak için tezgah kurdular

Halkbank'ın 9 gün içerisindeki zararı 1 milyar 625 milyon dolar oldu.

Halka açık şirketler 9 günde yaklaşık 20 milyar dolar değer kaybetti. Birileri bu işten çok karlı çıktı.

MAŞA OLARAK KULLANILDILAR

Türkiye içinde bir takım odaklar bu kirli komploda maşa olarak kullanıldılar.

Türkiye'de başkalarının çıkarlarını düşünen vatana ihanet içinde casusluk yapan medya kuruluşları ve sermaye var.

Devlet içinde paralel yapıların oluşmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz.

Milli iradeye yönelik bir tezgah kurdular. Deşifre etmeye devam edeceğiz.

Dini kisve altındaki örgütlerin ülkemizde operasyon yapmasına asla izin vermeyiz.

YENİ TÜRKİYE'DE VESAYETLERE YER OLMAYACAK

Yeni Türkiye'de uluslararası operasyonlara yer olmayacak. Yeni Türkiye'de vesayetlere yer olmayacak.

Bu komplo sadece AK Parti'ye değil Türkiye'ye yapılmış bir komplodur. Bu komplonun Türkiye'nin hayrına değil şerrine olduğunu silin. Bu komplonun benzerleri Menderes'e Özal'a Erbakan'a yapıldı.

Milletim meselenin yolsuzluk değil Türkiye ekonomisi olduğunu bilsin.  Bu komployu hep birlikte bozacağız.

Çözüm sürecini ilerletip kan ve gözyaşı kapısını ilanihaye kapatacağız.

Bu çirkin komplodan güçlenerek çıkacağız ve yeni Türkiye'yi inşa edeceğiz. Bu süreç yeni Türkiye'nin "İstiklal Mücadelesi" sürecidir.

BİZE MİLLETİMİZİN HAYIR DUASI YETER

Yanlış içinde olanlar yara alır, onların maskeleri düşer. Kim olursa olsun. İster şahsım olsun ister başkaları olsun düşer. Kime ve niye hizmet ettikleri açıkça ortaya çıkar. Birliğimizi, kardeşliğimizi, milletimizin bekasını ilgilendiren bir durum ortaya çıkıyorsa biz de anayasa ve yasalar çerçevesinde gereken adımı hiç tereddüt etmeden atarız. Dini bir kisve altındaki örgütlerin, birtakım ülkelerin ve çevrelerin maşası olarak benim ülkemde operasyon yapmalarına, ameliyat yapmalarına kesinlikle müsaade etmeyiz.

Arif, alim olan insanlara beddua değil tam aksine dualar yakışır ve o insanlara ıslah ifadesini kullanmak bile yakışmaz. Hele hele bir Müslüman kardeşi için hidayetinin artırılması talebi yakışır. Ama görünüyor ki bu iş şirazesinden çıkmış. Böyle bir sürecin içerisindeyiz. Her zaman söylüyoruz, bize milletimizin hayır duası yeter.