İHD Genel Merkezi, "Barış Sürecinde Çekilmeyi İzleme Komisyonu Raporu"nu açıkladı.

Raporda, karakol ve "güvenlik barajları"nın yapımının devam edildiğine işaret edilirken, Eylül 2013 tarihi itibariyle 154'ü ağır hasta olmak üzere 526 hasta tutsağın bulunduğu kaydedildi.

Raporda, hükümetin adım atmaması eleştirilirken, sürecin müzakereye dönüştürülmesi için Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesi gerektiği belirtildi.

İHD Genel Merkezi, geri çekilme sürecini izleme amacıyla oluşturduğu Merkezi Komisyon'un hazırladığı rapora ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD Genel Başkan Yardımcısı Hasan Erdoğan, İHD MYK üyeleri Sevim Salihoğlu ve İsmail Boyraz katıldı.

Açıklamada konuşan Türkdoğan, okulların açılması nedeniyle artık "Andımız"ın kaldırılması gerektiğini belirterek, "Bu asimilasyoncu uygulamalardan vazgeçilmelidir. Bize de zamanında okuttular ancak şu anda hiçbir şeyi aklımızda değil. Ayrıca anadilde eğitim talebi de karşılanmalıdır. Bu konudaki boykot kararı sivil itaatsizlik örneğidir" dedi.

Türkdoğan, komisyon olarak 8 Mayıs günü başlayan çekilmenin ardından incelemelerini başlattıklarını hatırlattı. Türkdoğan, ayrıca AKP'nin hazırladığı pakete ilişkin STK'lerin görüşlerinin alınmamasını da eleştirdi. İncelemeleri sırasında çok sayıda grubun çekildiğini belirten Türkdoğan, "Önce uzakta bulunan gruplar çekiliyor. Yakındaki gruplar ise onların korumasını sağlıyor. Bunu yüzdelik olarak nasıl tutuyorlar bilmiyorum; ama çok sayıda grup çekildi" dedi. Türkdoğan ardından ise hazırlanan "Barış Sürecinde Çekilmeyi İzleme Komisyonu Raporu"nu açıkladı.

HELİKOPTERLE TACİZ

Raporda, geri çekilme sırasında bazı sorunların yaşandığı vurgulanarak, "Özellikle çekilme yapan grupların takibi için sürekli olarak heronların uçurulması, bazı alanlarda pusulama faaliyetlerinin olması, savaş uçaklarının sürekli olarak kritik alanlarda uçması ve zaman zaman bazı grupların helikopterlerle taciz edilmesi, yaşanan bu sorunların başında gelmiştir" denildi.

Raporda yeni karakol ve üs bölgelerinin yapımına değinilerek, "Yapılan yeni karakollara yönelik birçok bölgede tepki gösterileri gerçekleştirilmiş, bu gösterilerden bir tanesi olan Diyarbakır'ın Lice ilçesi Kayacık köyünde yapılan protestoda Medeni Yıldırım adlı genç yaşamını yitirmiş 8 kişi ise kurşunla yaralanmıştır" vurgusu yapıldı. Raporda ayrıca karakol yapımlarının geri çekilme sürecine denk gelmesinin halkta kaygı yarattığına işaret edildi.

HAKAKRİ'DE 189 KARAKOL İHALESİ

Raporda, bölge illerinde yapılan karakollara ilişkin istatistiki bilgilerde yer aldı. Rapora göre: Hakkari merkez, ilçe, köy ve sınır boylarında TOKİ tarafından 189 karakol ihalesi yapıldı.

Raporda, "Şemdinli'ye 50 kilometre uzakta olan, İran sınırında, Şehidan Dağı karşısında bulunan Mağaraönü (Şikeftan), Golan, Aşağı Kayalar (Ketuna Binî), Yukarı Kayalar (Ketuna Seri), Seçkin (Zivkan), Bal (Balê), Sarıca (Zerikî) ve Hasrova (Gosrova) köylerinin bulunduğu alanlara yeni karakollar ve askeri yığınak yapılmaktadır. Bu bölgede Varıbozu, Dema Çiya, Girê Eshaba, Berê Evrazê, Kaniyaspi, Banige, Tilsê, Kola, Nerduşe, Bihiyahorê, Gendalok, Vargeniman, Sikeftan, Garê, Gelişim, Evrestepe, Masîro, Meleyan, Zini Tepesi, Türkan Tepesi ve Çimen Hesci alanlarında karakol yapımları sürüyor. Sınırın karşısında İran'da Xelila 1, Xelila 2, Zerpele, Şikeftan tepesi, Şehidan alanı, Fişe karşısı, Kendalok karşısı ve Kemalok'ta karakollar yapılırken, Şehidan Dağı zirvesine İran tarafından uçaklara karşı radar sistemi kurulmuştur. Yüksekova ilçesi: Dağlıcı bölgesi 3 adet, Çabanpınar köyü, Doskî bölgesi 2 adet, Büyükçiftlik beldesi, Kısıklı köyü, Perihan mıntıkası, Güven köyü" denildi.

'GÜVENLİK BARAJLARI'

Raporda, Şırnak bölgesinde 10 yeni karakolun yapımının sürdüğü vurgulanırken, Dersim'de ise 5'i kalekol, 16'sı mobil karakol ve 31 tane de askeri kule olmak üzere 52 askeri üssün 22'sinin yapımına başlandığı kaydedildi.

Raporda, bölge illerinde yapılan "güvenlik barajları"na da değinilerek, "Dersim'de Munzur Vadisi üzerinde yapımı devam eden 4 güvenlik barajı olduğu bilinmektedir. Yine Çemişgezek ilçesinde Tağar Suyu üzerinde yapılan baraj ve Aliboğazı'nda yapımı devam eden barajlar bulunmaktadır. Halen Şırnak'ta 11 adet güvenlik barajının yapımı devam etmektedir. Devletin bu barajlarla uzun vadede aslında bölgede yeni güvenlik politikalarıyla çepeçevre sarmak istediği izlenimi tüm kamuoyunda olduğu gibi bizlerde de oluşmaktadır" denildi.

YENİ KORUCU ALIMLARI

Raporda, koruculuk sistemine ilişkin daha önce İHD tarafından yapılan eleştiriler hatırlatılarak, "Bu süreçte koruculardan kaynaklı yaşanan çeşitli sorun ve sıkıntılar, bu tespitimizin ne kadar haklı olduğunu göstermektedir. Korucuların etkin olduğu bazı alanlarda gerek PKK militanlarının geri çekilmesini tehdit eden gerekse sivil halka yönelik bazı olumsuz gelişmelere tanıklık etmiş bulunmaktayız. Bitlis'te 2 bin civarında korucunun valiliğin emriyle aktif göreve çağırıldığı ve bu korucuların gerillanın geçiş güzergahlarında görevlendirildikleri yönünde bilgiler almaktayız. Bitlis'te 600 yeni korucu kadrosu verildiği, 600 yeni korucu alımı daha yapılacağı şeklinde tespitlerimiz bulunmaktadır. Muş'un Korkut ilçesinde resmi yetkililer tarafından doğrulanmayan ancak, halk içerisinde yaygın olarak konuşulan yeni korucu alımı söz konusudur" vurgusu yapıldı.

Raporda, köye dönüşlere ilişkin küçük bir kıpırdamanın olduğuna işaret edilirken, köye dönmeye çalışanların ise büyük sorunlarla karşılaştıkları belirtildi. Raporda, mayınlı arazilerin temizlenmemesinden dolayı da bazı sorunların yaşandığı kaydedildi.

'HERKESİN MEZAR HAKKI VARDIR'

Raporda, geri çekilen PKK'lilerin eski dönemlerde yaşamını yitiren arkadaşlarının cenazelerini de getirdikleri ve yurttaşlara teslim ettikleri hatırlatılarak, "Bölgede oluşturulan birkaç mezarlık bulunmaktadır. Burada amaç, geri çekilip bir daha gelmeyen gerillaların değişik zamanlarda çatışmalarda ölen arkadaşlarının cenazelerini belli bir mezarlığa gömerek ailelerinin ziyaret etmelerini sağlamaktır. Tamamen insani ve mezar hakkı kapsamında olan bu çalışmaya bile birçok zorluk çıkartılmıştır. Mardin ili Nusaybin ilçesi Bagok Dağı eteğindeki PKK tarafından oluşturulan mezarlığın 2 Eylül 2013 günü kuvvetle muhtemel güvenlik görevlilerince tahrip edilip bir cenazenin kaçırılmış olması Kürtler'de öfkeye sebep olmuştur. Saldırıyı kınıyoruz. Herkesin mezar hakkı vardır. Buna her insan saygı göstermelidir" ifadesi kullanıldı.

Raporda ayrıca sürecin cezaevlerine yansımasının olmadığına işaret edilerek, cezaevlerinde Eylül 2013 tarihi itibariyle 154'ü ağır hasta olmak üzere 526 hasta tutsağın bulunduğu kaydedildi.

'ÖCALAN'IN KOŞULLARI DÜZELTİLMELİ'

Raporun sonuç bölümünde ise, raporun bu çalışma bağlamında yayınlanan en kapsamlı rapor olduğu vurgulanarak, "AKP hükümetini atması gereken adımları derhal atması gerektiğini hep hatırlattık. Barış sürecinin en önemli aktörü PKK Lideri Abdullah Öcalan ve Başbakan Erdoğan'dır. Hükümetin bu bilinçle Öcalan'ın koşullarını düzeltmesi ve süreci karşılıklı müzakerelerle yürütmesi gerekir. İHD heyetinin yaklaşık 4 aydır sahadan edindiği en önemli izlenim, gerek Kürt halkının gerekse de dağdaki PKK militanlarının Öcalan'ın rolü ve önderliği konusunda hem fikirliktir. Sürecin ilerleyebilmesi için Öcalan'ın şartları bir an önce düzeltilmelidir. Bu şekilde süreç kazasız atlatılır" denildi.

'TMK TAMAMEN KALDIRILMALIDIR'

Türkdoğan, raporun ardından ise İHD olarak demokratikleşme adımlarına ilişkin hazırladıkları çalışmayı paylaştı. Türkdoğan, kanunlarda öncelikli olarak yol temizliği olarak tanımlanan sürecin yapılması gerektiğine işaret ederek, "TCK içinde 85, 132, 216, 218, 285, 286, 288, 289, 305, 217, 301, 220/6-7-8, 222, 226, 314/3 ve 318. maddeler gibi ifade özgürlüğünü sınırlandırıp cezalandıran maddeler acilen değiştirilmelidir. CMK'de özel hayatın korunması, iletişimin dinlenmesi ve teknik takip hususunda temel hak ve hürriyetlere aykırı düzenlemeler değişmelidir. Gizli tanık uygulaması son bulmalıdır. Katalog suçlar tutuklama gerekçesi olmaktan çıkartılmalıdır. TMK tamamen kaldırılmalıdır. Kabahatler Kanunu'ndaki ifade özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmalıdır. Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun ifade özgürlüğüne aykırıdır. Bu kanun tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Siyasi Partiler Yasası değişmeli, parti içi demokratik işleyişin önündeki engeller ile seçim barajı kaldırılmalıdır. Nüfus Kanunu ve Soyadı Kanunu değiştirilerek kişilerin istediği ismi ve soy ismi almasının önündeki engeller kaldırılmalı. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Yargı Yetkisini Düzenleyen Roma Statüsü onaylanıp yürürlüğe konmalı, Cenevre Sözleşmeleri ek protokolleri onaylanmalı ve yürürlüğe konmalıdır. Anadilde kamu hizmeti alma ve verme ile ilgili gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki ile ilgili Kanun değiştirilerek w,x,q harfleri alfabeye alınmalıdır" denildi.

'KARAKOLLAR HAYVANCILIKTA KULLANILAN MEKANLAR OLMALI'

"İdari Önlemler" başlıklı öneriler kısmında ise şunlar sıralandı: "Askeri güvenlik bölgesi olarak ilan edilen bölgelerin bu özelliğinden vazgeçilmeli, yayla ve mera yasakların son verilmelidir. Çatışmalı dönem için yapılması öngörülen karakolların yapımından vazgeçilmesi, inşaatı devam eden ile mevcut karakolların karakol özelliğinden vazgeçilerek tarım ve hayvancılıkta kullanılacak mekanlara dönüştürülmesi ve bunların ilgili yerel yönetime devredilmesi gerektir. Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı seferberlik ve savaş halinde görev verilmesi için oluşturulmuş özel sivil yapılanmaların (Seferberlik Tetkik Kurulu) derhal tasfiye edilmesi, silah depolarının boşaltılması gerekmektedir. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ortadan kaldırılmalı, bir daha bu tür 'gizli anayasalar' hazırlanmamalıdır. Şehir, ilçe ve belde girişleri ile kırsalda askeri bölgelere büyük pankartlarla yazılan 'Ne mutlu Türküm diyene' sözünün kaldırılması veya 'Ne mutlu insanım diyene' sözü ile değiştirilmesi gerekir."

Önerilerde ayrıca Anayasa'ya dair öneriler de sıralandı. Önerilerde, Anayasa'nın başlangıç metninde BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde yer aldığı gibi başta zulme karşı direnme hakkı olmak üzere insanların yoksulluktan ve korkudan kurtulma haklarının olduğunun ifade edilmesi gerektiği vurgulandı. Önerilerde "Devrim kanunları" olarak belirtilen ve Kemalist ideoloji ile özdeşleşen kanunların hiç birinin anayasada yer almaması gerektiği kaydedildi. (Özgür Gündem)