Türkiye Barış Meclisi üyeleri, son 1 ay içerisinde Şırnak'ın Cizre ilçesinde yaşanan olaylarda 6 kişinin yaşamını yitirmesiyle ilgili gelişmelere dikkat çekmek için İstanbul'da basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi, “Türkiye'de beraber yaşama koşulları gittikçe azalmaktadır. Ve böyle devam ederse, iki taraf istese bile bu sürecin sona gitmeyeceği de açıkça ortadadır" dedi.

Toplantıya, Türkiye Barış Meclisi yöneticisi Necmiye Alpay, Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi ve Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Levent Korkut katıldı.

Son olarak 12 yaşındaki Nihat Kazanhan'ın yaşamını yitirdiği olayları değerlendiren Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, çalışmaları sonucu olayların karanlık eller tarafından organize edildiği sonucuna vardıklarını söyledi.

"OLUMLU GELİŞMELERİN ARKASINDAN OLAYLAR ÇIKTI"

Her olumlu gelişmenin ardından aynı senaryonun tezgahlandığını söyleyen Elçi, “Daha önce Kandil'in bir açıklaması oldu. 'Yüzünü kapatarak eylem yapan, molotofkokteyli atanların kendilerinden olmadığı ve hain, ajan ilan edileceği' yönünde bir açıklamaydı. Bu açıklamadan 4 saat sonra olaylar yaşandı. Nerede, ne zaman olumlu bir şey olmuşsa, bir işin ters gitme, bir eylemin planladığı durumu görebiliyoruz. Bu gelişmeler olayların provokasyon olduğunu düşünmemize neden oluyor" dedi.

"BÖLGEDE GÖREV YAPANLARIN SÜREÇLE SIKINTILI OLMAMASI GEREKİYOR"

Nuşirevan Elçi, başta kolluk güçleri olmak üzere, bölgeye atanacak idari yöneticilerin, hakim ve savcılar ile diğer tüm memurların Kürtlerle, Hükümetle ve barış süreciyle herhangi bir sıkıntısı olmaması gerektiği yönünde daha önce yaptığı açıklamayla hükümeti uyardığını belirtti. Elçi, “Şimdi bunları peşpeşe getirdiğimizde, bunların izah edilebilecek bir sebebi yokken yaşanması, tabii ki kafamızda hükümet içerisinde de, yörede çalışan kamu personelinde de ciddi sıkıntıların, bu süreci sabote etmek için çalışmalar içerisinde olduğunu görebiliyoruz" diye konuştu.

Elçi, 12 yaşındaki Nihat Kazanhan'ın ölümünün de, Hatip Dicle'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'ın barış süreci ile ilgili çağrısını Cizre'de okuduğu gün yaşanmasının provokasyon görüşlerini güçlendirdiğini söyledi.

Bölgede suç işleyen kolluk güçlerinin hukuk önünde hesap vermemesinin ve yapılan hatalara sahip çıkılmasının olayları büyüttüğünü belirten Nuşirevan Elçi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamaların olumlu, ancak sadece sözde kaldığını söyledi.

"BARIŞ SÜRECİ İMZALANSA, O GÜN SOKAĞA ÇIKMAM"

Barış süreci konusunda hükümet tarafından yeterince adımların atılmadığını, bu süreci sabote etmek isteyen çevrelerin çok yoğunlukta olduğunu belirten Elçi, “Ankara'da olsam ve deseler ki 'Yarın Selahattin Demirtaş ile Başbakan barış sürecini imzalayacaklar ve bu iş bitecek', vallahi ben ne o gün Kızılay'a, ne de Ulus'a giderim. Kalabalık hiçbir ortama da gitmem. Çünkü o gün yüzlerce kişiyi katledecek bir provokatif eylem beklerim" dedi.

"BERABER YAŞAMANIN KOŞULLARI KALMIYOR"

Barış sürecinin kıymetini her iki tarafın da bilmesi gerektiğini belirten Elçi, “Türkiye'de beraber yaşama koşulları gittikçe azalmaktadır. Ve böyle devam ederse, iki taraf istese bile bu sürecin sona gitmeyeceği açıkça ortadadır. Çünkü insanlar arasındaki hatlar gittikçe kalınlaşıyor. Son dönemdeki olaylardan sonra, insanlar beyninde ayrılığı kabul etmiş duruma geldiler. Zihinlerde bunu yaratanlar çevrede az-buz değildir. Beraber yaşamanın koşulları kalmıyor" diye konuştu.

"GÜVENLİK GÜÇLERİ, AKİL İNSANLAR HEYETİNE KOCAELİ'DE TUZAK KURDU"

Çözüm sürecinde oluşturulan Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Levent Korkut da, yaptıkları çalışmalar sonrası edindiği izlenimleri paylaştı. Korkut, devletin güvenlik algısının değiştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, Akil İnsanlar Heyeti'ndeki çalışmaları sırasında yaşadığı bir olayı şöyle anlattı:

“Bizim Akil İnsanlar Marmara Grubu'na Kocaeli'nde resmen tuzak kurdular. Bunu yapan devlet görevlileriydi. Bir yerde arabamızı sıkıştırdılar. Oradan bir grup arabaya saldırdı. Yani bunlar hep düzenlenmiş şeylerdi. Birçok bölgede devlet görevlileri yardımcı olmadı. Tam tersine köstek olmaya çalıştılar."

HÜKÜMET VE HDP'YE ÇAĞRI

Konuşmaların ardından, Türkiye Barış Meclisi yöneticisi Necmiye Alpay hazırlanan ortak basın bildirisini okudu. Tarafların birbirine mesaj göndermek yerine ortak çözüm üretmesi gerektiğini vurgulayan Barış Meclisi HDP ve hükümete şu çağrılarda bulundu:

* Taraflar, hükümetin Çözüm Yasası’nda belirtilen  “Kamuoyunu doğrudan ve zamanında bilgilendirmesini sağlar” maddesi çerçevesinde başta Cizre’de yaşananlar olmak üzere sürece ilişkin  kamuoyunu ortaklaşa bilgilendirmeli.

* Cizrelileri endişelendiren mevcut ortamın giderilmesi için tüm aktörler etkin çaba göstermeli, çözüm sürecinden sorumlu devlet yetkilileri en üst düzeyde bölgeyi ziyaret ederek  yaşananları yerinde incelemeli, tanıkları ve mağdurları dinlemeli  güven artırıcı çalışmalar yapmalıdır.

* Ölen insanlarımızın katillerinin ve provokasyon olarak tanımladıkları olayların faillerinin geçmişte olduğu gibi karanlıkta kalmasına izin verilmemeli. Bunun için gerekli önlemler hızla alınmalıdır.

* Çözüm Süreci’nin kesintiye uğramaması için bölge hassasiyeti gözetilmelidir. Bölgeye atanacak kamu görevlileri belirlenirken bu hassasiyete dikkat edilmelidir. Hakkında çeşitli nedenlerle soruşturma açılanlar bölgeye atanmamalıdır. Bölge sürgün yeri olmaktan çıkarılmalıdır. Keza kamu görevlileri benzer süreçler yaşamış ülkelerde olduğu gibi uzmanlar tarafından barış süreci konusunda eğitildikten sonra bölgede görevlendirmelidir.

Kaynak: Bianet, Radikal / Foto: Bianet